Paylaş
Sayfiye kasabası tasviri
Efendim, Sabancı cinayetinin katil zanlısı dahil bir grup militanın hücre evinde yakalandığı, Belçika'daki Knokke sahil kasabasını kulunuz da tanır.
Eh, tevkifattan yola çıkarak, pazar pazar şiddet ve tedhiş konularında ukalalık yapmayacağıma göre, bari bugün size orasını kısaca tasvir edeyim.
* * *
KNOKKE, güneyde Fransa sınırından başlayan ve seksen kilometre devam eden Belçika sahil şeridinin en yukarısındadır. Şehir merkezinden plaja paralel olarak ve hızlı çeyrek saat yürürseniz, kendinizi Hollanda'da bulursunuz.
Bir yarım saat daha pergel açarsanız doğuda Schielde ırmağının halici gözükür. Akıntının ters yönünde, sayısız geminin geldiği ve sayısız geminin gittiği Anvers limanı vardır. Karşısı, yine Hollanda'nın Zelanda adasıdır.
Ama bu mıntıka 2. Savaş nihayetinde, Anvers'in gaspını sürdüren Nazi birliklerle onun zaptına çalışan Kanada ordusu arasında çok yoğun muharebelere sahne olduğundan, Zwin doğal parkı hariç, pek tekin sayılmaz.
Sular akşam cezirine döndüğünde ve İngiltere yakasından ulaşan sisler kumsala vurduğunda, birden, iki cepheye mensup askerlerin hortlakları belirir.
Rotasını şimdiden Norveç - İskoçya arası ‘dogger bank’a tutturmuş şilep deniz tarafında vardiya kampanası çalıyormuş; veya kara cihetinde, soğuk ve pagan biraların aktığı uzak meyhaneden, ‘Dağ diye tek bildiği katedral kulesi / Yassı memleket, işte benimkisi’ diyen bir Brel şarkısı işitiliyormuş fayda etmez, hortlaklar üzerinize gelirler. Cehenneme ayak bastı parası isterler.
İşte o zaman derhal merkeze dönmek ve kuzeyli olduğunu unutup Riviera'yla aşık atmaya kalkışan bu sayfiye kentinin emniyetine sığınmak gerekir.
* * *
HER şeyden önce, Knokke ekabir yerdir. Bırakın ‘Gulf Stream’ manzarasına nazır mükellef daire kiralamayı veya golf klübüne komşu kalantor villa edinmeyi, hafta sonu kaçamağı yapabilmek bile her babayiğidin harcı değildir.
Kalın cüzdana sahip olmayana burada kolay kolay iyod kokusu solutmazlar.
Sahil lokantalarında, mayonezi dönmeye yüz tutmuş bir karides salatası için dahi anasının nikahı para isterler. Beyaz şarabı iyi bağbozumu yıldan açtırmayınca da garsonlar adamın suratına burun kıvırarak bakarlar.
Ama Knokke, şimdilerde pek avamlaşmış olsa da geçmişinde gayet aristrokrat sayfalar yazılı diğer Belçika sayfiye istasyonu Ostende gibi köklü değildir.
Dolayısıyla, mahremi bilmiyorsanız, buram buram yeni zengin kokar.
Mesela, çoğu ellili yıllardan sonra ve Akdeniz mimarisini kopyalayarak inşa edilmiş villaların kapısında ‘Belvü’ türünden ahmak tabelalar yazar.
Mesela, lüks butiklerden ‘sinye’ bir şey aldığını ispatlamaya çalışan orta burjuvalar, akşam piyasası geldi miydi, asıl adı ‘Kral Albert Meydanı’ olsa da ahali tarafından ‘Beni de Gördün mü Meydanı’ diye tanımlanan alana üşüşürler.
Bir kuşak önce sınıf atlamış ve kopil çocuklarının altına tenteli otomobil çekmiş Brüksel'li esnaflar; bu çocuklardan önce koca, sonra nafaka kopartmaya azimli sarışın ve ihtiraslı fettan kızlar; penguen şapkalarının altında sofu lülelerini sallayan Yahudi mücevherciler hep bu alana doğru akarlar.
Oysa rıhtım tarafında med denizler cezire akarlar...
* * *
KNOKKE zaten bu tarafta güzeldir. Bilhassa da, yeni zenginlerin uğramadığı kış aylarında güzeldir. Kuzey Denizi bir çoşar ki, dalgakıranı yıkar.
Ortalıkta bir tek fırtınanın rüzgarı ve kurşuni gökyüzünün kamçı yağmuru gezinir. Kumsal hortlakları bile başlarını çıkartmaya cesaret edemezler.
İnlerinden, Rotterdam'dan gelip bata çıka geçen gemileri gözetlerler.
Aynı vakitlerde, iyi biçilmiş muşambalarına sarınmış lacivert kadınlar da peydahlanır. Bunlar, üzerinde ‘Belvü’ yazmayan eski villaların ve mimaride hala ‘art deco’ etkisini koruyan apartmanların ebedi sakinleridir. Knokke'de kış sayfiyesine gelmek için ortalığın sakinleşmesini beklemişlerdir.
Rüzgara ve yağmura meydan okuyarak rıhtım boyu yürürler. Çok üşüdüklerinde de, tek tük açık kahvelerden birisine girerek romlu grog isterler. Eğer yemek servisi varsa, belki kereviz suyunda haşlanmış midye ısmarlar.
Sonra, buğulu camın ardından melankolik ifadelerle fırtına dalgalarına bakarlar. O zaman, Felemenk ustaların tuvallerindeki kadınlara benzerler.
Knokke, Kuzey Denizi'nin kışında ve lacivert kadınların hüznünde güzeldir.
Haz bab'ında, ‘Beni de Gördün mü Meydanı’ndaki Knokke görülmeye değmez.
Soğuk ve pagan biraların aktığı uzak meyhaneden ‘Dağ
diye tek bildiği katedral kulesi / Yassı memleket, işte be-
nimkisi diyen’ bir Brel şarkısı iştiliyormuş fayda etmez,
hortlaklar üzerinize gelirler...
Paylaş