Dünyanın gözleri bu toplantıya çevrilmiş durumda. İsrail’in Lübnan’a son saldırısı, yeni nesil teknolojik savaşın dünya gündemine girmesi, Gazze katliamı, Rusya -Ukrayna savaşı nedeniyle hem liderlerin yapacakları konuşmalar hem de ikili görüşmeler dikkatle takip edilecek.
Her ne kadar ABD Başkanı’nın temas ve açıklamaları önem taşıyacak olsa da Amerika’nın son sürat başkanlık seçimlerine koştuğu bir gerçek. Bu nedenle de sorunlu tüm alanlarda gelişmeler, ikili ilişkiler bir süredir daha çok sistem tarafından yani bürokratlar üzerinden götürülüyor. Seçilecek Amerikan Başkanı’nın ülkesinin reel politiğinden çok farklı davranması ya da sistemin çarklarına çomak sokması beklenmiyor. Yeni başkan kendi ekibi ve bakış açısıyla mutlaka yeni bir bakış açısı da getirmeye çalışacaktır. Dolayısıyla ABD’nin başat konumundaki sorunlu tüm başlıklar yeni başkanı ve ekibini bekliyor. Beklerken de sistem hazırlıklarını sürdürüyor.
BASS’A VERİLEN İKİ SAFYALIK LİSTE
ABD -Türkiye ilişkileri birçok sorunun yanı sıra Biden’ın sağlık durumundan da kaynaklı olarak uzun süredir daha çok liderler seviyesine yerine iki ülkenin bakanları ve bürokratlarınca götürülüyor. Son olarak ABD’nin Ortadoğu’dan sorumlu üst düzey diplomatlarından Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşarvekili John Bass, Ankara’da bir dizi temasta bulundu. ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi görevinde de bulunan Bass’ın yoğun temas trafiğinde kuşkusuz en dikkat çekeni Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ile yaptığı toplantıydı.
YAKLAŞIK 25 MADDELİK LİSTEDE NE VAR
Öncelikle şunu söyleyeyim; bir Amerikalı kaynağım, “Yapılan toplantılar arasında en açık ve net olanıydı” dedi. Aslında bunu bir itiraf olarak da kabul edebiliriz. Neden diye soracak olursanız; bugüne kadar PYD/YPG terör örgütü başta olmak üzere ABD’nin Türkiye’yi hedef alan terör örgütlerine yardımları, Suriye meselesi hemen her düzeyde, üstelik kanıtlarıyla herhalde onlarca kez anlatıldı.
◊ İki tarafın da karşılıklı pozisyonlarını açık açık anlattıkları toplantıda, Ankara bu kez beklentilerini iki sayfalık, yaklaşık 25 maddeyi bulan yazılı bir metne döktü.
◊ Üstelik bu metin Amerikalılara verildi. Yani bir anlamda artık “
ORTADOĞU
İnsanın insanla savaşına alışmıştı insanlık, özellikle de Ortadoğu... Öldürülenler, katledilenler sadece rakamlara dönmüştü. Batıdaki çocuklar gibi teknolojinin nimetlerinden faydalanamayan savaşın çocukları uçurtma da uçuramıyorlardı zaten. Herkes en çok da bu toprakların insanları tıpkı Amin Maalouf’un dediği gibi kanıksamıştı katliamları;
“Her şeye üzülen fakat hiçbir şey yapmayan insanlar.”
Üzgünüz, yeterince yanınızda olamadığımız için üzülmekten başka elimizden bir şey gelmediği için... “Sen şehitsin ve biz buna şahidiz.”
TEKNOLOJİ SAVAŞI
Bu kanıksamanın ortasında bu topraklardan savaşın yeni bir türü çıktı birdenbire. “Neden şimdi” sorusunu sordurtan... Adı şimdilik teknoloji savaşı. Bu savaşa giden yol için uzun süre hassas bir çalışma yapılmış belli ki. Ayrıntıları biliyorsunuz ama Lübnan’da patlayan cihazlarla ilgili şu olasılıklar Ankara’da da hassasiyetle değerlendiriliyor:
ANKARA OLASILIKLARI DEĞERLENDİRİYOR
Çağrı cihazlarının içinde önceden yerleştirilmiş mini C4 patlayıcılar.
Dracula’nın orijinal kitabından uyarlama filmi dışında, ABD’de farklı bir uyarlaması da büyük ilgi gördü. Türkiye de Dracula’yı tiyatro sahnesinde izlemeye hazır olabilir. Üstelik Dracula’yı Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı oynayacak.
