Enkazdaki fotoğraf

Muhabir kız, enkazdan şeffaf dosya içinde bir evlilik cüzdanı çıkardı. Arkasında da büyükçe eski bir fotoğraf vardı... Siyah-beyaz... Birbirlerine sevgiyle bakan bir kadın-bir erkek...

Haberin Devamı

Enkazdaki fotoğraf

Enkaz üstünde bir kadın dolaşıyordu... Yaşı 75-80 vardı... Hatay mı, Kahramanmaraş mı?

Adıyaman mı, Gaziantep mi?

Bilmiyorum neresiydi...

Bütün enkazlar birbirinin aynıydı çünkü. O kadar yaşlı mıydı? Yoksa birkaç günde mi bu kadar çökmüştü?

“Hiç kimsem kalmamış, ben niye yaşıyorum ki” diye isyan ediyordu.

Bunu 99 depreminde de görmüştüm.

Ailesini Yalova’daki sahil sitesi yazlığına gönderen, kendisi de hafta sonları giden bir abimiz, eşini ve 3 çocuğunu orada kaybedince “ben niye yaşıyorum ki” diye isyan etmişti...

Bilmiyorum o acıya nasıl katlanılır?

Teselli edecek söz bulamazdık...

Enkaz üstünde çaresizce dolaşan yaşlı kadın için yaşanmış olan deprem öncesi o son gün bile sanki bin yıl önceye aitti...

Haberin Devamı

Bir tabak ilişti yerde gözüne. “Bu benim tabağımdı” dedi. Kim bilir sevdikleriyle o tabakta yemek yediği ama bir daha asla mümkün olmayacağını düşündüğü mutlu günlerini hatırladı.

O sırada muhabir kız, enkazdan şeffaf dosya içinde bir evlilik cüzdanı çıkardı.

Arkasında da büyükçe eski bir fotoğraf vardı... Siyah-beyaz...

Birbirlerine sevgiyle bakan bir kadın-bir erkek... Kim bilir nasıl bir aşkla bağlıydılar birbirlerine ki bu güzel fotoğraflarını itina ile saklamışlardı.

Fotoğraftaki kadın, belki de o yaşlı kadındı. İşte o gün Sevgililer Günüymüş meğer... 14 Şubat...

Ben genelde “hediyenin günü yoktur, sevginin de”  diye gereksiz bulduğum bu Sevgililer Günü’nde işin goygoyunda olurum. Ama gün, o gün değil bugün...

Onlar belki yaşıyorlar, belki enkazdalar, belki öldüler.

Artık Sevgililer Günü’nü, aşklarını ölümsüzleştiren enkazdaki fotoğrafın sahibi bu güzel çifte adıyorum...

Zira, o enkazda bile bir gül kadar zarif ve değerliydiler...

Nadir Kalbinur

YANIT

Ne büyük acılara şahit olduk bu deprem felaketinde, ne inanılmaz ayrılıklar, ne beklenmedik ölümler...

Çocuğunu kaybeden anneler, anne babasını kaybeden çocuklar...

Tüm ailesini yitirmiş insanlar...

Haberin Devamı

Bu yaşlı hanımefendi eşini bulabildi mi enkazlar arasında?

Dilerim kavuşmuşlardır.

Beni en çok etkileyen bir sahne de yeni evlenen kızının cansız bedeninin enkaz altından çıkmasını bekleyen bir babanın acısıydı.

Damadı kurtulmuştu, ama kızı bir kolonun altında kalmıştı. Çıkaramamışlardı hâlâ. Damadı “Baba yan yanaydık. Nefes alıyordu, canı acıyordu. Onu teselli etmeye çalışıyordum, durmadan konuşuyordum. Önceleri bana tek tük sözcüklerle cevap veriyordu. Ama daha sonra sustu. Eli elimdeydi, nabzına baktım, atmıyordu” diye anlatmıştı kızının son anlarını...

Adamcağızın hıçkırıkları, gözlerinden inen yaşların beyaz sakalına karışmasını asla unutamayacağım.

Haberin Devamı

İşte bu yüzden tekrar tekrar söyleyeceğim:

Ne olur kendinize saçma sapan şeyleri dert etmeyin, acaba beni aldatıyor mu, diye üzülmeyin, aldatıyorsa aldatsın...

Sizi sevecek, aldatmayacak mutlaka bir başkası vardır.

Koltuklarım pek eskidi, yenisini de alamıyorum diye dert etmeyin, bakın o koltuklara bile razı olacak pek çok insan var şimdi. Üzüntüyü alışkanlık etmeden önce bu yaşananları bir düşünün lütfen...

 

Yazarın Tüm Yazıları