Paylaş
İlk single çalışması ‘İlkbaharda Kıyamet’ ile müzik kariyerinde yeni bir sayfa açan sanatçı ile samimi bir röportaj yaptık. Müzik ile yolunun ilk kesiştiği günden başlayıp, Model ile buluşmasına ve şimdilerde solo olarak ilerlediği kariyerine yakından bir mercek tuttuk, tüm detayları konuştuk. Lafı uzatmadan sizleri Fatma Turgut’un serüveniyle baş başa bırakıyorum:
Model'deki Fatma'yı biliyorduk, şimdi solo olarak ilerliyorsunuz. Fatma Turgut kimdir, nerden başlamıştır müzik yolculuğu sizden dinleyelim?
İlk sahneye ortaokuldayken çıkmışım. Annem babam öğretmen, annemin arkadaşının bir gecesinde sahneye çıkmıştım, ilk aklıma gelen sahne anısı bu sanırım. Annemin öğretmen arkadaşının oğlu vardı, Kemal Ağabey ben de kendisine platonik olarak aşığım (gülüyor). Akşamları Sevinç teyzelere (Kemal ağabeyin annesi) misafirliğe gitmek bahanesiyle Kemal ağabey ile o gitar çalarken ben şarkı söylerdim. Sonra Kemal ağabey ‘sen aslında gitarı da iyi çalarsın’ dedi diye gittik bana gitar aldık (Gülüyor). Sonra tabi bu hevesi daha profesyonel öğreneyim diye annemler beni kursa gönderdiler.
Yani kısacası küçüklüğümden başlayarak hayatımda hep müzik vardı. Üniversiteye dönemimde 9 Eylül’de müzik okuyordum, birçok grupla cover’lar söyleyip sahneye çıkıyordum. O zamanlar Model grubunun ilk davulcusu Aşkın sınıf arkadaşımdı. “Kendi şarkılarını yapan bir grup var gelip vokal yapar mısın?” dedi. Sonra kimyamız da çok iyi tuttu ve işte bugünlere kadar birlikte geldik. İzmir’den kalkıp birlikte İstanbul’a geldik. Bir sürü güzel şarkılar söyledik, konserler verdik, albümler yayınladık. Şimdi de kendi solo projemi Fatma Turgut olarak hayata geçirdim. Devam da etmeyi istiyorum.
Merak edenler ilk ağızdan öğrensinler. Model dağıldı mı?, dağılmadı mı? Bu konuyu bir de sizden dinlesek.
Şöyle ki, onların (Okan ve Can) gerçekleştirmek istedikleri proje ‘Amerika’da çalışacak’ bir projeydi. Onlar da bu iş için Amerika’ya gittiler. Ben de burada, onlar oradayken solo kariyerime başlangıç vereyim dedim. Açıkçası birlikte yapmak istediğimiz bir albüm daha var. Ama yapar mıyız?, yapmaz mıyız?, Model’in gidişatı ne olacak inanın onu ben de bilmiyorum. Biraz zamana bıraktık bunu. Ne dağıldık, ne de dağılmadık diyebiliyorum şu anda.
Bizim bu yaşadığımızı yaşayan birçok grup var yurt dışında da. No Doubt ve Gwen Stefani hep aklıma gelen örnek. Gwen Stefani solo olarak da yoluna devam ediyor, No Doubt ile de bir araya gelerek albüm yapmıştı. Model de bundan 5 sene sonra bir araya gelip albüm yapmak isterse ben elbette seve seve aynı hevesle yer alacağım. Gelecek ne gösterir bilmiyorum, zamanla hepsini yaşayıp göreceğiz demekle yetiniyorum şu anda.
‘İlkbahar'da Kıyamet’ ilk solo single çalışmanız, şarkıyla nasıl buluştunuz? Biraz da Fatma Turgut’un önümüzdeki dönemde neler yapacağını konuşalım.
Önce haberleri vereyim; Şubat ayında bir single daha yayınlayacağız, 2017’nin de sonbaharında Fatma Turgut’un ilk solo albümü DMC etiketiyle çıkıyor olacak. ‘İlkbahar’da Kıyamet’e gelince, yine Can Temiz yaptı şarkıyı ve ben ilk dinlediğimde çok sevdim.
Söylediğim tüm şarkıları çok içimden gelerek seslendirsem de, bu şarkıyı ilk duyduğum zaman, özellikle de sözlerini okuduğumda şarkı sadece kalbimden değil resmen bütün hücrelerimden geçti. Benim için gerçekten yeri ayrı olacak, bunu ilk single çalışmam olduğu için söylemiyorum, şarkıyla başka bir bağ kurdum.
