ÇARŞAMBA günkü Hürriyet'te ‘‘Metroseksüelliğin kitabı yazıldı’’ başlığını görünce, içimden ‘‘Hah! Bir bu eksikti’’ dedim.
Metroseksüel lafının mucidi Mark Simpson, 1994 yılında ‘‘Metroseksüellerle tanışın’’ isimli makalesini yazdığında, millet haliyle ‘‘Ne diyor bu adam?’’ demişti.
Simpson'a göre şehirli, iyi para kazanan ve giyimine, kuşamına, cilt bakımına dikkat eden yeni bir erkek türü vardı ortada ve bu türün adlandırılması gerekiyordu.
Simpson'ın ‘‘metroseksüel’’ önerisi çok çabuk kabul gördü. Önceki gün en mühim metroseksüel figürlerden biri olan futbolcu David Beckham'ın fotoğrafıyla sunulan haberi okurken, ‘‘Bize de ulaştı demek bu tuhaflık’’ diye düşündüm.
Meraklısı için hemen söyleyeyim; yüzücü Ian Thorpe, Brad Pitt, Tom Cruise gibi isimler de diğer önemli figürler.
Ne yapıyor bu metroseksüeller? Bana kalırsa bir dolu lüzumsuz işle uğraşıyorlar ama yine de yazalım. Mesela ciltlerini bozuyor diye sabun kullanmıyorlar.
Ya ne yapıyorlar? Kadınların yaptığını yapıyorlar ve gramına on milyonlarca para dökülen kerameti kendinden menkul kozmetik ürünlerine para yatırıyorlar.
Halı sahada maç veya tek pota basket yerine teknoloj harikası salonlarda spor yapıyorlar.
Sabahları gardırobun karşısına geçip ‘‘Acaba bugün ne giysem?’’ diye ömür tüketiyorlar.
GQ, FHM, Attitude gibi dergilere takılıyorlar. Şimdi FHM'ciler Attitude ile aynı kefeye konmaktan rahatsız olabilirler. Çünkü Attitude genellikle eşcinsellerin okuduğu bir erkek dergisi ama ben başkasının yalancısıyım.
Metroseksüeller, kesinlikle maço değil. Duygularını paylaşmayı, his dünyalarını terapiyle olsun başka vesileyle olsun kurcalamayı seviyorlar. Potansiyel parmak arası terlik, pozitif enerji insanı yani...
Meşhur metroseksüel erkeklerin ortak özellikleri, geniş bir eşcinsel hayran kitlelerinin bulunması. David Beckham gibi örnekler, bu işten para kazandıkları sürece kimin tarafından arzulandıklarıyla ilgilenmediklerini söylüyor.
***
Şimdi buraya kadar anlattıklarımızdan metroseksüel erkek nedir, ne yer, ne içer biraz fikriniz olmuştur sanırım.
Gelelim bu erkek tipinin memleketimize niçin uymayacağına?
Kıymetli arkadaşlar; üç tarafı denizlerle çevrili cennet vatanımızın şu anda en sevilen iki tipi Seymen Ağa ve Çocuklar Duymasın'daki Haluk değil midir?
Bir önceki kuşaktan da Kadir İnanır sevilirdi. ‘‘Erkek adam nasıl olur? Delikanlıyı neler bozar, neler bozmaz’’ konusu üzerine pratikte olduğu da kadar teoride de yoğunlaşan Kadir Abi, daha sonra fikirlerini ‘‘Kadirizm’’ çerçevisinde toplamış ve bu fikirler geniş kitleler tarafından kabul görmüştü.
İnanır'la aynı dönemlerde kariyer yapan (Belki biraz daha geç girmiş olabilir) Tarık Akan ise, 1970'lerin başlarında yarattığı sevgi böceği/romantik delikanlı imajını yıkabilmek için kariyerinin ilerleyen yıllarında pehlivan bile olmuştu mesela.
Metroseksüelliğe özenen arkadaşlar, eğer hakikaten bu işe heveslilerse ilk tavsiyem muhit değiştirmeleri yolunda olacaktır. Gitsinler site insanı olsunlar. Çünkü benim bildiğim en baba metropol İstanbul'da bile çoğu muhit böylesi bir şoka hazır değildir.
Ayıptır söylemesi, bıyık burarlar adama.
Bir de şunu söyleyeyim. Klasiğin değeri hiç bozulmaz. Metroseksüel erkeğe ilgi, bir dönem gaza gelip kafayı ayna model yapan erkeklere duyulan sonra ‘‘Ne bu be? Kavga sırasında tutup yolunacak saçı bile yok bunun?’’ diye sırt çevrilen erkeklere duyulan ilgiye döner.
Yani uzun lafın kısası; gaza gelip tuhaf işler yapmayın, bizim memlekette metroseksüel erkeğe ekmek çıkmaz.