Paylaş
Aslına bakarsanız, Türkiye'nin üç gün sonraki Helsinki Zirvesi'nde AB'ye ‘aday üye’ kaydedilmesine ilişkin ‘stratejik karar’ çoktan, diyelim ki en az altı ay öncesinde alındı.
Konu hakkında zaten fazlasıyla yorum yapıldığından bu gelişmenin ayrıntılı nedenleri üzerinde tekrar durmayacağım fakat özetle şu kadarını söyleyeyim ki, Topluluk başkentlerinin yaklaşımı genel bir ‘makro ayarlamadan’ kaynaklanıyor.
Diğer bir deyişle, Ankara'yı ‘kaybetmek’ niyetinde olmayan Avrupa 1997 Lüksemburg'undaki hatasını telafi etmeyi kabullendi ve 21. yüzyıl dünyasına hazırlanırken ülkemizi de ‘kendi safında’ görmek gerçekçiliğine yöneldi.
Dolayısıyla, büyük olasılıkla, gelecek hafta bugün biz Finlandiya'da benimsenmiş olan kararın ‘stratejik’ boyutu kadar onun ‘taktik’ yanlarını da tartışır olacağız.
Yani, ‘adaysınız, ama...’ diyen açıklamanın ‘ama’sı üzerinde duracağız.
Önümüze konulacak ‘yol haritası’nın parkurunu irdeleyeceğiz.
Ancaaak !...
* * *
EVET bir de ‘ancak’ mevcut ki, ‘stratejik karar’ın neredeyse yüzde doksan dokuz kesinliğine rağmen sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer misali, son yüzde birlik ihtimali tamamen göz ardı etmeyelim.
Çok uzak bir varsayım olsa dahi, söz konusu ihtimal Helsinki'de veto kullanacak Yunanistan'ın blokaja gitmesidir.
Zaten bu yüzden de başta İsmail Cem, resmi Ankara ağızları hala ihtiyatlı konuşmakta ve şimdiden ‘bayram havasına’ girilmemesini istemektedirler.
Burada hemen bir noktayı vurgulayayım, ülkemizde ‘şahin’ olarak tanınan isimlerin bile Atina'ya ‘kısmi bir ‘jest' yapılması gerektiği konusunda ilk kez ortak görüş bildirmelerine rağmen Ankara'nın buna yanaşması, gerçekten de Simitis'in açılım politikasını kendi kamuoyu nezdinde zorlaştırmıştır.
Helen Başbakan içeriye ‘satacak' bir şey bulamamaktan yakınmaktadır.
Ama yine de, tekrarlıyorum, Yunanistan'ın işi vetoya vardırması artık son derece zordur ve hal-i hazırdaki dinamik geri dönülemeyecek noktayı aşmıştır.
Buna karşılık, Batı Komşumuzun ‘früstrasyon'unu tatmin etmek için Helsinki'de getirilecek ‘ama'ların dozajında ‘yükseltmeye' gidilmesi mümkündür.
Önceki gün Brüksel'de toplanan AB dışişleri bakanlarının bu ‘dozaj' konusunda karara varmış olmaları ise ‘ayarlama'nın zirve sırasında ve en üst düzeyde yapılacağı hipotezini güçlendirmektedir.
Fin başkentine uçacak gazetecilerin uykusuz bir perşembe gecesi geçirmesi ihtimali yüksektir.
* * *
EN baştaki ‘stratejik karar'ın ‘evet'ine eşlik edecek taktik ‘ama'ların esas içeriği ise yukarıdaki nispi muğlaklığa rağmen ana hatlarıyla bellidir.
Bunlar, kısaca ‘Kopenhag kriterleri' denilen ve ‘Avrupa etiğini' siyasi ve iktisadi bağlamda tayin eden ‘olmassa olmaz' ilkeleri kapsayacaktır.
Formülasyon biçimleri önem arzedecek olsa da özü fazla değiştirmeyecektir.
Üç gün sonra konuyu enine boyuna ve tartışmaya başlayacağımızdan şimdiden detaya girmek istemiyorum, ancak şu kesin ki Finlandiya'da Türkiye'nin önüne konulacak ‘yol haritası'nı okumak için pusula yenilemek gerekecektir.
Şu an bizim kullandığımız pusula, genel kuzey yönünü gösterse de coğrafi kutupla manyetik kutup arasındaki açı farkını saptayamayan eski model alettir.
Oysa, Helsinki ertesi Türkiye'nin de, aidiyetini talep ettiğimiz ülkelerin cebinde taşıdığı cinsten bir aparat edinmesi zorunluluk oluşturacaktır.
Zirve kararından üç gün önce mutlaka bilinmelidir ki, ayrıntılı bir parkur işaretleyecek olan ‘yol haritası'nda eski pusula kullanılarak rota çizilemez.
Paylaş