FRUTTİ EXTRA BURSASPOR KİMLİĞİNİ KORUDU
FRUTTİ Extra Bursaspor, çok kısa bir süreçte yakaladığı ivme ile birlikte gelişen, dönüşen ve bir sonraki adımını hedefleyen bir kimliğe büründü.
Alt liglerden, bugüne dek gelinen zamanda kulübün içerisinde oluşturduğu dinamik ve oyuncu ekseninde gerçekleştirdiği bütünleştirici düşünce, parkede de meyvesini verdi.
Bu kapsamda önceki sezon gelen Avrupa finali ile birlikte, BSL play-off’unda da Fenerbahçe Beko’yu ekstra maça zorlamak, kulübün gösterdiği çabaların neticesi olarak, bu sezona daha umutla bakılmasını sağladı.
Hep dile getirdiğimiz üzere; başarıyı asıl kılan, istikrarını koruyabilmektir.
RAKİPLERİNİ ZORLAYAN BİR TAKIM OLDU
Her ne kadar ülkede yaşananlar neticesinde çok özel bir süreç geride kalsa da, kulüp geride bıraktığı başarının sorumluluğunu bu sezon da dirençli bir şekilde omuzladı.
Aday olması beklenen isimler kulislerde sıklıkla dillendirilirken, aday yahut adaylar 10 Haziran tarihine kadar listelerini Divan Başkanlık Kurulu’na teslim edecek.
Kulüp tarafından yapılan bilgilendirmede de; 4 bin 286 üyenin, 3 bin 636’sının oy kullanabileceği açıklandı.
Camia esasında hiç de yabancı olmadığı bir süreci yaşayacak.
GÜNLÜK ÇÖZÜMLERE BEL BAĞLANIYOR
Bundan önceki dönemlere de baktığımızda, özellikle son yıllarda yönetimlerin ömrünün yalnızca bir sezonluk, hatta bazılarının sezonu tamamlayamadığını görüyoruz.
Belli bir istikrarın oluşamamasının temelinde de güvensizlik yatıyor.
Ne yazık ki Bursaspor camiası, uzun yıllardır her noktasına güven duyabileceği bir yönetim arayışında ve henüz buna ulaşabilmiş değil.
Öyle ki yakın zamanda her açıdan bu yönün çeşitli örneklerine şahitlik ettik.
Son 15 yıllık süreçte Bursaspor, özellikle alt yaş kategorilerinde büyük başarılara ulaştı.
Gelin şu başarılara bir göz gezdirelim;
YILLAR GEÇTİKÇE HEP ÜZERİNE KOYDU
2009/10 sezonu kapsamında Akademi U16 Ligi Finalleri’nde üçüncülük yaşanırken, geleceğin temelleri de yavaş yavaş atılmaya başlandı.
2010/11 sezonuna gelindiğinde bu temeller kendisini şampiyonluk olarak gösterdi.
BURSASPOR, sezonun ikinci yarısı itibarıyla büyük bir dönüşüm içerisinde.
Esasında tüm parametreler, yavaşça işleyen çarkın bir göstergesi.
Kısaca özetleyecek olursak; karmaşık bir süreçten geçerek sezona eksiklerle başlayan takımın zorunlu olarak yöneldiği gençlerin giderek deneyim kazanması, ilk yarıda olmayan teknik heyet dokunuşlarının oyun üzerindeki etkisi, oyuncuların birlikte oynayarak birbirlerinin oyun felsefelerini anlamaları, sorumluluk ve omuzlardaki yükün getirdiği baskıyla başa çıkabilir konuma psikolojik gelmek, Bursaspor’u ilk yarıdaki kâbustan uyandırdı.
Bunlar zaten hepimizin malumu...
PLAY-OFF HATTININ YALNIZCA 6 PUAN GERİSİNDE
Sürece baktığımızda birbirini etkileyen yanlışlar ve akabinde devam eden doğrular bütününü görüyoruz fakat içten içe geçmiş maçlara da hayıflanmaktan kendimizi alıkoyamıyoruz.
Bakınız; sezonun ilk yarısını sadece 18 puan ile tamamlayan Bursaspor, ikinci yarıda oynadığı 14 müsabakada 27 puanı hanesine yazdırdı ve ligin son 3 haftasına 45 puanda giriyor.
Timsah, lig serüveninde öylesine keskin bir çizgide bulunuyor ki; bundan sonraki birkaç müsabakadan çıkaracağı altın değerinde puanlar play-off umudunu, kaybedeceği puanlar da düşme riskini yeniden ortaya koyacak.
