Hakan Ünsal

Kanatlar uçurdu

23 Aralık 2011
BEŞİKTAŞ ilk yarının son maçına eksikleri ile çıktı ama karşısında da oyuncu ve kafa olarak eksik bir Karabükspor vardı.

Karabük’ün kağıt üzerinde bir forveti vardı ama bunun sahada uygulamada olmaması Beşiktaş’ın kendi ceza alanında tehlike yaşamamasının ana sebebiydi. Beşiktaş’ın zaten disiplinli ve mücadeleci bir orta sahası var ve bu bölge çoğu maçta olduğu gibi dün de rakibine üstünlük kurdu. Geriye rakip alanda yapılacak organizasyonların çeşitliliği ve kalitesi kalıyordu.

İDARE ETTİ

Maçta golün ilk yarının sonlarına kadar gelmemesinin sebebi Orkun ve Beşiktaş ileri uç adamlarının bonkörlüğü idi. Yoksa maç daha ilk yarım saatte 3-4 olurdu. İlk yarıda Ekrem ve Edu iki kenarda iyi oynadılar ve Beşiktaş’ın baskısına katkı sağladılar. Hem kenardan top taşıdılar hem gol pozisyonuna girdiler hem de Hilbert ve İsmail’in iyi oyununa eşlik ettiler. İkinci yarı Carvalhal ile Bülent Hoca’nın değişiklikleri ve Beşiktaş’ın konsantresini yitirmesi sonucu dengelenir gibi oldu ama sonucun değişmesi mümkün değildi. Karşılaşmanın tek golle bitmesi kaçırılan basit goller yüzündendi. İlk yarıda müthiş oyun oynayan, ikinci yarı idare eden Beşiktaş istediğini aldı.

BEŞİKTAŞ ATMAZSA

Golün gelmesi malumun ilanı gibiydi. Beşiktaş için kendisini tehdit edebilecek tek nokta kaçıracakları gollerdi. Çünkü Karabük’ün bırakın pozisyona girmeyi, Shelton dışında topu rakip alana taşıyacak adamı yoktu.Karabük’ün bu maçtan puan alabilmesinin 2 yolu vardı. Birincisi Almeida, Ekrem ve Edu’nun girdikleri pozisyonları atamaması, ikincisi Orkun’un müthiş maç çıkarması ile olurdu.

MAESTRO

İspanya’da oynadığı maçlarda hayranlık uyandıracak kadar iyi oynayan bir oyuncuydu. Beşiktaş’a geldiğinde “çete”, “alem” derken sahadan koptu. Kadroya girememeye başlaması sonucu kendine çeki düzen vermesi ile hem kendi hem Beşiktaş kazandı. Futbol topu ile samimiyeti bazen aşırıya kaçsa da dozunu ayarladığında topla dans eden ve takımı maestro gibi yöneten bir adam oluyor Fernandes. Sonuç; nefis asistler ve kazanan Beşiktaş.

Yazının Devamını Oku

Nostalji ve gelecek

22 Aralık 2011
GALATASARAY’ın yılın son maçına ezeli rakibi Fenerbahçe’nin, Antalya’daki puan kaybı yaşaması sonucu daha istekli çıkacağı beklenen bir durumdu.

