Paylaş
Bu günümüzün değil, son 5 yıl bazında yapılan yanlışların bir sonucu.
Saha içerisinde beklenilen performans bir türlü sergilenemediği gibi aynı zamanda kulüp içerisindeki dengelerin sürekliği değişiminden gelen istikrarsızlık, en ufak kıpırdanmayı dahi umutlara dönüştürdü.
Elbette ‘şampiyon’ unvanına sahip bir kulübün, bu durumunu kabullenmek oldukça zor.
Buna mukabil; Tarsus İdman Yurdu mücadelesi de farklı hikayelere sahne oldu.
Bir yandan mücadeleyi, diğer yandan da takımın gücündeki etkisizliği gördük.
BURSASPOR RAKİBİN DİRENCİNİ KIRAMIYOR
Şöyle bir ilk dakikalardan başlayacak olursak;
Bursaspor’un ilk dakikalarda merkez odaklı oyunuyla, uzun süre sonra ilk kez organize bir şekilde maça başladığını gördük.
Ancak saman alevi gibi parlayan bu süreç, bizleri çok ciddi yanılgıya da itti zira; konuk ekip, savunma hattını geride kurarak, topu Bursaspor’a teslim eden ancak ceza sahası çizgisine gelindiğinde doğru kademelerle de kaleye yaklaştırmayan bir görüntü çizdi.
Dolayısıyla rakibin savunma direnci, Bursaspor’un ataklarında bir türlü tehlike oluşturamamasına sebep oldu.
Hücumda üretkenliğin yetersizliği de, bu olumsuz görüntüye katkı sundu.
GELEN HER TOP TEHLİKE OLUŞTURDU
Nitekim konuk ekip, ilk yarı özelinde akıllı bir oyun kurgusuyla hızlı atak fırsatlarını kovaladı ve golü de bu şekilde buldu. Hatta ilk yarıda iki tehlikeli atak daha, bu sayede gerçekleştirdi.
Burada da Bursaspor’un savunma direncinin ne denli düşük olduğunu gördük.
Savunma arasına atılan her top tehlike oluştururken, hızlı çıkılan ataklara karşı kademe anlayışında doğru pozisyonlar alınamamasından ötürü de konuk ekibin hücumcuları, çok rahat bir oyun çıkardı.
Rakibin ön liberosunun sürekli olarak stoperlerin arasına girerek savunmaya verdiği katkı nedeniyle de Bursaspor’un oyun boyu uzadı.
Sürekli olarak rakibin pas arası yapmalarını gördük, bu hem oyunculardaki oyun görüşü eksikliğinin bir nedeni, hem ayağa çıkılan ataklarda aralarındaki boşluğun bir hayli fazla olduğunun.
Haliyle bu şartlarda gol için gerekli olan tek şey özel bir yetenekti.
ENERJİ DÜŞÜKLÜĞÜNÜ ANLAMAK GÜÇ
Enver Cenk Şahin, bu sezon takımı sırtladığı gibi bu maçta da en ihtiyaç duyulan anda sahne aldı.
Önce harika bir duran top kullanımı, sonrasında rakibin şaşkınlığında yakalanılan fırsatı, kalitesiyle çok net bir şekilde değerlendirdi.
Bu anlarda Bursaspor, ilk yarının son çeyrek diliminde rakibine teslim ettiği oyun üstünlüğünü yeniden eline aldı.
Fakat bu kez de, oyuncuların mental ve fiziksel anlamdaki yorgunluklarını gördük.
Sürekli olarak skor 2-1’e geldikten sonra adale rahatsızlıkları baş gösterdi, belki oyunu soğutmak için de planlı olan bu sakatlıklar, hangi açıdan bakarsanız bakın Bursaspor için rahatsız edici.
İlki elbette yorgunluk. Ligde yaklaşık 2 aya yakın bir süreyi geride bırakıyoruz ancak oyuncuların fiziksel kapasiteleri hala tam seviyelerine ulaşamamış durumda.
Böylesine genç ve dinamik bir kadro yapısından bahsederken, açıkçası o enerji düşüklüğünü anlamak güç.
SKORU KORUMA İÇGÜDÜSÜ ÖZGÜVEN SORUNUDUR
Teknik heyet buna kadrodaki dar rotasyon ve yoğun maç fikstürü olarak gerekçe gösteriyor fakat bunun asıl kökeninde oyuncuların fiziksel güçlerinin yetersiz olması da herkesin malumu.
