Kızımız bir inatlaşma sonucu intihar ederek bizi terk etti

Sayın Feyza hanım, geçen Çarşamba günkü yazınızı içim yanarak okudum.

Bundan iki sene önce, 28 yaşındaki kızımı ben de bir inatlaşma silsilesi sonucu kaybettim. Ona doğru yolu göstermeye çalışırken her şey ters tepti. Bir anda bize düşman oldu ve içine kapandı. Psikologa gitti; ama bize beraber gidelim, dediğinde onu geri çevirdik. Sorunun tamamen ondan kaynaklandığını düşünüyorduk. Yıllarca ona gözümüz gibi bakmıştık, her türlü imkánı, elimizden geldiğince sağlamıştık ve sanki o zaman bize nankörlük yapıyor gibi, gelmişti.

Biz onun şımarıklık yaptığını sandık ve çığlıklarını duyamadık. Ve bir Kasım sabahı odasında cansız bedeniyle karşılaştık.

İki sene geçti ama hálá vicdan azabıyla yaşıyoruz. Bu nedenle eşimle de artık birlikte olamayıp, ayrıldık. Lütfen buradan tüm ailelere seslenin. Gençlerin, çocukların sesini duysunlar, çok geç olmadan. Bazen biz büyükler kendi katı dünyamızda onların renkli hayatlarını yok sayıyoruz, aşırı tepkiler veriyoruz. Ve benim kızım gibi karşımızdaki gençler çok hassas yapıya sahipse, sonunda hayatlarından bile vazgeçebiliyor. Ondan sonra, keşke yaşasaydı da, şunu yapsaydı, bunu deseydi, diye dövünüyoruz her saniye.

n Rumuz: Dilara’nın babası

Sevgili acılı okurum, yaşadığınız büyük şoku anlamaya çalışıyorum. Gerçekten hayat size çok acı bir ders vermiş. Sevgili kızınızla inatlaştığınız konu neydi bilemiyorum ama, belki de bir gönül işiydi. İşte aileler bazen gençleri ne derecede yaraladıklarının farkında bile olmayabiliyorlar.

Daha sonra dediğiniz gibi, keşke yaşasaydı da, ne isterse yapsaydı, diye düşünüyorsunuz ama iş işten geçmiş oluyor o zaman da. Gerçekten bu mesajınız tüm anne ve babaları ilgilendiriyor. Bu büyük acınızı bizimle paylaştığınız için size okurlarım adına teşekkür ederim. Yaşanmış bir gerçek işte inanın bin nasihatten çok daha etkili olacaktır, aileler açısından. Size ve eşinize sabırlar diliyorum, Allah yardımcınız olsun. Sevgili kızınız nurlar içinde yatsın. Her şeye rağmen, gençler şunu bilmeliler ki, hiçbir şey bu dünyada hayatına son verecek kadar önemli olamaz. Hayat her şeyden çok daha değerli ve intihar dünyanın en büyük günahı.

Ayrılamam diye düşünmek çok saçma

Sevgili Güzin ablacığım, köşenize yazan ve birlikte olduğu gençten eziyet gördüğünü ama bir türlü kopamadığını söyleyen kız arkadaşlarıma seslenmek istiyorum. Benim de başımdan böyle bir olay geçti. Hatta erkek arkadaşım olacak adam bana, "Annemin ayaklarını yıkacaksın", bile diyebiliyordu. Ama sonunda aklım başıma geldi. Ondan ayrıldım; ilk zamanlar belki zor geldi. Çünkü artık arayan soran yoktu. Ama daha sonra kendimi sanki hapisten kurtulmuş gibi hissettim. Şu anda o günleri düşünmek bile istemiyorum. Hatta ondan sonra iki erkek arkadaşım daha oldu. Onlarda da aradıklarımı bulduğum söylenemez ama; geçmişe dönüp baktığımda, hayatıma girmiş erkek arkadaşlarım arasında, onu saymıyorum bile. Çünkü yaşanmamış kabul ediyorum onunla geçirdiğim günleri. Sevgili arkadaşlar, "Ondan başkasını sevemem" demeyin! Bu çok saçma.

n Rumuz : Bahar

Sevgili kızım, yaşadıklarından örnek vererek genç okurlarıma çok yararlı bir destek oluşturuyorsun. Ben de sözlerine aynen katılıyorum. Hatta biraz daha fazlasını eklemek istiyorum; sevgi karşılıklı olursa güzeldir, insan ne olursa olsun, önce kendini sever. Zarar veren, acı veren, şiddet yaşatan, eziyet eden bir sevgiliyi sevmek için mazoşist olmak gerekir.

Akraba evliliği yazınızı okuyunca korktum

Güzin ablacığım, yazılarınızı her gün takip ediyorum ve cuma günkünü de işe geldiğim saatlerde okudum ve inanın içime büyük bir korku girdi. Ben 23 yaşındayım ve 1 senedir nişanlı bir genç kızım. Nişanlımı gerçekten çok seviyorum.

Tamamen kendi rızamızla, birbirimize aşık olarak evlenmeye karar verdik. Ailelerimiz bile çok şaşırmışlardı. Çünkü çok sıkı aile bağlarımız yoktu. Ama bu duruma onlar da bizim kadar sevindiler ve çok şükür Allah’ıma ki bugüne kadar hiç bir sorun yaşamadık. Benim tedirgin olduğum konuyu sana danışmak istedim. Nişanlımın annesi, benim babamın dayısının kızı. Yani biz nişanlımla 3 üncü kuşak akraba oluyoruz.

Bizim gelecekteki çocuklarımızda sakatlık riski taşır mı? Eğer taşıyorsa tedbirli davranmak isterim. Evlendiğimizde ikimizde çocuk sahibi olmayı hayal ediyoruz ama böyle bir tehlike varsa ve tedavisi yoksa ya da büyük risk taşıyorsa asla çocuk yapmam, çok istememe rağmen.

Kendi mutluluğumuz için o küçücük yavruya ömrü boyunca eziyet etmeye hakkımız yok. Nişanlım da benimle aynı fikirde olacaktır eminim. Lütfen beni bu konuda aydınlatın. n Rumuz: Sevdalı


Yok yok kızım, hemen endişelenme. Bu yazımda sözü edilen akrabalık birinci dereceden akrabalıktı. Yani teyze kızı, teyze oğlu, amca kızı, amca oğlu, dayı kızı, dayı oğlu şeklinde birinci dereceden akrabaları ilgilendiriyor.

Daha sonra, ikinci ve üçüncü dereceden akrabalıklarda, risk oranı çok azalıyor. Senin durumunda belki de hiç yok denebilir. Bu nedenle böylesine güzel bir mutluluğu yersiz bir endişeyle karartmana hiç gerek yok, güzel kızım. Allah mutlu etsin ve hayırlı evlatlar versin size.
Yazarın Tüm Yazıları