GALATASARAY uzun yıllardır sezona başlamadan önce hep Bursa’ya gelir, son hazırlık maçlarını Bursa’da yapar.
Eski başkan Özhan Canaydın’ın hatırı ve başkan Adnan Polat’ın da ısrarıyla bu sezon da sarı kırmızılı takım Bursa’daydı. Buraya kadar her şey çok güzel. Ama kardeşim olur mu ya? Maç başlamadan KÜFÜR, Galatasaray sahaya çıkınca, KÜFÜR. Her futbolcu bu duruma isyan eder. Hele Hasan gibi biri buna sabredemez. Ayıp be kardeşim...
Açılış maçı yapıyorsun, sahada güzel bir futbol izleyip günü eğlenceye boğmak istiyorsun. Ne puan derdin var ne de kazanma mecburiyetin. Şu küfürü yok edememek Bursa’ya yakışmıyor. Neyse biz söyledik ayıp olanı. Şimdi gelelim futbola ve Galatasaray’a...
Parçalı bulut gibi
Galatasaray tam bir parçalı bulut gibi. Bir güneş açıyor, bir kara bulutlar kaplıyor. Uzun müddet Galatasaray takımı sanki karanlıkta oynuyor. Top hücuma gidiyor ama Nonda ve Ümit Karan rakip alanda topu fazla tutamadıkları için oyun Bursa’ya geçiyor. Hem orta saha hem de defans bu sefer dalgalanıp duruyor. Futbol kitabında defans hücumda başlar. Orada bu pres olmayınca birinci ve ikinci bölgeler hata üzerine hata yapıyor. Uzun zamandır doktorların elinde olan Servet Çetin, bakıma girmişti. Ama sahaya çıktığında Galatasaray’ın imdadına yetişti ve "Cankurtaran" gibiydi. Bütün tehlikeli topları savuşturdu.
Güçlü Bursa geliyor
Şu bir gerçek, Galatasaray’ın savunması taş gibi. Ama galibiyet sadece gol yememekle gelmiyor. Hücum adamları hala sessiz. Ama artık Steaua maçı geldi, kapıya dayandı. Birilerinin golcüleri uykudan uyandırması lazım. Veya kendileri artık işlerinin gol atmak olduğunu hatırlaması gerekli. Skibbe baktı ki, Nonda ve Ümit ile olmuyor. Üçüncü golcü Yaser’i soktu ama yine olmuyor. Umarım, Galatasaray forvetleri kaçırdıkları gollerin acısını Steaua Bükreş maçında çıkarır.
Bursaspor’a gelince Yusuf Şimşek gelir gelmez kaptanlık görevini devralmış ve bunu da müthiş yapıyor. Saha içinde de arkadaşlarını iyi yönetiyor. Rakiplerini güçlü bir Bursaspor bekliyor, duyurulur!