İdil Yazar

Nasıl Youtuber Olunur ?

3 Eylül 2016
Özellikle son 1 senedir gazetelerde, dergilerde, ana haber bültenlerinde büyük ihtimalle bize, yani youtuberlara denk gelmişsinizdir.

Hızla büyüyen dijital dünyada, bildiklerimizi paylaşarak ve samimi içerikler üreterek, biz de kendi yerimizi bulduk. Kimimiz makyaj yapıyor, kimimiz oyun oynuyor, kimimiz de benim gibi yemek tarifi veriyor. Çekimleri genelde evimizde yapıyor, kendi hayatımıza bir pencere açıyoruz. Peki neden bir anda bu kadar konuşulur olduk ve neden dünyaca ünlü yıldızlar bile soluğu Youtube'da aldı? Gelin bir de benden dinleyin.

 

Youtuber olmak için ilk adım kendine inanmak! İkinci adım ise sürekli araştırmak!

 

Hali hazırda birçok işi olan ve modaya uymak için Youtube kanalı açan ünlüleri bir kenara bırakalım, dijital dünyaya merakı ve kendine güveni ile sıfırdan başlayan, takipçilerinin Youtube'da keşfedip bulduğu youtuberlar için konuşalım. Çünkü esas başarı hikayesi onlar.

 

Kendi hikayemden yola çıkmak istiyorum, çünkü çoğu youtuber arkadaşım aşağı yukarı benim gibi başladı.

 

Yazının Devamını Oku

Çalışan Anneden Yazlıkçı olur mu?

2 Eylül 2016
Herkes "Olmaz, olmaz!" dedi, ama ben bu yaz, tüm inadımla, zorlaya zorlaya oldurdum! Bu yaz için mottom “Çocuk da yaparım, kariyer de, tatil de!" tadındaydı.

Boşuna yazlık işine girme, gidip kalamazsın diyenlere; "Ben Youtuber'ım, yanımda tabletim olsun istersem Fiji'den bile çalışırım" dedim, Fiji biraz uzak kaçınca, soluğu Çeşme'de aldım. Yaz aylarını yazlıkta geçirmiş her çocuk gibi, bütün gün yan gelip yatma halleriyle kendimi yazlığa attım.

 

Yazlıkta Teknoloji?

 

Öncelikle şu konuda anlaşalım; o tabletler söyledikleri gibi bilgisayarların yerini tutmuyor. Resmen kandırıyorlar bizi! İstediğiniz klavyeyi takın, uygulamayı yükleyin, tablet dediğiniz bir noktada yetersiz kalıyor. Tableti olduğu gibi kabul etmek lazım; bir eğlence aracı. Gazete okuyun, dergi bakın, Youtube'dan video izleyin, arada bir solitaire patlatın, ancak benim gibi websitesi güncellemek, sunum hazırlamak gibi ciddi işlere kalkışmayın! Yarı yolda bıraktın beni tablet, alacağın olsun!

 

Tableti geçtik, gelelim telefona! Telefon, hayat kurtarıcımız! E-mail yaz, not al, gündemi takip et, hem de hep elimizin altında. Ama bunları plajda yapmaya kalkışın, bakalım dayanıyor mu o şarj! Gözlerim bozuldu kısık ışıkta e-mail yazmaya çalışmaktan! Hoşgeldin hipermetrop!

 

Yazının Devamını Oku

Alaçatı'nın Haşarı Erkek Kardeşi Hacımemiş

27 Ağustos 2016
Son 10 senenin en çok yazılan çizilen beldelerinden biri Alaçatı.

"Tam 12 sene önceydi diyor" İzmirli bir arkadaşım, "o yaz Alaçatı'nın asla eskisi gibi olmayacağını fark ettik". Hakikaten son 12 senedir Alaçatı gitgide kalabalıklaşıyor, kalabalıklaşıyor ve kalabalıklaşıyor. Durdurabilene aşkolsun!

 

Fakat ben bugün Alaçatı'dan bahsetmeyeceğim. Alaçatı'nın haşarı erkek kardeşi Hacımemiş'ten bahsedeceğim

 

Son 3 senenin yıldızı Hacımemiş!

 

 

Yazının Devamını Oku

İzmirlilerin, İstanbullulardan sır gibi sakladıkları mekanlar!

26 Ağustos 2016
Her ne kadar günlük hayatı kendi meşguliyetlerimiz çerçevesinde yaşamaya çalışsak da maalesef Türkiye’de bunu yapmak her zaman kolay olmuyor. Benim de, hepimiz gibi, terör saldırılarında canım yanıyor. İstiyorum ki bütün çocuklar mutlu bir çocukluk geçirsin, geleceklerinden endişe etmesinler. 

 

Herkes gibi ben de, ülkede barış ve huzur ortamı oluşsun, içinde bulunduğumuz süreci atlatalım diye dua ediyorum, umutlu olmaya çalışıyorum. Bana göre bu süreci atlatmanın en iyi yolu, yaptığın işin daha da iyisini yapmak için gayret göstermek, üzüntü ve mutsuzluk atmosferinin ülkeye hakim olmasına izin vermemek… Bence işimize, ailemize, ülkemizin iyiliğine odaklanmamız için güçlü olmamız şart. Yaşadığımızı hissetmek şart.

