Paylaş
Terör örgütlerinin kısır döngüleri hep aynı senaryo çerçevesinde gelişir. İlk aşamada büyük ses getirirler. Özellikle hakkını koruduklarını iddia ettikleri çevrelerde, hem sempati hem de destek bulurlar.
PKK, 1980-90’lı yıllarda, sosyal-kültürel-politik ve ekonomikyönden geri kalmış bir kesim adınaortaya çıkmıştı. Bu kesimde hem korku, hem de sempati yaratmıştı. Aslında o yıllarda yaptıkları da apaçık terördü. Masum insanlar hayatlarını kaybediyorlardı. Ancak PKK, Kürt kökenli vatandaşlara gerekli duyarlığıgösteremeyen T.C. Devletininyarattığı boşluktan yararlandı.
Bu savaş 15 yıl sürdü.
PKK, hem Türkiye hembölge, hem de dünya’daki koşullar sayesinde bir süre ayakta kaldı. Koşullar değişince de, 1998’den itibarençöktü. Öcalan yakalandı, örgüt Kuzey Irak’a göçtü ve bir sessizlik dönemine girdi.
Geçtiğimiz yılda yaşadığımız değişiklikler, PKK’nın çok daha aleyhinde gelişti:
- Avrupa Birliği ile müzakerelere oturmak isteyen Türkiye, Kopenhag Kriterlerine uyum yasalarınıçıkarttı. Kürt kökenli vatandaşlarımızınen çok şikayet ettikleri kısıtlamalar, yanlış uygulamalar değiştirildi.Eskiden “dağ Türkü” denileninsanların etnikkökenleri, dilleri, kültürleri kabul edildi. Son derece önemli adımlar atıldı.
- PKK’nın etkisizleşmesi üzerine, Olağanüstü Hal durumu kaldırıldı ve Güneydoğu halkı uzun yıllar süren terörün baskısı ve korkusundan kurtuldu. İnsanlar hem rahatladılar, hem de nispeten daha iyi bir yaşama kavuştular. Gelirleri az dahi olsa arttı. Tekrar teröre dönülmesini isteyen azınlık gruplar, toplum arasında eski desteği bulamaz oldular.
- Önce 11 Eylül, ardından İslam adına başlatılan olaylar, Uluslararası boyutta teröre karşı kampanya’nın başlatılmasıyla sonuçlandı. Artık teröre elini bulaştıranlar, kötü gözle görülüyor.
- ABD’nin Irak’ı istilası ve sonrasında giderek yaygınlaşan direniş, bölgedeki dengeleri bozmaya başladı. Irak’ın üçe bölünme olasılığı, Washington’da dahi konuşulur oldu. Bu da, Türkiye’nin bölgedeki ağırlığını arttırdı.
- Saddam döneminde, Öcalan ve PKK, bölgedeki Kürt hareketinin oyuncuları arasındaydılar.Öcalan, liderliğe oynar, Barzani ve Talabani’yi yozlaşmış olmakla suçlardı. Bugün durum tamamen değişti. Barzani Kürtmillityetçiliğinin lideri konumuna girdi. Talabani ile birlikte, ABD’nin desteğine sahipler. PKK, onlar için artık tehdit değil.
Geçenlerde yazdığım bir yazıda, T.C Devletinin değişen, global Kürt sorunu karşısında, hala PKK ile Kürt sorununu birbirinden tam anlamıyla ayıramadığına ve geçmişe takılıp, eski slogan ve yaklaşımlarla hareket ettiğine değinmiştim.
Aynı analizi, PKK’nın tutuma bakarak yaparsak, bu örgütünde hala geçmişte yaşadığı ve kendini kısır döngüden kurtaramadığını kolaylıkla söyleyebiliriz.
PKK şunu çok iyi bilmelidir ki;
- Artık,bölge halkından eski desteği elde etmesi imkansızdır. Hala bazılarınca korkulan, bazılarınca sempati duyulan bir örgüttür, ancak savaşı tekrar başlatması olumsuz bir ortam yaratmaktadır.
- Genelinde Türk topulumu, eskiye oranla çok daha bilinçli ve etkili bir karşı çıkmaya hazırlanmaktadır. Irak’ın durumu hepimizi ürkütmüştür.
- AB, (Parlamentodaki bazı uç unsurlar hariç) PKK’ya eskisi gibi üstü kapalı destek vermeyecektir. AB, teröre bulaşan PKK ile Türkiye’deki Kürt sorununu birbirinden ayırma konusunda çok daha duyarlıdır.
- Washington için PKK terör örgütüdür. Kandil dağını bugün dağıtmıyor veya bazı nedenlerle dağıtamıyor ise, yarın konjonktür değiştiği anda, Kuzey Irak’ta PKK varlığı kalmayacaktır. Bunu, Türkiye istiyor ise diye yapmasalar dahi, Barzani-Talabani’nin işini kolaylaştırmak için yapacaklardır.
- Eskiden lojistik büyük destek sağlayan Suriye artık yoktur. İran, Kürt devleti olasılığı arttıkça PKK faaliyetleri üstündeki baskısını daha da yoğunlaştırmaktadır. Rusya, Çeçen konusunda Türkiye’den aldığıdestekten memnuniyetiniPKK’ya kapılarını kapayarak göstermektedir.
Böyle bir ortamda , terörü yeniden canlandıran PKK, aslında bindiği dalı kesmektedir.
Hükümet, terör örgütü ile genel anlamdaki Kürt sorununu birbirinden ayırıp, ekonomik sosyal ve kültürel reformlarla atağa geçebildiği anda, PKK marjinalleşecektir.
Paylaş