Evliyken yalnız bir kadın gibiyim

Güzin Ablacığım; sizce evlilikler şimdi hep böyle mi?..

Haberin Devamı

Okul yıllarımda tanıdığım çocukluk aşkımla ailemin istememesine rağmen yorucu ve uzun bir maratondan sonra evlendim. O maddi durumu iyi olmayan, yaz tatillerinde köyüne giden, fazla açılmamış, utangaç, büyük şehir yaşamına ayak uyduramamış ama çok yakışıklı bir gençti. Onu o kadar seviyordum ki uğuruna ölümü bile göze alabilirdim. Bu uğurda ailemi bile karşıma almaktan çekinmemiştim. Ben bulunduğum ilin varlıklı, tanınmış bir ailesinin şımarık, güzel, bakımlı, çevresi tarafından hep pohpohlanmış, kendine güveni olan, ayakları üzerinde duran, tez canlı, deli dolu, aklına geleni yapan, yaşını göstermeyen, yerinde duramayan, herkes tarafından sevgi ve saygı gören bir kadındım. Evet şimdi yaşadıklarımı sırasıyla anlatayım size...

İlk evlendiğimizde, ailemiz istemediği için büyük bir kente taşınmıştık; ben kamu sektöründe çalışıyordum ama eşim özel sektörde idi. Bana ilk darbesi orada çalışan hanımlarla çok samimi ve yakın olması onlarla boş zamanlarında seks kasetleri seyretmesi ile ortaya çıktı.

Baktım olacak gibi değil, memleketimize tayin istedim. Onun için pek fark etmedi. Hem çocuğumuz da olmuştu; ailemle de aram düzelmişti. Ben çalışırken çocuğuma bakarlardı. Geldik memleketimize; tabii maddi sıkıntımız vardı. Neyse ki her şeyi zamanında görüp tattığım için katlanıyordum. Gerçi ailem destek oluyordu ama bekárlıktaki gibi değildi elbette...

Sonunda eşim devlet dairesine girdi ama başka bir kentte olduğu için 4 yıl ayrı kaldık. Çocukların bakımı bana ve anneme kalmıştı. Sonra eşimi benim çalıştığım iş yerine tayin yaptırdık. Her şey harika idi; gerçekten çok mutluydum artık. Ayaklarım yere basmıyordu inanın ki... Annem bize ev vermişti; çocuklarıma da bakıyordu. Eşimin işi vardı. Her şey çok iyi gidiyordu. Diyeceksiniz ki daha ne istiyorsun?.. Dış dünyaya karşı da mutlu görünüyorduk. Herkes bizim mutluluğumuza, uyumumuza imreniyordu. Ama hayatta her şey her zaman yolunda gitmiyor işte; eşimin, çok yakınımın küçük kız çocuğuna sürtünme yolu ile cinsel tacizde bulunduğunu öğrendiğimde dünyam yıkıldı. Ama her şeye rağmen onu çok seviyordum. Bana şeytana uyduğunu söyledi. Affettim ama evliliğimiz de çok hasar gördü, eskisi gibi değildik ikimiz de...

Aradan yıllar geçti... Tam yaralarımı sarıyorum derken, bir ameliyat geçirdiğim bir dönem, eşimin cep telefonu ile bir kadınla mesajlaştığını gördüm. Artık affedilecek gibi değildi; zaten her defasında affetmekten yorulmuştum.

Arabama bindiğim gibi yakın kentteki baraja gittim; kendimi atmak için. Ölmek istiyordum, polisler engel oldular. Bir süre psikolojik tedavi gördüm. Her şeye rağmen çocuklarımın babasız büyümelerini istemiyordum. Benim babam da ben küçükken ölmüştü, çok büyük manevi acılar yaşamıştık.

Geçmişe dönük olarak düşününce şimdi anlıyorum ki yıllarca bu evliliği ayakta tutmak için bayağı mücadele vermiş, aşırı hoşgörülü olmuşum. Ama eşimle ne zaman bu olayları konuşsak sürekli abarttığımı beynime işledi.