Dolayısıyla sezon başı hazırlık süreçlerinde yeterli fiziksel gücün yüklenemediği aşikar.
Haydi diyelim ki bu anlamda bir sorun yok, tamamen taktiksel olarak oyunu soğutmak amacıyla gördüğümüz sakatlıklar...
O zaman da tamamen oyunu lehine çevirmiş bir halde, tribün desteğini de arkasına almışken ve bunun üzerine doğru gitmesi gerekirken, tamamen skoru koruma iç güdüsüne sahip olmak, bir nevi özgüven sorunun yansıması.
Takım o noktada, skoru koruyacağına tam anlamıyla inanmadığından, zamana oynayan bir görüntü çiziyor.
Her ne sebepten olursa olsun, bu durumun getireceği sonuçlardan biri olan gol, hiç de şaşırtıcı olmayacak bir şekilde son anlarda geldi.
Futbol işte böyle bir oyun.
Bursaspor için belki de en büyük derslerin çıkarılacağı bir maçı geride bıraktık.
Bursa temsilcisi, kapalı savunmalara karşı çözüm üretmekte zorlandığı gibi, merkez odaklı oyununda da orta alandan topu alıp ileriye doğru servis edecek ve kilit pasları gerçekleştirecek, oyun görüşü geniş bir futbolcu eksikliği de yaşıyor.
Geçtiğimiz sezonun ilk yarısında İsmail Yüksek’in sergilediği performansın yarısı kadar dahi genci de deneyimlisi de bir performans ortaya koyamıyor.
Haliyle bu noktalarda bireysel yeteneğe ihtiyaç duyuluyor ancak o yetenek de şu an için Enver Cenk Şahin olduğundan, deneyimli oyuncunun gününde olmasına Bursaspor bel bağlamış durumda.
Aksi takdirde bu kilidi açabilecek ne bir oyun kurgusu var, ne bir oyun mantalitesi.
SAHADA SADECE KAOS FUTBOLU VAR
Bursaspor’un, geride kalan maçlarda top kendindeyken ve rakipteyken de belli bir istikrarlı oyun çizgisinde olmadığını gördük.
Şu an Bursaspor ne oynuyor diye sorsak, kimse net bir şekilde ifade edemez; zira bir kaos futbolu oynanıyor sahada.
Kopukluk ciddi düzeyde üst seviyede.
Rakip bir nebze daha düşük kalitede ya da o gün formsuz anındaysa, puanlar bir şekilde geliyor; orta seviyede, istikrarlı bir yapıdaysa da kayıpları görüyoruz.
SADECE MÜCADELE FAYDA ETMİYOR
Dolayısıyla Bursaspor’un net bir oyunu yok, rakibe göre değişen, anlık gelişen durumları var sadece.
Bu ligin sonuna dek düşünüldüğünde ne kadar devam eder, ne kadar daha sonuç verir tartışılır ancak şu anki puan durumu da gösteriyor ki istenilen sonuçlar bu şekilde alınamıyor.
O sebeple Bursaspor’un her şeyden evvel bir oyun mantalitesine ihtiyacı var.
Skor üstünlüğündeyken de dinamik dinlenebileceği, maç içerisinde temposunu doğru bir şekilde ayarlayabileceği bir düzen gereksinimi var.
Çünkü gördük ki çoğu zaman 90 dakika boyunca mücadele etmek de fayda sağlamıyor.
TECRÜBELİLER AĞIRLIĞINI KOYAMIYOR
Gücü ekonomik kullanmadığı sürece, sıkıntılar her daim baş gösteriyor.
Cenk dışında deneyimli oyuncuların da bir türlü sahada o ağırlığını koyamaması da cabası.
Evet iç saha maçları belki tribünlerin de etkisiyle birlikte Bursaspor’u bir adım öne taşıyor ancak takımın, artık saha kenarından da ciddi dokunuşlarla kendi kimliğini kazanması gerekiyor.
Bizler de bu noktada beklemeye devam ediyoruz.
Geçtiğimiz sezon da bir şeyleri bekliyorduk, beklemediğimiz gelmediği gibi kötü bir son ile karşılaştık.
Umarız bundan sonraki süreçte beklediğimiz oyun geç olmadan gerçekleşir ve en azından bu sezonu aralarda nefes alarak atlatabiliriz.
Paylaş