Cindoruk... Nereden nereye?

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

İnsan sevdiklerini peş peşe yitirince yıkılıyor. Yıpranıyor. Cuma günü yüreği vatan sevgisiyle dolu, katıksız ve ödünsüz Atatürkçü, çağdaş ve laik Türkiye Cumhuriyeti'ni canından üstün tutan emekli Tümgeneral Ali İhsan Türkkan'ı yitirdik. İçim yandı. Çok gençti, kahroldum!

Haberi alır almaz TSK Güçlendirme Vakfı Genel Müdürü, emekli Korgeneral Hasan Muratlı Paşa ile yola çıktık. 30 küsur yıllık dostluğumuz vardı!

Cumartesi günü, Selimiye Camii avlusunda, aziz ruhu önünde saygıyla eğildik. Silah arkadaşları; generaller, emekli subaylar, yakınları ve sevenleri, onu omuzlarda taşıdık. Çok sevdiği Silivri'de toprağa verildi.

Göz pınarları kuruyan acılı eşi Aysel, bir ara beni çağırdı. Paşa'nın ilk tabur komutanı, emekli Albay Abdülkadir Çeliker'i tanıştırdı. Ağlamaktan gözleri kızaran yaşlı askerin dudaklarından yakarış gibi bir ağıt döküldü:

‘‘İşte gidiyorum fani dünyadan/ Dostlarıma selam vatan sağolsun/ Elveda hayata, yavruya, yurda/ Son yudum gıdamız zemzem su olsun/ Allahım rahmetin üstüme dolsun/ Ne mutlu imanla kavuşmak hakka/ Tanrım beni koru, rahmetle yıka/ Naşımı koysunlar kutsal toprağa/ Dostlarıma selam, vatan sağolsun.’’

Ali İhsan Paşa, sırım gibi bir kurmay subaydı. Bilgili, genç düşünceli ve çok yakışıklı bir Topçu Zabiti idi. Türk ulusunun başı sağolsun.

CİNDORUK NEREYE?

Dün DTP lideri Hüsamettin Cindoruk ile sohbet ettik:

‘‘DYP'den ayrılıp, ‘Fazilet mücadelesi yapmak üzere' DTP'yi kurdunuz. Şimdi Yalım Erez'e yerinizi bırakıyorsunuz. Neden?’’

Isparta toplantısında iki yılın hesabını verdiğini söyledi:

‘‘80 ilde ve 800 ilçede örgütünü kuran bir şemsiye var. Güçlü bir parti. Kendi kozamızı ördük. Şimdi yeni bir atılıma ihtiyaç var. Son aylarda bir takım oldu bittilerle karşılaştık. Halkı karamsarlığa düşürmemek için ben her türlü fedakárlığa hazırım. Arkadaşlar ne istiyorsa, ben hazırım. Bu geniş bir halk hareketinin hamlesidir.’’

Özveriye hazırdı. Bugün de GİK’i topluyor. Diğer DTP yöneticilerinin haklarının da kaybını istemeden bir çözüm, bir uzlaşma arıyordu:

‘‘Demokratik yozlaşmadan şikáyetçi olanlar, buyursun şemsiyenin altına gelsinler. Bunun başarısı Türkiye'nin kaderini değiştirecektir.’’

Şimdi GİK'in sayısını artıracak. Erez, bir rüzgár yakaladı. Bunu DTP'ye taşırsa ne ala! Zaten ilk işaretler geldi. Ünal Erkan'dan sonra Osman Berberoğlu da DYP'den istifa etti. Yakında, DEPAR şemsiyeye katılabilir:

‘‘DTP ne kadar büyürse, halkın umudu o kadar artar. DTP bir merkez partisidir. Yeni bir devlet planı olan tek partidir. Siyasi ahlaktan vergi yasasına kadar her şeyi hazırdır. Bu parti dürüstlüğün simgesidir.’’

Israrla, ‘‘Yerinize Erez geliyor mu? Bu iş tamam mı?’’ diye sordum:

‘‘Ben kendi adıma konuşurum. Her fedakárlığa hazırım. Zaman zaman hayatımda bunu yaparım, bazı şeylerden vazgeçerim. Oturup konuşuruz.’’

Belli oldu, bu iş tamam. Gökberk Ergenekon gibi gençler de buna karşı. Demek ki, DTP'de değişim yeni bir yarışı da başlatıyor.

Çiller'in Akşam Gazetesi'nde Mesut Yılmaz'la ilgili sözlerini okudum:

‘‘İyi kalpli bir eşe, pırıl pırıl iki evlada sahip bir politikacının yaptığı hataların bedelini eşi ve çocukları değil sandıkta kendi ödemeli.’’

İyi bir savunma avukatı olan Cindoruk'un sözleri anlamlıydı:

‘‘O zaman hákim; yolsuzluk ve hırsızlık davasında sanığın eşini ve çocuklarını çağırır. Yüzüne gözüne, elbisesine, ayakkabısına bakar. İyi boyanmışsa, güleryüzlüyse beraatine karar verir. Olur mu bu? Bana göre, Çiller'in davası mahkemede karara bağlanacak; ihtimal mahkûm olacaktır.’’

Cindoruk'un giderayak bile keyfi yerindeydi.



Yazarın Tüm Yazıları