Üst üste gelen olumsuz sonuçların ardından Konyaspor büyük bir enerji ve konsantrasyon ile başladı maça ve ilk 25 dakika iyi baskı yaptı. Bu bölümde Beşiktaş, sahada istediklerinden uzak bir görüntü ortaya koydu. Skor dengede gittiği süreçte ligde karşısında oynamanın en zor olduğu ekiplerden biri Konyaspor. Beşiktaş 30’uncu dakikadan sonra topa daha fazla sahip olan taraf idi. Ancak hücumda yeterli hareketliliği sergileyemedi siyah beyazlılar. İlginç olan, Beşiktaş’ın 12 maçın ilk yarılarında sadece 3 gol bulması. Demek ki başlangıç planı doğru değil. İkinci yarının başlangıcından itibaren daha fazla kararlılık ile oynayan Beşiktaş, orta alanda top hakimiyetini ele alıp orta sahada üstün görünse de zaman zaman basit top kayıpları yüzünden sorunlar yaşadı. Özellikle yaratıcılığa ihtiyaç olan bölgelerde Adem Ljajic’in daha fazla rol alması şart. Ancak Beşiktaş bu sezon sıkça yaşadığı Ljajic’i oyunun içine sokma sorununu dün de büyük bölümde hissetti. Şunu da vurgulamak lazım. Ljajic her ne kadar rakip ceza alanındaki aksiyonlardan uzak kalsa da orta sahadaki pas trafiğini iyi yönetti. İkinci yarı orta alandaki üstün oyun ve N’Koudou’nun girmesiyle daha tehditkar hücumlar yapmaya başlaması sonrasında Caner’in asisti ve Burak’ın ustaca attığı golle karşılığını buldu.
BURAK İLK DEFA GERÇEK POTANSİYELİNDE OYNADI
Beşiktaş dün sezon başından bu yana ilk kez ideal 11 ile sahaya çıkma şansı buldu. Ayrıca Burak Yılmaz da ilk kez fiziksel olarak gerçek potansiyelinde ilk kez oynadı. Son 6 maçın 5’ini kazanması dışında siyah beyazlılar savunma güvenliği açısından iyi bir grafik yakaladı. Dün de Konyaspor karşısında rakibine net gol pozisyonu vermeden maçı bitirmiş olması Beşiktaş’ın geleceğe daha güvenli bakmasını sağlayacak unsurlardan biri. Haftalarca önemli eksiklerle oynamak zorunda kalan Abdullah Avcı’ya acımasız eleştiriler yapanlar, zenginleşen kadro ile birlikte arka arkaya gelen galibiyetler sonrası sanıyorum haksızlık yaptıklarının da farkındadır.
Beşiktaş Teknik Direktörü Abdullah Avcı, 1-0'lık galibiyetin ardından açıklamalarda bulundu...
Canlı Bahis kaybına %10'a varan iade sadece Misli.com'da, katılmak için buraya tıklayın!
İyi futbolun ötesinde sadece sonucun önemli olduğu bir maç oynadık. İstediğimizi aldık. Alırken de acı çektik. Tüm oyuncular baskı ve stresi yaşadı. Bu da oyunumuza doğal olarak olumsuz yansıdı. Halbuki kaybetsek dahi son maçta Andorra’yı yenip yine Euro 2020 vizesini güle oynaya alırdık. Genç bir ekibimiz var ve strese girmeleri doğal. Özellikle savunma 4’lüsü çok iyi savaştı. Çağlar-Merih ikilisi ve Zeki Türk futbol tarihinin birlikte oynayan en iyi 3 savunmacısı olma yolunda hızla ilerliyor. Dün sol bek Umut Meraş da çok iyi oynadı. Böyle bir savunma hattı Avrupa Şampiyonası’nda her şeyi hayal ettirebiliyor.
