Haydi hayırlısı

GALATASARAY’ı Hertha Berlin karşısında seyrederken sık sık şunu düşündüm: Geçen hafta neredeydiniz?

Öyle ya, dün geceki futbolun yarısını, çeyreğini, beşte birini, yirmide birini Kharkiv’e karşı İstanbul’da oynamış olsalar Berlin’e sadece sevimli kutupayısı Knut’u, Bergama’dan Berlin’e kaçırılan hazinenin müzedeki eşsiz güzelliklerini vesaireyi görmeye gideceklerdi.

Kolayı zora sokmak milletçe sevdiğimiz bir belaya bulaşma şekli; G.Saray da istisna değil...

* * *

Hızlı, istekli, iradeli ve karakterli bir başlangıç yaptı Galatasaray.

Lincoln’e kaptanlığın verilmesi, Brezilyalıyı iyice coşturmuş belli ki.

İlk yarıda uzaktan, güzel bir şekilde yolladı şutunu; kaleci de güzel kurtardı. Lincoln pes etmedi. Biraz daha uzaktan, biraz daha güzel vurdu; kaleci de pes etmedi ve o da daha güzel kurtardı.

Penaltı olma ihtimali olmama ihtimalinden daha yüksek pozisyonu da dahil olmak üzere pekçok atağın birinci kahramanıydı Lincoln.

* * *

İkinci yarı 3 puana Galatasaray’dan fazla ihtiyacı olan Berlin ekibi işin rengini değiştirdi.

Mehmet Topal, Servet, Kewell, Hakan Balta, Lincoln ve Barış olumlu futbolllarını sürdürmek için çabaladılar. Fakat maç bir ara Servet ve De Sanctis’le, Berlin’in ileri uç elemanları arasında göğüs göğüse mücadeleye döndü. Kharkiv maçında yenen golde kötü kahraman olan ikili, bu kez dünyayı olmasa da Galatasaray’ı kurtardı.

Galatasaray kalesinin bunalıma girdiği anlarda Galatasaray orta sahası biraz toparlandı ve karşı hamleler geliştirmeyi başladı.

Net gol pozisyonu yaratamasa da kalesinde hissettiği huzursuzluğu rakibe de yaşatmayı bildi. Yarattığı karambollerle rakibi hataya zorladı ve istediğini penaltıyla aldı.

9 puan Galatasaray’ı gruptan çıkarıyor.

Fakat grup birincisi olmak artık elinde değil.

Neyse, o sonra bakılacak mesele.

Şimdi biraz sakinleşmek ve belki biraz da sevinmek zamanı.

Tribünleri dolduran "gurbetçi" kardeşlerimize Almanca "Haydi size güle güle" diye tezahürat yaptırmanın sevinci bile sabahtan akşama coşmaya yeter.

1999-2000 macerasının bir bölümü de Berlin’de geçiyordu. Haydi hayırlısı...
Yazarın Tüm Yazıları