M. Turgay Köse

Tavuk etinde protein gizli

25 Nisan 2012
Tavuk eti sağlıklı gelişim için şart!

Sağlıklı bir vücut için sağlıklı bir beslenme şart. Bunun için ise yeterli oranda protein alımı gerekiyor. Uzman Diyetisyen M. Turgay Köse, protein bakımından oldukça zengin olan tavuğun barındırdığı besin öğelerinden pişirilme tekniğine kadar çok önemli bilgiler verdi.

Çocuk gelişiminde protein alımı önemli

Tavuk, biyolojik değeri bakımından yumurta proteinlerinden sonra gelen en değerli et proteini özelliğine sahiptir. Proteinler, hücre ve dokuların oluşmasını, büyüme ve gelişmeyi sağlar. Vücut kaslarının ve organlarının gelişimini sağlar, vücut dokularının yenilenmesinde rol oynar, çocukların beyin gelişiminde çok önemli görevlerde yer alır. 100 gr tavuk etinde 20 – 25 gram protein bulunur. Ancak etler pahalı bir yiyecek olduğundan yoksul ailelerin yeteri kadar satın alması mümkün olmamaktadır.

Tavukta kırmızı ete oranla daha fazla protein var

Ülkemizde en çok koyun, sığır, kümes hayvanları, deniz ürünleri ve av hayvanlarının etleri kullanılmaktadır. Kanatlı hayvan etleri sığır ve koyuna göre daha az yağ içerir. Doymuş yağ ve kolesterol içerikleri de daha düşüktür. Özellikle tavuk ve hindinin beyaz eti, en yağsız et olarak görülebilir. Genel olarak kümes hayvanlarının etleri, koyun ve sığır gibi büyükbaş hayvanlarının etlerinden daha fazla protein içerirler. Buna karşılık demir içeriği daha azdır. Ayrıca niasin, B2, B6 ve B12 vitaminleri bakımından da zengin besinler arasında sayılırlar.

Protein içeren besinlerin çoğu aynı zamanda yağ da içermektedir. Bu nedenle kırmızı et yerine, beyaz et tüketimine öncelik tanınması; kırmızı et seçiminde koyun ve kuzu eti yerine, az yağlı dana etinin tercih edilmesi daha sağlıklı olacaktır. Derilerinin yenilmemesi koşulu ile özellikle tavuk ve hindinin beyaz eti en yağsız et sınıfında yer aldıklarından çok daha sağlıklıdır.

Pişirirken sıcaklığa dikkat!

Etler hangi yöntemle pişirilirse pişirilsin hafif veya orta sıcaklıkta uzunca bir sürede pişirilmelidir. Aksi takdirde çok yüksek sıcaklık et proteinlerini katılaştırarak suyunun kaybına ve lezzetinin azalmasına neden olmaktadır. Bilhassa kuru sıcaklıkta pişirilen etlerde bu hususa dikkat edilmelidir.

Yazının Devamını Oku

Hamilelikte Tatlandırıcı Kullanımı

1 Haziran 2011
Yapay tatlandırıcıların bebeğe zararı var mı?

Gebelikte tüketilen gıdaların hem bebek hem de anne üzerinde ciddi etkileri oluyor. Kullanılan tatlandırıcıların anne ve bebek üzerindeki etkilerin anlatan Uzman Diyetisyen M. Turgay Köse, ayrıntılı bilgiler verdi.

Gebelikte Tatlı İhtiyacı

Gebelikte ağırlık kazanımının kontrol altında tutulması önemlidir. Buna karşılık insanoğlu tatlıya düşkündür. Gündelik yaşantıda farkında olarak ya da olmayarak çok sık kullandığımız tatlandırıcılar da bu tatlı tutkusunun bir yansımasıdır.

Yapay tatlandırıcılar ve kanser tartışmasının sürmesinin ardında bilimsel verilerin karmaşık ve tartışmalı olmasından ziyade yaygın olarak kullanılan bu ürünler hakkında yazılı ve görsel medyada ortaya atılan gerçek dışı her iddianın kamuoyu tarafından çok ilgi çekmesi yer almaktadır. Diğer yandan yapay tatlandırıcıların diyabeti olanlarda ve aşırı kilolularda dolaşım sistemi – kalp hastalığıyla ilişkili riskleri belirgin olarak azalttığını da unutmamak gerekir.

Gebelik ise ilaç kullanımının sınırlandırıldığı fizyolojik bir süreçtir. Bu dönemde acaba yapay tatlandırıcıları kullanmak sağlıklı mıdır? Günümüzde yapay tatlandırıcı maddeleri içeren birçok besin maddesi yaygın olarak tüketilmektedir. Bu ürünlerin kullanımı gebe olmayan kişilerde güvenlidir. Gebelik sırasında yapay tatlandırıcıların kullanımı ile ilgili çok fazla çalışma yoktur. Gebelik döneminde yapay tatlandırıcılar ve bunları içeren ürünlerin mümkün olduğu kadar az tüketilmesi önerilir.
    
Tatlandırıcılar Hangi Durumlarda Zararlı?

