Paylaş
Devvaresinin başında oturup çamurdan eşsiz eserler yaratan bir usta, bütün hünerlerini çırağına öğretmiş. Sonunda çırak “Ben de artık usta oldum” diyerek ayrılmış ve kendi atölyesinde küpler, vazolar, heykeller yapmaya başlamış.
Bir gün ustası onu ziyarete gelmiş. Çırağının ürettiği parçaları gözden geçirmiş. Sonra bunların belirli noktalarına üflemeye başlamış. O üfledikçe, çırağın yaptığı ürünler tuzla buz olup parçalanıyormuş.
Çırak şaşkın, “Ne yapıyorsun usta?” diye sormuş.
Usta gülmüş, cevap vermiş:
- Sana her şeyi öğrettiğimi sanıp, kendini usta ilan ettin. Ama daha işin püf noktasını öğretmemiştim!!
Mealen böyle bir şeydi bu hikaye.
Bu hikayeyi hatırlamamın nedeni, iki seçim kazanmış ve 5 yıldır ülkeyi de, partisini de yöneten Recep Tayyip Erdoğan’ı çırak olarak gören siyaset ustalarının medyadaki çokluğudur.
Siyaset zor meslek
Bu ustalardan biri olan Mehmet Y. Yılmaz, Hürriyet’teki köşesinde yazısını şöyle bitiriyordu önceki gün:
- Bugün gelinen noktada cumhurbaşkanı adayının kim olacağının hala belirsiz olmasının en temel nedeni de bu. Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi konusunun, AKP zirvesinde artık bir "sıkıntıya dönüştüğü" de bir gerçek. Bu sıkıntının bir sorumlusu Abdullah Gül ise, öteki sorumlusunun da geleceği öngöremeyerek, seçilmeyeceğini bile bile Gül’ü cumhurbaşkanı adayı ilan eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dır. Siyaset kolay öğrenilmiyor. Ama deneme-yanılma tahtasının da koca bir ülke olması işin üzücü tarafı.
Erdoğan’a siyaseti öğretmeye çalışan ama işin püf noktası olan “seçim kazanmak” ve “iktidar olmak” gibi konuları öğretmeyi sonraya bırakan diğer ustaları listelemeye bu sütun yetmez.
“Seçilmeyeceğini bile bile Gül’ü cumhurbaşkanı ilan eden Başbakan Erdoğan” sonunda eskisinden daha mı güçlüdür, yoksa gücünü mü kaybetmiştir? Yoksa Gül’ü seçtirmeyenler mi tek başlarına ve eskisinden daha büyük oy oranı ile iktidar olmuşlardır?
Seçim yapılmadı mı?
Hani şair, yitirdiği arkadaşı için “Ya sen ölmedin/ Ya biz yaşamıyoruz” demiş ya.
Ya 22 Temmuz’da seçim yapılmadı ya da bu seçimin sonuçlarını biz yanlış biliyoruz.
Bir partiyi kur. Aynı yıl bu partiyi iktidara taşı. Nice badirenin arasından geçip, hemen hemen hiç fire vermeden, partiyi yeni seçime taşı. Bu seçimde de daha fazla oy al.
“Siyaset ustaları” da medyadaki köşelerinden açık ve kapalı mektuplarla “Sakın Gül’ü yine aday gösterme, bu siyaseten yanlış olur” diye bu çırağı uyarsınlar.
Ya Tayyip Erdoğan da kendisini gazeteciliğin ustası gibi görüp, medyadaki siyaset ustalarına mesleklerini öğretmeye kalkarsa ne olacak:
- Halkın eğilimlerini algılamayan, kendilerini uzayda sanan, seçim kampanyasında cumhurbaşkanı seçiminin kriz konusu olmasının nasıl ele alındığını hatırlamayan insanlara siyasi yazı yazdırmayın. Sonra okuyucularınız karşısında ayıplı duruma düşersiniz!
ŞAKA
Seçimi kim kaybetti ki?
AK Parti Ağrı Milletvekili Cemal Kaya ile CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen seçim sonucu üzerine BMW marka otomobiline iddiaya girmişler. AK Partili Kaya iddiayı kazanmış ama Sevigen, iddianın bir şakadan ibaret olduğunu savunuyormuş. Oysa bu iddianın şahidi Salih Kapusuz da, iddiayı doğruluyormuş.
Aslında CHP’li Sevigen “Biz seçimi kaybetmedik ki” diyerek Genel Başkanı’nın çizgisini de izleyebilirdi.
Seçimde hile değil aldatma vardı
Seçim sonuçları erken belli olduğu için, şimdi bazıları “Ya bu seçimde hile varsa” diye yazıp çiziyorlar.
Birincisi bu seçimin sonuçları da eski seçimlerle aynı zamanda belli oldu. Resmi sonuçların açıklanması, her seçimde daha gecikerek yapılırdı. Ama iletişim teknolojileri geliştiği için, sonunda televizyon kanallarının baskısına YSK dayanamadı. Kesin sonuçlar ise, yine günler sonra açıklandı.
Eğer bu seçimde hile değil de, hileye benzer bir durum varsa, o da kampanya döneminde “Solda birlik sağlandı” sloganının kullanılmasıydı. Nitekim şu anda, CHP ve DSP milletvekilleri ayrı partilerdeler.
Seçimde hile aramak yerine sol seçmenin aldatılmasının hesabı sorulsa daha doğru olmaz mı?
Paylaş