İŞİ ŞANSA BIRAKMADIK
Dün Şenol Hoca da işi şansa bırakmayıp emniyetli bir oyunu tercih etti. 4’lü savunmanın önünde Okay ve Mahmut defansif özellikleri yüksek oyuncular olmasına rağmen kağıt üzerinde onların önünde olması gereken Ozan, bu ikilinin yanına ve arasına girince formasyonda bir karışıklık oldu. Orta alan hücum bağlantısında ve pas kalitesinde istediğimiz seviyede değildik. Dünkü formasyonda Ozan Tufan yerine Yusuf Yazıcı gibi şut tehdidi olan ve final pası atabilecek yeteneklere sahip bir oyuncu tercihi hücum gücümüzü arttırabilirdi. Liderliği kaybetsek de İzlanda’yı altımızda tutarak istediğimizi aldık.
85 MİLYON TÜRK’ÜN SEVGİLİSİ
Güneş, bu genç jenerasyonu Burak, Mahmut ve Emre gibi deneyimli isimlerle çok iyi harmanladı ve ortaya harika bir takım çıktı. Olaylarla kavgalarla anılan milli takım dünyadaki 85 milyon Türk’ün sevgilisi oldu. Bravo Şenol Hoca ! Şu da var: Unutmayalım ki Umut, Çağlar, Merih, Zeki, Cengiz, Okay gibi oyuncular ülkede yabancı sınırlaması olsa Süper Lig’de kalacak ve asla bu seviyeye ulaşamayacaklardı. Yusuf Yazıcı da gelişecek. Çok iyi bir jenerasyon yakaladık ve Türk futbolunun geleceği parlak. Bekle bizi Euro 2020.
<script src="https://embed.dugout.com/v3.1/sporarena.js" data-dugout-video="eyJrZXkiOiJoTjBPU1dRRiIsInAiOiJzcG9yYXJlbmEiLCJwbCI6IiJ9"></script>
Beşiktaş'ı üst üste iki galibiyetin ardından daha yüksek bir moral ve özgüvenli bekliyordum ancak dün Denizlispor karşısında özellikle ilk yarım saatlik bölümde sahaya gereken enerjiyi koyamadı.
Hücumda Burak Yılmaz ve Diaby’nin koordinasyon eksikliği ve basit top kayıpları da siyah beyazlı ekibin oyununu olumsuz etkiledi. Adem Ljajic’in solda, Caner’in sağ kanatta başlaması Beşiktaş’ı etkisiz kılarken ilk yarının son 15 dakikalık bölümünde Caner, Adem ve Diaby orijinal pozisyonlarına geçince hücum etkinliği de arttı.
İkinci yarıda baskısını artıran siyah beyazlılarda Abdullah Avcı geç kalınmış bir hamleyle Caner’i çıkartıp N’Koudou’yu oyuna dahil etti. İkinci 45 dakikada Burak kendisine yakışmayacak top kayıpları yapmasa Beşiktaş skoru daha erken bulup maçı kopartabilirdi.
Dün Elneny, Rebocho, Vida ve Atiba Beşiktaş’ın en iyileriydi. İkinci yarıdaki pres, istek ve hücumdaki hareketlilik siyah beyazlıları zafere taşıdı. 3 maçta 9 puan alan ve milli araya moralli giren Beşiktaş sorunlarından daha fazla arınıp daha iddialı olacaktır.
Sezon başından bu yana ilk kez ideal kadroya yakın bir 11 ile sahaya çıkan Beşiktaş, gelecek adına çok daha olumlu görüntüler verdi.
BU NASIL SARI KART?
Bu satırlarda hiç hakem yazmıyorum. Ancak dünkü maçında 65’inci dakikasında Denizlisporlu Sackey’nin sarı kart gördüğü bir pozisyon var. Kırmızı kart vermek için futbolla alakanız olmasına bile gerek yok.
Oyuncu neredeyse kendisi çıkıp gidecekti. Özgür Yankaya sarı kart gösterdi. Hadi hakem süzemedi; VAR hakemi Hakan Ceylan neden sarı kartı onayladı? Anlamak mümkün değil.
