FAZIL Say 10 ay hapis cezası aldı, hükmün açıklanması ise “geri bırakıldı”.
Daha anlaşılır bir Türkçe ile tekrarlamak gerekirse, cezası kesildi ancak şimdilik hapis yatmayacak büyük müzik adamı. 5 yıl “uslu” durması gerekiyor, yoksa... Fazıl Say’a Türk Ceza Kanunu’nun 216/3 ve 218/1 maddelerine kuvvet dava açılmıştı. Yeri geldiğinde kaldırıldı diye böbür böbür böbürlenilen 301’in kuzenleridir, giydikleri gömlek kumaşının aynı ruhla dokunduğu maddelerdir bunlar: 213’ten başlıyor, 222’ye kadar yolu var. “Büyüklerimizin”, harmanlarken başında ifade özgürlüğü nutukları attıkları mangaldan savrulan küllerdir. Fazıl Say’ı 10 aylık cezaya götüren zincirin ilk halkaları sosyal medyada takipçileriyle paylaştığı ve Ömer Hayyam’a ait olduğu da net olmayan (olmama ihtimali daha büyük) mısralar ve bunu takip eden bazı yorumları. Say’ı yargıya şikâyet edenler (fena halde yanılmıyorsam) iki kişiydi. Bu iki hassas vatandaştan birinin adını hem matbuat âleminde hem de sanal âlemdeki takipçiliği ve açtığı davalarda duymuştu kamuoyu. E.B. daha önce de Nedim Gürsel, Richard Dawkins, Burak Özdemir gibi yazarlar, sanal âlemin sözlükleri (ekşi, itü, inci vb) ve www.ateizm.org gibi web sayfaları hakkında da savcılığın kapısını çalmış biri. Kendisini bir Harun Yahya (Adnan Oktar) hayranı ve takipçisi olarak tanımlıyor, iyi bir okur olduğunu, ifade özgürlüğünü de desteklediğini söylüyor. İyi bir okur olduğu iddiasını sevdiği bazı yazarları sıralayarak göstermek istediğinde de listesi şöyle oluşuyor: “Ahmet Altan, Engin Ardıç, Ali İhsan Karahasanoğlu, İbrahim Karagül, Cengiz Çandar, Yiğit Bulut, Mehmet Şevket Eygi, Nâzım Hikmet, Necip Fazıl Kısakürek...” Temmuz 2011’de Sabit Fikir için Elif Bereketli’nin sorularını yanıtlayan E.B., ifade özgürlüğü konusundaki görüşünü şu veciz ifadeyle anıtlaştırıyor: “Benim rahatsız olduğum bir kitaba başkasının ihtiyacı olamaz”. İfade özgürlüğü konusunda çığır açabilecek, Türkiye’nin 2013 kriterlerini özetleyebilecek bu veciz ifadenin sahibi aynı zamanda vicdanlı da birisi. Fazıl Say’ın hanesine 10 ay hapsin yazıldığı davanın ikinci duruşmasında söz alarak, “Görsel medyadan da öğrendiğimize göre sanığın otizm hastası olduğu şüpheleri vardır. Bu hususun araştırılmasını talep ediyorum, dilekçeyle de eklerini sunduk. Cezai yükümlülüğü var mı, yok mu? Cezalandırılmasını istiyorsak da vicdansız değilim” dediğini biliyoruz. Toparlayalım durumu: 1) Eğer okuduğunuz kitap E.B.’yi ve temsil ettiği ifade özgürlüğü kriterlerini rahatsız ediyorsa ihtiyacınız olamaz. 2) Eğer ifade ettiğiniz, paylaştığınız görüş E.B.’yi rahatsız ediyorsa ve “hasta filan değilseniz” cezalandırılmanızda bir sakınca yoktur. TCK’yla filan yormayın kendinizi. E.B, hepimizden iyi biliyor zaten hem maddelerin hem zamanın ruhunu. Bu yazdığım iki notu unutmayın yeter. Geçmiş olsun Fazıl Say, cümlemize...