BEŞİKTAŞ sezona ciddi sorunlarla birlikte girdi. Başta Burak, Atiba, Dorukhan ve Karius olmak üzere anahtar oyuncuların sakatlığı; transferlerin takıma geç katılması Abdullah Avcı’yı zorlayan faktörler idi. Avcı, ‘işte benim 11’im’ diyebileceği bir takımla bırakın maç oynamayı, birlikte taktik çalışması yapma fırsatı dahi bulamadı. İlk 11 tercihinde kanat bekleri yeni transferler Pedro Rebocho ve Douglas yerine eskileri tercih etti Avcı. Sanıyorum bu tercihte daha oturmuş bir ekip ve ligi tanıyan oyuncular arayışı ağır bastı. Ancak özellikle Caner’in öne doğru pas tercihlerinde çok top kaybı yaptığını gözlemledik. Geriden oyun kurarak rakip yarı alana geçme planı ilk 45 dakikada işlemedi. Bunun temel nedenlerinden ilki Güven’in top tutan ve pas alışverişlerini iyi yapabilen bir santrfor tiplemesi olmamasıydı.
Diğer faktör de Sivasspor’un orta alandaki baskısı yakın,temaslı ve agresif oyunuydu. Quaresma da hedeflenen pas oyununda kayıp olunca sadece Ljajic ile topu ceza sahasına taşımaya çalışan bir Beşiktaş izledik. Abdullah Avcı’nın zamana ihtiyacı var ancak bu süreçte daha fazla direkt oyunu tercih etmesi akla en yatkın olan plan gibi gözüküyor. Dün sahaya çıkan takımın Avcı’nın kafasındaki pas oyununu sahaya yansıtmasına mümkün değil. Ljajic dışında top tutan ve pas kalitesi yüksek başka bir futbolcu yok. Quaresma felaket oynadı. Güven yetersiz. Beklerin hücuma ofansif katkısı kısıtlı. Medel ve Dorukhan da pasör oyuncular değil. Avcı, baktı olmuyor. Oğuzhan’ı oyuna sokarak pas yüzdesini yukarıya taşımaya çalıştı.
LJAJIC DE OLMASA...
Beşiktaş’ın yediği ilk golde Gökhan ve Quaresma’nın aynı oyuncuya gidip Ziya’yı boş bırakması kabul edilebilir bir hata değil. İkinci golde de Medel’in kaybettiği topun faturası ağır oldu. Ancak siyah beyazlıların savunmadaki sorunlarından çok özellikle orta alandan hücuma geçişlerde ciddi sorunlar yaşadığını gözlemledik. Adem Ljajic de olmasa az olan hücum etkinliği sıfır.
BEŞiKTAŞ’A ÜÇ TRANSER ŞART
BEŞİKTAŞ’a acilen bir santrfor, pasör bir orta saha ve gole yakın bir kanat oyuncusu transferi şart. Ligin ilk maçında Sivas deplasmanında alınan ağır yenilgiden acilen dersler çıkartmak gerekiyor. Sivasspor, haklı bir galibiyet aldı. Hem fiziksel olarak çok daha kuvvetli, hem de mental olarak son derece kararlı gözüktüler. Yardımlaşmaları üst düzeydi. Rıza Çalımbay ve Sivasspor, bu lige damgasını vurur.
FUTBOLDA başarı nedir? Basitçe: bir takımın sezon başında koyduğu hedeflere mayıs ayında ulaşması. Camia beklentisi, bütçe, kadro kalitesi, kulübün misyonu ve hatta vizyonu bu hedefleri belirler. Peki, Trabzonspor 4’üncü oldu. Başarısız mı? Hayır. Çünkü altyapıdan gelen 5 genciyle iyi futbol oynadı. Geçen sezonu 4’üncü bitiren ve yeni sezona favori giren Beşiktaş ise 3’üncü oldu. Başarılı mı? Hayır.
SON 2 SEZON LiDER OLMA HAFTALARI:
· GALATASARAY: 36
· BAŞAKŞEHİR: 30
· BEŞİKTAŞ: 1
· KASIMPAŞA: 1
Bu tabloyu Twitter’da paylaştım diye küfür, hakaret, kıyamet... Peki bu tablodan ne anlıyoruz?
1-) Son iki sezondur Galatasaray ve Başakşehir yarışı önde götürmüş, Beşiktaş hep geriden takip etmiş.
