Mehmet Ali Birand

PKK, Türkiye'yi rahatsız etti, ancak istediğini elde edemedi

19 Eylül 2012
Dünkü yazımda PKK saldırılarının neden bir türlü durdurulamadığını anlatmaya çalışmıştım. Ancak bunca çabaya, bunca kayba rağmen PKK ne istiyordu ve ne kadarını elde etti dersiniz? Bugünkü durumun bir bilançosunu yaparsak bakın nasıl bir tablo ile karşılaşıyoruz.

HALK AYAKLANMASI İSTENİYORDU... 
PKK bu yaz aylarında hiç beklenmedik bir başkaldırı sergiledi.
 
Gün geçmiyor ki bir saldırı olmasın. Askerimiz şehit olmasın.
 
Gün geçmiyor ki, uzaktan mayın patlatarak polis veya erlerimizi şehit etmesinler.
 

Yazının Devamını Oku

TSK, PKK'yı neden durduramıyor?

18 Eylül 2012
PKK yaklaşık 2 aydır bölgede, hepimizi hayretler içinde bırakan bir gerilla savaşı sürdürüyor. Şimdiye kadar görülmemiş bir saldırı yoğunluğu yaşıyoruz. TSK da binlerce askerini ve büyük ateş gücünü aynı bölgeye yığdı, ancak çatışmaları bir türlü bitiremiyor. Şimdi herkes aynı soruyu soruyor: PKK mı başarılı yoksa TSK bu işi beceremiyor mu?

Neredeyse 2 ay olacak, PKK' nın saldırıları bir türlü bitmiyor. Daha doğrusu bitirilemiyor. Bölgeye onbinlerce asker yığılmış, muazzam bir ateş gücü kullanılıyor, ancak gün geçmiyor ki PKK bir yeri daha vurmasın. Üstelik Türk güvenlik güçlerinin istihbaratı son derece güçlü. MİT örgüte sızabiliyor. Washington' dan istihbarat desteği sürüyor. Bütün bunlara rağmen, her gün yeni bir saldırı ile karşılaşıyoruz.
 
Peki neden?
 
Onca asker, onca ateş gücü, hala birkaç bin kişiyi geçmeyen, TSK ile karşılaştırılamayacak küçük bir ateş gücüne sahip olan PKK püskürtülemiyor?
 
Beceriksizliğimizden mi?

Yazının Devamını Oku

Kimse kıskanmasın, Posta'yı öveceğim...

15 Eylül 2012
Ben 15 yıldır bu gazeteye gurur duyarak yazı yazıyorum. Özellikle son dönemlerde yaptığı başarılı birinci sayfaları büyük keyifle izliyorum. Ancak baktım ki, kimseler ağzını açıp bir kelime dahi etmiyor. O zaman kolları sıvayıp size Rıfat Ababay’ı övmeye karar verdim.

POSTA’YI KISKANIN... 
Medya yöneticilerinin önemli bir bölümü çok kıskançtır. Her biri kendi yaptığı gazetenin en iyisi olduğuna inanır. İktidarı destekleyen gazetelerin birinci sayfalarına bakıp " Bizimki yine felaket yalakalık yapmış..." der veya aynı çizgideki “Sözde” arkadaşlarının yaptığı gazeteyi eline alıp "Sağolsun severim, ancak bu topluma bu kadar yabancı manşet atılır mı? Sanki burası İngiltere..." diye alay eder. Yazı işlerindeki diğer arkadaşları da, genel yayın yönetmenini alkışlar.
 
Bakmayın, yazarların da yöneticilerden pek farkı yoktur. Sadece kendi yazılarıyla doludurlar. Her konuşmalarına "Önceki gün yazdığım gibi..." cümlesiyle başlarlar. Egoları burunlarından fışkırır. Kıskançlığını bastırmış ya da bir başka meslektaşını övecek özgüvene sahip olanımızın sayısı çok azdır.
 
İşte biz böyle garip bir kesimiz. Kendi dünyamızın içinde birbirimizle didişir dururuz. Karşılaştığımızda çok sevişiriz, sırtımızı dönünce etmediğimiz laf kalmaz. Mesleğimiz eleştiriye dayanır. Herkesi eleştiririz, ancak kendimizin eleştirilmesine hiç tahamül edemeyiz.
 

Yazının Devamını Oku

Yetti artık, darbe beklemekten vazgeçin...

14 Eylül 2012
İsyan etmek istiyorum. Durmadan bir darbe edebiyatıdır gidiyor. Birileri hala aynı soruyu soruyor: "Tekrar darbe olur mu?". Diğerleri ise, sinsice darbe bekliyor. Onlara bir haberim var. Asker de bizler kadar akıllı. Kimsenin elini bu arı kovanına sokmaya niyeti yok. Hepsi ağzının payını yeterince aldı.

İnanamıyorum.
 
Etrafa bakıyorum, herkes darbe edebiyatı yapıyor.

 - Tekrar darbe olur mu?
 - Darbeler nasıl önlenir?
 - Gizli gizli darbe bekleyenler var.
 

Yazının Devamını Oku

Vali ve Özel'e kızacağınıza bu komikliği değiştirin

13 Eylül 2012
Hala Afyon olayını konuşuyoruz. Vali' yi yerden yere vuruyor, Genelkurmay Başkanı'nı tepki göstermemekle eleştiriyoruz.

