Paylaş
Bu, tek tek ülkeler tarafından BM’ye bildirilen çok sayıda göstergenin bir istatistiki metotla bir araya getirildiği bir endeks aslında.
Hafta içinde üç gün boyunca Hürriyet’te bu raporun çok güzel yazılmış bir haberini okudunuz zaten. Ben o yüzden ekdekse baz oluşturan verilerin bazı alt kırılımlarına bakacağım, endeksin kendisine değil.
Merak edenlere not: Bu yıl da Türkiye’nin dünya ülkeleri arasındaki sıralaması değişmedi ve 69. olduk. 2023 hedefi olarak ‘Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmak’ söyleniyor da, ‘İnsani gelişmişlikte ilk 30 ülkeden biri olmak’ gibi bir hedef kimsenin aklına gelmiyor galiba.
Neyse, konumuza geri döneyim: Endeksi oluşturan veri setinin bazı alt kırılımlarına bakarken de Türkiye’yi Güney Kore ile kıyaslamak geldi aklıma. Çünkü bu ülke, 50’li yıllarda çok gerimizden gelip bizi geride bıraktı. Sadece ekonomik büyüklük olarak değil, insani gelişmişlik olarak da. (Kore bizim 69. sırada olduğumuz listenin 15. sırasında!)
En temel kıyaslama ile başlayalım.
Korelilerin yüzde 72’si sahip olduğu yaşam standardından memnunken Türklerin yüzde 55’i memnun.
Korelilerin yüzde 67’si gece karanlıkta şehir sokaklarında tek başına dolaşmayı güvenli bulurken Türklerin yüzde 55’i aynı şeyi söylüyor.
Korelilerin yüzde 33’ü hükümetlerinin çevreyi korumak için gösterdiği çabayı yeterli görürken Türklerin yüzde 45’i aynı şeyi söylüyor.
Korelilerin yüzde 23’ü kendi hükümetlerine güvendiklerini söylerken Türklerin yüzde 53’ü hükümetlerine güveniyor.
Hükümetimize güveniyoruz ama hayatımızdan çok memnun değiliz, Koreliler güvenmiyorlar ama hayatlarından memnunlar.
İlginç bir ters ilişki değil mi?
Korelilerin hayatlarından aldıkları tatminle ilgili verdikleri ortalama not 6.0 (0 tatminsiz, 10 en iyi demek) Peki ya Türklerin hayatlarından aldıkları tatmin sorulduğunda verdiği not ne? 5.3...
Bütün kötülüklerin anası, cinsiyet eşitsizliği
ASLINDA ‘İnsani gelişmişlik’ dediğinizde, iki temel gösterge var ki, diğer bütün konuları bu iki temel göstergenin altında sıralamak mümkün.
Bunlardan birincisi, kadın-erkek eşitliği. Daha doğrusu, kadınların sağlıktan fırsatlara, eğitimden işgücüne katılmaya, kanun önünde eşitlikten siyasete kadar akla gelebilecek her konuda erkeklerin sahip olduklarına ne kadar yaklaşabildikleri. Çünkü henüz bir ‘eşitlik’ten söz etmeye imkân yok.
Bakın mesela, bütün ‘İnsani Gelişmişlik Endeksi’ erkekleri dışlayarak, sadece kadınların ‘insani gelişmişliği’ne bakılarak yapılsaydı, Türk kadınları 69. değil ancak 118’inci olabilecekti. Koreli kadınların durumu Türk kadınlarından daha iyi ama yine de onlar da 15. değil 85. olabilecekti. (Listenin birincisi Slovakya, orada erkekler ülkeyi aşağı, taa 37’nciliğe çekiyor.)
Ülkemizde kadınlar 6.4 yıl ortalama eğitim alabilirken erkeklerin ortalaması 8.7 yıl. Koreli kadınlar ortalama 11.1 yıl okula gidiyor, erkekler ise 12.5 yıl. Fark daha az.
Ülkemizde bugün kız çocuklarının ortalama eğitimde geçirecekleri süre beklentisi 13.8 yıl, aynı süre erkek çocuklar için 15 yıl. Hâlâ fark ciddi. Kore’de de bu fark duruyor. Kız çocuklarının beklentisi 16.1 yıl, erkeklerin beklentisi 17.8 yıl.
BM’nin satın alma gücü paritesi üzerinden yaptığı hesaba göre, Türkiye’de kişi başına düşen geliri cinsiyetlere dağıtan bir tahmin yapılırsa, kadınların ortalama geliri 8 bin 813 dolarken erkeklerin geliri 28 bin 318 doları buluyor. Üç kattan fazla fark var yani. Kore’de ise kadınların geliri (yine satın alma gücü paritesiyle) 21 bin 795 dolarken erkeklerin geliri 38 bin 990 dolar. Fark iki kattan az.
Bizde kadınların gelirinin düşük olmasının en önemli sebebi işgücüne katılımın az olması. Türkiye’de kadınların sadece yüzde 29.4’ü işgücüne katılmış durumda, erkeklerin ise yüzde 70.6’sı. Kore’de ise kadınların yarısı, yüzde 49.9’u işgücüne katılıyor, erkeklerin ise yüzde 72’si.
İşgücüne katılımı etkileyen en önemli faktör eğitim. Bakın, ülkemizde 25 yaş üstü kadınlar içinde hiç değilse ortaokul mezunu olanların oranı yüzde 39. (Aynı oran erkekler için yüzde 60.) Kore’de 25 yaş üstü kadınların yüzde 77’si hiç değilse ortaokul mezunu. (Erkeklerin ise yüzde 89.1’i.)
Bu kıyaslamalara yarın da devam edelim...
Paylaş