Beyin kapma yarışı

Beyin göçü konusuna el atınca, insan kendisini züccaciye dükkanına girmiş fil gibi hissediyor.

Haberin Devamı

O kadar çok değerli görüş, o kadar çok sayıda iyi değerlendirme var ki.

Sadece siz okurlardan gelen e-mail’leri –hem de kısaltarak- yayınlamaya başlasam, bir ay kadar rahat bir tatil yapabilirim.


Ama böyle bir niyetim yok tabii ki.


Dün bir okurun “Yurt dışına giden bilim adamlarımızın, aydınlarımızın Türkiye için faydası olduğunu da düşünmek gerekir” şeklinde özetlenebilecek sözlerinden bahsetmiştim.


Yurt dışındaki eğitimli Türkler, ülkelerini bulundukları ortamda tanıtabilir, politik savunmasını yapabilir vesaire.


Hoş politik olarak çok da rahat savunulabilecek özelliklerimiz yok ama ben de yaşadığım için biliyorum; insanın böyle tartışmalarda daha önce varlığından bile haberdar olmadığı milliyetçi bir yönü oluşuyor.


Enteresan bir şey, neyse...

Haberin Devamı

                                                               * * *

 Bunu niye hatırlatıyorum.

Bir okur, McKinsey danışmanlık şirketinin internet sitesinde beyin göçü üzerine yayınlanan kapsamlı bir araştırmayı yollamış.


Metin çok uzun, grafiklerle desteklenmiş ve hakikaten okunmasında fayda var.


O metni buraya aktarmak zor.


İsteyenler
http://www.mckinseyquarterly.com/ab_g.asp?ar=1101 adresinden bu araştırmanın tamamını okuyabilir.

Bu araştırmada/makalede çok ilginç bazı rakamlar var.


ABD’de yaşayan ama ABD doğumlu olmayan yetişkinlerin yüzde 40’ından fazlası üniversite mezunu.


Ellerindeki değere bakar mısınız?


Bir başka rakam: İletişim sektöründe çalışanların yüzde 20’si yabancı uyruklu.


Devam edelim... 1985 senesinde ABD’de bulunan yabancı uyrukluların yüzde 50’si buradaki görevleri/eğitimleri tamamlandıktan sonra bu ülkede kalmayı istiyormuş. Bugün bu rakam yüzde 80’e ulaşmış.


Bu rakamlar ABD’deki bütün yabancıları kapsıyor.


Tabii ki Türk vatandaşlarının genel eğilimini yansıttığını kabul edemeyiz.


Ama enteresan değil mi sizce de?..

                                                               * * *

Aynı araştırmadaki başka rakamlar da “beyin kapma yarışı”nda ABD’nin liderliğini gösteriyor.

İngiltere veya Fransa veya Japonya’daki üniversite mezunu yabancı uyrukluların oranı ABD’nin yarısını bile tutmuyor...


Konu dağılıyor gibi gözüküyor, toparlayalım.


Aynı araştırmada, beyin göçüyle karşı karşıya kalan gelişmekte olan ülkelerin neler yapabileceklerine de örneklerle değinilmiş.


Benim içimi en fazla acıtan bölüm bu oldu zaten.


Türkiye, bu kadar değerli insanlar yetiştirebilen ve sonra onları göz göre göre kaybeden Türkiye, kaybettiği değerlerini geri kazanabilmek için parmağını bile kıpırdatmazken, Tayland “Reverse Brain Drain” (RBD) diye bir proje üretmiş.


Tayland, vatandaşlıktan çıkmış veya ülke dışında bulunan Taylandlılara yönelik ürettiği bu proje kapsamında, yatırım imkanlarını tanıtıyor, bazı vergi kolaylıkları gösteriyor vesaire.


Gel de delirme.


Türkiye’de böyle bir uygulama varsa da ben bilmiyorum, siz duydunuz mu?


Adamlar kaybettiklerini nasıl geri kazanabileceklerinin hesaplarını yapıyorlar, biz ise var olanı kaybetmek için yeni yeni bürokratik engeller üretmekle meşgulüz.


Orantısal olarak Türkiye’yle uymaz ama, kaybedilen maddi değeri görebilmek için Çin örneğine bakalım.


Yurt dışında yaşayan Çinlilerin yıllık toplam kazançları 700 milyar dolar civarında.


Bu neye denk geliyor biliyor musunuz. Çin’deki, 1 milyar kişinin toplam üretim değerinin üçte ikisine. Çin yılda 1 trilyon 261 milyarlık üretim yapabiliyor.


Dediğim gibi orantısal olarak karşılaştırmak belki yanlış ama bu örnekten çıkarılacak bir ders elbette vardır.


Ev ödevi vermiş öğretmen gibi olacağım, ayıp olacak ama yukarıda verdiğim link’teki yazıya bir bakmanızda fayda var.


Bir bakın, sonra konuşalım.


NOT: Bu arada, bu köşede görüşlerine yer verdiğim okurlarımın isimlerini belki istemezler diye kullanmıyorum. Eğer adınızın kullanılmasında bir sakınca görmüyorsanız, lütfen belirtin. Teşekkür ederim. K.A.

Yazarın Tüm Yazıları