Paylaş
Yayın hayatına yeni başlayan ‘Bira’ dergisi, meşhur insanların bira üstüne söylediklerini derlemiş.
Humphrey Bogart’ın “Dünyada asıl sorun herkesin birkaç bardak geriden gelmesi” sözüne kadeh kaldırırım mesela.
Bir de Frank Zappa’nın çok meşhur söz vardır, o da dergide babanın tam sayfa fotoğrafı eşliğinde kendine yer bulmuş: “Bir biranız ve havayolunuz yoksa sahici bir ülke olamazsınız. Bir futbol takımı ya da nükleer silah filan da idare eder ama bir biranız illa ki olmalı.”
Frank Zappa’nın sözü üstüne söz söylenmez ama listeye bir de ‘rock bar’ eklemesi yapmak isterim.
Nereden çıktı bu şimdi?
Açıklayayım.
1990’ların başlarında Beyoğlu’nda pavyon kültürünün tahtı sarsıldı.
Gece vakti girilmez denen sokaklara birtakım uzun saçlı tipler takılmaya başladı.
Beyoğlu’nda eğlence kültürü sallanarak ve yuvarlanarak değişime zorlandı.
İrili ufaklı, ucuzcu pahalıcı rock bar tabelalarının sayısı giderek arttı.
Birkaç yıl sonra türkü barlar da gelince, tuhaf fakat eğlenceli olduğu kesin bir ortam doğdu.
Halayla headbang arasında gidip gelen bu devir kendi ikon mekanlarını da yarattı.
DÖNEMİN SİMGESİYDİ
Galata Köprüsü yangınından sonra Beyoğlu’na yelken açan Kemancı ve Gitar; rock bar niyetiyle kepenk kaldırmasa da, müşterilerin itelemesiyle rockçı mekanına dönüşen Mini Meyhane aklıma ilk gelenler.
Nevizade’deki Mini Meyhane ve sanatçı, gariban dostu sahibi Oktay Güzeloğlu’nu bu vesileyle selamlamak isterim.
Oktay Abi’yi bilen bilir, laf olsun diye değil, gerçek bir gariban dostudur ve hakiki manada güzel bir insandır.
Özellikle ‘Sokak Mobilyaları’ ve ‘Beyoğlu’nda Garibanın Otopsisi Yapılmaz’ kitaplarını, bulursanız okumanızı tavsiye ederim.
Neyse dağılmayalım...
Bu rock barların çoğu kalıcı olamadı.
Çeşitli nedenlerden teker teker kapandılar.
Dönemin en önemli simgesi olan Hayal Kahvesi kapanıyor şimdi de.
Beyoğlu Hayal Kahvesi ya da kısaca Hayal, 1992’de açıldığında rock barlar için bir nevi çıta görevi de üstlenmişti.
Her gece canlı müzik, kızarmış patates kokmayan rock ortamı, dönem dönem manasız katılıkla uygulanan kapı politikası diğer barlardan ayrılmasını sağladı.
Sağlam bir tayfası oluştu, pek çok ünlü rockçı için başlangıç noktası, okul oldu.
Duvarları hatıralarla yeniden örülecek kadar uzun yaşadı.
Rahat bırakılsa daha da yaşardı ancak Hayal için bitiş düdüğü çalındı.
Mabeynci Ragıp Paşa’nın Beyoğlu’na hediyesi olan üç handan birinde, Afrika Han’ın (Veya Afrika Pasajı’nın) altındadır Hayal (diğer iki han Anadolu ve Rumeli’dir).
Afrika uzun süredir metruk haldeydi.
Zamanında Beyoğlu’nun namlı şahsiyetlerinden Hayalet Oğuz’a (Oğuz Alplaçin) ev sahipliği yapan han, yenilenecekmiş.
Buna üzülmek olmaz, ancak seviniriz.
Fakat Beyoğlu Hayal’in bu değişime kurban gideceğini bilmenin getirdiği üzüntüyü ne yapacağız?
Gecenin bir vakti Batu Baba’yla ilk kuşak rockçıların 1960’larda Beyoğlu’ndaki ‘cenk hikayeleri’ni dinlediğimiz yeri kaybedeceğiz.
Nejat Yavaşoğulları’nın konser arasında sigara molası verdiğinde pasajda hayranlarıyla çevirdiği sohbeti özleyeceğiz.
“Gidecek hiçbir yer yok” denildiğinde “Hayal var ya abi...” garantisini arayacağız.
Hayal Kahvesi başka bir yere taşındığında aynı tadı alamayacağımızdan emin olmanın sıkıntısını yaşayacağız.
20 yılımızı ezmişiz barında, pasajında, daracık ortamında, unutamayacağız.
Hayal gidince Beyoğlu’nda rock bar kıtlığı yaşanmayacak Peyote filan yerli yerinde şimdilik.
Ama boşluğu çok hissedilecek, çok aranacak.
Üzülmemek elde değil.
Paylaş