Yazının Devamını Oku

Hastalıklara Karşı Pembe Greyfurt

31 Mayıs 2011
Pembe greyfurdun faydaları saymakla bitmiyor.

Kanser başta olmak üzere birçok hastalığa karşı silah olarak görülen ve sağlıklı yaşam için önemli bir besin kaynağı olan pembe greyfurdun faydaları saymakla bitmiyor. Uzman Diyetisyen M. Turgay Köse, pembe greyfurdun besin değerlerini ve faydalarını anlattı.

Pembe Greyfurt

Beslenme alışkanlıkları kalp - damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, kanser gibi pek çok hastalıkta önemli rol oynamaktadır. Yüksek oranda sebze ve meyve tüketimi birçok kronik hastalıktan korunmada etkili olmaktadır. Sebze ve meyve tüketimi ile kalp - damar hastalıkları, bazı kanser türleri, inme, diyabet, alzheimer hastalığı, katarakt ve yaşla ilintili fonksiyonel kayıp riskinin azalması arasında kuvvetli bir ilişki vardır. Bu etkilerin sebze ve meyvelerin içerdiği diyet posası, folat, potasyum ve Beta - karoten, C vitamini, E vitamini gibi antioksidan etkinlik gösteren biyoaktif fitokimyasal bileşenlerden kaynaklandığı vurgulanmaktadır.

Bu meyvelerden ülkemizde özellikle kış mevsiminde vücut direncini artırması adına sıklıkla tüketilen greyfurdun beyaz (aslında sarı), pembe ve kırmızı çeşitleri vardır. Bu üç çeşidin hepsi de yapı ve tat bakımından aynıdır. Çekirdekli olan türler greyfurt suyu yapımında kullanılır. En ünlü çekirdeksiz pembe greyfurt türleri ise Pink Seedles ve Ruby Red Seedless’dir. Birkaç tane de yeni pembe tür Mersin ve Antalya’da üretilmektedir. Bunlara örnek Ruby Red’den üç kez daha kırmızı ve çekirdeksiz olan Star Ruby'dir.

Pembe Greyfurt Kansere Karşı Etkili

Greyfurt birçok önemli besin öğesi içermektedir; az miktarda pektin, kolesterol düzeylerini düşürmeye yarayan çözünebilir lif ve tansiyonu dengelemeye yardımcı potasyum gibi. Greyfurt aynı zamanda ciddi bir C vitamini kaynağıdır. 100 gramı yaklaşık 45 mg C vitamini içerir.

Pembe etli çeşitleri, beyaz greyfurdun aksine kanser önleyici özelliği bulunan bir antioksidan olan Beta - karoten içerir. Pembe greyfurt içinde bulunan bir diğer fitokimyasal ise likopendir ki, belli bazı kanser türlerine iyi gelmektedir. Ferahlatan ekşiliği, sululuğu ve düşük enerji içeriği ile birlikte bu doğal özellikleri, greyfurdu popüler bir salata ve kahvaltı malzemesi yapmıştır. Özellikle pembe greyfurdun ciltteki sivilce ve siyah noktalara karşı etkinliği bu meyvenin kozmetik sektöründe de kullanımını gündeme getirmiştir.

Yazının Devamını Oku

Altın Çilek Hakkında Bilinmeyenler

3 Mayıs 2011
Türkiye Eczacılar Birliği açıkladı.

Son zamanlarda özellikle zayıflamak isteyenlerin odağı haline gelen “altın çilek” ile ilgili açıklama yapan Türk Eczacılar Birliği (TEB), altın çileğin etkisi ile ilgili yeterli bir çalışma yapılmadığını, “Altın çileği mucizevi ve zayıflamaya yardımcı bir ürün olarak lanse eden kişiler, hepimizi yalnızca yanıltmaktadır” diyerek açıkladı. 


Meyveleri bilye büyüklüğünde, turuncu renkte ve üzümsü yapıdadır. Dokusu domatesi andırır. Meyvesi kağıdımsı bir kabuğa sarılıdır ve hoş bir kokusu vardır. Ham meyveler ekşidir, güneşte olgunlaştığında sarı, sonra da turuncu renge dönerler ve tatlanırlar. Meyveleri doğrudan yendiği gibi aroması ve mayhoş tadı dolayısıyla sos, reçel ve marmelat yapımında, pastacılıkta, meyve salatalarında ve dondurma gibi tatlılarda kullanılmaktadır.

Verem, Astım ve İdrar Yolu Hastalıklarına İyi Geliyor

B1, B2, B3, C ve Beta Karoten gibi vitaminler ile potasyum ve kalsiyum mineralleri bakımından zengin bir meyve olan altın çilek, 100 gramında sadece 6 gram karbonhidrat içermektedir. Zengin lif içeriğine sahip bu meyvenin antioksidan aktivitesi yüksektir. Kan dolaşımını düzenlemedeki pozitif etkileri sayesinde kalp – damar sistemi açısından faydalı olmasının yanında kandaki ürik asidi düşürmeye, verem ve idrar yolu hastalıklarının tedavisine yardımcı olmaktadır. Aynı zamanda söktürücü etkisinden dolayı astım tedavisinde kullanılmaktadır. İdrar söktürücü etkisi de mevcut olan altın çilek cilt için de yararlı bir meyvedir.