Sahnede yalnız şarkı söyleme hissini merak ediyorum, grup ile sahnede olmaktan farklı olsa gerek?
Hala sahnede şarkıdan sonra teşekkür ederken, ‘Teşekkür ederiz’ diyorum. Model’den önce de İzmir’de birçok grupta müzik yapmıştım, ben grup mantığıyla yetiştiğim için bu alışkanlığın etkisini ve tek başıma olmayı daha yeni öğreniyorum.
Eskiden grupla müzik yaparken aramızda bir iş bölümü vardı. Örneğin albüm çıkarken biri kartonet ile ilgileniyordu, biri fotoğraflarla, biri baskıya dikkat ediyordu, styling birinin göreviydi gibi, şimdi her detayı tek başıma yapıyorum. Bu insana kendisini yalnız hissettirse de, bir yandan da inanılmaz öğretici ve keyifli bir deneyimmiş. Hatasıyla, sevabıyla ben yapıyorum hepsini ve benim için büyük tecrübe oluyor.
Solo bir kariyere yelken açınca durup bir geriye baktığınızda, grupla müzik yapmadan önce de kendinizde bu tarz bir gücü görüyor muydunuz?
Kendi kendime yetebildiğimi gördüm daha da doğrusu kendimin biraz daha farkında vardım.
Fatma'nın bir günü nasıl geçiyor?
Bu aralar çok keyifli geçiyor. Yeni şarkı, ardından klip ve sonrasında gelen çekimler oldukça yoğun geçiyor ama çok mutluyum bu durumdan. Bunun dışında çok uzun zamandır yapmadığım bir şey yaparak tekrardan spora başladım. Haftanın 5 günü spora gidiyorum, bol bol su içip daha sağlıklı besleniyorum (gülüyor).
Ayrıca eve çok güzel bir piyano aldım, okulda da zaten piyano eğitimi almıştım, eskiden sakladığım notalarımı çıkarttım ve bir yandan da piyano çalıyorum. Ben klasik gitar mezunum, kendime çok güzel bir de klasik gitar aldım. Yine okuldan sakladığım tüm notaları Estaban eserlerini, etüdleri, milongaları çıkarttım öğrenci gibi çalışıyorum, çalıyorum. Unutmamak için ve kendi arşivimde kalsın diye bunları yapıyorum.
Peki bu kadar enstrüman yanınız varsa, beste yapmak, şarkı yazmak da içinizden geliyor mu?
Geliyor geliyor gelmez mi (Gülüyor). Daha önce Can yapıyor diye elimi kolumu kıpırdatmıyordum. Ama son albümde 3 şarkıda birlikte çalıştık. Şimdi de tek başıma bu yanımı daha da geliştirmeye çalışıyorum. Yazdıklarımı pek beğenmezdim ama şimdi fark ediyorum ki, bir iş kötü olmadan iyi olmuyor, emek lazım o yüzden de bu alana önem veriyorum. Daha çok karalamaya başladım, kendi albümümde artık kendi şarkılarım da olsun istiyorum.
Bunca konserden sonra hala kendinize örnek aldığınız birileri var mı?
İzlemediğim, iş yoğunluğundan gidemediğim bütün konserlere bu ara gitmeye gayret ediyorum. Geçtiğimiz günlerde Sıla’nın konserine gittim, o konserde bile Sıla’nın bir duruşu, bir şey deyişinden bir şey öğrenebiliyorum. Bu aslında sahnede hangi sanatçının olduğundan da bağımsız bir durum, sahnedeki bir kişiyi gözlemlemeyi çok önemli ve öğretici buluyorum. MODEL ile yaptığımız konserlerden kaydettirdiklerimizi konser sonrası oturup izliyordum, ya da internette kayıtlar bulursam onları tek tek izliyorum, sahnede ne yapmışım kendimi bir de dışardan göreyim diye.
Şu benim idolümdür demiyorum, olmadığından değil yanlış anlaşılmasın. Çok güzel örnekler var önümde, açıkhava konserlerinde Sertab, Şebnem Ferah performanslarını hiçbir zaman kaçırmıyorum.
Konser anılarınızdan birini bizimle paylaşır mısınız?
