Paylaş
“İşçi/havuz problemi” formatında şöyle bir soru çıkarılabilir:“2000 YGS protestocusu liseli, 10000 iktidar partisi destekçisi ve 1000 bozkurt, kent meydanında karşılaşır. Memleketin ve ileri demokrasimizin bu durumdan sağlayacağı sonsuz faydayı(!) bir kenara bırakırsak, netice ne olur?”
a) Geniş katılımlı halk koşusu olur.
b) Her ihtimalde maçı polis kazanır.
c) Survivor Nihat’a sormam lazım.
d) Liseliler şifre sudan gelene kadar dövülür.
Yılmaz yorumcunun ‘hat-trick’i
GEÇEN hafta sanırım bir rekora şahitlik ettim, paylaşmadan geçemeyeceğim.
Her şey “yılmaz yorumcu tayfası”ndan bir arkadaşı akşam ana haber kuşağı sularında görmemle başladı.
Parlak fikirleri, derin analizleriyle beni benden aldı.
Araya bir maç sıkıştırdıktan sonra kanallar arasında sekerken “geç saat tartışma programları kuşağında” bir başka kanalda rastladım aynı yorumcuya.
Malum, bu kuşaktaki programlar iki futbol maçı uzunluğunda oluyor.
“Ah ben bu vizyondan nasıl mahrum kalacağım” desem de vurdum kafayı yattım bir yerden sonra.
Sabah kahvaltı, gazete okuma gibi işleri tamamladıktan sonra aynı yorumcuyu “öğle haberleri kuşağında” yayınlanan bir başka tartışma programında gördüm; yine yorumlardayız.
Kaba bir hesapla 14 saatin 6’sını 3 farklı kanalda tartışarak geçirmiş arkadaş.
Buna uyku ve kanallar arası ulaşım süresi de dahil.
Vay, vay, vay çantaya bak!
Kendimi nasıl ezik hissettim anlatamam.
Sporda -bizim durumumuzda futbolda!- 3 veya daha fazla skor üretenler için ‘Hat-trick yaptı’ denir.
Sihirbazların ‘şapka numarası’ndan apartılmış bu ifadeyi duruma uygularsak “Yılmaz yorumcudan hat-trick” dememiz gerekir.
Enerjine kurban; sık yorumu Debreli Hasan, gündem inlesin!
Obama, Mark ve Başmüzakereci
BİR taburede Obama, diğerinde 26 yaşında genç bir adam.
Obama yanındaki genci işaret ederken kendisini şöyle tanıtıyor blucinli, kargo pantolonlu, tişörtlü kalabalığa: “Ben Mark Zuckerberg’e ceket giydirip, kravat taktırabilen tipim...”
Obama, 2012 seçimleri için kampanyasını Facebook’un Palo Alto, California’daki merkezinden başlattı.
Obama’yla Zuckerberg’in ortak özellikleri Harvard mezunu olmaları.
Mark Zuckerberg kravat ve ceket kullanmıyor. Obama hatırına veya espri olsun diye giymiş ama ayağında yine spor ayakkabısı var.
Obama da zaten “Sıkıntıdan patlayacaksın, haydi ceketleri çıkaralım” diyor.
ABD Başkanı seçim kampanyasını niye bu “zibidinin” üniversite kantini görünümlü “ofis”inde başlatıyor?
Açılacak baraj, kreş, ek hizmet binası mı bulamıyor Amerika’da Obama?
Yoksa seçimi ‘sulandırıyor’ mu?
N’ayır, n’olamaz tabii.
Obama’nın karşısında oturan Mark Zuckerberg, dünyanın en popüler sosyal ağının patronu olan genç.
Facebook’un 600 milyon kullanıcısı var.
ABD nüfusunun yüzde 42’sinin bu sosyal ağı kullandığı biliniyor.
Forbes’a göre “Facebook”un değeri 13.5 milyar dolar.
Her politikacının rüyası olan genç seçmene ulaşmanın kestirme yolu Palo Alto’daki bu adresten ve benzerlerinden (bakınız twitter) geçiyor.
Araştırmalar, ABD’de seçmenin kararlarında sosyal medyanın ağırlığının hızla arttığını ortaya koyuyor.
Seçmen, adayları bizzat sorgulayabildiği, hatta bazen haşlayabildiği bu kaynağı çok önemsiyor.
Türkiye’de sansür gibi ilkel problemlerle uğraşan internet kullanıcılarının oranı ABD düzeyinde olmayabilir ama bu hep böyle süreceğini göstermez.
Sosyal ağların nelere kadir olduğunu bölgedeki gelişmeler net bir şekilde ortaya koydu; Mısır’a dikiz lütfen!
Obama’nın twitter hesabını 7.5 milyon dünya vatandaşı takip ediyor.
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ı, hani “Tivitır cıvıtır” şeklindeki veciz lafın sahibi politikacımızı Obama’yla karşılaştırmak haksızlık olur ama 30 bin takipçisi olduğunu bir not olarak ileteyim.
Dünya lideri Erdoğan’ın da çok çalışması gereken bir alan bu. Ortadoğu, Balkanlar, oturanlar, kalkanlar derken hepi topu 85 bin takipçisi var Erdoğan’ın.
Vizyon tartışması yaparsanız aklınızda bulunsun.
Paylaş