Paylaş
Selamlar. Vapurdayım ve gazetede okuyorum. Eskiden böyle şeyler yapılırdı vapurda ve ben de biraz retro bir kişiyim, yapacak bir şey yok. ‘Vapurlardaki müzik kalitesini arttırmak amacıyla’ bir yarışma düzenlenmiş. Üç kişilik jüri performansları değerlendirip adaylara ‘vapurda çalabilir’ raporu verecekmiş. Ben de Allah sizi inandırsın, tam şu anda, arkamda ‘Yiğidim Aslanım’ söyleyen arkadaş üzerinden bu konuyu düşünüyordum. Ama benim çılgın projem, böyle ‘üç kişilik jüri kurulacak, kazananlar kurayla hatlara dağıtılacak, seri başı olarak birinci torbadan kuraya girenler ilk turda kolay vapurlarla eşleşecek’ gibi bir şey değildi.
Onun yerine bütün vapur koltukları ‘O Ses Türkiye’ koltukları gibi butonlu olarak tasarlanacak. Beğendiğimiz müzisyene düğmeye basmak suretiyle döneceğiz. Kimsenin dönmediği müzisyenlerin altındaysa performanslarının sonunda açılacak bir kapak olacak: Yallah denize!
Seçmediğim müzikleri
dinlemek istemiyorum
Kimse kusura bakmasın, ulaşım araçlarında bir yerden bir yere gitmeye çalışan canı burnunda milletimize iradeleri dışında, önünden geçip gidemeyecekleri şekilde müzik dinletmek barbarlıktır! Ben kendi seçmediğim müzikleri dinlemek istemiyorum arkadaşım. Zaten kendimi kaldırıp işe götürmek için kırk ayrı motivasyon cümlesi tekrarlayıp duran, yeri dar bir insanım. Bir de sabah sabah sen gelmişsin Devlet Tiyatroları sesiyle Zülfü Livaneli söylüyorsun. Önünden para atmadan geçince de kul hakkı yemişiz gibi bakıyorsun...
Bir de arkadaşlar, eğri oturup doğru konuşalım... 10’unuzdan dokuzu performans anlamında kötü iş çıkarıyor. ‘Yiğidim Aslanım’dan kaçıp başka kata gideyim diyorum, bu kattaki grubun üyelerinden birinin enstrüman olarak sigara jelatini kullandığını görüyorum. Grup, eliyle koltuk altını pörtleten bir de perküsyoncu ayarlasa, o performansı yaptığından değil ama Allah rızası için, yapmaması adına ciddi miktarda ödeme alabilir.
Kaderime razı olup, jelatin müziğinin ulaşamadığı köşeye geçiyor, gazeteme ve ilgili habere dönüyorum. Seçmelere katılan bir abi, “Her gün evde en az beş saat müzik yapıyorum, hanım ‘Yeter artık, başım şişiyor’ dedi. Ben de müziğimi insanlarla paylaşmak istedim” demiş. Mükemmel bir düşünce! Hanımın ‘Yeter’ dediği şeyi zorla insanlara dinlettireyim de para versinler. Hanım “Çoraplarını salonda bırakma” dese gelip vapura mı serecektin çorapları abisi? Yenge sen de “Sorun bende değil, sende” kısmının altını iyi çizememişsin, ceremesini çekmek bize kalmış.
İçlik giyip dışarıda
yolculuk ettim
Olaya sempatiyle bakmak için elimden geleni yapıyorum ama olduramıyorum. İnsan yorgun oluyor, afyonu patlamamış oluyor, bir şey okuyup iki dakika kafa dinlemek istiyor ya da o müziği sevmiyor! Kıraç çalan çocuğun olduğu kattan kaç, aman Allah burada saksofon var falan diye diye taşıtın içinde köşe kapmaca oyna, böyle yolculuk olmaz. Ya, pes edip, içime içlik giyip dışarıda yolculuk ettim kışın yarısında!
Ben, Çin mucizesi limon sıkacağı satan Burhan Pazarlama ile yolculuk yapmak istiyorum kardeşim. Limon sıkacağından da alasım var.
Paylaş