Borçlu belediyelerin tek suçlusu başkanlar mı?

Biliyorsunuz...

Haberin Devamı

Özellikle 2014 yılında yapılan yerel seçimlerden sonra hayata geçirilen ‘büyükşehir yasası’ sonrasında ilçe belediyeleri özellikle mali kaynaklar konusunda büyük sıkıntılar yaşadılar.
Dolayısıyla da büyükşehir belediyelerine bağlı ilçe belediyelerinin neredeyse tamamı şu an itibarı ile borç batağında ciddi sorunlar yaşıyor.
Kötü yönetimler, ekonominin kötü idare edilmesi, israf, fazla personel, hesapsız projeler belediyelerin borçlu olmasında en önemli etkenler.
Çünkü, 2014 yerel seçimlerinin ardından ortaya çıkan Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı ilçe belediye başkanları ile birlikte belediyelerin borçları her geçen gün arttı, yükseldi.
***
Bu duruma şöyle geriye giderek bir mercek tutmakta fayda var.
6 yıl önce yapılan 2014 Mart yerel seçimleri ile birlikte ‘büyükşehir yasası’ devreye girmişti.
Nüfusu 750 binin üzerinde olan tüm iller büyükşehir sınırlarına dahil edilmiş, tüm ilçeleri de büyükşehirlerin merkez ilçesi olmuştu.
Bu durum ilçe belediyelerine hem olumlu hem de olumsuz yansımıştı.
İlçe belediyelerinin alt yapı başta olmak üzere maliyeti yüksek projeleri Büyükşehir eli ile yapacak olması avantajlar arasında gösterilebilir.
Öyle ki,
100 bin nüfuslu bir ilçe belediyesinin yıllık ortalama 100 Milyon TL bütçesi varsa, 1-2 yıl içinde yaklaşık 50-60 milyon tutarındaki alt yapı yenileme çalışmasını yapması da imkansız görünüyor.
Ancak devasa bütçeleri bulunan büyükşehir belediyeleri tarafından bu tarz büyük maliyetli projeler rahatlıkla hayata geçirilebiliyordu.
Yine sosyal projeler, büyük hizmetlerin yerel belediye bütçeleri ile hayata geçirilmesi ne kadar mümkün görünmese de, yine de doğru planlama ile bu tür projeler Büyükşehir eli ile rahatlıkla hayata geçirilebiliyor.
Bunlar büyükşehir yasasının getirdiği avantajlar.
Bir de dezavantajlar var ki, işte o dezavantajlar tüm planları da değiştiriyor.
Örneğin,
Yerel belediyeler kültür sanat faaliyetlerinden, yasal zorunluluk olarak yapılması gereken tüm projeler, bununla birlikte eğitim, sağlık ve spora yapılacak katkılardan sorumlu.
Ancak gelin görün ki, yerel belediyelerin gelirleri büyükşehir yasası ile birlikte üçte 1 oranında düşünce, hem personel maaşı ödeyip hem de bol hizmet üretmeleri mümkün olmuyor.
Dolayısıyla da borçlanmalar kaçınılmaz oluyor.
***
Bursa Büyükşehir Belediyesi sınırlarına 2014 yılında dahil edilen dış ilçelerin tamamında durum aynı.
Hepsi borçlu, hepsi zor günler yaşıyor.
Bazıları maaş ödeyemez durumda, icralarla boğuşuyor.
***
Peki bu noktaya nasıl gelindi?
2014 yılında yasal değişiklik ile büyükşehir belediyesi sınırlarına dahil edilirken, gelirleri de düşürüldü.
Buna karşılık da üst düzey hizmet üretmeleri istendi.
Günümüz belediyeciliğinde de doğumdan ölüme kadar vatandaşın her anından sorumlu olan belediyeler hem proje üretmek hem sosyal yaşama katkı sunmak hem de hiçbir hizmeti de aksatmaması gerekiyordu.
Belediyeler hem hizmet üretip hem sosyal projeleri üretebilmeleri için de ciddi harcamalar yapmak durumundaydı.
Gelirler de büyük oranda düşünce, borçlanmalar da böylece başını alıp gitti.
Belediyeler bu borç sarmalından kurtulmak için arsa satışları ile ayakta durmaya çalıştı.
Arsa satışları tam istendiği gibi gerçekleşmeyince, borçlar da günden güne büyüdü.
Elbetteki bu durumdan sorumlu kişiler belediye başkanlarıydı.
Bir çoğu hesapsız kitapsız harcamalar yaptı.
Gereksiz projeler üreten de vardı, israfın dibine vuranlar da.
Tabii ki belediye başkanları bu süreçten sorumluydu ama sorumluluğun bir kısmı da büyükşehir yasasını çıkarıp yerel belediyelerin tüm gelirlerini alan sistemde değil mi?
***
NOT; belediyelerdeki borçlanmalar sadece iktidar belediyelerini değil, tüm iktidar ve muhalefet belediyelerini ilgilendiren bir konu.
Çünkü hepsi borçlu, hepsi zor durumda.

Yazarın Tüm Yazıları