Ya da şöyle sorayım...
Bahar ayına yavaş yavaş yaklaşırken üzerinize yapışmış eşofmanlardan sizi ne vazgeçirecek?
Hemen söyleyeyim:
Kabarık etekler.
1947’de, savaş sonrası Christian Dior’un kum saati elbiseleri ve dar belli kabarık etekleri geri geldi, hem de hiç olmadığı kadar modernize edilmiş bir şekide.
Dior’un ikonik bar kostümünün modern yorumlarını Prada’dan Miu Miu’ya, Fendi’den Chloe’ye kadar birçok markanın defilesinde gördük.
Bu sezon kabarık etekler, basic tişörtler, ipek bluzlar, rahat trikolar, hatta biker ceketlerle kombinlenecek.
İlkbahar/yaz podyumlarına pandemi ile hayatımızın odak noktası haline gelen sayısız konfor trendleri devam etse de özlediğimiz zarif ve minimal en kadınsı parçalar mağazalarda yerlerini almaya başladı bile. Gerçi bunları giymek kolay, yeter ki gidebilecek yerimiz olsun...
Günü yakala ruhuyla oluşturulan koleksiyon tuhaf ve umursamaz fantezi ve masallara saygı duruşunda bulunmuş.
Pandeminin etkisinden olsa gerek, bu saygı duruşunu son dönemlerde birçok markada hissediyoruz.
H&M’in Studio parçaları, değer verme mantığıyla tasarlandığı için yıllar geçtikçe daha da özel ve dikkat çeken parçalar haline geliyorlar.
Birkaç sezon sonra giydiğinizde bile “Üzerindekini nereden aldın?” sorusu ile karşı karşıya kalıyorsunuz.
Bu sene ilk defa Studio müşterileri, geçmiş koleksiyonlardan değerli parçaları keşfetmeye davet ediliyor.
Maalesef özel arşiv parçalarından oluşan seçki sadece Berlin’deki Mitte ve Stockholm’deki Sergels Torg’da satışa sunulacak.
Sürdürülebilir kaynaklı malzemelerden üretilen koleksiyonun kilit parçaları siyah saçaklı kadife elbise, vega derisi diz üstü siyah çizme ve pantolonlar.
Bej ve siyah ağırlıklı koleksiyon, mercan turuncusu ve neon sarılardan oluşan elektrikli renk paletleriyle dengelenmiş.
Spor yaptığımızda giydiğimiz kıyafetlerin gündelik hayatımıza sızmasını ifade eden “athleisure” akımının, özellikle yaşadığımız süreci ve kısıtlamalardan dolayı sokakla ev arasında mekik dokuduğumuzu da göz önünde bulundurursak yeniden popüler olması hiç şaşırtıcı değil.
Aslında bizi bu akımla ilk tanıştıran Lady Diana olmuştu.
Oversize sweatshirt’leri, renkli taytlar ve aksesuvarlarla birleştirerek kullanan Diana’nın favori görünümlerinden biri olan athleisure, modanın rahatlamasına en büyük etken.
Hollywood starlarından, influencer’lara, sokak modasından, moda çekimlerine kadar her yerde gördüğümüz bu akım, zahmetsiz, bol ve marshmallow tonlarında olduğu sürece 2021 yazının yükselen trendleri arasında olmaya devam edecek.
Farklı stillerde, farklı desen ve renklere ev sahipliği yaparak defilelerde kendini gösteren bu akıma karşılık moda tasarımcıları “İnsanlara eşofman takımlardan başka ne verebiliriz?” sorusu ile baş başa kalmış durumdalar.
Nefes alan kumaşlar, sürdürülebilir tasarımlar, bakımı hızlı ve kolay kullanılan parçalar derken athleisure’ın aslında gelip geçici bir akım olmadığı hatta ilerleyen zamanlarda pandemi akımı diye adlandırılacağı kesin.
Peki, topuklu giymeyi özlemediniz mi? Her ne kadar eşofmanları şıklaştırmaya devam etsek ve athleisure’a kolay kolay sırtımızı dönemeyecek olsak da benim eşofmana karşı olan toleransım bitmiş durumda.
Büyük markalar ve zincir mağazalar haricinde erkeklerin kaliteli, sürdürülebilir kumaşlarla üretilen, tasarım odaklı, iddialı modellere sahip olması hiç kolay değil, özellikle Türkiye’de.
O yüzden ister algıda seçicilik deyin, ister mesleki deformasyon deyin erkeklerin ne giydiğine kadınlardan daha çok dikkat ediyorum.
Eğer güzel bir model görüyorsam da muhakkak nereden olduğunu soruyorum.
Son zamanlarda birkaç farklı ismin üzerinde çok güzel parçalar gördüm ve hepsi en beğendiğim kadın markalarından da biri olan Yasemin Özeri koleksiyonuna ait çıktı.
Vegan ve çevre dostu kumaşlardan oluşturduğu koleksiyonuyla benim favori markalarımdan birisidir aslında. Özellikle minimal, vücuda uyum gösteren, basit ve güçlü formları, kalitesi ve zamansız güzellik anlayışına hitap etmesi ile gardırobumun demirbaşlarındandır ama Museum by Yasemin Özeri adı altındaki erkek koleksiyonu inanın ayrı bir güzel.
