Paylaş
Ama işte, hayaller başka ve hayatlar başka.
İlk yarı bitmiş, rakamlara bakıyorsun. Rakip kalede yarattığın tehlike sıfır... İsabetli şut sıfır... Kullandığın korner sıfır... Futbol olarak sıfırsın, sıfır!
Kayserispor’un direkten dönen şutunu, kaçırdıklarını düşününce, devreyi 1-0 geride kapattığına şükrediyorsun. İşin garibi Ünal Karaman, ikinci yarıya da aynı 11’le çıkıyor. Evet, ikinci yarıda biraz daha kıpırdanıyor, gol buluyor, rakibin baskısına karşın pozisyonlar üretiyor ve 1 puanı alıyor Göztepe. Buraya iki açıdan bakmak mümkün. “Deplasmanda 1 puan iyidir” der, mutlu olabilirsin. Bardağın dolu tarafı...
Ya da “Daha iyisi neden olmuyor” diye düşünebilirsin.
Sizi bilmem ama ben Kayserispor’dan alınan 1 puana düğün-bayram yapacak değilim! Aksine kafama takılan sorulara cevap aramak niyetindeyim.
Örneğin...
1- Göztepe 90 dakikada 19’da 1 isabetli orta yapıyorsa, neden ısrarla ‘orta yapmaya’ oynuyor? Ya da takım ceza alanı içinde neden çoğalamıyor?
2- Bence takımın teknik kalitesi en iyi ismi Peter Zulj, dün 16. tercih olarak 2,5 dakikalığına sahaya sürüldü. Yetenekli bir oyuncuya biraz olsun tempo kazandırmak, defansif zaafını takımca kapatarak onun yaratıcılığından faydalanmak çok mu zor?
3- Diabate’nin kontratında her hafta 11’de olmasını zorunlu kılan bir madde mi var?
4- Önünde 9 maç var. Madem takım ‘hedefsiz’, bari oyuncu kazanılsın. Trabzonspor’da takıma kattığı gençlerle Türkiye’nin saygısını kazanmıştı Ünal Karaman... Göztepe’nin altyapısında ‘en azından o havayı solusun’ diye kulübede oturacak tek bir genç oyuncu yok mudur? Yoksa o altyapı ne iş yapar?
***
Milli arada fırsat olmadı, yazamadık.
Gözümüzün önünde Süper Lig’in önemli bir yıldızı haline geldi Halil Akbunar... Ay-Yıldızlı forma hakkıydı, aldı. Ve Alpaslan Öztürk... O da sahada olduğu her an, Göztepe formasına her şeyini verdi. Milli takım haberi karşısında duyduğu heyecanı gözlerim dolarak izledim. Emeğinizin ve başarınızın karşısında saygıyla eğiliyorum.
Paylaş