DRACULA’NIN PRÖMİYER’İ 2025’İN BAŞINDA
Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı, Hürriyet gazetesinin geleneksel sabah kahvaltısının konuğu oldu. Bu sene 75 yıllık izlenme rekoruna imza atan Devlet Tiyatroları ile ilgili ayrıntılı açıklamalarını muhabirimiz Ebru Karatosun’un haberinde bulabilirsiniz. Ben ise yeni projelerine değinmek istiyorum.
Karadağlı “herkes çalışacak” diye geldi, bu yöntemi de uyguluyor. Genel müdür yardımcıları ve kendisi de zaman zaman sahnede olacak. 2025’teki prömiyer öncesi kararın nasıl verildiğini, hazırlıkları Tamer Karadağlı anlattı:
“- Dracula’nın güzel ve evrensel bir hikâyesi var. Ama Bram Stoker’ın Dracula’sı değil, bir uyarlama. Şu anda New York’ta da oynuyor.
- Aslında geçen sene başında da zaten başka bir yorumla oynayacaktık, onu değiştirdik ama ilan ettik. İlan ettiğimiz her şeyi yapıyoruz. Bu yılın sonunda veya 2025 başında prömiyer yapacağız. Dracula’yı da ben oynayacağım.
- Sahnelecek eserleri kurulumuz seçiyor. Edebi bir kurulumuz var, onlardan geçerse bizim kendi repertuarımıza giriyor.
Gülümsedi boncuk gözleriyle Narin.
Ben şimdi öldüm mü?
Sustu kuşlar, çiçekler soldu...
Gülümsedi boncuk gözleriyle Narin yine sordu,
Bana nasıl kıydılar?
Bana nasıl kıydınız?”
Gerçekten kim, nasıl kıydı Narin’im sana? Ne biliyordun ya da ne gördün ki tüm köy suskun ama Türkiye ayakta... Biliyorum bir süre sonra Türkiye yine unutacak. Bir sonraki 4 yaşındaki Leyla’ya, 3 yaşındaki Müslüme’ye ya da 8 yaşındaki Narin’e kadar.
NASIL KAYBOLDU
Önce iki önemli başlıkta hafızalarınızı tazelemek isterim:
* 1980’lerde başlayan, 90’larda emniyet ve yargıya sızan, 2000’lerde TSK’nın büyük çoğunluğunu ele geçiren, 2010’larda devlette paralel yapı kuranları unutmayın. Onlar önce cemaat adı altında örgütlendiler, paralel yapı tamamlanınca delil ürettiler, TSK’nın en gizli odalarına girdiler, herkesi bir çuvala koyup hepsini hapse attılar.
* Siyasi partileri dinlediler, yalanlar yarattılar, kasetler çektiler.
* O hain girişimi Cumhurbaşkanı
1. Hakkâri Yüksekova’ya birlikte gittiğimiz Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş o yol haritasını ilk kez Hürriyet’e açıkladı. “Bağımlılığın her türlüsüyle mücadele ediyoruz” diyen Göktaş, ergenlerde ve çocuklarda dijital bağımlılığın olumsuz sonuçları olduğuna dikkati çekti. Bunun için de Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz başkanlığında yeni bir kurul oluşturulduğunu söyledi. Milli Eğitim ve İçişleri Bakanlığı’nın da yer alacağı kurul ilk toplantısını 10 Eylül’de yapacak. Mahinur Göktaş ilk etapta atılacak adımları şöyle açıkladı:
* “1 Ekim’de gerçekleştirmeyi planladığımız Dijital Bağımlılık ve Aile Çalıştayı’nda dijital bağımlılığı 3 ayrı grupla paralel oturumlarda ele alacağız.
* Birinci grupta bu konuyu çalışan STK’lar ve akademisyenler olacak.
O OYUNLARI OYNAYAN ÇOCUKLARLA GÖRÜŞÜLECEK
* İkinci grupta bu oyunu oynayan çocuklar olacak. Onların sürece dair motivasyonlarını anlamaya çalışacağız. Onlarla oyunda geçirdikleri süreyi, motivasyonlarını ve oyuna eşlik eden süreçleri ele alacağız.
* Üçüncü grupta ise yetişkinler yer alacak. Dijital bağımlılık sadece çocuklarla ilgili bir süreç değil, yetişkinlerde de bu çeşitli şekillerde oluyor. Hem bu konu ele alınacak hem de veli perspektifinden çocukların süreçte nerede yer aldıkları ile ilgili konuşacağız.
* Dijital bağımlılık sonucunda radikalleşme, intihar, boşanma gibi olumsuz, bireysel, aile temelli ve toplum temelli sonuçları da göz önünde bulunduracağız.”
