Türkiye’de bir ilke imza attıkları projeleri KSK Fan Zone’u ziyaret ettik. Mavişehir’de, Mustafa Kemal Atatürk Spor Salonu’na yaklaşık 100 metre mesafede, yeşillikler içinde gerçekten çok şık bir mekan... Özellikle basketbol maçları öncesinde, sonrasında o mekanda oluşacak atmosferle kısa sürede Karşıyaka’nın en özel adreslerinden biri olmaya aday.
Ne mutlu ki, bu mekan aynı zamanda Karşıyaka Spor Kulübü’ne de önemli bir ‘akar gelir’ olacak. KSK Fan Zone’un cirosunun yüzde 15’i kulübe aktarılacak.
Öncelikle böyle bir projeyi hayata geçiren Belediye Başkanı Cemil Tugay’ı ve KSK Başkanı Turgay Büyükkarcı’yı kutlamak gerek. Karşılıklı bir ‘kazan-kazan’ anlaşması olarak düşündüğüm bu proje, umuyorum ki hem belediye hem de kulüp için önemli bir gelir kaynağı olacak.
*
Yemekte Karşıyaka adına aldığımız tek güzel haber KSK Fan Zone da değildi. Büyükkarcı, transfer yasağını kaldırma adına atılan adımları aktarırken artık tünelin ucundaki ışığın göründüğünü anladık. Dile kolay, kulübün önünde dağ gibi duran 120 ayrı dosyadan geriye 11’i kalmış. Hatta yönetim, bu sorunların aşılması durumunda takıma nasıl takviye yapılacağı konusunda da hayli yol almış. Yeni sezon hazırlıkları kapsamında 7 yeni oyuncu, şimdiden takımla birlikte çalışmaya başlamış.
Görevin bana gelmesini beklemeden gönüllü oluyor, Halil Özer müdüre “O iş bende” diyorum. Henüz 20’li yaşların başında 3 genç kardeşimi yanıma alıyor, işe koyuluyorum.
Abartmadan söyleyebilirim ki, o dönem 23 yıllık gazetecilik hayatımın en yorucu, en hareketli ama en keyifli dönemi oluyor. Sevgili Murat Ağca Londra’da, biz İstanbul’da Türk Spor Basını’nın en başarılı, en doyurucu, en zengin olimpiyat sayfalarını yapıyoruz ki, bunun gururu bambaşka.
Geçmişin güzellikleri anılarda, yepyeni bir heyecan kapıda. Tokyo Olimpiyat Oyunları için artık geri sayımdayız.
23 Temmuz’dan 8 Ağustos’a dek tüm branşlarda muhteşem bir şölen bizi bekliyor.
İzmir olarak da heyecanımız yüksek. Bu topraklardan yetişen tam 18 sporcu ile yer alacağız sporun bu en ışıltılı sahnesinde. Ne mutlu İzmir’e, ne mutlu bunun değerini bilenlere.
Sadece istikrarıyla değil, üretimiyle de geçtiğimiz yıl en parlak performans gösteren Türk kanat oyuncusu...
Dile kolay, tüm kulvarlarda oynadığı 42 maçta 10 gol, 14 asist üretmiş.
Ve bu performansına karşın, dilinden ‘adaleti, hakkı, hukuku’ düşürmeyenler tarafından Euro2020 aday kadrosuna layık görülmemiş.
Bu performans Galatasaray’da, Beşiktaş’ta, Fenerbahçe’de ya da özellikle Trabzonspor’da forma giyen bir oyuncu tarafından sergilenmiş olsa, o oyuncunun Türk Milli Takımı’ndan çıkarılması mümkün olabilir miydi?
Tabii ki hayır!
*
Siz sanıyor musunuz ki, bu tablonun farkında değil Halil?
***
Tarih 15 Mayıs 2017...
Daha iki hafta önce Göztepe’nin Süper Lig’e yükselişini kutladığımız Antalya’dayız...
Bu kez hedef Altay’ı, 3.Lig’den 2.Lig’e çekmek... Altay finalin galibi oluyor ve o günü şöyle kaleme alıyorum...
“Büyük zaferden de öte bir kazanımın altını çizmek gerek. Kaderi yalnızlık olan bir şehirde bu kez yalnız değildi Altay... Karşıyaka formasının üzerine Altay kaşkolu takan da vardı, Göztepe formasıyla siyah-beyaz tezahüratı yapan da...
