Yılbaşı iptal oldu

YALAN söylemek, özel bir yetenek gerektiriyor. Ben yüz yüze pozisyonda kolay yalan söyleyebilenlerden değilim. Fakat telefonda gayet başarılıyımdır.

Yalan derken, çok klişe olacak fakat ‘‘kimseye zarar vermeyen’’ yalanlardan bahsediyorum. Yoksa, var bizim de aile terbiyemiz. Kimseyi yalan dolanla zor vaziyette bırakmıyoruz. Yaratıcı yalancılık konusunda Topesto'yu tek geçerim.

Bundan birkaç ay önce Topesto bana uğradı. Yanında da bizleri ‘‘ilkel maçolar’’ olarak değerlendiren ve sadece parası bittiğinde veya sevgilisinden ayrıldığında filan hatırlayan yeğeni var.

Bizim yüzümüzden erkeklerle ilişkilerinin yürümediğini iddia ediyor ama bir yandan da bizi çok seviyor.

Her neyse işte... Klasik bir Topesto cumartesisi. 20 kişiye söz vermiş, hepsini birden ekmeye çalışıyor. Ofis hayatına geçiş yaptığından beri nefret ederek taşıdığı cep telefonu cırıl cırıl çalıyor. Tuttu telefonu bana uzattı ve durumu idare etmemi söyledi. Ben de arayanlara sevdiğim yalanlardan oluşturduğum bir kolaj sunuyorum.

‘‘Topesto bozulan elektrikli battaniyesini tamire götürdü’’ diyorum, ‘‘Manisa'dan çağırdılar, minareden mesir macunu atan adamın yerine geçmesi gerekiyormuş’’ diyorum, ‘‘Çatıya anteni düzeltmeye çıktı’’ diyorum... Veriyorum yalanı anlayacağınız.

Topesto'nun ‘‘seyreltilmiş feminist’’ yeğeni bir süre bizi izledikten sonra: ‘‘Bundan sonra hiçbir söylediğinize inanmam mümkün değil. Hatta, hiçbir erkeğe güvenmem mümkün değil’’ diyerek ortamı terk etti.

*

Topesto, önem verdiği yalanlarını bir sanatçı inceliğiyle söyler. Tek bir yalanın ortaya çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu düşündüğünden, ana yalanın etrafını, küçük ve birbirini destekleyen yalanlarla süsler.

Mesela klasikleşmiş ‘‘öküz toplantısı’’na katılamayacak, başka bir operasyon var. Önce ‘‘Sen Burak'ı tanıyordun değil mi?’’ der. Sen ‘‘Hangi Burak?’’ dersin, bu cevap verir ‘‘Hani ilk Amerikan futbolu takımını kurmuştu İzmir'de, o Burak işte’’ der.

Sen haliyle ‘‘Tanımam ben öyle bir insan’’ deyince, devam eder. ‘‘Ağaç budarken yanlışlıkla annesinin en sevdiği kedinin patisini de hafiften uçurmuş. O kedi Saime Teyze için çok önemliydi. Animalia'nın aciline kaldırmışlar. Gitmezsem ayıp olur. Hem Whiskas siparişi de verdiler. Acılı günlerinde onları yalnız bırakamam’’ der.

Yukarıda bahsettiğim olay gerçektir ve detaylarını tam olarak aktaramadığım bu sarsıcı yalan yağmuru karşısında ‘‘Çüş!’’ bile diyemezsiniz.

*

Topesto ofis hayatında yalan söylemediğini söylüyor. Doğrudur, eminim. Bunun doğru olduğunu nereden biliyorum, çünkü bir süredir hiç yalan söylemiyor. Ya rüyasında biri gözüktü buna, ya da bir derdi var.

Fakat yılbaşı gecesi, uzun süreden beri duyduğum en komik yalanı söyledi. Aslında buna yalan denmez, espri denir. Fakat çok komikti.

Yılbaşı için 70 yere söz vermiş. Fakat hiçbirine gitmeyecek. Millet arayıp duruyor, bu da hepsine ayrı bir hikaye uyduruyor. En sonunda büyük ihtimalle gına geldi ve arayanlardan birine şöyle dedi:

‘‘Baba, duymadınız mı? İptal ağbi. CNN Türk altyazı geçip duruyor. Yılbaşı iptal edildi. İlerki bir tarihte kutlayacakmışız...’’

Ben bu kadar iyisini uzun süredir duymamıştım...


HürGerçekler


MALUM, yılbaşında Hürriyet güzel bir ilave de verdi. 1 Ocak gazeteleri ve Bayram tatillerinde çıkan gazeteler hep biraz kuru olur. Hürriyet'in verdiği ‘‘HürPortreler’’ bence harikaydı.

Bu ilavede, Hürriyet yazarları birbirlerini yazdılar. Ve her yazı, hakkında yazılan kişinin 'enteresan' bir fotoğrafıyla birlikte yayınlandı.

İlaveyle ilgili olarak Ertuğrul Özkök bir yazı yazdı ve Serdar Turgut'la beni ‘‘muhafazakár’’ olmakla suçladı.

Ey okur! Gerçekler gizli kalmasın. Tamam, Serdar ve ben diğer fotoğraflara göre daha az atraksiyonlu fotoğraflar çektirdik. Kabul, Sayın Özkök'ün elektrikli testereyle çektirdiği fotoğraf da gayet iyiydi.

Ama ben size burada reddettiği öneriyi söylemek zorundayım. Özkök'ün fotoğrafı boneyle mi çekilsin, testereyle mi tartışması yapılırken ben çıkıp ‘‘Hakikaten orijinal bir şey isteniyorsa, halka karışın’’ dedim.

‘‘Nasıl yani?’’ gibi suratıma baktı. Ben devam ettim: ‘‘Halkla son temasınızın 35 sene önce gerçekleştiği kamuoyu tarafından bilinmekte. Bir belediye otobüsüne binin, halkla görüntüleyelim sizi. Birinci sayfadan da '35 yıl sonra halkla ilk sıcak temas' başlığı ile duyururuz dedim.

Manasını çözemediğim bir ifadeyle 45 saniye kadar suratıma baktıktan sonra güldü, sonra da ‘‘Testereli olsun’’ dedi.

Halk gerçeği bilsin diye yazdım bunu. Kimmiş muhafazakár görün diye!
Yazarın Tüm Yazıları