Bu bağlamda takım, her ne kadar kaybetmeme kimliğiyle ön plana çıksa da, kazanması gerekliliği de göz ardı edinmemeli.
Esasında Menemen FK ve son olarak Isparta deplasmanında gösterilen oyun ve çaba, bugünden başlayacak ölçüde kalan maçlar için takımı ateşliyor.
*
Oyuncuların saha diziliminden taktik parametrelere bağlılığı, bununla beraber kondisyon açısından daha dirençli görüntü, her dakikadan taraftarın da çekinmeyerek, umutlanmasını sağlıyor.
Ancak bir gerçek de var ki; takımın potansiyelinin henüz tam olarak açığa çıkmadığı ve kısa süreçte de bunun olanaksızlığı...
Dolayısıyla Bursaspor bundan sonraki süreçlerinde muhakkak suretle ateş hattından tamamen uzaklaşarak, toplayabildiği kadar puanla sahadan ayrılıp play-off umudunu ufak da olsa devam ettirebilmeyi amaçlamalı.
FRUTTİ Extra Bursaspor için kilit nokta; kondisyon ve konsantrasyon.
Takımın, ligde kayıplarının önemli bir bölümünü Avrupa müsabakaları dönüşlerinde yaşadığını düşünürsek, şaşalı geçen son yılın ardından yeni bir ivme istikrarı oluşturabilmek oldukça güç.
Nitekim ligdeki son müsabakalar, takımın da tamamen hedefe yönelik hareket ettiğini gösteriyor.
Kazanılan son 3 maç, normal sezonun sona ermesine sayılı günler kala play-off hattı sırasında mümkün olabilecek en iyi noktalardan birini sunuyor.
Şu an 5’inci basamaktaki temsilcimiz, en yakın rakibinin üç galibiyet önünde ve hemen üzerindeki Anadolu Efes’i yakalaması ise oldukça zor.
Bu sebeple kalan maçlar, bir nevi play-off sürecine hazırlık olmakla beraber mevcut konumu koruma gereksinimi taşıyacak.
PLAY-OFF’TA ANADOLU EFES’LE EŞLEŞEBİLİR
Tabii burada yüksek ihtimal bir Anadolu Efes eşleşmesi, Timsah’ı zor bir yoldan sürece dahil edebilir.
Takım, daha önce maçlara kıyasla artık kendinden emin, disiplinli ve sonuca yönelik bir oyun sergiliyor.
Özellikle hücum aksiyonları açısından orta alanda topu dolaştırmak yerine artık daha dikine bir oyun, kanatların daha etkin kullanımını ve savunma ile orta saha bloklarının daha fazla yardımlaşmasını görüyoruz.
Tabii bir anlamda bu durum, ligin orta sıralarında yer alan ekipler ile arasında bariz bir kalite farkının olmadığının da işaretçisi.
Zira; bu ligde yeteneğe ihtiyaç duyduğunuz kadar en önemli etkenlerden birisi de mental güç.
*
Mücadelelerde daha sakin kalan, psikolojik üstünlüğünü 90 dakikaya yayan ekipler, sonuca da direkt olarak ulaşıyor.
Bursaspor’un değişiminde ana etkenlerden biri de, oyununa duyduğu güven ile birlikte ligde belli bir tecrübenin de edinebilmesi.
TOFAŞ’ın ev sahipliğinde gerçekleşecek olan organizasyon, aynı zamanda kentin uluslararası çapta kulüpler düzeyindeki ilk organizasyonu olacak.
Hem kentin tanıtımı noktasında, hem basketbolu en temelinde buluşturma açısından önemli bir adım.
Basketbolda hali hazırda kulüplerimizin Avrupa’da sportif başarıyla taçlandırdığı yolculuklarında, diliyoruz ki bundan sonraki süreçte organizasyon açısından da parmakla gösterilen kentlerden biri olacağız.
Hangi spor branşı olursa olsun, genç odaklı turnuvaların bir penceresi geleceğe bakar.
*
Burada canlı izlenecek ve potansiyelleriyle kendilerini ön plana atacak oyuncular, belki de Avrupa basketbolunun geleceğine yön verecek, kim bilebilir?
Özellikle spor ülkesi olduğumuzdan, her bir seyircide bu tarz temelden keşifler ve seyrin hazzı, oyuncuların gelişimleri ve damga vurur hale gelmesiyle birlikte ağızda güzel bir tat bırakır.