Paylaş
Güzin Abla’cığım, size uzun süredir kafamı kurcalayan bir konuda yazmak istiyordum.
Bu internet konusu artık sadece eğlence olmaktan çıktı. 3 yıl önce yaşadığım olayları sizinle paylaşayım, okuduktan sonra hâlâ sadece “eğlence” olarak düşünülebilir mi bir de siz söyleyin.
Ben ciddi bir ameliyat geçirdim ve 15-20 gün eşimle ayrı yatmak zorunda kaldım. Tam da o dönemde eşim internetle yeni yeni tanışmaya başlamıştı.
Hasta olduğum günlerde cebinde bazı hanımların mail adreslerini buldum ama bunun sadece eğlence amaçlı olduğunu düşündüğüm için önemsemedim.
Zaman geçtikçe, pazar günleri evde herkes uyurken kalkıp internete girmeye başladı. Gece yarıları aynı şekilde internet başındaydı. Beni de şeytan dürttü, eşimin mail adresine girip ona gelen mail var mı diye bakmaya başladım.
Ve bomba patladı... Bir mail gelmişti onunla İstanbul’daki buluşmasından, yaşadıklarını anlatan, özlemlerinden bahsediyordu.
Ve bu üniversite mezunu, iyi bir konumda çalışan bir kadındı. Ayrıca eşimin evli olduğunu biliyordu.
Dünya başıma yıkıldı, evde büyük kavgalar koptu. “Her cezaya razıyım, ayrılabiliriz. Beni sen ittin ona” dedi. Ben çok şaşkındım.
Biz 17 yıllık evliydik, iki çocuk sahibiydik ve büyük bir aşktan sonra evlenmiştik.
Ona sevgimden dolayı bir şans daha vermeye karar verdim. Bir gün eşimle konuşmak için habersiz işyerine gittim ve gördüğüm manzara karsısında şok geçirdim.
Eşim bilgisayarı başında yine o kadınla görüntülü mesajlaşıyordu.
Hiçbir şey söylemeden orayı hemen terk ettim. Arkamdan geldi ve kıza ayrılmak istediğini söylemek için görüştüğünü söyledi. Belki inanmak istediğimden, ben de buna inandım. Tabii bu olay burada bitmedi. İlerleyen günlerde cep telefonu mesajları ve mailler sürekli devam etti.
Eşim yakalanmamak için internet adreslerini devamlı değiştiriyordu.
Bana da artık görüşmediğini, onu istemediğini beni sevdiğini söylüyordu.
Ama o ve başka kadınlarla görüşmeleri devam ediyordu. Bana bitti dediği ilişki hızla devam ediyordu ve kıza “ben seni zamana bıraktım” gibi umutlar veriyordu.
Bütün bunlar bir yıla yakın sürdü. Artık sinirlerim altüst olmuştu ve ayrılma noktasına gelmiştim.
Beni ona tek bağlayan çocuklardı. Bu dönemde eşim de internetle ilgili bilgisini geliştirmişti ve görüşmelerini daha iyi gizleyebiliyordu.
Zor yakalıyordum artık. Hiçbir şey değişmiyordu. Ben yine sabretmeye çalışıyordum. Bu şekilde bir yıl daha geçti. Bu arada internet ilişkileri azalmaya başlamıştı. Bana, onu takip etmekten vazgeçmemden, onu bu ilişkiden kurtardığımdan dolayı memnun olduğunu söyledi.
Ama her şey bitti mi, hayır. Bu arada biz iş nedeniyle şehir değiştirdik. Belki yeni bir yer yeni bir umut olur diye düşündüm.
Ama gittiğimiz şehirde de eşim yine arkadaşlık sitelerine üye olmaya devam etti. Şimdi zaman zaman oyun sitesinde oyun oynarken bile karşısındaki kadınsa, sohbetleri farklı oluyor.
Eşimden ayrılmadım çünkü ailemin bile karşı çıkmasını göze alarak büyük aşkla evlenmiştim. Ama ruh sağlığım çok bozuldu. Bazen geçmiş olayları hatırlatıyorum ve her an bir şeyler olabilir diye tetikte yaşıyorum. Bütün yazdıklarımdan sonra sizin yorumunuzu bekliyorum.
RUMUZ: MÜCADELE
Sevgili kızım yazını okuduktan sonra çok düşündüm, seni kutlamalı mıyım, aileni koruduğun, evliliğini kurtardığın için, yoksa seni kınamalı mıyım, bunca yıl, bunca mücadele sonucu yaşadığın bu yıpranma için.
Çocukların bu mücadelede neler yaşadılar, çevren, ailen neler yaşadı… Bunları da düşünmeden edemedim. Sonuç gerçekten bu mücadeleye değdi mi?