Beşiktaş, Braga deplasmanına gruptaki iddiasının az olduğu gerçeği ile gitti. Ancak sahaya kaybetmeyi kabullenerek çıkmadı. Siyah beyazlılar, teknik direktör Abdullah Avcı dahil birçok as oyuncusundan yoksun olsa da dünkü 11 daha iyisini yapabilirdi. İlk yarıda Braga’ya fazla gol için fazla şans vermese de kenarlardan gelen toplarda hamle ve pozisyon hataları olunca kalesinde 2 basit gol gördü. Bu durum ne yazık ki bu yılki Avrupa Ligi serüveninde Beşiktaş’ın kaderi oldu.
BOYD DAHA OLUMLUYDU
Sezon başından beri az süre alan, ilk 11’i zorlaması beklenen bazı oyuncuların performansı dün yine net bir hayal kırıklığı yarattı. Özellikle genç Güven... Bu günler kendisi için çok değerli. Her maç ayrı bir deneyim. Gelişmesi ve kalıcı olması için en kritik süreçten geçiyor ve süre aldığı her dakikayı iyi değerlendirmesi şart. Daha etkili oynayacak potansiyeli var. Bu kategorideki oyunculardan Boyd ise dün şık bir gol attı ve geçmiş maçlarına oranla çok daha olumluydu.
Genç Kartal, aktif göründü fakat çok daha fazla çalışmalı. Galatasaray derbisindeki iyi oyunuyla dikkat çeken Roco, dünkü performansıyla sınıfı geçemedi. Özellikle ikinci ve üçüncü gollerde kaleci Utku ile birlikte ortaklaşa hatası var.
Kırmızı kart hatalıydı
Litvanyalı hakemin ilk yarının sonlarında Lens’e tartışması yapılabilecek bir pozisyonda gösterdiği kırmızı kart son derece hatalıydı. 10 kişi kalan Beşiktaş karşısında skor avantajını da elinde bulunduran Braga, ikinci devre maçı rahat bir tempoda oynadı. Beşiktaş geride kalan maçı puansız kapattı. Bu tablo tam bir bir felaket ancak kabul edelim ki tüm karşılaşmalarda -kaçan penaltı, bireysel hatalar ve hakem kararları gibi- kırılmalar da hep aleyhine oldu. Avrupa defteri 2 maç kala resmen kapandı.
Beşiktaş Yardımcı Antrenörü Recep Uçar, karşılaşmanın ardından bu açıklamaları yaptı...
FENERBAHÇE maça çok düşük bir tempoyla başladı. Topu hızlı dolaştıramayınca da akan oyunda pozisyon üretemedi. İlk yarıda Moses’ın direkten dönen füzesi dahil tüm pozisyonlar duran top veya devamından geldi. İşin ilginç tarafı hücumda bir karambol dışında gole yaklaşamayan Fenerbahçe, kendi yarı sahasında ciddi açıklar verdi.
Kayserispor’un final paslarında tercih ve isabet yanlışları ev sahibinin net fırsatlar bulmasını engelledi. Ne gariptir ki, Fenerbahçe, savunmanın bu kadar açık verdiği ilk 45 dakikadan dersler çıkarmadı ve ikinci yarıda benzer bir zaafiyet sonrasında kalesinde golü gördü. Kayserispor’un en etkili oyuncusu Mensah’a hiçbir önlem alınmaması da Fenerbahçe’nin bir diğer yanlışıydı.
HATAYA ZORLAYAMADILAR · 1-0’dan sonra rakip ceza sahasına çok adamla giden Fenerbahçe birkaç tane karambol dışında gole yaklaşamazken, Kayserispor’un skoru koruma içgüdüsüyle geriye yaslanması ile baskılı oynuyor gibi göründü. Ancak çok da nitelikli olmayan bu baskı Kayserispor’u hataya zorlayacak düzeyde değildi.