Hele ki bazı parçalar var ki bizler için bile zamansız. Günümüzün hızlı tüketimi hedefleyen moda anlayışına karşı, yavaş ve etik bir moda anlayışını benimsemek istiyor ve cinsiyetsiz tasarımları beğeniyorsanız hem kadın, hem erkek koleksiyonundan çok özel parçaları gardırobunuza ekleyebilirsiniz.
Ayrıca Yasemin’in çok yakın zamanda yurtdışında çok iyi yerlere geleceğine eminim. Hatta yabancı dergilerin radarına girmeyi başarmış bile.
Bir sonraki adım yurtdışı satış noktaları olsun da göğsümü kabartacak bir markanın daha haklı gururunu yaşayalım.
Deneyimledikçe bir kez daha âşık olduğumuz Türkiye’ye sonunda kar yağdı ve hasretle beklediğimiz dağ sezonu açıldı.
Kapılar kapalı olduğu için yurtdışına gidemeyenler için söyleyebileceğim şey şu ki boşuna Alplerin hayalini kurmayın, burnumuzun dibinde Alpler gibi Eciyes var(mış).
Yıllardır kayak yapan biri olarak yurtiçi ve yurtdışında birçok yeri deneyimledim ama Türkiye’de Erciyes’in pistleri kadar güzelini görmedim.
Bir pistten diğer piste kayarak gitmenin keyfi maalesef çok az lokasyonda mevcut ama saatlerce kayma lüksü ülkemizde konum itibarıyla maalesef yok diye düşünürken, ne kadar yanıldığımı anladım.
Hep aynı yerlere gitmekten, her fırsatta başka ülkelerin imkanlarından yararlanmaktan dolayı ülkemden ne kadar uzak olduğumun farkına vardım.
Daha önce gitmediğim yerlere gittikçe yabancıların kendi topraklarımdan daha fazla bilgi sahibi olduğunu görmek kendimi kötü hissettirdi açıkçası.
Hep Erciyes’in methini duyduğum halde bir türlü önceliklerim arasına koymamıştım. Ta ki birkaç gün öncesine kadar.
Bunların en yenisi New York’ta bulunan Juilliard School öğrencilerinin yer aldığı caz performansıyla Fendi Renaissance–Anima Mundi projesi.
Fendi farklı bir yaklaşım ile genç caz müzisyenlerinin yeteneklerini göstermeyi ve sanatçılarla dünya arasındaki bağını vurgulamayı seçiyor.
Hatta onları desteklemek için öğrenci burslarını kapsayan özel bir bağış programı da başlatıyor.
Son zamanlarda yapılmış en iyi proje.
YouTube’da yayınlanan bu muhteşem caz performansını dinlemenizi tavsiye ederim.
Kaliteli müziğe hasret kaldığımız bu günlerde kulağınızın pasını silmeniz için şahane bir seçenek.
Son ses caz eşliğinde özlediğimiz New York silüetini izlemek apayrı bir keyif.
New York demişken, 38 saniye süren “Sex and the City” tanıtımı kafamızda bir sürü sorunun dolaşmasına sebep oldu.
Dolayısıyla online alışveriş, bazıları için eğlence veya ihtiyaç olmaktan çıkıp zulüm haline dönüşüyor.
Herkes için online alışverişi kolaylaştıran ve daha avantajlı hale gelmesini sağlayan püf noktaları var.
Mesela online kıyafet alışverişinden uzak duranların en yaygın gerekçesi, bir ürünü denemeden satın almak istememeleri. Aslında internet, şüpheci moda meraklıları için dipsiz bir kuyu. Önemli olan bilginin nasıl kullanılması gerektiğini çözmek.
Eğer almak istediğiniz markanın kalıplarını biliyorsanız yani normal hayatınızda mağazasından alışveriş yapıyorsanız işiniz çok kolay. Ama hiç bilmediğiniz bir markadan alışveriş yapacaksanız, ilk yapmanız gereken ürün bilgisine odaklanmak.
Birçok marka fotoğrafta kıyafeti giyen mankenin vücut ölçülerini veriyor...
En doğrusu bu ölçülerle kendinizinkini karşılaştırıp kalıp detaylarını okumak.
O zaman hata payınız sıfıra düşüyor.
Her ne kadar sağlık ve ekonomi anlamında insanlığı zora soksa da hangimizin hayatını düzene sokmadı ki?
Evet, yapış şekli hepimizi hırpaladı ama şöyle geçen senenize uzaktan baktığınızda hiç mi uzun zamandır şikayet ettiğiniz, yorulduğunuz, mutsuz olduğunuz, yapmaya cesaret edemediğiniz şeyleri “madem sen yapamıyorsun, ben sana zorla yaptırırım” dediğini fark etmediniz?
2020 ezber bozan bir yıl oldu. Aynı Mevlana’nın “Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol.
Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın.
Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme.
Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?” sözüne benzetiyorum.
Evet enerjisel olarak çok derin bir yılı geride bıraktık.
Hayatımızı tam anlamıyla altına üstüne getirdi ama kendi adıma şunu söyleyebilirim ki tüm zorluklara rağmen en son gününe kadar hayatıma katkısı çok oldu.