Gürkan Dural

Arma kazanır anlayışı, Bursaspor Kulübü için artık yeşil sahalarda bir anlam kazanmıyor.

Bursaspor Kulübü artık, kendi öz kimliğimden giderek uzaklaştığı ve rakiplere olan saygısını yitirdiği sürece; isminin büyüklüğü altında eziliyor.
Bu gerçek, daha önceki yıllarda da pek çok müsabakada sinyallerini oluşturdu; görüyoruz ki o sinyaller şu vakitte yerini yüksek tonda çalan tehlike çanlarına bıraktı.
Şöyle bir genelleme yapacak olursak;
Takım ligde 9 müsabakayı geride bıraktı. Hatırı sayılır ciddi bir 2 aylık performans sürecinden bahsediyoruz.
Bu süreçte Bursaspor’un saha içerisinde ne oynadığını bilmiyoruz. Bununla beraber takım teknik ve taktiğe dayalı düzende herhangi bir done de bizlere sunmuyor.
Tamamen kaos içerisinde, bireysel yeteneğe bağlı ve rakibin o günkü hatalarına dayalı bir bilinmezlikte maçlara çıkılıyor, çok küçük sonuçlar da buna bağlı olarak geliyor.
Sezon başında genç oyuncu kadro ağırlığının oluşturacağı dinamizm faktörü, enerji ve ilk andan beridir vurgulanan o ‘pes etmeme’ kimyasının yerinde yerler esiyor.

HERKESİN BİR NEDENİ VAR, ÇÖZÜMÜ YOK

Basketbol heyecanın ateşi, Bursa’da bu sezon yüksek derecelerde yanacak.

Temsilcilerimiz, hazırlık dönemlerinin ardından iddialı kadrolar oluştururken; hem liglerde, hem Avrupa serüvenlerinde yeni bir başarıyı sunmak için mücadelelerini sergileyecek.
2 haftalık süreç geride kalmışken, bu doğrultuda kulüplerimiz de süreçlere ilişkin bir takım fikirler vermeye başladı.
Şu bir gerçek ki; her kademede ve her alanda Bursalılar basketbola doyacak.
Kazanan ile başlıyoruz...

BURSASPOR EUROCUP’A MÜTHİŞ BAŞLADI

Frutti Extra Bursaspor, geçtiğimiz sezon Avrupa’da elde ettiği sükseli başarının ardından önemli bir misyon da edindi.
Başarıya ulaşmak kadar, daha zorlayıcı olan bu başarıyı istikrar haline getirerek koruyabilmektir.

ÖNCELİKLE şunu önemle ifade etmek gerekiyor; gerek mali koşullar, gerek kulüp içerisindeki kaos nedeniyle Bursaspor vasatlığa alıştırıldı.

Bu günümüzün değil, son 5 yıl bazında yapılan yanlışların bir sonucu.
Saha içerisinde beklenilen performans bir türlü sergilenemediği gibi aynı zamanda kulüp içerisindeki dengelerin sürekliği değişiminden gelen istikrarsızlık, en ufak kıpırdanmayı dahi umutlara dönüştürdü.
Elbette ‘şampiyon’ unvanına sahip bir kulübün, bu durumunu kabullenmek oldukça zor.
Buna mukabil; Tarsus İdman Yurdu mücadelesi de farklı hikayelere sahne oldu.
Bir yandan mücadeleyi, diğer yandan da takımın gücündeki etkisizliği gördük.

BURSASPOR RAKİBİN DİRENCİNİ KIRAMIYOR

Şöyle bir ilk dakikalardan başlayacak olursak;

Öncelikle şunu kabullenmek gerek; Bursaspor, herhangi bir oyun felsefesine, taktiksel açıdan bir plana ve saha içerisinde bir senaryoya sahip değil.

Şu ana dek gözlemlediğimiz, takımın bireysel bazda saha içerisinde ürettiği çözümler ile anlık sonuçlara gitmesi ki, bu da görüldüğü üzere oldukça kısıtlı bir seviyede.
Haliyle doğru organize olabilen ve bunu ikili mücadele bazında da sertliğiyle gösterebilen ekipler karşısında takım, her daim bir handikaba sahip.
Bu elbette işin teknik boyutu.

GÜVENSİZLİK ORTAMI

Bir de psikolojik yanı var ki; bilhassa son maçlarda gördüğümüz üzere teknik heyetten sürekli olarak oyuncular üzerinden bir güvensizlik ortamı oluşturuluyor.
Başarısız, olumsuz gelen her sonucun akabinde ‘Bu kadro ile bu kadar’ söylemlerini duyar olduk.

SÜRPİZ DEĞİLDİ

Haksız sayılmazlar; zira, sezon öncesi değerlendirmelerde de Bursaspor’un transfer engelini kaldıramadığı ve takviye yapamadığı takdirde, onca kan kaybının ardından altyapıdan yapılan takviyelerin zamana ihtiyaç duyduğunu altını çize çize söylemiştik.

“Bursaspor’da artık gençleri kazanmak yalnızca onları bu arenanın içerisine sürmek olarak değerlendirmemeli. Onları kazanmanın en büyük etkeni, onları doğru bir futbol organizasyonu içerisine aşama aşama dahil etmek olacaktır.”

“Genç oyuncuları, sahada galip gelerek kazanmalıyız. Böylece kendilerini gösterip, özgüvenler artar. Ayrıca, bu tarz bir yapının içinde hayal bile kuramıyorlar. Hayalin olmadığı yerde de başarı beklemek çok abes olacaktır.”