Fenerbahçe’nin çok arzu ettiği şampiyonluğa ulaşabilmesi için deplasman performansını yukarıya çekmesi şart. Sarı lacivertli ekip sezon başından bu yana dış sahada oynadığı hiçbir maçta güçlü bir oyun ortaya koyamadı.
KAYSERi’NiN KADROSU KÖTÜ DEĞiL
Fenerbahçe'nin göze çarpan diğer sorunları Rodrigues’in savunmaya hiç yardım etmemesi ve hücumda sürekli olarak Vedat Muriç’e yüksek top atılmasıydı. Ligin ilk 9 haftasında galibiyeti olmayan Kayserispor, yeni teknik direktörü Bülent Uygun ile ilk 3 puanını alarak lige tutundu. Kayserispor’un kadrosu kötü değil. Ödeme problemlerini çözerse Süper Lig’de kalıcı olacaktır.
Beşiktaş, Galatasaray derbisinde gelen galibiyetin ardından sadece 3 puanı kazanmadı. Büyük bir moral ile birlikte ciddi de bir ivme elde etti. Derbinin sonrasında dikkatli gözler Beşiktaş’ın teknik,taktik veya fiziksel değerlerin ötesinde ‘tek vücut olmuş’ bir takıma dönüştüğünü de gözlemledi. Nitekim birlikte hareket eden o grup dün de Antalya’da sahaya karakter, yüksek mücadele, tempo ve kararlılık koydu.
4-3-3’ten 4-2-3-1’e dönerek Atiba-Elneny ikilisi ile merkezi sağlama alan Abdullah Avcı, pres ile kazanılan topları daha direkt bir şekilde rakip ceza alanına taşıyan oyunu da sahneye koydu. Bu yeni sistem forvet arkasında oynayan Ljajic ve Diaby’yi de daha etkili hale getirirken, Rebocho ve Gökhan Gönül’ü de oyunun daha fazla içine aldı. İlk 25 dakika büyük bir coşku ile oynayan ve 2-0’ı bulan Beşiktaş, devrenin sonunda kaçan net fırsatlar ile çok farklı bir skora da ulaşabilirdi.
İkinci yarıya kaybedecek bir şey olmayan Antalyaspor, orta alanda daha sert ve baskıyla başladı ve hızlı çıktığı bir pozisyonda golü bularak tekrar maça ortak oldu. Telaşlı oynayan orta alanda basit top kayıpları yapan ve 3’üncü bölgede top tutamayan Beşiktaş’ta bu soruna çare olması için Burak oyuna girdi. Ancak siyah beyazlı ekip Antalyaspor’un direncine karşılık veremedi.
Sendromu da yendiler
İlk yarıdaki oyun Beşiktaş için ne kadar umut verdiyse ikinci devredeki görüntü de o kadar düşündürücüydü. Şayet 86’da Serdar golü atmış olsa Beşiktaş ilk yarısında farka koşacağı bir maçı hüsranla bitirebilirdi. Ancak ikinci yarıdaki olumsuzluklarla dolu görüntüsüne rağmen aylar sonra deplasman sendromunu da geride bırakarak kazanması önemliydi.
FATiH Terim, takımının eksik olan enerji ve dinamizm seviyesini yukarıya çekmek için bazı değişikliklere gitti. Terim’in Galatasaray’da önceki haftalarda olmayan pres, yüksek tempo ve hızı farklı isimlerde araması doğal. Bu değişiklikler kesinlikle bir rotasyon değil. Bir cezalandırma ve aynı zamanda arayış. Çünkü Real Madrid maçına 5 gün var. Peki Fatih Hoca kadroda yaptığı bu değişikliklerle istediğini aldı mı? Kısmen ‘evet’. Ancak genel anlamda ‘hayır’. Coşku ve istek daha fazla olsa da oyun olarak Galatasaray üretkenlikten ve kaliteden son derece uzaktı.