Fakat karşısında en az kendisi kadar maçı isteyen bir Manisaspor vardı. Maç öyle bir başladı ki daha ilk çeyrekte top iki kale önüne bazı maçların toplamı kadar gitti, geldi. Takımlardaki bu dalgalanmanın ana sebebi orta sahaydı, çünkü...
1-İki takımda kazandığı topu orta sahada engel görmeden, rakip alana taşımayı başardı.
2-Rahat geçilen orta alanlar, forvetlerin defansı eksik yakalamasını ve hücum girişlerini sağladı.
Bu durumda, rakibin bu kadar rahat gelmesine alışık olmayan Ujfalusi sinirlendi. Defans şaşkınlık yaşadı. Galatasaray’ın bugüne kadar iyi oynadığı ya da kötü oynadığı maçlarda ana etken hep orta sahaydı. Eğer Melo ve Selçuk topa sahip ve kontrol eden tarafsa, Galatasaray oyunun ve maçın hakimi oldu. Mersin İY, Gaziantepspor ve Beşiktaş maçları hep rakiplerin orta sahada daha iyi olduğu ve Galatasaray’ın sıkıntı yaşadığı karşılaşmalardı.
Bunu gören Kemal hoca da dün gece doğal olarak orta sahasını kalabalık tuttu. Ayağa iyi oynayan oyunculara şans verdi. Galatasaray’ın ilk yarıdaki dağınık görüntüsünün sebebi, Manisaspor’un iyi pas yapmasıydı.

GEÇMİŞİ HATIRLADI

GALATASARAY sezon başlangıcı ve devamında şöyle bir takımdı...

Yazının Devamını Oku

Hızlı ve öfkeli

19 Aralık 2011
BEŞİKTAŞ’ta, sakatlıkları bulunan Portekiz Hücum Üçlüsü’nün eksikliği İnönü Stadı’nda hissedilmese de, Samsun deplasmanı ciddi manada gözlerin bu üçlüyü aradığı bir maç oldu.

Beşiktaş’ın bu konudaki en büyük şansı bu sakatlıkların önemli maçların olduğu periyotta gerçekleşmemiş olmasıydı.
Futbolda bir rakibe üstünlük sağlamanın en önemli yolu karşı tarafı kendi silahıyla vurmak ya da onun en güçlü tarafını elinden almaktır. Bu çerçevede bakarsak; Beşiktaş’ın orta sahasının ligin en mücadeleci ve disiplinli takımı olduğunu, arkadaki defansın agresif ve basit oyunu ile bu orta sahayı desteklediğini ve önde oynayan kaliteli ayakların bütünü tamamladığını söyleyebiliriz.
O zaman Samsun neden iyi oynadı?

1- Beşiktaş’ın hücum hattının eksik olması büyük avantajdı ve Samsun defansı Kemal ile Mustafa’ya yakın oynayıp, top almasını engelledi.

2- İlk yarı müthiş bir orta saha mücadelesi vardı ve Samsun, rakibinin en güçlü yanı olan ‘mücadele’yi daha fazla ortaya koydu.

3- Samsun’un yaptığı iyi işleri tamamlaması için geriye kalan tek şey Beşiktaş defansını dengesiz yakalamaktı ve bunu kazandığı topları hızla öne oynayarak yaptı.

KANATSIZ KARTAL

BEŞİKTAŞ maçın ikinci yarısında daha fazla risk alarak oynadı. Bu riskin sonucu Samsun’a ciddi kontra şansları da tanıdı ama ev sahibi takım yakaladığı 6-7 önemli kontra pozisyonunda ya yavaş kaldı ya da sonucu alamadı. Maçın kırılma anı da bu dakikalarda Fink’in kaçırdığı pozisyon oldu. Beşiktaş maç boyunca iki kenarı kullanamamasından kaynaklanan dezavantajdan dolayı oyunu hep göbekten oynamak zorunda kaldı. Bu da bütün kenar organizasyonlarını İsmail-Hilbert ikilisinin üzerine bıraktı. Carvalhal normal olarak hücum bölgesine oyuncu takviyesi yaparken Petkoviç ‘kontradan gol buluruz’ diyerek seyretmeyi tercih etti.

Yazının Devamını Oku

Sadece 20 dakika

17 Aralık 2011
FENERBAHÇE ve Trabzonspor gibi iyi konsantrasyon gerektiren iki önemli takıma karşı oynanan çarpıcı oyun ile alınan sonuçlar, doğal olarak Galatasaray’dan beklentileri artırmıştı.

Fakat maça başlangıcı iyi yapan Orduspor oldu. 20 dakikalık istekli ve tempolu oyunlarını 2 önemli strateji ile desteklediler.

