×
Maçları seyrederken sade, gösterişsiz, işini yapan ama çok dikkat çekmeyen bir oyunu var. Hatta, Mancini’nin onu niye tercih ettiği de çok anlaşılamamıştı. Önce pozisyonunu tarif edelim. Defansın hemen önünde Melo-Selçuk ikilisinin arkasında oynayan Galatasaray’ın hem bireysel hem de takımsal performansına önemli etkileri olan bu oyuncu, sistemin şifresi. Peki Cimbom’un çehresini son iki maçtır değiştiren Ceyhun Gülselam, bu kadar mı önemli ve iyi oyuncu?
NELER YAPIYOR?
CEYHUN, defansta Chedjou-Hakan ikilisinin hemen önünde rakibi karşılayan, aynı zamanda onlara yardım eden, atakları engelleyen, hatta durduran oyuncu pozisyonunda olmasıyla, defansın pozisyon hatası yapmasını engelleyen Galatasaray’ın az pozisyon vermesini, hatta gol yemeden maçları bitirmesini sağlayan en önemli etken.
BAŞKA GÖZLE BAKIN
CEYHUN olmadığında Melo, çok daha defansif, arkada kalan, tembelleşen ve ofansif gücünü çok kullanan bir oyuncu değildi. Ama Ceyhun’un varlığı Melo’yu rakip alanda çok daha etkin hale getirdi. Selçuk, Ceyhun’un varlığını hissettiğinden beri G.Saray için rakip alanda çok daha üretken bir oyuncu olmaya başladı. Ama Selçuk da 1-2 hafta sonra çok daha ofansif bir oyuncu olacak.
Birbirini tetikleyen bu sebepler sonucunda Galatasaray, daha ofansif, daha çok pozisyon üreten ve daha çok gol atan bir takım oldu.
Peki bütün bunların olmasının sebebi Ceyhun mu? Bir de maçları bu gözle seyredin.
FARKLI OYNAYANLAR
LİGDE ikinci yarı her zaman zordur, geride kalırsanız tekrar toparlanma şansı bulamazsınız. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş üçlüsü şampiyonluk yarışının baş aktörleri... Fenerbahçe’nin puan olarak önemli bir avantajı var. Ama buna rağmen, bu sezonun şampiyonunu belirleyen takımın Galatasaray olacağını düşünüyorum. Şöyle ki; Beşiktaş ile kendi sahalarında oynayacaklar. Kazanırlarsa, Beşiktaş’ı yarışın dışına iterler.
FİKSTÜR ÖNEMLİ
F.Bahçe’yle de Arena’da karşılaşacaklar. O derbiyi de galip bitirirlerse, sıralama değişebilir. Ama en önemlisi fikstür olacak. Önümüzdeki 1 ay Galatasaray’ın şampiyonluk yarışında söz sahibi olup olmayacağını netleştirecek maçlara sahne olacak. Lig, kupa ve Şampiyonlar Ligi karşılaşmaları, hem fiziki hem de mental olarak yorucu ve zor bir dönem yaşatacak Galatasaray’a... İşte bu dönemde Galatasaraylı oyuncular ve teknik heyetin performansı, takımın sıralamadaki yerini ortaya koyacak.
ROBERTO MANCINI PLANLARIN NERESİNDE?
G.SARAY’ın ilk yarının ortalarında bir takım için sarsıcı ve kırıcı olan değişimi, çabuk, hatta başarılı olarak atlatması önemli bir süreçti. Şimdi bu sürecin devamı için çok ciddi ama bir o kadar da soru işaretleri ortaya çıkaran transferler yapıldı. Yabancı sınırlaması sıkıntısına rağmen Telles, Hajroviç ve Burdisso’nun alınması, çok anlam veremediğim hamleler oldu. Hatta bu hamleler, planlanmamış gibi gözüktü. Alınan oyuncuların isimleri, kariyerleri ve zamanı bu transferleri Mancini’nin istediği izlenimi doğuruyor.
CİDDİ ÇELİŞKİ VAR
Yerli oyuncu transferi ile ilgili söylenecek çok birşey yok. Ülkede yetenekli oyuncu enflasyonu yaşandığı bir dönemde bu riske girilebilir. Tutarsa ‘piyango’ olur tutmazsa çok şey kaybetmezsin. Ama yabancı transferi öyle değil. Hassas olunması gereken bir konu. Bir tarafta Drogba, Sneijder, Melo, Eboue ve Muslera gibi dünyaca ünlü yıldızlar varken diğer tarafta bu yeni transferler...
- Melo gibi orta saha oyuncularının toplu-topsuz sürpriz koşularına bayılır futbol...
- Eboue gibi defans oyuncularının direkt gole giden bindirmelerini ödüllendirir futbol...
- Sabri gibi disiplinli ve takdire şayan oyun oynayan bir oyuncuya şapka çıkarır futbol...
- Sneijder gibi yetenekli ve kaliteli bir oyuncunun goller atması için sabırsızlanır futbol...
- Drogba gibi efsane oyuncunun mücadelesine saygı gösterip golün en güzelini attırır futbol...