*
Sekizli Final öncesi... Covid belası takımın yakasına yapışmış. Antrenöründen sporcusuna, menajerinden çalışanına ‘sağlam’ kimse kalmamış. Ligde maçlar ertelenmiş, Pınar Karşıyaka tam kadro çalışmaya hasret kalmış...
*
Sekizli Final’in ilk maçı... Daha maçın başı. Takımın temel taşlarından Dj Kennedy sakatlanmış, Kaf Kaf bir darbe daha almış...
*
Yarı final... Pınar Karşıyaka çift haneleri yakaladığı maçta 6 sayı geriye düşmüş. Üstüne üstlük son çeyrekte hakemlerden ‘sanki Kaf Kaf’ın fişini çekmek istercesine’, asla kabul edilmeyecek 3 düdük gelmiş.
Bu soruyu bana soracak olursanız, “Altınordu” derim hiç düşünmeden. Seyit Mehmet Özkan’ın vizyonu, çok değerli iki ağabeyim Ali Ergöçmez ve Özgür Özgürengin’in spor iletişimi ve PR alanında harikalar yaratmasıyla bugün Türkiye’de hemen herkesin bildiği bir marka haline geldi Altınordu...
Ne mutlu ki, bugün bu proje altyapı üzerine açılan her sohbette örnek olarak gösteriliyor, takdir topluyor.
*
Oysa...
Aynı yolda ilerleyen, takdire değer bir noktaya gelmesine karşın bence hakkı yeterince verilmeyen başka bir proje daha var bu şehirde!
İşin savunma tarafı tamamdı ama hücumda etkinlik sağlanamayınca, ilk yarıda ortaya izlemesi işkenceye dönen bir maç çıktı maalesef! Öyle ki 45 dakika boyunca kalecilerin adını duymadık neredeyse!
İkinci yarıyla birlikte takım bütünlüğünü koruyarak, baskı kalitesini biraz daha artırdı Göztepe. Bu baskı, defansif anlamda çok da üst düzey bir takım olmayan Rize’nin savunmadaki konforunu kaçırmaya yetti. Kilidi açacak bir gol bekliyorduk ki, Halil günün çilingiri oluverdi.
Yiğidi öldür, hakkını ver...
Göztepe’nin transferlerini ve bir futbol aklıyla hareket etmemesini çok eleştirdim bu köşeden. Ideye’den Mihojevic’e, Megyeri’den Burekovic’e kadar eleştirilerimin de arkasındayım.
Ancak bu sezonun iki kazanımının altını çizmekte biraz geciktiğimin de farkındayım.
Obinna dünkü görüntüsüyle gerçekten bu takım için ne denli önemli bir parça olduğunu gösterdi. Geldiğinde de her topa koşan bir oyuncuydu. Ancak kazandığı topları kullanma becerisi arttıkça çok daha özel bir isim haline geldi.
Ve Ndiaye... Sezona Ideye’nin arkasında başladı, emeğiyle formayı aldı, golleriyle takımına önemli katkı yaptı. Göztepe’nin iki çalışkan karıncası, bu performanslarıyla alkışı hak etti.
Ama işte, hayaller başka ve hayatlar başka.
İlk yarı bitmiş, rakamlara bakıyorsun. Rakip kalede yarattığın tehlike sıfır... İsabetli şut sıfır... Kullandığın korner sıfır... Futbol olarak sıfırsın, sıfır!
Kayserispor’un direkten dönen şutunu, kaçırdıklarını düşününce, devreyi 1-0 geride kapattığına şükrediyorsun. İşin garibi Ünal Karaman, ikinci yarıya da aynı 11’le çıkıyor. Evet, ikinci yarıda biraz daha kıpırdanıyor, gol buluyor, rakibin baskısına karşın pozisyonlar üretiyor ve 1 puanı alıyor Göztepe. Buraya iki açıdan bakmak mümkün. “Deplasmanda 1 puan iyidir” der, mutlu olabilirsin. Bardağın dolu tarafı...
Ya da “Daha iyisi neden olmuyor” diye düşünebilirsin.
Sizi bilmem ama ben Kayserispor’dan alınan 1 puana düğün-bayram yapacak değilim! Aksine kafama takılan sorulara cevap aramak niyetindeyim.
Örneğin...