Belki başlangıçcıklar yaptı ama ilk defa sonucu gollerle aldı. Hagi, Neill geldikten sonra sistemini değiştirdi ve 4-1-4-1’e döndü. Defansın önünde oynayacak tek oyuncuda tercihini oyunu okumayı bilen ve pozisyon bilgisi olan Neill’dan yana kullandı. Bu kabul edilebilir ama Cana’yı hala stoper oynatmak bence doğru değil. Aynı sistemin 3 günde bu kadar farklılık göstermesi oyuncuların kerameti.
Galatasaray’da, kaybedilen Gaziantep maçının kadrosu, Serkan’ın gelmesi ve Sabri’nin yerinin değişmesi haricinde aynıydı. Fakat Sabri sadece pozisyon değiştirmedi maçı da değiştirdi. Sabri’nin orta sahadaki isteği, presi ve enerjisi takımın havasını değiştirdi. Kazım, geldiğinden beri ilk defa rahat, etkili ve kendinden emin oynadı. Topu saklaması ve çizgiyi iyi kullanması ile maçın iyileri arasına girdi.
3 günde değişenler
Sabri’nin orta sahaya geçmesi ile dinamizm kazanan orta alan.
Galatasaraylı futbolcuların artık iki şeyi düşünmesi lazım;
1-) Kupanın tek şansları olduğunun bilincinde olmaları.
2-) Turun, iki maç sonunda geleceği gerçeğini unutmamaları.
Hagi’nin, oyuncularına kupanın önemini yeterince anlattığı aşikar ama bunu futbolcularının ne kadar iyi anladığı maçlar sonunda belli olacak.
Neill ile Kewell geri dönünce defansta ve önde sorunlar bir nebze olsun düzelir diye düşünürken daha kötü oldu. Galatasaray önde top tutamayıp pozisyon bulamazken, defansta bariz hatalarla pozisyonlar verdi. İşin en üzücü tarafı; bu pozisyonları verdiği ve golleri yediği takımın, Türkiye’de bu konularda en çok sıkıntı yaşayan ekiplerin başında gelen Gaziantepspor olması.
Galatasaray’ın maça başlangıcı ile ilk yarıyı bitirmesi arasındaki fark; uyuyan ve uykudan kalkmış insanın ruh hali gibiydi. İlk golü yedikten ve ikinci golü yemekten zor kurtulan Galatasaraylı oyuncular kupanın gittiğinin farkına varıp maça geri dönmeye karar verdiler.
Hagi anlaşılan o ki son kozlarını oynamaya karar verdi. Baktı ki, bu takıma birşeyler öğretmeye geçireceği vakit boşa geçecek; direkt sonuca gideceği şekli yani beklentiyi oynadı. Ofansif oyuncuların fazla olduğu ve daha çok golü düşünen bir takımla sahaya çıktı. Bu oyun tarzının sonucu beklendiği ölçüde olmadı belki ama en azından oynaması gerekeni oynadı.
Maç aslında çok sert değildi ama oyun sakatlıklar yüzünden iyi tempoda başlayamadı. G.Saray’da Barış sakatlanıp çıktı. Aslında çok normal, yönetimi sakatlanmış bir takımın oyuncuları sakatlanmış çok mu!
G.Saray’da sakatlıklar kabus gibi takımın üzerine çökmüş durumda ve hiç bitmez. Neden mi? Yönetimin aldığı ‘ah’lar çıkıyor da ondan.
Kimler forma giyiyor!Beğenilmediği açıkça ortada olan Hagi’nin oyun anlayışı ile beraber Galatasaray, ne oynadığı sahada belli olan bir takım haline döndü. Tabii beklentimiz Galatasaray’ın ne oynadığını bilen ofansif bir takım olması. Ama bu kadro ile ofansif oynamayı düşünmek intihar olur. Takımda Arda dışında 2-3 hamle sonrasını, bırakın düşünecek, aklına getirecek tek oyuncu yok. Hadi geçtim üç hamle sonrasını, top ayağına geldikten sonra ne yapacağını bilen oyuncu sayısı bile az. G.Saray’da kimler forma giyiyor inanılır gibi değil.
Bursaspor’un golünde hem ofsayt hem de Miller’ın eline gelen top var. Bunlar golü tartışmalı hale getiren durumlar. Ama bu, Bursaspor ve Ertuğrul Sağlam’ın aradığı santrforu bulduğu gerçeğini örtmez. Miller bir teknik direktörün ve oyuncuların isteyeceği tarzda bir oyuncu. Topu tutan, verkaç yapabileceğin ve en önemlisi iyi ön direk koşusu yapan zeki bir forvet. Turgay, Batalla ve Sercan onu anlarsa çok gol atarlar. Bu mağlubiyet toparlanma sinyali veren Galatasaray’ı tamamen dibe itti. Bundan sonra Galatasaray tamamen Türkiye Kupası’na konsantre olacak. Ligde ise iddiası olmadığı için hem aşağısı hem de yukarısı için ‘belirleyici’ takım olur.
