İsmet Solak: Önder ve lider olmak...






İsmet SOLAK
Haberin Devamı

TÜRK halkı, mevcut partilere ve baştaki yöneticilere artık güvenmiyor.

Gerçek çıplak... Ve her yerde karşınıza çıkıyor.

Köln'deki AADD panelinde yöneltilen sorulardan biri de buydu:

- Yazılarınıza lütfen dikkat ediniz... Atatürk ve İnönü dışında ülkemize lider gelmedi. Sizler, 'genel başkan' denmeyeceklere 'lider' diyorsunuz!

Bu sitemde, 'Kızım sana söylüyorum' mesajı vardı. Yanıtım kısa oldu:

- Büyük Atatürk önderdi. Devlet adamı ciddiyetinden ve ilkelerinden ödün vermeyen İnönü liderdi. Bizler yer tasarrufu için 'lider' diye yazıyoruz.

Espri bir yana, 'genel başkan' diye yazınca fazla yer tutuyor!

* * *

ADD Genel Başkanı Halil İbrahim Şahin, Köln'de tur atarken, Atatürk ve İnönü'den çarpıcı anılar aktardı. Şahin, aslında Köy Entitüsü mezunu...

Yıllarca öğretmenlik yaptıktan sonra hukuku bitirip avukat olmuş:

‘‘Ankara'nın Susuz Köyü'nde bir Yalınayak Ağa vardı. Cumhuriyet'in ilk yıllarında Ankara'ya gidiyor... Ulus civarında dolaşırken, gazete káğıdına elma kabuğu kurusu sarıyor. Bir nefes çekiyor, başlıyor öksürmeye. Kızıyor:

- Cumhurreisine de, Başvekiline de...

Polisler yakalıyor. Savcıya çıkarılıyor. Yalınayak itiraf ediyor. Savcı dava açacak, ama Çankaya'dan 'izin istihsali' gerekiyor. Mustafa Kemal Paşa olayı duyunca, Ağa'yı yanına çağırtıyor:

- Bana sövdüğün doğru mu?

- Doğru Paşam... Sen padişahı sürdün, ben de sürdüm. Kurtulacağız, dedin. Ben askerin oldum. Padişahı sürdük, bak sen değiştin... Ben aynı kaldım.

Doğru söz, Atatürk'ün çok hoşuna gidiyor:

- Ağa'ya bir çift ayakkabı, bir büyük kutu sigara verin... Esenboğa'dan tarla açacak toprak tahsis edilsin, sürüp eksin...

Ağa sigarayı alıp gidiyor. Ayakkabıyı bırakıyor. Atatürk gülümsüyor:

- Siz de sigara yerine gazete káğıdına kuru elma kabuğu sarıp içseniz ve dumanı içinize çekseniz öksürüp söverdiniz. Belki onu dinlemezdiniz bile!

Önder ve lider olmak kolay mı?

* * *

Yıl 1962... Başbakan İnönü, Susuz'a geliyor. Şahin öğretmen anlatıyor:

‘‘Koşup elini öptüm. Beyaz sakallı biri geldi, eline sarıldı. Ama Paşa, elini hızla geriye çekti:

- Kaç yaşındasın sen?

Adam 62 yaşında olduğunu söyleyince uzattı:

- Peki öp... 14 yaş küçüksün. Gençliğini bu sakalla ne diye örtüyorsun?

Köylüler su ve banka borçlarının affını istedi. Paşa şu sözü verdi:

- Şu tepelere ağaç dikin, suyunuzu getiririm.

O yıl ağaç dikildi, seneye su geldi... İnönü, yeniden köye geldi:

- Sözünüzü tutup ağaç diktiniz. Ben de suyunuzu getirdim. Ancak, devlete olan borçlar affedilemez. Devletten aldığınızı yerine koyacaksınız ki, yine alabilesiniz. Af, diğer vatandaşların hak ve hukukunu gasp etmek demektir.

İşte bir büyük liderin, 'Sen anla gelinim' değerindeki mesajı...

Yazarın Tüm Yazıları