Paylaş
Ölen kişi, Star Wars’un 1976-1983 arasına sığan ve bence aşılamamış üçlemesinde Darth Vader’in bedenini canlandıran İngiliz oyuncu David Prowse idi...
“Bedenini canlandıran” vurgusuna dikkat buyurunuz lütfen; çünkü seslendirme işi efsanevi James Earl Jones’a verilmişti, Darth Vader’in yüzünün göründüğü kısacık sahnede de Prowse’u değil tiyatro kökenli bir başka efsaneyi, Sebastian Shaw’u görmüştük.
“Gücün karanlık tarafını” temsil eden, dünya sinema tarihinin en meşhur “kötü” karakterinden biri olan, gaddarlıkta bir kâinat markası Darth Vader’i canlandıran David Prowse “bir kostüm askısı” olarak algılansın istemem.
85 yaşında hayata veda eden 2 metrelik dev David Prowse, şampiyon halterci olarak başladığı ilginç ve uzun kariyerinde Stanley Kubrick’in “A Clockwork Orange”, “Otomatik” veya “Mekanik Portakal”ında da belirmiş, Britanya’nın korku filmleri üreticisi Hammer stüdyolarında iki kült Frankenstein filminde “yaratık” rolünde de...
Ama şöhretini “Darh Vader”in bedeni olmaya borçlu yaşamış. Sesini başkası üstlenmiş, yüzü bir başkası olmuş, hatta aksiyon sahnelerinde ışın kılıcı savaşlarında da bir başkası üstlenmiş görevi.
Yine de Star Wars hayranları Darth Vader olarak onu anmış; film setinden küçük bir hatıra almasına bile izin verilmeyen bu tatlı adamı hep onurlandırmış...
Star Wars’tan sonra aktörlüğe pek devam edememiş Prowse, ancak Darth Vader olarak Star Wars bağlantılı pek çok projeye, seminere vesaireye katılarak “kötü şöhretin” keyfini sürmüş.
1963’te evlendiği sevgili karısıyla uzun ve mutlu yıllar yaşayan bu tatlı ve orijinal karakterin, kötülük timsali intergalaktik zorbayla özdeşleşerek “Darth Vader öldü” diye uğurlanması dünyanın tuhaf işlerinden biri daha işte...
Kurgu bir kötünün bedeni olarak şöhrete kavuştu, iyilik ve sevgi dilekleriyle uğurlandı.
Güç onunla olsun...
MASTERCHEF’E PEDAGOG GEREKECEK
İYİ bir Masterchef seyircisi olarak yarışmacılardan Uğur Yılmaz Deniz’le ilgili gelişmeleri de yakından takip ettim.
22 Kasım’da Acun Ilıcalı’nın sosyal medyada paylaştığı mesaj sayesinde yarışmacının ilişiğinin kesildiği biliniyordu.
Önceki yıllarda sosyal medya hesabında pek çok küfürlü mesajına rastlanan, toplumun her kesimini hedef alan ve çarpık zihniyet, lümpen sayıklaması, trol ayaklanması olarak adlandırılabilecek mesajlarına tepki büyüktü.
Bu sebepten “ilişik kesme” kararının adalet kısmı sorgulanmadı, ilginin odağına bu kararın programda ne zaman ve nasıl duyurulacağı yerleşti.
Pazar gecesi Uğur Yılmaz Deniz’in jüri şefler tarafından kararın “yüzüne okunması” ve sonrasında gelişenler vicdanları çok rahatsız etti.
Linç sürerken “O zamanlar çok gençmiş... Kim o yaşlarda böyle saçmalıklar yapmıyor ki?.. Kendisi de pişmandır... İkinci bir şans...” diyen çok küçük bir azınlığın tarafına doğru kitlesel geçişler yaşandı.
Genç, pişman, çok üzgün, acı çektiği her halinden belli bir genç adamı reyting sağma makinesine sokmak “Yaptığı, yazdıkları, fikirleri çok yanlış, çok ayıp ama bu yapılan da çok yanlış” dedirtti.
Nihat Doğan ve Yasin Obuz gibi benzeri paylaşımlar nedeniyle ayıplanan, çok tepki çeken isimlerin “işlerine devam etmeleri” hatırlatıldı, çifte standarda dikkat çekildi sosyal medyada...
Velhasıl berbat mı berbat bir şekilde yürütüldü süreç.
Herhalde kendi değerlendirmelerini yapıp bu kötü kriz yönetim performansından ders çıkaracaklardır.
İyi bir takipçi olarak yaklaşan Masterchef Junior’da jüriye bir pedagog, bir çocuk psikoloğu eklemelerini tavsiye ederim.
Yoksa çok üzülürüz bu kafayla yapılan vedalarda, benden bir dost tavsiyesi...
ALGORİTMAM FEDA OLSUN ŞAMPİYONLARA
DUYGU Doğan, Azra Akıncı, Peri Berker, Nil Karabina, Eda Asar...
Bu harika gençlerden oluşan Ritmik Cimnastik Grup Milli Takımı, Kiev’de düzenlenen Ritmik Cimnastik Avrupa Şampiyonası’nda ‘3 çember 2 labut’ kategorisinde şampiyonluğu elde etti ve hepimizi gururlandırdı.
Mutlu bir şekilde şampiyonluk performanslarını seyrederken, eşlik eden müziğe takıldım.
Belki malumunuzdur, eski kuşak metalcilerdenim; şampiyonlarımızın bilmediğim bir heavy metal parçasıyla yarışıp kazanmaları sevincimi katladı.
Şarkı neymiş diye baktım. İsrailli “psychedelic trance” grubu Infected Mushroom’un “Herbert the Pervert” adlı şarkısı çıktı.
2009 tarihli “Legend of the Black Shawarma/ Kara Dürüm Efsanesi” adlı albümden, bir heavy metal parçası gibi gelişen parça, “Family Guy” dizisindeki “Sapık Herbert” karakterine selam çakıyor.
Diğer parçalarına baktım, hayranlarına saygı duymakla birlikte “Goa işi” trance müzik veya genel olarak bu tarz müzikle hiç işim olmadı, olmaz...
Malumunuz, Spotify’da dinlediklerinizle şekillenen bir müzikal karakter, bir algoritma var...
Yıllar içinde leke düşürmeden şekillendirdiğim ve “Goa trance teklif dahi edilemez” noktasına getirdiğim algoritmam böylece bozulmuş oldu.
Feda olsun algoritma şampiyonlarımıza!
Paylaş