1- Galatasaray defansına baskı yapıp rahat başlangıcı engellediler.
2- Melo’ya top aldırmayarak oyun kurgusunu ve çıkışını engellediler.
Fakat Orduspor adına maç 20 dakika sürdü. Kalan 70 dakikada Galatasaray oyunu istediği gibi oynayan ve yönlendiren taraftı. Galatasaray maça geç kaldı ama erken kopardı.

ATARYEMEZ...

GALATASARAY, rakip ceza alanına geldiği ilk doğru düzgün atakta golü buldu. Gol sarı kırmızılıların son haftalarda iyi oyun ve goller atmasının sebebi olan bek bindirmesi sonucu; Eboue’nin ilk çıktığı pozisyonda oldu. Galatasaray artık gol yüzdesi yukarılarda bir takım oldu. Pozisyona çok girse de az girse de atıyor, ama burada çok önemli olan nokta ilk golü atan taraf olması. Çünkt Galatasaray Ujfalusi-Semih defansı ve Melo-Selçuk orta sahası ile rakibin önüne 2 set koyan, böylece göbeği çok iyi kapatan ve öne geçince pozisyon vermesi, gol yemesi zor bir takım haline geliyor.

YILIN TRANSFERİ....

BİR forvetten ne beklersiniz... Gol atmasını; atıyor. Top saklamasını; saklıyor. Servis yapmasını; saklıyor. Sadece bunları bile yapması yeterli iken, Elmander bunlarla yetinmeyip, geriye hatta kendi ceza sahasına kadar gelip yardım ediyor. Bitmedi. Bazen bir 10 numara gibi top sürüp araya gol pasları atarak pozisyon hazırlıyor. Yani sahanın her bölgesinde ve o bölgenin gerekliliğini en iyi şekilde yapan bir oyuncu. ‘Joker oyuncu’ tanımını yeniden yaptıracak kadar farklı ve etkili oynayan Elmander şimdiden Galatasaray’da yılın transferi oldu.

Yazının Devamını Oku

Güle oynaya

11 Aralık 2011
GALATASARAY daha maçın başı sayılabilecek dakikalarda ve kaleye ilk geldiği pozisyonda golü bulunca yanına rahatlık ve özgüveni de arkadaş olarak aldı, maçın ilk yarısını istediği gibi şekillendirerek rahat ve kolay tamamladı. İlk yarının büyük bölümünü kendi yarı alanında geçiren ama Trabzonspor’un baskı kurmasına izin vermeyen oyunda bunu sağlayan Melo ve Selçuk’un sakin kalabilme ve top kaybetmeme özelliğiydi.
İlk yarıda Galatasaray’ın rahat olmasını sağlayan bir başka etken de Trabzonspor’un hücumcu kenar oyuncularının etkisizliğiydi. Henrique ve Halil kanat oyuncusu özelliği olmayan oyuncular olduğu için oyun orta alanda geçmeye başladı ve bu noktada Galatasaray orta sahası direksiyona geçti. Kırmızı kart zaten maçı bitiren andı ve o dakikadan sonra işin gerçeği mücadelenin de zevki kalmadı.
Kırmızı olmamalıydı
Kuddusi Müftüoğlu gösterdiği kartta hatalıydı. Bir temas var ama bunun karşılığı kırmızı olmaz. En fazla sarı olmalıydı. Diğer taraftan da Burak’ın da çift sarı karttan oyun dışı kalması gerekirdi.
NE ANLATACAKTI
GALATASARAY için Trabzon deplasmanı zor bir maç olmanın ve zirveyi bırakmamanın ötesinde iki farklı beklentiye de cevap vermesi açısından önemliydi. Birincisi, Fenerbahçe derbisinde oynanan oyunun sebebinin ne olduğunun anlaşılması, ikincisi de Emre Çolak’ın formayı emaneten mi aldığının cevabını vermesiydi.
NE ANLATTI
GALATASARAY zirve için iddialı Trabzonspor’u rahat yenerken önemli mesajlar verdi.
- Melo-Selçuk ikilisi Galatasaray’a ve kenar beklerinin iyi oyununa büyük katkı sağlıyor.
- Emre görevini yaptı ama formayı tamamen almak için biraz daha çalışması lazım.
- Elmander oynadığı oyunla Galatasaray için tam bir piyango ve kazandırıyor.
- Beklenenden erken oturmaya başlayan sistem ve kadro meyvelerini veriyor.
- Galatasaray üstüne koyarak gidiyor ve bundan sonraki yıllar daha güzel olacak.
Yazının Devamını Oku