Belki de değmiştir.
Çünkü eşini kazanmış, yuvanı yıkmamış, çocuklarını babasız bırakmamışsın…
Yine erkek suçlu görünüyor ama üniversite bitirmiş bir genç kız kendisinden büyük, evli ve çocuklu bir erkekten ne bekliyor?
Gördüğüm kadarıyla bu tür genç kızlar internet ortamında çok fazla… İşte bu yüzden bazı internet ilişkilerinin evlilikleri yıkabildiğini söyleyebiliyoruz.
İnan bu yaşadıklarını, bütün bu olanları bile bile hâlâ eşini sevebilmeni, onunla mutlu olabilme çabanı herkes yapamaz.
Bu yüzden seni tebrik ediyorum.
Umarım mutluluğun devam eder, ama her zaman söylediğim gibi, affettiysen, kabul ettiysen artık geçmişe asla dönmemen gerekir.
YANIT
Her şeyi kabul ettiysen artık asla geçmişe dönmemelisin
Bırak o senin peşinden koşsun
Sevgili Güzin Abla...
Ben yüksek tahsilini Amerika’da yapmış ve yaşamının çoğunu yurtdışında geçirmiş, 80 yaşını geçmiş bir dedeyim. Köşenizi devamlı takip ederim. Bakıyorum da kızlar sürekli terk edilmekten, ilgi görmemekten şikayetçi. Şikayetçi genç hanımlara Amerikalı kızların kullandığı genel kuralı öneririm. Önce İngilizce’si: “Let him chase you until you catch him...” Şimdi Türkçe’si: “Bırak o senin peşinde koşsun, ta ki sen onu yakalayıncaya kadar...”
Benim de gençliğimde peşimde koşan birçok kız arkadaşım vardı. Ben ise nedense hep benden kaçanın peşinde koştum. Ve sonunda benden kaçana yakalandım ve evlendim. 50 yıl sonra bugün 3 ortak torumuzla ben dede ve o da 75 yaşında babaanne....
Rumuz: Tecrübe
YANIT
Harikasınız! Bayıldım bu tabire...İşte benim de genç kızlara sürekli anlatmaya çalıştığım bu. Günümüz genç kızları modern ve dürüst olmak, hatta erkeklerle eşit olduklarını ispat etmek amacıyla, öyle ısrarcılar ki, ben de bunu anlayamıyorum. O aramıyor, kızlar arıyor. O ilgilenmiyor, üst üste mesajlar, sitemler, olmadı karşısına dikilmeler... Adamın seveceği, isteyeceği varsa da kaçıyor.
Büyüklerimiz bazı şeyleri yanlış bilir
Güzin Abla’cığım... 16 yaşında bir kızım. Annem adet dönemlerimde yıkanmamın sakıncalı olduğunu söylüyor ve bu konuda ısrar ediyor. Oysa ben yıkandığımda kendimi
çok daha huzurlu hissediyorum. Ne dersiniz? Bu konuda bana güvenebileceğim bir cevap verebilir misiniz? ◊ Rumuz: T.S.
YANIT
Sevgili kızım, yıllar önce ben de bu konuyu kadın doğum uzmanımla görüşmüştüm. Çünkü büyüklerimizin düşüncesi hep senin anneninkinin düzeyindeydi. “Yıkanmak adeti engeller, mikrop kaparsın” derlerdi. Oysa bu düşüncenin yanlış olduğu çoktan biliniyor. Temizlikten hiçbir zarar gelmez kızım, tam tersine kirlenmek kirli kalmak mikroplara açık zemin hazırlar vücudumuzda. Periyod zamanlarında gerçekten bazı kadınlar adetliyken banyo yapmayı sakıncalı bulur. Bu tamamen yanlıştır. Aksine adetliyken daha sık yıkanmak gerekir.
İnsanlara güvenemiyorum
Güzin Abla, ben çok mutsuzum. Aslında mutlu olduğum bir hayatım, birlikte olmayı sevdiğim arkadaşlarım vardı. Daha sonra bu arkadaşlarımın hiç de güvendiğim gibi insanlar olmadığını fark ettim. Sence ne yapmalı nasıl düşünmeliyim de mutlu olmalıyım? ◊ Rumuz: mutsuzluk
YANIT
Sevgili okurum, mutsuzluk çağımızın en önemli sorunu. Güvensizlik ve inançsızlıkla da birleştiğinde insana yaşam kaygısı getiriyor elbette. Kimse kimsenin derdini dinlemek istemiyor. Bu yüzden sevgili kızım, mutsuzluğunun nedenini boş yere kendinde arama. Sen normalsin ama anormallik çevrende.
Paylaş