2. NÜFUS ARTIŞ HIZININ DÜŞMESİ
1990’lı yıllardaki Hakkari başta olmak üzere Güneydoğu’yu, PKK terör örgütünün saldırılarını bugünkü gençler doğal olarak hatırlamayacaktır. Terörün maalesef en yoğun olduğu yıllardı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin mücadelesi, özellikle de son yıllardaki kararlılığı ile terörle mücadelede çok büyük başarılara imza atıldı. Bugün artık bambaşka bir Hakkari var. Hakkari Yüksekova’ya Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile birlikte gittik. Güler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu ile 3. Piyade Komutanlığı’nda inceleme ve denetlemelerde bulundu. 2.Ordu Komutanlığına bağlı ana ve ast birliklerle video telekonferans toplantısı yaptı.
GÜLER: AYAĞIMIZIN BASMADIĞI YER BIRAKILMAYACAK
Fotoğraftaki Milli Savunma Bakanı ve Komutanların yer aldığı masa, Yüksekova’daki Harekat Merkezi’nde. Merkezin diğer bölümlerini güvenlik nedeniyle görüntülemek mümkün değil. Ancak bilgisayarlar, özel sistemlerle dev ekranlardan topraklarımızın karış karış izlendiğini, kritik kararların verildiğini, operasyonların yürütüldüğünü söyleyebilirim. Yaşar Güler burada yaptığı toplantıda 2. Ordu’ya bağlı tüm birliklere “Gözümüzün değmediği, ayağımızın basmadığı yer bırakılmayacak” talimatını verdi.
Artık tüm bölgede huzur ve güven egemen... Milli Savunma Bakanı bu güven ortamına iki günde gelinmediğini hatırlattı, “Milletçe bir arada bulunmamızın ne kadar kıymetli bir şey olduğunu iyice, yavaş yavaş anlayarak ve sindirerek geldik” dedikten sonra dikkat çeken mesajlar verdi:
- “Bu huzur ortamını bir kere daha yitirirsek bizi nasıl günlerin beklediğini şimdi herkes tahmin edebiliyor artık.
- Bölgede de halk büyük baskı altındaydı, biz başından itibaren halkımızın genel tutumunu gayet net bir biçimde biliyoruz. Aslında o günkü düşünceleri ile bugünkü düşünceleri arasında bir fark olmadığını da net şekilde biliyoruz. Ancak örgüt tarafından baskılanmış, sesini çıkaramayan, aslında gerçekten örgütün yanında olmayan ama korkudan da bazen “-mış” gibi görünen bir halk.
TERÖRLE MÜCADELEDEKİ
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarihi bir adım atarak; hem görüşebileceğini söyledi hem de Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Şam yönetimi ile temasa geçmesini... Hemen sonrasında Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, Reuters’a yazılı olarak verdiği mülakatta, “uygun koşulların oluşması halinde Türkiye ve Suriye’nin ilişkileri normalleştirme çabaları kapsamında bakanlar düzeyinde bir araya gelinebileceğini” belirtmişti. Ne gibi hazırlıklar yapılıyor derken, bu kez Suriye Devlet Başkanı Esad, Halk Meclisi’nde konuştu. Türkiye ile ilişkilere özel bir bölüm ayırdı, bu bölüme de küresel ve bölgesel krizlere atıf yaparak, “düzeltilecek ilişkilerin düzeltilmesi için hızlı çalışma yapılması gerektiği” mesajı ile başladı.
ESAD’IN SÖZLERİNİN ŞİFRELERİ
Esad ilk dönemde yapılan normalleşme arayışları görüşmelerinin kayda değer bir sonuç vermediğini, üstelik her iki ülkenin de çözümsüzlükten hasar aldığını belirtti. Konuşmasında yeni dönem normalleşme arayışında kendi yol haritasını açıkladı. Bir anlamda;
* İki ülkenin de beklentilerini sıraladı. Türkiye’nin beklentilerinin terörle mücadele ve mülteciler, kendi beklentilerinin ise yine terörle mücadele ve çekilme olduğuna dikkat çekti.
* Ankara’ya bir anlamda referansa dayalı olarak yol almayı teklif etti.
* Suriye Arap Haber Ajansı’nın (SANA) aktardığına göre Esad’ın en dikkat çeken sözü “Dolayısıyla bazı Türk yetkililerin zaman zaman Suriye’nin çekilme olmazsa Türklerle görüşmeyeceğiz demesi doğru değil. Bu gerçeklikten uzaktır” oldu
* Üstelik müzakere sürecine ilişkin kendi yol haritası hakkında da bilgi verdi. Toplantıların yapılması, başlıklar üzerinde anlaşmaya varılması durumunda ortak açıklama yapılması.
ÖN ŞARTSIZ FORMÜLDE UZLAŞI