Merhabalar ablacığım, yazılarını her gün büyük bir zevkle okuyorum. Kimi zaman ders çıkarıyorum, kimi zaman halime şükrediyorum. Şimdi benim de bir sorunum var ve sana danışmak istedim...
Ablacığım, 27 yaşında, eli yüzü düzgün genç bir kızım. Aldığım aile terbiyesi nedeniyle zamane kızları gibi değilim. Her şeyi yeri ve zamanında yapmayı tercih eden, nerede durması gerektiğini bilen birisiyim. şu ana kadar iki erkek arkadaşım oldu ama yollarımız ayrıldı. Hatta biriyle dost olmayı başardık, halen konuşabiliyor, dertleşebiliyoruz. Geçen sene uzun süre işsiz kaldım. Sonunda bir şirkette işe başladım. Benden 15-20 gün önce de müdür değişmiş. Müdür dediğime bakmayın, 30 yaşlarında ve çok anlayışlı biri... Önceleri ona karşı bir şey hissetmiyordum. Ama üst üste gördüğüm rüyaların etkisinde kaldım, onu daha yakından tanımak istedim ve aşık oldum. Buna rağmen ona duygularımı belli etmedim. İlk adımı hep ondan bekledim. Hâlâ da bekliyorum. Aslında bana çok içten ve sıcak davranıyor. Belki de yapısı bu. 8-9 aydır tanıyorum onu, daha öncesini bilmiyorum. “Asil insan kendini zamanla belli eder” derler ya, aynen öyle! Tam bir ıstanbul beyefendisi... Her gün karşımda duruyor, elimi uzatsam tutabileceğim ama yapamıyorum. Gerek benim gerekse ailemin istediği nitelikteki bu insanı nasıl kazanabilirim? Onun duygularını nasıl öğrenebilirim? Onun yalnızlığına ortak olmak istiyorum ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum. Bana yardım eder misin ablacığım? Senelerdir bekar hayatı yaşamaya alışmış biri acaba evliliği düşünür mü? Ama zamane bekarlarından değil o, çok aklı başında biri... Rumuz: Aşığım
Sevgili kızım, biraz da o rüyaların etkisiyle (ki rüyalar aslında bilinçaltındaki düşünce ve duygulardır) onu aklına takmışsın, “Tam istediğim gibi birini buldum” diye heveslenmişsin. Ama bakalım o senin için aynı şeyleri hissediyor mu? Hem bu yaşta bir adamın, evli olmasa da bir sevdiği, birlikte olduğu biri olamaz mı? Sen eminim ufak tefek davranışlarınla, ister istemez ona duygularını belli ediyorsundur. Anladığım kadarıyla o ciddi, ağır başlı biri. Bu yüzden seninle ilgilense bile, açılmaktan kaçınıyor da olabilir. Bana kalırsa sen sabırla, yine küçük küçük düşünceli davranışlarınla, sevimli yaklaşımınla ona karşı boş olmadığını hissettirmeye devam et. Eğer duygularının karşılığı varsa, elbette o da ilgisiz kalamayacaktır. Ama baktın ki o yine aynı insan, ciddiyeti aynı ciddiyet, o zaman artık üstünde durmamalı, bu sevdadan vazgeçmelisin...
Otistik bir abim var ailem beni düşünmüyor
Sevgili Güzin Abla, ben 14 yaşındayım. Benden 1,5 yaş büyük otistik bir abim var. Abim 14 yaşına kadar bizimle beraber yaşadı. Sonra onun düzelemeyeceğini ama durumunun biraz olsun daha iyiye gidebileceğini söyledikleri için şehir dışında bir yere kaydettirdik. Orada bir yaşam koçu var. Teyzem ve anneannem de orada kalıyor abime bakmak için. Annem ve babam ise benimle. Her fırsat bulduğumuzda, her tatilde oraya gidiyoruz. Orası bir köy. Sadece bir marketi, bir de kafesi var. Günlerce orada kalıyoruz ama ailem beni hiç düşünmüyor, orada çok sıkılıyorum. Ben evde yokken arkadaşlarım hep dışarıya çıkıyor, onları özlüyorum, ben de onlarla olmak istiyorum. Üzüldüğüm için de aileme oradayken çok trip atıyorum ve onları da üzüyorum. Bunun farkındayım ama elimden bir şey gelmiyor. Ne yapmalıyım? Rumuz: Mutsuz Girl
Mutsuz Girl’üm benim... Abinin otistik olması elbette ki hem kendisi, hem ailen hem de senin için bir şanssızlık. Ama sonuçta hayatta bunlar da var. Hiç kimsenin “Benim başıma gelmez” diyemeyeceği pek çok ciddi sorunlar yaşanıyor hayatta. Ne yazık ki, sen de böyle bir sorunun içindesin. Ailen seni yanlarında tutup, abini daha sakin bir köye göndermiş. Bak teyzen ve anneannen onun için ne kadar büyük bir fedakârlık yapmış, kendi yaşamlarından neredeyse vazgeçmişler. Ne yapmalarını istiyorsun? Annenle baban onu tümüyle terk mi etsin? Hiç yanına uğramasınlar mı? Her ne kadar dışarıya belli etmeseler de otistikler çok duygusal ve her şeyin farkında olan kişilerdir. Tüm beklentileri sevgi ve şefkattir. Ona karşı bir kardeş olarak tüm sevgini göstermeyi denemek istemez misin? Annenle babanın yeteri kadar sorunu olduğunu düşünüp, kendi deyiminle “trip atmak” (her ne demekse) ve onları üzmek yerine, biraz daha anlayışla ve sevgiyle yaklaşamaz mısın? Unutma ki senin önünde upuzun bir yaşam var. Birkaç yıl sonra ailen seni biraz daha özgür bırakıp, o köye yalnız gidecek, sen de istediğin gibi eğlenebileceksin. Ama ağabeyinin önünde nasıl bir yaşam olduğu belli mi? ıleride ona kim bakacak, hiç düşündün mü? Bir yerlerde bulursan, lütfen Dustin Hoffman’ın Oscar kazandığı “Yağmur Adam” filmini izle. Bu müthiş filmde de senin gibi bencil bir erkek kardeş, otistik abisine tahammül bile edemezken, ondan inanılmaz bir insanlık dersi almıştı...