AYNI ZAMANDA;
DEPLASMANDA rakibi ciddiye almayacak kadar ofansif takımla çıkanı cezalandırır futbol...
Dany, sen de gideceğini anlayınca mı bu kadar iyi oynarsın? Dany bu maçtaki gibi en baskın özelliği olan gücü ve çabukluğunu kullanıp, minimum riskle oynamış olsaydı bugün bambaşka yerlerde olurdu.
Okan Hoca’nın ligde yakaladığı rüzgarı düşünerek kupa maçını ikinci derecede düşünüp olduğunca yedek kadro ile çıkması, Galatasaray’ın ilk yarının son bölümünde etkili olmasını ve maçı koparmasını sağladı. Galatasaray için kupa artık favori olmanın ötesinde kazanılmazsa ciddi başarısızlık adledilecek bir hale geldi.
EMRE ÇOLAK’A PARANTEZ AÇMALIYIZ
EMRE Çolak maçın en dikkat çeken oyuncusuydu. Tek sıkıntısı, yeteneği ve hakimiyeti nedeniyle topla bazen gereksiz fazladan oynaması. Bu oynamalar basit gibi gözükse de önemli maçlarda çok ciddi zamanlar ve pozisyonlar kazandırır. Dany kafalarda soru işareti bırakacak bir oyun oynadı ama o soru işaretleri daha önce farklı şekilde zihinlerde yer ettiği için geç kalmış bir performans olarak kalacak bu maç.
SORUN BASİT DEĞİL
G.SARAY’ın defansının takımın geleceğindeki en büyük sıkıntı olduğu aşikar. Bu sorun Mancini’nin oyuncu ve sistem denemeleri ile çözülecek kadar basit de değil. Kaldı ki 3’lü gibi görünen bu defans anlayışını uygulayacak oyuncu da yok G.Saray’da. Arkadaki bu problemi daha büyüten ise kenarda oynayan oyuncuların stilleri.Futbolcuları seçerken niyetinizi net ortaya koymanız lazım ki karmaşa yaşanmasın. Yani amacın daha ofansif bir takım mı, yoksa defans hatalarını kapatmaya yönelik bir destek mi? Ama seçimlere bakınca önceliği ve oyun karakteri defans olan isimler oluyor. Bu da kanat akınlarının zenginleşmesi şöyle bir yana, arkadaki sorunları da büyüten bir hal alıyor. Bu sistemin ortası olmaz. Ya risk alıp ofansif oynarsın ya da defansı 5’ler ve minimum hata yaparsın. Uzun yıllardır 4’lü defans oynamış bir oyuncu topluluğuna bu saatten sonra yarı yolda farklı bir anlayışı öğretmeye çalışmak boşa kürek çekmektir. Mancini’ye tavsiyem yeniyi öğretmeye çalışmaktansa, eskiyi geliştirmesi olacaktır.
Tamam Turgut zaten formda ve iyi oyuncu ama Galatasaray’ın sistemi ile Eboue’nin gerçek işini iyi yapmamasını çok iyi değerlendirdi. Mancini baktı olmuyor çok geçmeden Klasik savunma anlayışına döndü ve Melo maçta Galatasaray adına en etkili adam oldu.
KURBAN SABRİ!
SERGEN Hoca rakibinin gücünü iyi bildiği için sağlam orta saha ile çıktı. Aynı zamanda sarı kırmızılı ekibin güçlü hücum hattını durdurmak için defansına da yardım eden bir anlayışla. Hatta önde oynayan Cenk’in Galatasaray defansına yem olacak kadar yalnız kalmasına göze alarak. Çünkü asıl beklentisi Cenk değil Turgut ve Serdar’dı. Nitekim Turgut işini iyi yaptı ama diğer tarafta işi bozan Sabri oldu. Disiplinli ve hırslı oyunu ile iki kenarın birden çökmesine izin vermeyen Sabri’de sistemin kurbanı oldu. Görüntüsü de uygulaması da bozuk olan bu sistem neler mi yapıyor.
BUNLARI BİLECEKSİN
1-İki kenarda oynayan “Ofansif Bek” görünümlü oyuncular ofansif ve de defansif işlerini yapamıyor.
2-Defans 3’lüsünün göbeğinde oynayan adamın zeki, tecrübeli ve 3 defans oynamayı bilmesi lazım.
3-Oyuncuların yerleri ve görev anlayışları değişince verebileceklerinin altında oynamaya başlıyor.
Sonrasında tamamen Galatasaray’ın üstünlüğünde geçen ve oyunu istediği şekilde kontrol ettiği şekilde tamamlandı. Cimbom özellikle rakip sağ kenarı o kadar rahat ve etkin kullandı ki maçı buradan bitirdi. Enteresan olan Hikmet hocanın buna seyirci kalmasıydı. Şu bir gerçek ki, Galatasaray’ın son dönemdeki süreçte kendini toparlamasında ve değişimi az hasarlı atlatmasında önemli rol alan oyuncular var.
