BEŞİKTAŞ, ikinci yarıya Bobo ile başladı. Bu değişiklik, golsüz dakikalardan kurtulmanın bir arayışıydı. Mustafa Denizli de tek santrfor Holosko ile işin içinden sıyrılamayacağını anlamıştı.
Hiç zaman yitirmeden ve oyunu riske atmadan gerekli değişikliği gerçekleştirdi Mustafa Denizli... Maçı izleyenlere bir soru yönelterek, Bobo’nun nasıl oynadığını sorsam... Pek olumlu bir yanıt alamam. Belki, üç puanın coşkusu ile Bobo’nun sırtını sıvazlayanlar çıkabilir.
Ancak gördüm ki, Bobo, oyunun düğümünü çözecek tek isimdi. Ve Holosko’nun yanına gerekliydi. Bu değişiklikten sonra Beşiktaş’ın hücum ve pozisyon etkinliği farklı bir çizgiye ulaştı.
Delgado ve Tello’nun ayağından çıkan topları kovalayan Holosko, Bobo’nun varlığı ile yalnızlıktan kurtuldu. Ve kenarlara kaçarak Beşiktaş’ı bu bölgelerden pozisyona koşturdu.
Lafın kısası, bir değişiklik Beşiktaş’ın kaderini belirledi!
Oyunun genelinde Beşiktaş tempoyu hiç düşürmedi. İlk 20 dakika oyuna ısınmakta zorlandı. Ama 20. dakikadan sonra gerektiği gibi oynamaya başladı. Ve oyunun sonuna dek tırmanışını sürdürdü.
Delgado, kızanların tekrar gönlüne girdi. Oyunda hep vardı. Herkes gibi şaşırdım... Toptan ve rakipten kaçmadı. Koşarak, her pozisyona daldı, gerektiğinde savaştı.
Hani, o ürkek Delgado da, işin önemini kavramıştı. Beşiktaş’ın puan kaybedecek lüksü yoktu...
* * *
ERNST’in doksan dakika dinmeyen kazanma hırsına ve oyun kalitesine bayıldım. Beşiktaş savunmadan çıkarken, Ernst hiç zaman yitirmeden ikinci bölgeye, oradan da rakip kaleye koştu.
Hiç abartmıyorum, dikkatle izledim. Alman, toptan önce rakip kaleye yöneliyor ve pozisyon alıyordu.
Beşiktaş’ta iyi oynayan oyuncu sayısı hayli fazlaydı. İyiler kervanındaki diğer isimleri düşünmeden sayabilirim...
Gökhan Zan, rakibin her atağına tavır aldı ve her pozisyonda göründü. İbrahim Üzülmez, yarım devre oynadı. Ama tam puan aldı. Kalede Rüştü Reçber, kritik kurtarışlar yaptı. İki pozisyondaki hareketi belki de maçın skorunu etkiledi.
Tello, beklediğim çizgiye ulaşamadı. Ancak, Bobo’nun önüne attığı gollük pas bir harikaydı. Başka, kim kaldı...
Yusuf Şimşek’i bekliyorsunuz galiba?
Ona iyi oynadı demeyeceğim. İyinin de ötesinde başka şeyler söylemek istiyorum. Son 10 dakikada oynadı. Oyunun bu kısacık süresine inanılmaz güzellikler sıkıştırdı.
Holosko’ya attırdığı golü hazırlarken neler yaptı neler. Görmeyene anlatamam ki!
Beşiktaş, Eskişehirspor galibiyeti ile şampiyonluk umudunu sürdürdü. Şimdi Sivasspor’un kaybedeceği puanı bekliyor. Bu yarış nasıl biter, bilemem. Ama yaşaması için Beşiktaş’ın tüm maçları kazanması gerektiğine inanıyorum. Başka yolu var mı!