Fakirim Vali ne yapsın ki, yıllardır alıştığı bir uygulamayı sürdürdü. Yabancı Devlet Başkanı gelmiş gibi, Bakan veya Komutan ziyaretlerinde hediyeleşme kuralını o koymadı ki. Sadece eski alışkanlıkların kurbanı oldu. Tek hatası, yanlış günde resim çektirip sitesine koydurmaktı.

VALİ'YE KIZACAĞINIZA, ASIL BU GARİP ALIŞKANLIĞI DEĞİŞTİRİN...
 
Hayretler içindeyim...
 
Daha doğrusu, medya' nın ve özellikle de İktidarın tepkilerini hayretle izliyorum.
 

Yazının Devamını Oku

TSK hep böyleydi, sadece biz korkup ağzımızı açamazdık...

12 Eylül 2012
Türk Silahlı Kuvvetleri eskiden eller üstünde taşınırdı. Bugün yerden yere vuruluyor. Neden? Eskiden Komutanlar çok yetenekliydi de, şimdi mi beceriksizleştiler? Yoksa işin içinde başka birşeyler mi var? Bu soruların yanıtları var...

Türk Silahlı Kuvvetleri şu sıralar tarihinde görülmemiş derecede eleştiriliyor.
 
PKK bir karakola saldırıyor, şehit düşenlerin hesabı soruluyor. Neden doğru dürüst karakol yapılmadığından tutun da, saldırıların püskürtülememesine kadar bir dizi soru soruluyor.
 
Mayın patlıyor, kamyondakiler ölüyor, toplum ayaklanıyor. Neden zırhlı yollanmadığı, yolların neden iyi taranmadığı sorgulanıyor.
 
Medyada son dönemlerde çıkan haberleri alt alta koyduğumuzda, karşımıza beceriksiz, iyi yönetilemeyen bir Silahlı Kuvvetler imajı çıkıyor. Oysa eskiyi hatırlayanlar bilecektir, geçmişte sadece "Kahraman askerimizden" söz edilirdi. PKK'yı nasıl köşeye sıkıştırdıkları anlatılır, komutanların canları pahasına nasıl fedakarca savaştıkları hikaye edilirdi.

Yazının Devamını Oku

Org.Özel, TSK'nın eski faturalarını ödüyor...

11 Eylül 2012
Herhalde şu sıralarda kimse Genelkurmay Başkanı Org.Özel'in yerinde olmak istemez. Tek kusuru, kendini, eski alışkanlıklarından bir türlü kurtaramayan dev bir kurumun başında bulması. İki de büyük hendikapı var. Biri, konjonktürün kötülüğü , diğeri de o göreve iktidar partisi tarafından atanmış olması.

Değer yargıları her gün değişen ,önünde düğme iliklediği kişi ve kurumları ertesigün yerden yere vuran, ilkelerine göre değil, heyecan ve esen rüzgarlara göre hareket eden garip bir toplumuz.
 
Medyası da, ünlü-ünsüz yazarı veya yöneticisi...Siyasetçisi...Askeri...Okumuşu veya Cahili de hep aynıyız. Ölçü nedir bilmiyoruz. Ya karşımızdakinin önünde takla atıyoruz veya elimizde balta üstüne yürüyoruz.
 
Son dönemlerde Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve özellikle de Genel Kurmay Başkanı Org.Özel ile ilgili yayın-demeç-yorumları okudukça, kendi kendime gülüyorum.
 
Adam çıkıyor, TV ekranlarından,gazete sayfalarından verip veriştiriyor. Üstelik hakarete varan laflar ediyor. Oysa, daha kısa bir süre öncesine kadar Komutanların postallarını yalardı. Bir diğeri, "acaba asker ne der ?" diye korkudan titrerdi, bugün veryansın TSK'ya bindiriyor.

Yazının Devamını Oku

Afyon patlamasının arkasında kim var?

8 Eylül 2012
Kim ne derse desin, Afyon' daki patlamanın gerçek nedeni hakkındaki kuşkular giderek artıyor. Suriye ve Pkk ön plana çıkarılıyor. İnsanlar açıklamalardan tatmin olmuş değil. Bir an önce soru işaretlerinden kurtulmanın bir tek yolu var...

Aramızda konuşuyoruz ve tartışma dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyor:

"...Afyon patlaması gerçekten bir kaza mı, yoksa Suriye veya Pkk'nın parmağı mı var?"

İnsanlar resmi açıklamalara tam anlamıyla inanmıyor. İşin altında başka şeyler arıyor.

- Acaba Suriye ajanları mı böyle bir patlama yarattı?
- Yoksa, Pkk saldırdı da, resmi yetkililer bunu saklıyor mu?

Bunlar gibi daha nice sorular soruluyor ve komplo teorileri kuruluyor.

İşte en önemli tehlike budur.

Eğer bir toplum, resmi sözcülerinin söylediklerinden kuşku duyuyor, başkalarının söylediklerine kulak kabartıyorsa, alarm zilleri çalmalı. Yarın öbür gün bir orman yangını da Suriye'li ajanlara fatura edilir; en ilgisiz olaylar da Pkk'ya mal edilir. Bu ne demektir biliyor musunuz? Toplumun gözünde giderek korkulan bir Pkk yaratılır. Her yerde Suriye'li ajan aranmaya başlanır. Sonunda da toplum yolunu şaşırır.

Yazının Devamını Oku