Paylaş
Kimdir Hikmet Birand? Cumhuriyet’in kısıtlı imkânlarıyla yurtdışına eğitime yolladığı ilk kuşak bilim insanlarındandır.
1972’de kaybettiğimiz bu kıymetli, çok kıymetli insan, Ankara Fen Fakültesi’nin yanı sıra Türkiye’de botanik biliminin, bitki sosyolojisinin kurucularındandır.
İki kitabı vardır: “Alıç Ağacı ile Sohbetler” ve “Anadolu Manzaraları...”
*
“Memleket sevgisi” farklı şekillerde tarif edilebilir. Nalıncı keseri gibi kendinize yontarak, hamasete abanarak, hatta
güç ve para kazanmak için kullanarak yapabilirsiniz tarifi.
Benim tarifim için sanırım Birand’ın kitapları yeterli olacaktır.
Birand’ın ilk olarak 1968 yılında yayınlanan “Alıç Ağacı ile Sohbetler” kitabından daha önce de bahsetmiştim.
Ankara’da, Dikmen civarında, Çal Dağı’nın doruğunda yalnız başına duran bir “Alıç Ağacı”nı ziyaret eder yıllarca Birand.
Bu güzel ve kutsiyet atfedilmiş ağacın bilge sözleri eşliğinde Anadolu’nun tarihini, toprağını, ağacını, otunu, yabanını öğreniriz.
Birand’ın dili eşsiz güzelliktedir; şiirsel, sade, etkili bir anlatımı vardır. Edebiyatçılarımız bozulmasın –veya bozulsun- ama çoğundan daha duru ve güzel bir dil kullanır.
*
Birand’ın “alıç”ı, “Anadolu’nun boz-yeşil örtüsü ve bitkilerin toplumsal yaşantısı” üzerine konuşurken laf “orman üretmeye” gelir.
Birand yüce alıcın “bozkırlaşma” konusunda endişelenmemesi gerektiğini söyler ve sohbet şöyle gelişir:
“-Eğer buranın bozkırlaştığından yakınmak istiyorsanız, haber vereyim ki burasını da çevrenizdeki bozkır dağlarının hepsini de ağaç dikerek gene ormanla örtecek, yeşerteceğiz. Ne dersiniz, olmaz mı?
-Olmaz sanırım. Demek, çıplak bozkır dağlarına teker teker ağaç dikip, orman yetiştireceksiniz, şaşarım aklınıza.
-Evet öyle yapacağız, başladık bile...
-Yapmazsanız iyi edersiniz. Yazıya serpecek çok mu paranız var! Bak, dinle, teker teker ağaç dikmekle orman olmaz.
-Niçin olmasın? Ağaçlar tutar da büyürlerse...
-Tutmazlar, çoğu tutmaz ya, tutsa bile gene orman olmaz. Çünkü orman kendi kendini eken, kendi kendini yetiştiren bir birliktir...”
*
Dün Başbakan Erdoğan, ASKON’un “Gezi’ye tepki olarak doğan” ve kendi deyişiyle “milli iradeye saygı kavramıyla sembolleşmiş” 400 bin fidan projesinin açılışında konuşuyordu.
Yine “Gerçek çevreci biziz, daniskayız” noktasından hareketle konuştu, ormanlaştırma hamlelerinden bahsetti.
Orman Genel Müdürlüğü’nün web sayfası Birand’ın ölümünden bir yıl sonra 1973’te Türkiye’nin 20.2 milyon hektar ormanlık araziye sahip olduğunu gösteriyor.
Aynı tabloda 2004’te 21.1 milyon hektar, 2010’da da 21.6 milyon hektara ulaştığımız görülüyor.
Üçüncü Köprü için yapılan başta olmak üzere sistematik şekilde yürütülen orman katliamını fidan dikerek, otoyol kenarlarını ağaçlandırarak telafi etmek de elbette bir memleket sevdası tarifidir; yargıyı vicdanınıza bırakıyorum. Bütün dikilen fidanlar tutsun, orman olsun, sonra o ormana medeniyet adına balta/dozer girişilmesin isterim, hayırlı olsun.
*
Alıç Ağacı’nı soran olursa...
Kitap, bir gün Birand’ın ziyarete gittiği ağacın kesildiğini görmesi üzerine yazdığı şu cümlelerle biter:
“Seni benden başka kimse hatırlamaz artık, hatta seni kesip yok eden bile. Ama sohbetlerimizi dinleyenler, sanıyorum ki unutmayacaklardır seni. Sonra belki bir gün gelir, biz de seni, dallarında öten kuşları, çiçeklerine konan kelebekleri kendimiz gibi beller; hepimiz için şenlettiğiniz bu dünya yurdunda onların da bizim gibi yaşamaya hakkı olduğunu anlar, hiçbirinize kıyamaz oluruz...”
(Hikmet Birand, Alıç Ağacı ile Sohbetler, Ongun Kardeşler Matbaası, 1968)
Paylaş