Aman çocuklar babasız kalmasın, derken yıllar su gibi aktı... Üstelik, her olayda eşim sanki bu hataları ben yapmışım da cezalandırır gibi, haftalarca, aylarca cinsel açıdan yanıma yaklaşmaz... Bir erkek olarak doğanın bu dürtüsüne karşı nasıl durduğunu merak ederim. Zaten bizde seks hayatı, yetişme tarzımızdan dolayı evlilik yaşamında çok da önemsenmemiştir. Ama şimdi düşünüyorum da en canlı ve hayat dolu olduğumuz bu dönemde, boş yatağımda, bazı duygularımın zirve yaptığını hissediyorum. Ne yazık ki beni sarıp sarmalayan bir erkeğim yok... Önce pek önemsememiştim ama utanarak söylüyorum, artık bizim seks hayatımız bitti; ben de üstüne gitmiyorum, çünkü sabahlara kadar oturuyor. Zaten sabah da erken kalkıp, çocuğu okula götürüyor hafta sonları ise öğlene kadar yatıyor... Ben ona yaklaşmak istediğimde ise spor yapıp duş almadığı için, aşırı ter kokusundan ona yaklaşamıyorum. Zaten o da hiç istekli değil.

Evliliklerde seks olmazsa olmaz, diyordum ama şimdi duygularıma gem vurmak zorundayım... Bu da hiç kolay değil... Çevremden sürekli iltifat görmek, evde ise önemsenmemek kafamı karıştırıyor.

İşten gelir gelmez mutfağa koşuyorum; eşim o ara bir saat kadar uyuyor; uykusunu alıyor ya ondan sonra da ben 11-12 gibi yatınca, o sabahlara kadar TV karşısında oturuyor. Acaba diyorum seks kanallarını mı izliyor, yoksa bir insan nasıl böyle duyarsız olabilir ki?...

Ben eşime gerçekten deli gibi aşık biriyim; bu nasıl bir sevgi ben de anlamış değilim. Onun hayatıma giren ilk ve tek erkek olması mı, yoksa benden sürekli kaçıyor olması mı beni bu duruma getirdi, bilmiyorum. Onsuz nefes alamam gibi geliyor. O kadar çok bağımlıyım ona... O benim için ekmek gibi su gibi vazgeçilmez bir şey... Bir dönemler o da bana karşı böyle idi. Benim için askerden bile kaçmıştı. Beni böylesine bağımlı yapan aslında o. Bu kadar aktif, sosyal etkinliklerin içinde, yıllardır resmi dairede çalışan bir hanım olmama rağmen daha 3 yıl öncesine kadar bankamatikten nasıl maaş çekildiğini bile bilmiyordum. Çünkü hep eşim alıyordu maaşımı. Ne kadar maaş aldığımı bile bilmiyordum aslında... Çünkü hep onu öne çıkarmıştım... Çünkü evlendiğimizde işi yoktu. Eşim, ikinci çocuğumun doğumunda, ailemin yardımı ile işe girdi. Çocuklar olunca ailem yumuşadı, maddi olarak bize yardım ederek daha rahat bir ortamda yaşamamızı sağladılar. Çok da güzel ve akıllı çocuklarımız var. Onları düşündükçe evliliğimi korumam gerektiğine inanıyorum.

Size soruyorum; nasıl olsa, böyle geldi böyle geçsin, deyip duygularıma gem mi vurayım?.. Yoksa... Bu yoksanın arkasını bilmiyorum; daha doğrusu dilim varmıyor söylemeye... Sizin fikirlerinize çok ihtiyacım var... 

RUMUZ: CAN MI DAYANIR?

Bu kadar mı hoşgörülü olur insan?.. Bu kadar mı, anlayış gösterir!.. Hem de kime? Küçük bir çocuğa cinsel tacizde bulunan ama evinde, yatağında onu heyecanla ve sevgiyle bekleyen eşine yaklaşmayan, onu sevgisiz bırakan, mutsuz eden bir adama... Hep deriz ya, "Aileler arasındaki fark pek önemli değildir, yeterki iki gönül bir olsun" diye... Ama hayır... İşte yaşam farkı, düşünce ve eğitim farkı, kültür ve görgü farkı iki insanı sonunda nasıl koparıyor birbirinden... Yanlış bir evlilik, ama akıl almaz bir bağlılık... Bana kalırsa, sadece anılarda kalmış bir aşk bu ama her nedense hálá sevgisi için direniyor hem de hiç hakketmeyen bu adam için. Belki sizin de söyleyeceğiniz bir şeyler vardı bu bir türlü yolunu bulamayan hanıma....

Yazarın Tüm Yazıları