AB'nin Türkiye raporunu ‘‘Şoke edici gelişme’’ şeklinde değerlendirenleri anlayamayanlardanım. Yani el insaf arkadaşlar; hayatınızda kaç kere şok geçirebilirsiniz ki?
Hakikaten, yürekten, inanarak şaşıran olmuş mudur? Pek sanmıyorum. Böyle birini tanıyorsanız da, ona gözünüz gibi bakın, bu kadar saf insan pek kalmadı dünyada.
AB'ye girmeyi isteyen ama bunun en azından ben yaşarken olmayacağından emin olanlardanım.
Çünkü... Yahu bunun çünküsü filan yok, adamlar istemiyorlar işte.
İstedikleri bütün tavizleri verseniz bile yenilerini bulacaklar. Israrlı havuç talebini, yediği dayaktan sonra havuç suyuna çeviren tavşanın hikayesine dönüyor bu iş.
Türkiye'den istenenlerin büyük bölümü hakkında ben de AB raporundaki gibi düşünüyorum o ayrı. Ama hepsini yapsak da yenilerini dayayacaklar burnumuza.
Olası istekleri küçük bir liste halinde sunuyorum. Bu arada, bu listeye inanan biri olursa onu da gözünüz gibi koruyun...
AB'ye aday ülke vatandaşlarının tümü dillerini burunlarına değdirebilmelidir. AB'ye üyelik için temel kriter kabul ettiğimiz bu hareket sırasında burnun parmakla üstüne bastırmak suretiyle dile yaklaştırılması kesinlikle yasaktır.
AB'ye aday ülke vatandaşlarının tamamının evinde Versace erkek yeleği bulunmalıdır. Bu koşula şu anda ülkenizde sadece İbrahim Tatlıses uyum gösterebilmiştir.
AB'ye aday ülkelerde, televizyon canlı yayınında leğende cüce yıkanmamaktadır. Elimizde Seda Sayan'ın bir cüce vatandaşı, kafasını sabunlamak (Türkeye'de bunun için ‘çitilemek’ tabiri de kullanılıyor) suretiyle yıkadığını gösteren bant bulunuyor. Bu noktada AB'nin genel söyleminin dışına çıkarak ‘‘Çüş!’’ dediğimizi de vurgulamak istiyoruz.
AB'ye aday ülke vatandaşlarının erkek olanları topu sol ayaklarında 100'er kez sektirebilmelidir. Bu işi 5'ten fazla yapamamasına rağmen futbol maçı eleştirisi yazdırdığınız bir vatandaşınız olduğunu (K.A. olarak geçiyor raporda) biliyoruz.
AB'ye aday ülke vatandaşlarının kadın olanları ise ofsaytın ne demek olduğunu açıklayacak seviyede futbol bilgisine sahip olmalıdır.
Bu metinde yer verilen son iki madde, cinsel ayrımcılık olarak algılanmamalıdır. AB üyesi ülkeler cinsel ayrımcılığa karşıdır. Bak bi daha söylüyoruz, karşıyız...
AB'ye aday olan ülke vatandaşlarının tamamı The Regents'in ‘‘Barbara Ann’’ şarkısını ezbere biliyor olmalıdır (Ben bu şarkıyı iki kere mi ne dinledim. 40 senelik filan bir şarkı. Bulamıyorum. Bulabilen varsa bi haber versin lütfen. Şarkı süper olduğundan değil de, takıntı böyle bir şey biliyorsunuz işte...)
AB'ye üye olan ülke vatandaşlarının hepsi Statler ve Waldorf'un kim olduğunu bilmeli, en az üç esprili diyaloğu sürekli hatırlayabilmelidir. (Bu elemanlar Muppet Show'daki aksi ihtiyarlar. CNBC-e yayınlıyor şimdi. Hálá gülebiliyorum...)