Paylaş
Altı oklu kuruma ve Dersimli öndere saygısızlık olur falan diye değil!
Aksine, bu parti için bu benzetmeyi kullanmak Arthur Rimbaud’a haksızlık olur.
Yani o “Sarhoş Gemi” başlıklı muhteşem şiiriyle manzum edebiyatta çığır açmış olan evrensel Fransız’ı taşra politikacılığıyla özdeşleştirmek olur ki, ne haddime!
Peki, bu takdirde aynı Kılıçdaroğlu yönetimindeki aynı CHP neye benzetilebilir?
MADEM denizcilik terimiyle başladım bu takdirde şimdi de “deli pusula” diyeyim.
Çünkü aslında o pusulanın hiç “delirmemesi” ve hep kuzeyi göstermesi gerekir.
Oysa zaten mihrak olan kutuplar bir yana, örneğin Avustralya açığında ve Antil Denizi’nde, artı bulutların çok elektrik yüklendiği tropik fırtınalarda manyetik cazibe bozulur.
Çık çıkabilirsen işin içinden, merkez değişir ve aparatın ibresi fır dönmeye başlar.
İşte bu olguya da “deli pusula” fenomeni denir ki, harita, pergel, sekstan, yukarıdaki arızaya rağmen rotadan çark etmeyip limana salimen ulaşan kaptan “usta” sıfatını hakeder.
İMDİİ, Allah’ı var, söyleminden günahım kadar hazetmesem bile Deniz Baykal’ın dümenini tuttuğu CHP hiçbir zaman böyle bir “deli pusula” kaosundan etkilenmedi.
Zaten nasıl etkilensin ki? Antalya limanının kılavuzu öyle kutuplara, Karaiplere, yeni denizlere ve yeni ufuklara yelken açmak niyeti mi taşıdı bu tür bir rizikoyla karşılaşsın?
Asla! Baykal pusulaya bile ihtiyaç duymadı ve tutun ki yandan çarklı “Sahilbent” vapurudur, bildik statüko kıyılarında yine bildik “ulusalcı” iskeleye gidip gelmekle yetindi.
Dolayısıyla da CHP çatanası hiç rota değiştirtmeden bön bön aynı seferi yapıp durdu.
OYSA hatırlayın, Kılıçdaroğlu altı oklu partinin kaptan köşküne çıktığı an hem güverteye topladığı mürettebata, hem de rıhtımdan bakan ahaliye aşağı yukarı şöyle seslendi:
“Sizi artık yakamozlu denizlere, ışıltılı limanlar ve pırıltılı ufuklara götüreceğim. Ve inanın ki seçimlerden sonra şu köhne çatananın direğini yat armasıyla donatacağım”
Eh, yüzde sıfır virgüllü bir artış elde ettiğine göre de inananlar olmadı denilemez.
PEKİ de kaptan, bu nasıl bir navigasyondur? Ne menem bir dümen tutuşudur?
Bırakın yat armasını falan, CHP henüz şu karşı tersanede karinayı şöyle üstünkörü bir temizletmeye giderken dahi sanki “deli pusula” fenomenine yakalanmış gibi yalpalıyor. Hadi seçim öncesi teknenin kâh sağa, kâh sola yatmasını, yani bir yandan demokrat kesime göz kırparken diğer yandan da “Ergenekoncu” kucaklamanı oy kaygısına yoralım. Kabul ama bu parti hâlâ orsa rüzgârda yelken apazlıyor. İskele diyor sancağa dönüyor.
Kemal Kılıçdaroğlu daha dün ekranda “yargı kararına uyarız” diye söz vermişti.
Oysa bugün tornistan ediyor ve bünyene kattığı o “Ergenekon” zanlılarını o yargı salıvermedi diye demokrasinin en temel kurumunu oluşturan parlamentoyu boykota kalkışıyor
CHP “deli pusula” manyetik alanına girmiş bir çatana gibi alargada sallanıyor.
Hani nerede o “deli pusula” arazına tınmayacak denizcinin haritası, pergeli, sekstanı?
Ve tabii, hani fevri siyaset belirlemeyecek politikacının stratejisi, taktiği, perspektifi?
YOK! Bu takdirde bir tavsiyede bulunayım. Artık pusulanın da pabucu dama atıldı.
“GPS” denilen aparat uydular vasıtasıyla hiç yanılmıyor ve hep doğru yön gösteriyor.
Ancak teknoloji tek başına çare değil, tabii burada da ana rotayı işaretlemek gerekiyor.
Dolayısıyla, velev ki “deli pusula” kaosunu aşmak için CHP en gıcır “GPS”i edinsin.
O rotayı hangi ufka ve limana çevireceğine karar vermediği müddetçe ne yararı olur?
Paylaş