Benim derdim sevilmemek

Merhaba Güzin Abla, ben size yurtdışından yazıyorum. 30 yaşındayım, artık 30 yaş sendromu mudur; yoksa yaşadığım hayal kırıklıklarından mıdır; bilmiyorum; kendimle hesaplaşmaya başladım. Özel hayatımdaki mutsuzluğun sebebini sorup duruyorum kendime, ben nerede hata yapıyorum, neden ilişkilerim yürümüyor, diye. Son zamanlarda beğendiğim biri vardı, kendisiyle yemeğe çıktık. Benim için güzel denebilecek bir akşam yemeğiydi. Gece boyunca kendisini anlattı. Annesiz büyümüş, delikanlılık dönemi biraz serserilik içinde geçmiş, uyuşturucu kullanmış bir dönem ve şimdi de kumar tutkusunun olduğunu fark ettim.

Tam yedi saat boyunca onu dinledim; bana göre ilginç bir hayat hikáyesi vardı. Bir sonraki ve son görüşmemiz telefonla oldu. Bir daha beni ne aradı, ne de telefonlarıma cevap verdi. Benimle görüşmek istememesinin sebebi belki sohbetimden hoşlanmamış olması olabilir. Benim asıl kırıldığım nokta, bana "Seninle arkadaşlık etmek istemiyorum" deme zahmetinde bile bulunmaması. İşte gördüğün gibi, benim derdim de sevilmemek. Bu yaşa kadar hep yanlış insanları seçmek. Bu da bir şans galiba.

RUMUZ: HELINA

Sevgili kızım, sen mi hep yanlış insanları seçiyorsun? Yoksa senin karşına mı, doğru düzgün biri çıkmıyor? Ya da giderek, düzgün kimse mi kalmadı ortalıkta. Çünkü senin gibi genç hanımlardan gelen mektuplarda hep aynı yakınmaya rastlıyorum... "Abla, karşımıza doğru adam çıkmıyor, adam gibi adam yok ortalıkta" diyorlar. Buna ben de şunu eklemeliyim: doğru dürüst adamlar da ya evli, ya da nişanlı, ya da birer sevgili edinmiş durumdalar. Kadın nüfusunun giderek tüm dünyada arttığını da unutmamalıyız elbette. Erkekler için artık o kadar çok seçenek var ki...

O kadar geniş bir yelpazede seçim imkanı var ki... Üstelik evlenmeye de pek meraklı olmadıkları açıkça ortada. Ne yapıyorlar o zaman? Genellikle evlenmeden birlikte gezip tozabilecekleri, günlerini gün edebilecekleri bir genç kıza ya da kadına yöneliyorlar. Bu işlerine geliyor. Daha az boğucu oluyor onlar için.

Yurtdışında bu daha da yaygın üstelik. Sorumluluk yüklenme gereği olmadan yürütüyorlar bu ilişkilerini. Bu sözünü ettiğin genç adam, örneğin. Anne sevgisini tatmadan büyümüş... Serseri bir gençlik geçirmiş. Uyuşturucu kullanmış. Şu anda kumar tutkusu olduğunu hissetmişsin. Sana göre bu adam evlenmeye uygun biri mi? Senin ciddi ve düzgün bir ilişki beklentini hemen anlamıştır. Seninle gününü gün edemeyeceğini hissetmiştir.

Sana içini döküp, biraz da duygu sömürüsü yapmışsa da, daha sonra seninle istediği gibi bir beraberliğin yürümeyeceğini görmüştür. Sana samimi davranmasını mı bekliyordun? Erkekler öyle açık konuşmaktan hoşlanmazlar ki sevgili kızım.

Birbirimizi sandalye tepesinde oturarak mı tanıyacağız?

