Güzin abla, geçenlerde ‘Kadınlardan çok çekiniyorum’ başlıklı bir yazı yayınladın. Yakışıklı sayıldığını söyleyen kuaför genç, sana çekingen biri olduğunu yazmış.
Çekingenlik ya da utangaçlık, sadece fiziksel görünüşle ya da cehalet nedeniyle oluşan bir duygu değildir Güzin abla. Bir insan, çok küçük yaşlarda aşağılanmışsa bu ileriki yıllarda kendine güvenmemesine neden olabilir. Örneğin ağabeyimle, babam, küçükken beni sürekli küçümser, ‘Salak, aptal’ gibi sözcüklerle aşağılarlardı.
Çevremce yakışıklı bulunan biriyim, kültür seviyem de oldukça yüksektir. Üniversiteyi bitirmek üzereyim, bütün bunlara rağmen, ben de o kuaför genç gibi utangaç ve çekingenim. Gittiğim psikologlar da bunun çocukluğumda yaşadıklarımdan kaynaklandığını doğruladılar.
Lütfen utangaçlık ve kendine güvensizliğin kaynağını araştırıp öyle öğüt ver Güzin abla!
Bu kadar yüzeysel bakma lütfen bu konulara. Ayrıca ‘Bir erkek, eğer güzel konuşuyor, espri yapabiliyor, karşısındakini güldürebiliyor, güncel konularda fikir yürütebiliyorsa, karşı cinsi kolaylıkla etkileyebilir. Yeter ki onlara karşı saygılı, ilgili, dürüst ve kibar davranabilsin’ demişsin.
Ben çekingen ve kendine güvensiz biriyim, dolayısıyla fazla konuştuğum söylenemez. İçime kapanığım, güncel konulardan konuşmayı da sevmem. Buna rağmen, beni çok seven bir kız arkadaşım var.
Bir kızın bir erkeği sevmesi için bu özelliklere sahip olması gerekmiyor. Sevgi çok farklı bir şeydir, kimin kimi neden sevdiği genellikle çok kolay anlaşılan bir şey değildir!
RUMUZ: JACQUES
Sevgili oğlum ‘Olaylara yüzeysel yaklaşıyorsun’ sözü dışında, sana katılıyorum. Tabii ki, çekingenliğin ve utangaçlığın kökeninde yatan çok daha derin nedenler vardır.
Ama benim, yüzlerce mektuba cevap verirken, bir psikanaliz yapmam, onun çocukluk dönemine dönüp, araştırmam, ruhunun derinliklerine inmem mümkün değil. Bunu psikanalistler, 3-4 aylık seanslar sonunda yapabiliyorlar. Gerçekten, itilmiş kakılmış aşağılanmış bir çocuğun, olgunluk çağında kendine güven duymaması çok doğal.
Sevgiye gelince, bir kadının bir erkeği neden, niçin sevdiğini tahlil etmek çok zor. Zaman zaman kadınların anlaşılmaz olduklarını ben de kabul ediyorum. Bazen de kadın annelik içgüdüsüne hitab eden, senin gibi çekingen, kendine güvensiz, sorunlu bir erkeğe de yönelebiliyor.
Ne mutlu sana ki, böyle bir sevgili bulmuşsun. Ama her çekingen erkek senin kadar şanslı olmayabilir oğlum.
Üniversiteyi bitirmek üzereysen, yazım hatalarının çok fazla olduğunu da hatırlatmalıyım!
Köprü ayağındaki ana- oğula dikkat çekin
İstanbul Boğaziçi Köprüsü’nde, Avrupa’ya geçiş yönünde, trafiğin yoğunlaştığı 17:00- 20:00 saatleri arasında, köprü ayağına gelirken, seyyar satıcılar arasında lösemi hastası küçük bir çocuk ve anası dilenmekte.
Aylardır şahit olduğum bu görüntüyü internet aracılığıyla defalarca İstanbul Valiliği’ne ve Emniyet Müdürlüğü’ne aktardım. O saatlerde görev yapan polislerin bunu görmemiş olmasına imkan yok. Sanırım ‘Polis Vazife ve Salahiyetleri Yasasını’ bilmiyorlar.
Benim gibi birkaç kişinin geçerken verdiğimiz birkaç kuruş ile olmuyor. Gazetelerde, şu iki kuruşluk insanlık dramına sadece ‘iki satır’ yer ayırmanızı rica ediyorum. Biliniz ki, kısa vadede, pek çok ülke sorununa doğrudan bir yararınız dokunmasa bile, bu iki ‘insan’a kesinlikle dokunacaktır.
A. Sudi Kartal
Bu duyarlı davranışınızı kutluyor, yazınızın ilgililerin dikkatini çekeceğini umuyor, köşeme alıyorum.
Ona haksızlık ettiğimi anladım şimdi onu arıyorum
Ben İstanbul’da yaşayan 26 yaşında bir genç kızım. Yıllar öncesine dayanan pişmanlığımı seninle paylaşmak istiyorum.
Yedi- sekiz yıl önce bir erkek arkadaşım vardı. Altınoluk’tan İstanbul’a çalışmak için gelmişti. Ben de o yıllarda doktor muayenehanesinde sekreterlik yapıyordum. Arkadaşım da özel bir görüntülüme merkezinde çalışıyordu.
Bir gün iş yerime geldi, o vesileyle tanıştık, arkadaş olduk. Çıkmaya başladık. Arkadaşlığımız 1,5 sene sürdü, çok da güzel gidiyordu.. Daha sonra saçma sapan kıskançlıklar yaptı. Bu anlamsız tutumu beni korkuttu, ilişkimizi bitirdim.
Ama şimdi çok pişmanım. Beni onun gibi temiz kalple seven, sahiplenen birisi bir daha çıkmadı karşıma. Yıllar sonra ona haksızlık yaptığımı düşünüp, vicdan azabı çekiyorum. Ulaşabileceğim bir adresi yok.
Çaresizim, eğer bu yazıyı görüp okursa ona sesleniyorum :
‘Vurgun Alataş, ne olur sana ulaşabilmem için bilgi ver. Telefon numaranı yaz! Güzin ablacığım belki aracılığınla ona ulaşabilirim, son ümidim sensin.
RUMUZ: DENİZ GÖZLÜ
Sevgili kızım, umarım, bunca yıl sonra sesin ona ulaşır, mutluluğu bulursun. Hem umarım, o da senin kıymetini anlamıştır, eskisi gibi kıskançlık yapmaz. Eee, tabii dilerim, o da evlenmemiştir.