Siyah ve Beyaz

9 Aralık 2011
CARVALHAL’in yoğun ve önemli maçları düşünerek Almeida’yı kenarda tutması Beşiktaş’ın Manisa yarı alanında sıkıntı yaşamasına sebep oldu.

Manisaspor’un kalabalık ve kademeli orta sahası siyah beyazlı oyuncuların topu daha çok kendi yarı alanında gezdirmesi ile sonuçlandı. Pektemek’in geçen maçlarda iyi yaptığı, atılan topu saklama özelliği devreye giremeyince maç ya Quaresma’nın yetenekli ayaklarına ya da bir duran top organizasyonuna kalmıştı.
Beklenen Quaresma ve duran topun birleşmesinin sonucu gol olunca rahatlayan Beşiktaş oyunu tamamen kontrolü altına aldı. Manisaspor’un tutmayan planını değiştirmeye çalışması, o ana kadar etkisiz gözüken Mustafa Pektemek’e haftanın golünü attırdı. Maçın ilk yarısı ve ikinci yarısı Beşiktaş’ın renkleri gibi siyah ile beyaz kadar farklı idi. İlk yarısında zaman zaman zorlanan ama ikinci yarısında zevkli maç izlettiren Beşiktaş vardı.

DÖNÜM NOKTALARI

BEŞİKTAŞ sezona başlangıcı ile bugün geldiği nokta arasında ciddi değişimler yaşadı. Bu değişimler Beşiktaş’ı zirvenin ve ligin iddialı takımı haline getirdi.Peki ne bunlar?
1-Guti gibi devamlı konuşulan ve sorun olmaya başlayan bir oyuncu ile yollar ayrılarak problemin biri çözüldü.
2-Carlos ‘’emanetçi’’ teknik adam düşüncesinden sıyrılıp asli görevini yapmaya başladı ve saygı kazandı.
3-Q7’nin kaptanlık bandı ile daha fazla sorumluluk alması, takıma liderlik yapması sağlandı ve forma girdi.

Yazının Devamını Oku

Fatih Terim farkı

8 Aralık 2011
GALATASARAY’ın maça başlangıcındaki isteği, baskısı ve presi Fenerbahçe’nin sahasında mahkum olmasını ve rakibinin üstünlüğünü kabul etmesine sebep oldu.

Elmander maçın yıldızıydı ve harika oynadı. Sürpriz Emre Çolak’da böyle bir maçta gösterdiği performansla takdiri hak etti. Aslında Galatasaray’da bütün oyuncular vasat bile diyemeyeceğimiz kadar çok iyi oynadı.
Galatasaray bu maçla uzun zamandır ligde yaşadığı kötü günleri ve yılları geride bıraktığı bir milat olan derbi kazandı. Yepyeni hatta ‘’Toplama kadro’’ diye tabir edebileceğimiz bir takım olmasına rağmen bu kadar kısa sürede gelinen nokta ileride Galatasaray’ın neler yapabileceğini ortaya koyuyor.
Fatih hocanın bir takım üzerindeki etkisinin ne ya da nasıl olacağının en büyük kanıtı Fenerbahçe derbisidir. Oyunculardaki hırs, istek ve özellikle motivasyonun Fatih Terim ürünü olduğu bir gerçek. Zaten Galatasaray’daki bu kadar kozmopolit kadroyu bir arada tutabilecek tek kişi Fatih Terim’di. Ortaya çıkan sonuç şu.