Yazılarınızı her gün internetten takip ediyorum. Benim sevdiğim gençle altı aylık bir beraberliğim oldu. Kendisi yalnız yaşıyor; ben ailemle kalıyorum. Fakat sevgilimin kaldığı apartmanda babamın da iş arkadaşları kalıyor. Erkek arkadaşım, babam ve ben aynı şirkette çalışıyoruz. Yaz boyunca dört ay süreyle sevgilimle dışarı çıkıp eğlendik... Bazen de evine gider, film izlerdik.

Fakat babamın arkadaşları benim sevgilimin evine girdiğimi görüp, babama söylemişler... Bu nedenle iki aydır ona gidemiyorum. Üzüntüm bundan değil ama ikimiz de kafelerde de buluşmayı sevmiyoruz. Sandalye tepesinde 3-5 saat oturarak insan sevdiğini ne kadar tanıyabilir? Onu doğal haliyle tanımak, rahat ettiği anlarda neler yaptığını görmek daha iyi değil mi? Zaten yeterince paramızda yok. Sürekli dışarıda buluşamıyoruz ve bu yüzden birbirimizi sıkça görüp konuşamıyoruz. İşyerimizde zaten konuşamıyoruz. Bu durumda ayrılığa doğru sürükleniyoruz. Onu seviyorum, kaybetmek istemiyorum. Ne yapmalıyım?

RUMUZ: İKMD

Sevgili kızım, insan sandalye tepesinde saatlerce oturarak birbirini tam anlamıyla tanıyamaz. Bu doğru... Bu monoton buluşmalar, sonuçta insanı bıktırabilir. Üstelik kafelerin pek de ucuz olmadığı da bir gerçek. Ama, bu genç adamın evinde, samimi bir ortamda, ister istemez, yalnızlığın getirdiği dürtülere kapılarak da aşırı bir yakınlaşma fırsatı doğabilir. Erkek arkadaşınla senin de söylediğin gibi, onu doğal haliyle tanımak, film seyretmek, rahat etmek dışında bir şeyler yaşamıyorsanız, mesele yok. Ama, giderek bir yakınlaşma olacaktır.

Babanın sana yasak koymasının nedeni de bu elbette... Eğer böyle bir yakınlaşmaya, onunla birliktelik yaşamaya hazırsan, diyecek bir şey yok. Büyüklerimiz bize, "Dört duvar arasına girmek tehlikelidir. Ateşle barut yan yana durmaz." derlerdi, ki bu söz bugün bile geçerli.

Eğer ailen razı olursa, onu zaman zaman size davet et; evde birileri varken de, siz yine baş başa bir köşede film izleyebilir, sohbet edebilirsiniz.

Depresyon ilaçları cinsel yaşamımı etkilemiş midir?

Çeşitli konularda bizleri aydınlattığınız için çok teşekkür ederim. Ben 55 yaşında bir hanımım. İyi bir evliliğim var ve iki çocuğum da okuyor. Benim sorunum eskisi gibi orgazm olamamak. Doktor tavsiyesi ile bir süre antidepresan ilaçlar kullandım. Bunların, bu sorunuma neden olup olmayacağını merak ediyorum. Aslında bu ilaçları bırakalı altı ay oldu... Ama hálá bu sorunla karşı karşıya gelmekteyim. Eşimle cinsel ilişkiye girmek istemiyorum.

Üstelik stresli ve çok yorucu bir işim de var. Bütün bunlar cinsel yaşamımla bir ilişkisi olabilir mi? Bu konuda beni aydınlatırsanız sevinirim.

RUMUZ: ALTIN BAŞAK

Bilmem ama menopozdan hiç söz etmemişsiniz sevgili okurum. Sizin yaşınızda büyük ihtimalle menopoza girmiş olmalısınız. Bu da cinsel yaşamınızı etkileyebilir. Aldığınız depresyon ilaçlarının nedeni de belki yine menopozdur. Üstelik depresyon ilaçlarının libidoyu olumsuz etkilediği de bir gerçek. Doktorunuza danışın, ama zamanla, menopozun ilk etkileri azaldıkça, her şey rayına oturacaktır, merak etmeyin.
Yazarın Tüm Yazıları