 

Ben de bu köşede, en iyi bildiğim işe odaklanıp, daha güzel yemek tarifleri vermek, hayata dair keşifler yapmak, sizlere ilham vermek için çaba göstereceğim. Hayatınızdaki bir güzelliğe aracı olursam ne mutlu bana…

 

İzmirlilerin, İstanbullulardan Sır gibi Sakladıkları Mekanlar!

 

İzmirliler, Çeşme'nin gitgide artan popülaritesi yüzünden çok kırgın! Haksız da sayılmazlar. Çocukken kestane topladıkları, rahat rahat denize girdikleri bomboş plajları, artık hem yüzlerce insanla paylaşmaları gerekiyor, hem de üzerine dünya para vermeleri! Sahibine amca dedikleri restoranlara rezervasyon yapmazlarsa yer bulamıyorlar, eskiden bisikletle gezdikleri yollardan trafik eksik olmuyor. Akın akın gelen turistlerden biraz bunalmış, biraz da dokunun bozulmasından endişeli; Çeşme'lerine sahip çıkmak istiyorlar. Dedim ya haksız değiller, ama hepimiz için aynı şey geçerli değil mi? 

Yazının Devamını Oku

Sonunda ben de İbiza’ya gittim!

20 Ağustos 2016
Son 10 senedir İbiza'ya gitmek istiyorum. Ama her niyet ettiğimde biri beni korkutuyor, fazla çılgın, fazla hareketli diyor, tatil yine bilindik rotalara dönüyordu!

 

Şeytanın bacağı bu yaz kırıldı! 8 kız, en yakın arkadaşımız Büşra'nın bekarlığa veda partisi için İbiza'ya gittik! Büşra 'Ben İbiza istiyorum!' deyince mırın kırıncılar geline karşı gelemedi ve hep birlikte dünyanın en eğlenceli adalarından biri olarak bilinen İbiza’ya doğru yola çıktık!

 

Kuzey İspanya'ya giden varsa bilir. Özellikle San Sebastian bölgesinin yemekleri efsanedir. Çantada mide ilaçları -ye babam ye-, kendinizden geçersiniz. Biraz daha güneyde kalan İbiza'nın yemekleri de güzel ama bir gastronomi şehri değil.

 

İbiza'nın esas özelliği devasa gece kulüpleri ve o kulüplerde çalan dünyaca meşhur DJ'ler. Bütün şehir gece kulübü ve DJ afişleriyle kaplı. Daha otele girip kendinize gelemeden, kim nerede çalıyor hemen konuya hakim oluyorsunuz.

 

İbiza'da gece-gündüz kavramı da yok. Partiler öğlen başlıyor, gece kulüpleri sabah 8’e kadar devam ediyor. Sabah kahvenizi almaya giderken sokaklarda hala kulübe girmeye çalışan gençler görmeniz çok olası!

Yazının Devamını Oku

Artık ben de Hürriyet ailesinin bir parçasıyım!

19 Ağustos 2016
Bilenler bilir, yaklaşık 1,5 senedir Youtube üzerinden kendi mutfağımda hazırladığım tarifleri paylaşıyorum.

Sosyal medyada kocaman, sımsıcak bir ailem var! Yeri geliyor "İdil n'aptın o böreğe, o iç hiç olur mu?" diyorlar, yeri geliyor en özel tariflerini benimle paylaşıyorlar. Çeyiz takımı danışanlar, “Akşama kayınvalidem geliyor bana menü hazırla” diye mesaj atanlar, “Hangi yemeği yapsam bu kız bana aşık olur?” diye soranlar… Candan, samimi bir aile! En güzeli de hep destekliyor, hep daha fazla paylaşmamı istiyorlar.


 

Geçenlerde bir takipçimle markette karşılaştık, "Seni hep mutfakta görmeye alışkınım böyle dışarıda görünce çok şaşırdım!" dedi. (Bir de acil serinletici içecek tarifi istedi!) Oysa ki benim mutfak dışında da bir hayatım var. Oğlum var, Ali. 2,5 yaşında, herşeyi en iyi bilenin kendisi olduğunu zanneden minik bir patron! Bende Lego fobisi başlatan küçük canavar! 

 

NOT: hiç çıplak ayak legoya bastınız mı? 

 

Tamam pişirmeyi çok severim ama siz bir de beni yemek yerken görün. Bakmayın videolarımda kibarlıktan az az tadıyorum. Yoksa en sevdiğim aktivite yemeği ekmek banarak yemek! Bir de yemek uğruna girmediğim delik yoktur. Hani bazıları bilmediği yemeği yiyemez. Bende tam tersi! Sınır yok! Enginarlı Sütlaç mı dediniz? Hemen tadayım. Çilekli börülce mi? Enteresan olabilir! Kılçık çorbası mı dediniz! Adam pişirmiş canım ucundan alayım! Neler yedim neler, hepsini yazacağım. Hatta küçükken bir tatilde mide fesatı geçirmişliğim bile var. Babam bir keresinde tutamadı kendini, ‘Tosunum’ diye sevdi beni. 11 yaşındaki kızını! Aşkolsun baba! Ama hayatımın dönüm noktası oldu, ertesi gün basketbol takımına yazdırdım kendimi. Basketbol kariyerim uzun sürmedi ama şunu öğrendim: öğlen makarna yendiyse akşam az yenilmesi gerekli. Spor yapmak da şart!

Yazının Devamını Oku