Paylaş
Merhaba Güzin Abla, aslında size bu yazıyı yazıp yazmamak konusunda çok düşündüm.
Sanki bu köşeye sadece kadınlar yazabilir gibi hissettim. Köşenizde yayınlanan mektupları okurken o kadar üzülüyorum ki anlatamam.
Çünkü bazen öyle insanlar yazıyor ki köşenize “Tam da benim istediğim, evlenmeyi düşüneceğim karakterde bir kadın yazmış bugün” diye düşünüyorum.
Bu kadınların bir kısmı eşinden şiddet gördüğünü kimisi de aldatıldığından şikayetçi. Benim karakterimde asla kadına şiddet uygulamak, aldatmak, aşağılamak, kumar oynamak yoktur.
Herhangi bir kötü alışkanlığı olan birisi değilim. Tek istediğim seveceğim ve beni seven bir hayat arkadaşı. Çocuğumuz olsun, ömür boyu mutlu olalım... Hayattan başka da beklentim yoktu.
Maddiyata değil maneviyata önem veren birisiyim. Ama maalesef her şey ters gitti. Köşenize yazan kişiler gibi karşıma hiçbir zaman iyi karakterli bir kadın rast gelmedi. Hep mutsuz oldum.
Çok kısa süren bir evlilik yaptım. Evlendiğim kişi temizlik hastası ve bazı psikiyatrik sorunları olan biriydi. Evlilik yürümedi ve boşandım. Daha sonra da aşkı aradım ama bulamadım. Artık çok zor geliyor öyle birini bulmak. Bana gelenler menfaat arayanlar oldu.
Size yazanlar genelde yurtdışında yaşayanlar oluyor. Belki orayı da deneyeceğim ama böyle bir imkanım yok. Hayattaki en büyük şans insanın bankada kabarık hesabı olması değil, ömür boyu sürecek ve kendisine güvenen bir eşe sahip olmak bence. Bakış açım bu... Rumuz: Umutsuz
YANIT
Sevgili oğlum gerçekten benim sıkı takipçilerimden olsaydın, bu köşenin erkek, kadın ayrımı yapmadan, her başvuran dertli kişiye karşılık verilen bir yer olduğunu anlardın.
Ve sadece kadınlara cevap vermediğimi de bilirdin.
Gelelim sorununa...
Birçok insan, evlilik hayatında gerçek anlamda aradığını bulamıyor. Bu çok sık rastlanan bir durum.
Dediğin gibi en büyük mutluluk hayatı boyunca gerçek anlamda eş olabilecek biriyle hayatı birleştirebilmek, onunla ömür boyu evli kalabilmektir.
Ancak ne yazık ki tüm bu yıllar boyu köşem sayesinde edindiğim deneyimlerimden de anladığım ve gördüğüm kadarıyla, bu pek de mümkün olmuyor.
Mitolojide bir öykü vardır; Tanrı insanları hep birbirini tamamlayacak çift olarak yaratırmış ve böylece kadın-erkek birbirinin yarısı olarak hep mutlu yaşarlarmış.
Ama işte insanoğlu bu ya, bir şekilde Tanrı’yı öfkelendirmiş. Tanrı da onları o andan itibaren yine birbirini tamamlayacak erkek ve kadın olarak yaratmış.
Ama bu defa her birini dünyanın bir ucuna bırakmış... O andan itibaren de işte insanlar yaşamları boyunca hep öteki yarılarını aramayı sürdürürlermiş. Tabii gerçek eşini bulabilen pek az olmuş bu yüzden...
Hikâye bir yana, en azından beklentilerine karşılık verebilecek, ruh eşini bulmanı diliyorum.
Mektuplar arasında böyle birine rastlarsan, bana yeniden yaz... Belki o da senin gibi birini arıyordur.
Paylaş