Paylaş
Özellikle su kuşlarının yaşama ve üreme alanları için büyük öneme sahip olan sulak alanların korunmasını öngören sözleşme bir tarafta duruyor, ama Türkiye’deki sulak alanlar da maalesef, bir bir kuruyor. Bunların yok olmasını sadece küresel ısınmaya bağlamak bence saflık olur. O kadar yanlış tarım politikaları uyguluyoruz ki, ürün yetiştirmek için yeraltında suları gece gündüz çekiyoruz. Yarısını buharlaştırıp yarısını da “GDO’lu ürün yetiştireceğiz” diye 40 takla atıyoruz. O yetiştirdiğimiz ürünlerle hem sağlığımızı bozuyoruz, hem de israf ettiğimiz sularla doğayı tahrip ediyoruz.
¡¡¡
Ülkemizin en önemli sulak alanlarından Bafa Gölü maalesef şu günlerde plakton patlaması yaşıyor. Göle hayat veren Büyük Menderes’in suları tarımsal sulamada kullanılıyor.
Göle yaz aylarında su giriş çıkışı olmadığı için de tuzluluk artıp, canlı türleri her geçen gün azalıyor. Balıkçılık yok oluyor. Eskiden 700 balıkçıya ekmek kapısı olan göl, şu günlerde karın doyurmuyor.
7 bin hektarlık sulak alanda yetişen ürünler maalesef göz göre göre yok oluyor. Oysa, bu bölge göl sayesinde müthiş bir çekim merkezi olabilir. Göle su giriş çıkışı sağlanarak müthiş bir doğal su ürünleri üretim merkezine dönüştürülebilir. Bodrum’a gelen turistin alternatif gezi parkuruna eklenebilir. Belediye, üniversite, DSİ, turizmciler ve işletmecilerle el ele göl kıyısında dünyaca ünlü VİP lezzet durakları yaratılabilir.
¡¡¡
Un var. Yağ var. Şeker var, ama biz helva yapmayı bilmiyoruz.
Şimdi bir babayiğit çıkıp, “Bafa’ya biz kan verip canlandıracağız” der mi acaba?
Çevreci olduğumuz için önce size sorayım. Ne dersiniz Sayın Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu.
Bafa’yı siz Sayın Aydın Valisi Hüseyin Avni Coş ile el ele verip kurtarabilir misiniz Sayın Muğla Valisi Fatih Şahin?
Ya siz Bafa gölü için Sayın Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu ile birlikte proje yapar mısınız Sayın Muğla Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün?
Sanayi ve ticaret odaları, sivil toplum örgütleri. Siz Bafa Gölü’nü kurtarmak için elinizi taşın altına koyar mısınız?
Çöpleri lütfen ayrı toplayalım
ŞEHRİN çöpleri şehrin rantıdır. Lütfen onları ayrı ayrı toplayalım. Islak çöplerle, ambalaj atıklarını ayıralım. Evimizde çay, yemek ve meyve artıklarını bir yerde, deterjan kutularını, plastik ambalajları, kağıt ve metal kutuları bir yerde toplayalım. Çünkü, bunların herbiri bu memletin bir serveti ve o değeridir, çöpe atmayalım. Dönüşüm sağlanması için katkı koyalım.
BAFA’DAN NOTLAR
1- Tuz oranı binde 3’ten binde 12’ye çıktı.
2- Göl kenarındaki köylerde bulunan zeytinyağı işletmeleri evsel atıktan 100 kat daha zehirli karasuyu göle bırakıyorlar. Evsel atık sular arıtmadan geçmeden göle veriliyor.
3- Çevrede bulunan 2 kuluçkahanenin atık suları da göle bırakılıyor. Bunun da tuz oranının artmasında önemli rol oynadığı söyleniyor.
4- Yazın göle su giriş çıkışı yapılmıyor. Bu oksijenin azalmasına ve gölün ısısının artmasına neden oluyor. Denizli göl bağlantısı kesildiği için yüzlerce tür yavru balık akını duruyor.
5- Yılan balığı, sazan, ulubat, kefal, levrek Bafa’nın birbirinden lezzetli ürünleri. Bir zamanlar tonlarca çıkan bu ürünler şimdi mercekle aranıyor.
6- Kuşların üreme alanı kirlilik nedeniyle türlerin yok olmasına çanak tutuyor.
Biri kazıyor diğeri bozuyor
BİR doğal gaz kazısı haberi yaptık, şehirdeki plansız programsız kazılardan mağdur olanların ne kadar çok olduğunu öğrendik.
Her yerden imdat çığlıkları geliyor.
- Sokağımızı kazıp bıraktılar, bir haftadır kapatmadılar.
- Kazı çalışmalarında güvenlik önlemleri komedi. Facia mı bekleniyor.
- Doğalgaz çalışmasını bitirdiler, ama geride bıraktıkları resmen enkaz. Daha önce yapılan parke taşlarının yarısını kırıp döktüler. Çukurların üstüne döşedikleri taşlar çöktü. Şimdi sokaklar engebeli araziye döndü.
- Biri kazıyor, çalışmayı bitiriyor, yollar asfaltlanıyor. Aradan bir ay geçmeden bir diğeri kazıyor.
Evet böyle gelen çığlıklardan bir kısmı.
Şimdi bir feryat daha vereyim de çalışmaların hasıl yürüdüğünü siz karar verin.
Yer; İzmir Şirinyer Hipodrom Müdürlüğünün önü.
Hani haftada iki kez gece at yarışlarının yapıldığı yer. Biliyorsunuz önceki senelerde her kış burayı su basıyordu. İZSU gelip burada kazı yaptı. Hipodrom’a su basmasın diye kanallar yapıp borular döşedi. İş bitti, çukurlar kapatıldı, yollar asfaltlandı. Aradan bir ay geçmeden bu kez buraya Telekom geldi. Şimdi onlar hat çalışması yapıyor. Yarış günleri sokaklar ana-baba gününe dönüyor. Hipodrom’a giriş çıkışlar adeta patikadan yapılıyor. Çalışmalar uzadıkça uzuyor. Trafik arapsaçına dönüyor. Çevre halkının da yararlandığı, spor yaptığı tesislere giriş çıkışlar zorlukla yapılıyor. Hipodrom müdürlüğü de bu durumdan büyük sıkıntı duyuyor.
Şimdi soruyoruz. İzmir’de bir Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) vardı. Bu merkez İzmir’de trafiğin aksamaması için kurumlar arasında koordinasyon sağlayıp çalışmaların aynı anda yapılmasını sağlayacaktı.
Peki sağlıyor mu? Sağlıyorsa bu çalışmalara ne demeli? Ya da kimi, kime şikayet etmeli?
Paylaş