İyi ki varsın kaleci Ufuk...
UFUK, yediği golle maçın önüne geçen adam oldu. Aslında birçok kişiyi kurtaran adam oldu. Yediği bu gol G.Saray’daki sonunu hazırladı ama bu durumdan “Oh be” diye rahatlayanlar olmuştur. Mesela mağlubiyeti Ufuk’un üzerine bırakacak ve tepkilerin kaleye yönelmesinden memnun olacak Adnan Polat. Mesela ofsayt golü göremediği için maçın önüne geçecek ve eleştirilecek olan hakem ve yardımcıları memnun. Mesela sahada hiçbir varlık gösteremeyen başta Kazım, Emre önderliğindeki bütün oyuncular “Yırttık” demiştir. Ufuk’un yediği golde büyük hatası vardı ve kötüydü. Peki, onun bu hatasını kapatacak sahada Galatasaraylı oyuncular var mıydı? Hangi oyuncu için iyi diyebiliriz? Geldiğinden beri iyi oynayan Culio bile sahada yok. Yekta etkisiz. Stancu çabuk ama bu atletizm değil.
BEĞENDiM
Golü ofsayt ama aranılan forvet özellikleri olan Miller.
Sanki sadece Trabzonspor puan kaybedecek ya da Trabzonspor’un kaybedeceği puanlar iki ile çarpılacak gibi bir durum var ortada. Ligin hala ne yaptığını bilen tek takımı Trabzonspor’dur. Önünde çok zor maçlar var ve bu maçlar Trabzonspor için ne kadar zorsa rakipleri için de bir o kadar zor. Trabzonspor bu sene şampiyon olur. Neden mi?
- Şenol Güneş’in kompleksten uzak, panik yapmayan ve sorun çözen teknik adamlığı sayesinde.
- Şenol Güneş’in rakip kim olursa olsun kendi mantalitesini ortaya koyan ve kabul ettiren cesur futbolu sebebiyle.
- Şenol Güneş’in kim olursa olsun hak edene formayı veren, hak edene cezayı veren adaletli tavrı sebebiyle.
- Şenol Güneş’in isimlerden oluşan 5 yıldızlı takımla değil ama takım olmuş 5 yıldızlık oyun anlayışı sebebiyle.
- Şenol Güneş’in Jaja,Yattara ve Colman’ı oynamaya mecbur eden, Serkan, Burak ve Umut’u tekrar futbola döndüren felsefesiyle şampiyon olur.
O gol sayılmaz!
TÜRK Telekom Arena Stadı’nın açılışında sayın Başbakan’a yapılan protesto uzun süredir yaşananların bir patlaması gibiydi. Bu yeni ve muhteşem stadın yapımında herkesten daha çok ve nerdeyse tek başına emeği var denilebilecek bir insana yapılan protestonun kulüpçülükle pek alakası yok bence. Evet stada gelenler Galatasaray taraftarı ve ortaya nasıl muhteşem bir eser çıktığını gözleri ile görüyorlar. Buna rağmen bu tepkiyi göstermenin anlamı ne olabilir?
Protestonun 4 sebebi varSayın Başbakan’ın Fenerbahçeli olması gibi basit bir gerekçe, böyle bir statta büyük emeği olan bir insana tepkinin sebebi olamaz ve mazur gösteremez. Protestonun bence farklı sebepleri var:
- Siyasi görüş itibarı ile farklı düşünen insanların her şeye rağmen tepki gösterme düşüncesi.
- Galatasaray’ın 3 yıldır süregelen ve bu sene erken ligden kopma ile tavan yapan başarısızlığı.
- Galatasaray yönetiminin kötü gidişatı unutturmak adına açılış için yanlış zamanlama yapması.
- Anadolu kulüplerinin son birkaç yıldır ligde kurdukları üstünlükle 3 büyükler tabusunu yıkmaya başlaması.
Ben sayın Başbakan’a ve genel anlamda diğer takımlarda yapılan protestoları yukarıda yazdığım 4. sebebe bağlıyorum. Kaldı ki, diğer takım seyircilerinin protestolarının bilinç altındaki sebebi de bu bence. Sayın Başbakan ve kulüp başkanlarına tepkilerin kıvılcımı buradan başlıyor ve diğer sebepler sadece ateşi tutuşturuyor. Uzun yıllardır 3 büyük takımın ligimize ambargo koyduğu ve en çok taraftara sahip takımlar olduğu artık kabullenmenin ötesinde bir kanundu.