İŞTE O ADAMLAR
SNEİJDER: Fatih Terim gittikten sonra çok net şekilde tavrını koyan, performansını müthiş ilerleten, attığı goller ve oyunu ile Galatasaray’ı krizden çıkaran adam oldu. Fatih hoca ile naz yaparken, Mancini ile şov yaptı.
DROGBA: Tecrübe, klas ve kalite mükemmel karışımı “Efsane Forvet” Galatasaray’ın en zor zamanlarında ayakta kalan, sakin ve soğukkanlı hali ile arkadaşlarına güven veren bir liderdi. Kriz döneminde tecrübesi devreye girdi.
BURAK: Mancini ile ilk haftalarda hem alışma dönemi hem de değişen pozisyonu itibarı ile sallandı ama kendi kalitesini ve işini hatırlamaya başlayınca yine o durdurulması zor “Krallık” günlerine geri döndü.
MELO: Geldiği ilk sezon müthiş oynayan, hem oyuna hem de sonuca direkt etki eden Brezilyalı şimdi o günlerine geri döndü.
SELÇUK: Bir oyuncu için formunun ve kariyerinin zirvesini görmek çok güzeldir ama bir o kadar da tehlikelidir. Selçuk hep o formu ile kıyaslandı ve o oyunu beklendi. İlk yarının sonlarına doğru bu geri dönüşü yaşayacağının sinyallerini verdi.
Fakat maçın üzerine yüklenen misyon paralel başlamadı. Sakin ama agresif olmaya açık bir oyun başlangıcı, özellikle Colman’ın kaçırdığı net pozisyondan sonra değişti. Galatasaray o dakikaya kadar rölanti ayarda giden, pozisyona giremeyen ve dahası Trabzonspor’a çok rahat oynama şansı veren bir anlayış içerisindeydi. Colman’ın golü yapamamış olması bir şanstı çünkü sonrası toparlaması zor gözüken bir durumu gösteriyordu.
Selçuk dün kendini daha öne atıp hem pozisyona girdi, hem de Sneijder’i tek hedef olmaktan çıkardı. Böylece, Galatasaray’da, Sneijder da daha iyi ve farklı oynamaya başladı.
MUHTEŞEM KALECİLER
MAÇTA kaleciler için ayrı bir paragraf açmak lazım. Her ikisi de çok kaliteli ve maç kazandıracak kadar iyi olan Muslera ve Onur maçın kaderine direkt etki ettiler. Taraftarlar maça yetenekli oyuncuları seyretmek için gider. Kimse maça kaleci seyretmek için gitmez ama böyle iki tane kaliteli ve çıkmaz denileni çıkaracak kadar yetenekli kaleci için maç seyredilir. Muslera maç kazandırdı ama Onur takımını ayakta ve oyunda tutan isimdi. Galatasaray maçı Onur’un muhteşem performansına rağmen kazandı.
KAZANIRKEN
1-Muslera kurtarışı ile maçı çeviren hatta kazandıran adam oldu.
2-Selçuk oyun aklı ile G.Saray’ın çehresini değiştiren adam oldu.
Çünkü bir önceki turda yaşananlar neredeyse skandala dönüşecekken tur atlanmıştı ve bu ciddi bir ders oldu. Dahası Galatasaray, artık kupada o kadar büyük bir favori haline geldi ki, Balıkesir’e karşı bu maçı ciddiye almamak aptallık olurdu.
Maçın ciddiye alındığı, Mancini tarafından da belli oldu. Öyle ki, bir önceki turda sahaya forvetsiz çıkan, bütün önemli oyuncularını kadroya almayan Mancini, bu sefer Umut’u sahaya, Melo-Burak-Eboue’yi de kulübeye koydu. Anlaşılan bir facia yaşanmasını istemiyordu. Galatasaray uzun zaman sonra ilk defa kenarlarını iyi kullandığı bir maç oynadı. Özellikle de Riera ve Sabri, kenar oyunlarını efektif ve etkin hale getiren başroldeki oyunculardı. Bu ikiliye, Bruma eklenince Galatasaray maçı zaten kanattan kazandı.
ZORLANMADAN GALİP
SARI kırmızılı ekip kalite farkını ortaya çıkaracak mücadele ve ciddiyette olunca maç ve oyun normalleşti. Sonuç itibariyle Galatasaray, çok da zorlanmadan, işin sonuna kadar rakibi ciddiye alarak rahat bir maç kazandı. Ama daha da ötesi, Galatasaray belki de bugüne kadar oynadığı kupalarda ilk kez bu kadar favori. Ve ilk kez bu kadar rahat galip gelebileceği rakipler var karşısında... Bu aynı zamanda forma şansı bulamayan oyuncular için de ciddi bir fırsat... Dün gece bu şansı iyi değerlendirenlerse özellikle Sabri Sarıoğlu ve Bruma oldu.
DERS ÇIKARINCA...
G.SARAY, Olimpiyat Stadı’nda neler yaparak galip geldi dersek;
1-Mancini rakibi ve kupayı gerçekten ciddiye aldı.