HÜCUM YAPAMADILAR
Sol kanat Nagatomo, Ömer ve Babel ile işlerken, sağ kanattan hiç hücum yapamadı sarı kırmızılılar. Hiç pozisyon bulamadığı bir ilk yarıda Talbi’nin kendi kalesine attığı gol ve bir penaltıyla 2-0 bulmuş olması ise adeta bir futbol piyangosuydu bu oyunun karşılığında. 2-0’a kadar hiç hücumu düşünmeyen Rizespor biraz kabuğundan çıkar gibi olsa da cılız ataklar yaptı. İsmail Kartal’ın takımın en yetenekli oyuncusu Samudio’yu neden oynatmadığını da konuk takımın yetersiz hücumlarını görünce açıkçası merak ettik.
Galatasaray hiç lezzet vermediği maçta en azından orta alandaki 3 oyuncunun defansif anlamdaki iyi oyunuyla en azından rakibine de fırsat tanımadı. Ancak evinde maç boyunca 80’inci dakikaya kadar tek bir gol pozisyon bulamamış olması da düşündürücü.
FATİH HOCA ŞAŞIRTIYOR
FATİH Terim, geçen hafta Beşiktaş karşısında sahada yürüyen Belhanda’ya 68 dakika dayanarak şaşırtmıştı. Bu hafta da 86 dakika varlık gösteremeyen Emre Mor’un performansına tahammül ederek şaşırttı. Galatasaray için dün kazanmak önemliydi. Ancak istek ve coşku yukarıya çıksa da, oyun beklenilenin çok altındaydı.
Beşiktaş’ın derbide sahaya çıkan 11’i baskı, mücadele, direkt oyun ve tempo odaklı bir tercih idi. Abdullah Avcı, bu kadar eksikler ile çıkmak durumunda kaldığı Galatasaray derbisinde rakibini teknik olarak alt etmenin zor olacağının farkındaydı. Nitekim ilk 20 dakika tempo ve baskıyla 3 kez de aradığı pozisyonları buldu. Ancak özellikle final bölgesinde tüm çalışkanlığı ve iyi niyetine rağmen Umut Nayir bitirici vuruşlarda yetersiz kaldı. Lens’in top kayıpları da tehlikeli olabilecek atakları başlamadan bitirdi.
Galatasaray ise özellikle ilk yarının son çeyreğinde topa sahip olarak oynasa da hücumda yaratıcılık sergileyemedi. Hafta içinde kendi taraftarıyla sorun yaşayan Belhanda’nın hayalet gibi dolaşmasına rağmen neden 68 dakika sahada kaldığını sanıyorum kendisi bile anlamadı. Beşiktaş maç boyunca o kadar istekliydi ve coşkuluydu ki Galatasaray, ezeli rakibine bu anlamda hiçbir şekilde yanıt veremedi.
İkinci yarının başından itibaren yine tempo ve arzusunu ortaya koyan siyah beyazlılar, sahanın en hırslı, kazanma arzusuyla dolu 2 oyuncusunun işbirliği ile de golü buldu. Umut ve Caner’in yanı sıra Atiba, Gökhan ve Rebocho yüzde 100’lerini ortaya koydular. Elneny de orta alanda kusursuz bir futbol oynadı. Vida ve Roco ikilisi de kritik hamleler ile Galatasaray’a fazla şans tanımadı.
3 PUANDAN ÇOK DAHA FAZLASINI KAZANDI
Maçı hiç tartışmasız şekilde hak ederek kazanan Beşiktaş ve Abdullah Avcı için bu derbi zaferi 3 puandan çok daha fazlasıydı. Siyah beyazlı oyuncular maçın öneminin bu kadar farkındayken Galatasaray’ın sezon başından beri süregelen tutuk ve isteksiz görüntüsü dün de devam etti. Sarı kırmızılı ekip kağıt üstünde güçlü görünüyor ama dinamizm ve atletizm bu kadar eksik iken bir de üzerine coşku da aşağılarda olunca kazanma şansı son derece azalıyor. Beşiktaş yeni bir sayfa açtı. Galatasaray ise gitmeyen bazı şeyleri çok geç olmadan değiştirmek zorunda.