Yazının Devamını Oku

Vitaminin Fazlası Zarar!

7 Mart 2011
Beslenirken vitaminleri dengeli tüketmek gerekiyor.

Beslenme, pek çok insan tarafından karın doyurmak, açlığı bastırmak, canın istediği besinleri tüketmek şeklinde tanımlanıyor. Halbuki vücudun ihtiyaç duyduğu enerji ve 50’ye yakın türde besin öğesi, yeterli ve dengeli bir şekilde besinler yolu ile alınıyor. Uzman Diyetisyen M. Turgay Köse, vitaminlerin en önemlilerini ve vücuttaki işlevlerini anlatıyor.

A Vitamini: Görme, büyüme ve üremenin sağlanması yanında enfeksiyonlara karşı direnç sağlar. Deri, akciğer, mesane kanserlerini önlemeye yardımcıdır.

D Vitamini: Kalsiyum metabolizmasını düzenler, kemiklerden kana kalsiyum geçişini sağlayarak güçlü kemik ve diş oluşumuna katkıda bulunur. Bağırsak ve böbrekten kalsiyum emilimini artırır.Ayrıca kalın bağırsak, kemik, deri, meme kanserlerini önleyici etkiler sağlar.

E Vitamini: Bağışıklık sistemini güçlendirerek kalp hastalığı, katarakt ve çeşitli kanserlere karşı koruyucu etkiler sağlar. Kasları onarır. Antioksidan etkisi ile vücudu toksik maddelerin etkisinden korumaktadır. A vitamininin emilmesine yardımcı olurken, kırmızı kan hücre yapımında da rol oynar.

K Vitamini: Kan pıhtılaşması, kemiklerin mineralizasyonu ve kırıkların iyileşmesinde etkilidir.

B1 Vitamini: Şekerin enerjiye dönüşmesine yardımcıdır. Sinir sisteminin çalışması, alyuvarların oluşması ve iskelet kasının korunmasında rol alır.

B2 Vitamini: Büyüme ve dokuların yenilenmesinde, B6 vitamininin aktif formuna çevrilmesinde ve enerji metabolizmasında rol alır.

Yazının Devamını Oku

Diyette 7 Keto Nedir?

18 Şubat 2011
Özellikle emzirirken 7 ketonun nasıl bir etkisi var?

Doğum sonrası özellikle emzirme süresince, uzmanlar tarafından önerilen en önemli şey diyet yapmak. Uzman Diyetisyen M. Turgay Köse, 7 ketonun diyetteki yerini anlatıyor.

Emzirme zaten doğal bir kalori yakma faaliyetidir. Emzirirken beslenmeyi abartmadan rahatlıkla kilo kaybı yaşanmaktadır. Süt verme faaliyeti sonlandığında diyet yapılabilir. Ama burada önemli olan durumlardan biri metabolizma hızının durumu. Vücudumuzda bulunan ve metabolizmanın hızını etkileyen 7 Keto maddesinin etkisi, doğru kilo vermekte çok önemlidir.

Vücutta doğal olarak bulunan 7 Keto isimli bir madde var. Bu maddenin eksikliği metabolizma hızının yavaşlamasıyla sonuçlanıyor. Zamanla kilo alımı metabolizma hızlarının yavaşlamasına yol açıyor. 7 Keto maddesi doğal olarak zamanla vücuttan atılıyor.

10’lu ve 20’li yaşlardaki seviyesi özellikle 45’li yaşlara gelindiğinde yüzde 43 oranında azalıyor. 70’li yaşlara geldiğimizde ise vücudumuzda bu maddenin oranı daha düşük seviyelerde oluyor.

Belli bir yaştan sonra kilo almak kolay, vermek ise zordur. Bunun nedeni 7 Keto maddesinin vücuttaki oranının git gide azalmasıdır. 30’lu yaşlarda gebe kalan bayanların kilo verme oranları 20’li yaşlara göre daha zor olabilir. İşte bunu nedenlerinden biri 7 Keto maddesinin oranının azalmasıdır.

Ne Yapmak Gerekiyor?

Metabolizma hızının azalması bilim adamlarını bu konuda çalışmaya yönlendirmiştir. Sık sık ama az az beslenmek, bol bol su içilmesi, hareket edilmesi, besin çeşitliliği metabolizma hızını arttırıcı etkiler yaratabilir. Ayrıca son dönemlerde yapılan araştırmalar vücutta doğal olarak bulunan 7 Keto maddesinin zamanla azalıp metabolizma hızını yavaşlatması ve kilo alımını artırdığını ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle kaybedilen 7 Keto maddesinin yerine konması için dışarıdan destek ürünlerinin kullanılmasını gerektirmiştir. 7 Keto maddesi yağ yaktığı için doğru kilo vermeye neden olmaktadır.

Yazının Devamını Oku