Bursaspor, Türkiye’nin sayılı futbol akademilerinden birisi.
Bunun altını önemle çizmek gerekiyor zira; son yıllarda mali durumlardan kaynaklı gençlere ‘zorunlu’ yönelim, kimi zaman kulübün bu yapısına zarar verebiliyor.
Daha önceki yıllarda da Bursaspor’un sportif başarısızlığında deneyimli-genç kaynaşmasının tam anlamıyla gerçekleştirilemediğinden ve sürekli olarak bir tarafa tek bir yönelimin olduğundan sıkça dem vurmuştuk.
Maalesef bu durum, bu sezon da devam ediyor.

GENÇLER ÜZERİNDEN OYUN PLANLANMIYOR

Avrupa’da akademisiyle ünlü kulüplerin şöyle bir futbol çarkına baktığımızda gördüğümüz işleyen bir futbol mantalitelerine, kısa ve orta vadede gençlerin adaptasyonu oluyor.

BURSASPOR’u her zaman ileriye doğru götüren iç dinamiği ve potansiyelinin oluşturduğu özgüvendi.

Kulübün ‘enerjik’ karakteristik yapısı, altyapıdan nice futbolcuların yetişmesine olanak sağlarken; aynı zamanda bu durum sahaya da tesir ettiğinde, camiayı sevindiren gelişmeleri sırasıyla yaşadık.
Buna bir de iç sahada taraftarının dokunuşları eklenince, bazı müsabakalar şöleni andırıyordu.
İşte Sivas Belediye Spor ile oynanan karşılaşmada, geçmiş dönemin başarılarını andıran bir atmosfer gördük.
Saha içine yine geleceğiz fakat önce bu atmosfere dikkati çekmek gerekiyor.
Zira; Bursaspor, son yıllarda özgüvenini kaybetmiş bir şekilde futbol ortaya koyarken aynı zamanda bu durum camiaya da öylesine bir etki yaptı ki, tribünlerden sokağa her kademeden stresler görüldü.
Haliyle kendi iç dinamiğini oluşturmakta güçlük çeken kulüp, oyunsal bazda da bir türlü kendi karakteristik yapısını, yani dinamik futbolu yakalayamayınca başarısızlıklar da uçurumdan aşağı yuvarlanırcasına peşi sıra geldi.
Bursa Büyükşehir Belediye Stadyumu’nda oynanan müsabakada ise tribünlerden, sahaya her noktada coşkulu bir atmosfere şahitlik ettik.

Sezon öncesinde; kulübün içerisinde bulunduğu mali yapı nedeniyle geçiş yapmak durumunda kaldığı ‘gençleştirme’ hamlesinin, gerek kondisyon, gerekse deneyim eksikliği nedeniyle bir takım sorunlar oluşturabileceğine işaret etmiştik.

Nitekim, sezon başlangıcıyla birlikte 3 müsabaka geride kalırken söz konusu noktanın dezavantajlarını kulüp saha içerisindeki her kademede hissediyor.
Şimdiden başlayan ve sezon sonunda bulunacak konumu peşin hükümle kaydeden olumsuz ve yapıcılıktan uzak eleştirilerden bağımsız olarak şunun ısrarla altını çizmek gerekiyor ki; bu çocuklar mücadele anlamında ellerinden geleni ortaya koyuyor.
Özellikle Batman Petrol Spor müsabakasındaki savunma disiplini başta olmak üzere oyuncuların diğer karşılaşmaların da belli bölümlerinde ortaya koydukları arzu, istek bireysel bazdaki gelecekleri açısından umut vaat edici.

YEŞİL BEYAZLILAR İKİ AÇIDAN DEZAVANTAJA SAHİP

Takım konusuna gelecek olursak; mevcut ekonomik şartların getirdiği kısıtlı kadroda bir takım yeterli olmayan çabalar izliyoruz.
Öncelikle; oyuncular her ne kadar başarılı bir sezon öncesi kampı, çalışmaları geçirmiş olursa olsun daha yeni profesyonelleşen ve yaşları oldukça genç bu oyuncuların, fizyolojik olarak bu lige hazır gelişimlerini sağlayabilmesi çok kolay değil.
Elbette fiziksel dayanıklılığa ve mental güce dayalı bu arenada, rakiplerle aynı seviyede mücadele edebilmek için de benzer özelliklere sahip olmak gerekiyor.

Bursaspor için, var oluş sezonunda mücadele her şey anlamına geliyor.

Yeni süreçte; gerek takımın kimyası, gerek deneyim ve camia atmosferi itibarıyla sonuca götürecek ana etkenlerden biri mücadele.
Hatta biraz açarsak; belli noktalarda yalnızca mücadelenin dahi yeterli olmayacağı, yetenek ve deneyimin de yanında bulunması gereken bir sezon bekliyor kulübü.
Bu pencereden bakarsak Batman Petrol Spor müsabakasında Bursaspor’un iştahlı, dirençli ve istekli görüntüsü hemen daha ilk dakikalardan itibaren gözümüze çarptı.
Ön alan baskısıyla birlikte rakip takım, deplasmanda oynamanın bilincinin de etkisiyle oyun kurmakta zorlanırken, savunmaya çekilen bir görüntü çizdi.

GOL VE TARAFTAR DESTEĞİ TAKIMA GÜVEN VERDİ

Bu bölümlerde Bursaspor, özellikle savunma hattını öne çıkararak oyunu rakip alana yıkmak istese de, konuk ekibin ani presleri orta alandan kuruluma engel oldu.
Dolayısıyla ilk 20 dakikalık dilimde daha çok birbirini tartan, birbirini tanıyan bir oyun gördük her iki cephe adına.