İlk konserlerden biriydi. ‘Değmesin Ellerimiz’ ilk çıktığı zamanlardı, hava buz gibiydi hiç unutmuyorum. Bolu’daydık İzzet Baysal Üniversite’sinde. İçerde 5000-6000 kişilik bir kalabalık vardı, şarkının ‘Biz hiç beceremedik..’ ile başlayan nakarat kısmına geldiğimizde herkes şarkıyı söylediğini fark ettiğim anı unutamıyorum. Okan’a döndüm, Can’a döndüm o kadar inanamadım ki kalabalığım hep bir ağızdan şarkıyı söylediğine onlara baktım şaşkınlıkla, hala o an aklıma gelince tüylerim diken diken oluyor.
14-15 Aralık’taki Marka Konferansında yer alacaksınız, detaylarını sizden duyalım.
Ayşegül Yürekli Şengör bu sene Marka Konferansı’nın açılışını sen yapmak ister misin dedi, ben de tabi seve seve kabul ettim. Bir oda orkestrası ile güzel bir açılış yapacağız. Mirgün Cabas ile de ufak bir söyleşimiz olacak ve aralarda şarkılar söyleyeceğim, hatta hiç yapmadıım bir şey yapıp iki şarkıyı da kendim çalıp söyleyeceğim. Çok güzel olacak çok heyecanlıyım.
Kendiniz ile ilgili nasıl gelecek planları çizersiniz, müzikal anlamda bunu merak ediyorum. Akışına mı bırakırsınız yoksa hırslı mısınızdır?
İkisi de değilim. Hırs yorucu bir şey, gerek yok bence. Hiç öyle biri olmadım, olmam da bundan sonra. Şimdi solo bir kariyere yelken açtığım için biraz daha planlı olmaya çalışıyorum. Önümdeki dönemde çıkartacağım şarkılar için kafamda tasarladığım, planladığım şeyler var elbette, bu çapta işlerle planlama yapıyorum diyebilirim. Ozan Çolakoğlu’nun bir albümü çıkacak önümüzdeki dönemde, onunla albümünde yer alacak bir şarkı üzerine çalışıyoruz.
Fatma Turgut’un kulağında hangi albümler var son zamanlarda? Ya da bir süredir neler dinliyorsunuz?
En son Greenday’in albümünü dinledim. Red Hot Chilli Peppers’ın son albümünü dinledim sindirerek, çok güzel bir albüm yapmışlar. İnsanlar bunu dediğimde kızsa bile bana, Madonna’yı hala dinlemekten keyif alıyorum, sahnesi, şovları bence muhteşem bir sanatçı, ondan bir tane daha yok.
Yaz boyunca Sıla’nın yeni albümünü dinledim, nefis bir albüm olmuş bayıldım. Sertab’ın son albümü ‘Kırık Kalpler Albümü’nü hala dinliyorum, harika bir albüm o da.
İlk aklına gelen 3 sanatçı ismi kimlerdir, 3 şarkı nedir?
Sanatçılar: GwenStefani, Şebnem Ferah, P!nk.
Şarkılar: No Doubt- Ex girlfriend, Maroon 5 – Give it a little more, Sade – No Ordinary Love.
Sahnede beraber şarkı söylemeyi hayal ettiğiniz kim var?
Muse!!!. Geçtiğimiz yaz nerdeyse bu gerçek oluyordu. ‘You May Kiss The Bride’ ile Muse’un İstanbul konseri öncesi ön gruplardan biri olarak duyurulduğumuzda neredeyse kalbim duruyordu. Muse bu haberi kendi profilinden paylaşmıştı, ben de uçaktan yeni inmiştim, arkadaşlarım bana şaka yapıyor sandım, çok aşırı mutlu olduğum bir durumdu. Sonra işin ciddi olduğunu anlayınca, organizasyondan Siyabend’i arayıp defalarca teşekkür etmiştim.
Son olarak, Model’den bildiğimiz Fatma Turgut’un solo kariyerinde müzik tarzı ne yönde olacak, dinleyenler şaşıracak mı?
Şöyle ki bir gün ‘haydi bugün de biraz pop müzik yapayım diye’ uyanmayacağım onu biliyorum (gülüyor).
Şebnem Ferah’ın 1996 senesinde yayınladığı ‘Kadın’ albümü nasıl özeldir herkes için, işte yapacağım albümün öyle bir etki bırakmasını çok arzuluyorum dinleyenler üzerinde. Albümüm için Demir Demirkan ile çalışacağız, beni severek dinleyenler şaşırmayacakları ama umarım çok sevecekleri imza gibi bir albümle geleceğim.
Paylaş