Daha iyileri gelir

Doğru yönetim, doğru hoca ve doğru oyuncular olunca sonuç daha çabuk ve etkili alınıyor.
Bu daha işin birinci kısmı. Galatasaray devre arası ve devamında sezon sonu yaşacağı transferlerle gelecek yıllarda zirvenin değişmeyen takımı olacak. Bunu yaparken alınacak oyuncular en az takımdakiler kadar hatta daha iyi isimler olacak.

Kocaman bir hata

Fatih Terim önemli bir derbi için risk sayılacak bir tercih yapıp Emre’yi oynatmak suretiyle çift forvet sahaya çıkıp maç kazanma niyetini net ortaya koymuşken, diğer tarafta Aykut Kocaman önde Alex’i sağında Bienvenu’yü sahaya sürüp orta sahada kalabalık olma düşüncesi ile bir puanı ya da kaybetmemeyi düşünmüştü.

Yazının Devamını Oku

Derbi ayarı

4 Aralık 2011
GALATASARAY’ın cezalıları ve sakatları ile eksilen kadrosunda Semih’in de forma giymemesi, Fenerbahçe derbisinde oynayacak futbolcuları riske atmama adına yapılmış bir hamle idi.

Bu ayar içinde iyi durumda olmamasına rağmen Sercan’ın ikinci forvet olarak sahaya sürülmesi de vardı. Burada ise önce Gençler’i yenmek, sonra derbiyi kazanıp lider olabilme şansını değerlendirme düşüncesi vardı.
Maçın ilk yarısı G.Saray’ın topa sahip olduğu ama ceza sahası etkinliğinin olamadığı bir görüntüde geçti. Çift forvetle oynayan G.Saray ceza sahasına giremese bile rakip alanda gözüktü. Bir de tek forvetle oynadığını düşünün... O zaman rakip alanda bile kalmakta zorlanan bir G.Saray olurdu. Sarı kırmızılı ekibin etkili olması zordu çünkü;
- İki kenarda oynayan Riera ve Aydın’ın üretkenlikten uzak, önde oynayan Baros-Sercan’a pozisyon hazırlayamayan oyunları.
- Öne oynadığı zaman etkili olup goller ve asistler yapan Selçuk’un orta sahada fazla çakılı kalması sonucu gelmeyen final pasları.
- Baros’un istekli olmasına rağmen, yan yana oynamamalarından kaynaklanan uyumsuzluk ve Sercan’ın hazır olmayan durumu.
Galatasaray’ın topa sahip olma oranında istatistiklere belki de en fazla yansıyan maçı olmuştur. Ama bunun yanıltıcı olduğu Gençlerbirliği ile oynayan Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın oynadığı maçlarda da gözüktü. Gençlerbirliği topu veren ve rakibin üzerine gelip hata yapmasını bekleyen bir ekip. Galatasaray bu anlamda Gençlerbirliği’nin tek silahı olan çabuk hücumlara izin vermeyerek doğru iş yaptı.

TAM ZAMANINDA

İZLEYENLERİ uyutan maçın heyecan vermeye başladığı, karşılıklı temponun arttığı ve kale önünde pozisyoncukların olmaya başladığı dakikalarda Fatih Hoca’nın, maçın etkisizleri Riera ve Aydın’ı oyundan alma hamlesi golle sonuçlandı. Emre’nin oyuna girdikten sonra, ayağına gelen topları olumlu kullanması ve etkili paslar atması Galatasaray’ı rahatlatırken, birkaç maçtır sarı kırmızılı takıma alıştığını göstermeye başlayan ve kariyerine yakışır oyun oynayan Emmanuel Eboue hem iyi defans yaptı hem de ofansif anlamda etkili oldu.

Yazının Devamını Oku