TRABZONSPOR, son derece yetenekli oyunculardan kurulu bir takım. Kaldı ki Sosa gibi son derece klas bir oyun kurucu da savunmanın önündeki bölgede görev yapıyor. Bu tercih Trabzonspor’u farklı bir takıma dönüştürüyor. Yeteneği enerji ile buluşturan Trabzonspor, maçın ilk yarım saatlik bölümünde Beşiktaş’a büyük üstünlük sağladı. Tempo ve baskıyı kaliteyle birleştiren bordo-mavili ekip için eksik olan tek şey goldü. Beşiktaş, oyun anlamında çok geride kaldığı ilk 30 dakikada skoru 0-0 tutabildiyse bunda Karius, Vida ve Medel’in katkısı büyüktü. Devrenin sonlarına doğru oyunda dengeyi bulan Beşiktaş, Burak ile net bir fırsatı değerlendiremedi.
ÖZLEDiĞiMiZ FUTBOL
İkinci yarıda Adriano ve Medel çıktı, Kagawa ve Necip oyuna dahil oldu. Trabzonspor’un golü öncesi kaleci Uğurcan’ın Mirin’in gollük kafa şutunu çıkartması son derece değerliydi. Bordo mavililerin golünde ise Abdülkadir Ömür’ün becerisi alkışı hak etti. Ancak sağ bek pozisyonunda oynayan Necip’in yerini kaybetmiş olması da Novak’ın golü atmasını sağladı. Golden sonra oyunu rakip yarı alana yıkan Beşiktaş, Ljajic’in bireysel yeteneği ve ısrarıyla golü buldu. Kagawa, skoru bulsa da golün kahramanı Adem Ljajic idi. Beşiktaş tam “maça ortak oldum” derken Yusuf’un mükemmel golü Trabzonspor’u bir kez daha öne geçirdi. Son dönemlerde iki takımın da sadece oyunu düşündüğü, futbolu ön plana çıkarttığı özlediğimiz bir maç izledik. Trabzonspor sürekli rakip kaleyi düşünen anlayışı ile haklı bir galibiyet elde etti. Özellikle Sosa, Abdülkadir Ömür ve Yusuf Yazıcı’yı izlemek büyük keyif. Trabzon bu kadroyu koruyup transferde 1-2 nokta atışı yapabilirse şampiyonluk için önümüzdeki sezon ciddi bir aday olacaktır.
BEŞiKTAŞ iKi SEZONDUR KENDi YARIŞINDA SONUNCU!
BEŞİKTAŞ dün çok az da olsa tünelin ucunda görünen şampiyonluk ve ikincilik iddiasını yitirip sezonu noktaladı. Gerçek şu ki: Geçen sezon 4 takımlı şampiyonluk yarışında 4’üncü olan Beşiktaş, bu sezon da 3 takımlı yarışı 3’üncü bitirdi (4’üncü bitirme olasılığı da var). Kadro kalitesi ile orantılı olarak ortaya çıkan bu tablo ciddi bir başarısızlıktır. Ne yazık ki bu başarısız tablonun sorumlusu da Şenol Güneş’tir.
Maçın adamı: Yusuf.
YILIN derbisinin ilk 45 dakikasında hiç futbol oynanmadı. Sürekli duran bir oyun, karşılıklı fauller, ısrarla atılan uzun toplar, tartışmalı hakem kararları ve bitmeyen bir gerginlik. Yerde yatanlar, İtirazlar, itirazlar ve yine itirazlar. Tüm dünyadan futbol seyrediyoruz. Bazı Galatasaray-Fenerbahçe derbileri dışında bu maça benzeyen bir karşılaşma izlediğimi son yıllarda hatırlamıyorum. Şenol Güneş 6 maçtır kazanan ve kolay pozisyona giren takımdan vazgeçip bu galibiyet serisinde ilk 11’de hiç oynamayan Necip ile başlayarak şaşırttı. Bu tercih şu anlama geliyordu: “Ben oynatmayacağım, rakibi bozacağım, maçı mücadele oyununa dönüştüreceğim.” Evet, bunda da başarılı oldu. Necip savaştı ancak Beşiktaş Galatasaray’ı bozmakta başarılı olduğu kadar futbol oynamaktan uzak kaldı.
Ligin en formda, en etkili oyuncusu Adem Ljajic sol kanatta Mariano’yu kovalamaktan topla buluşamadı. Şenol Güneş, bu tercihiyle Ljajic’i de pasifize etti. Böylesine kötü bir oyun ve kötü bir hakem yönetiminin ardından tartışmalı bir taç kararıyla Galatasaray golü buldu.
İlginç olan devrede içeriye 1-0 yenik girmesine, Galatasaray kalesine tek isabetli şut atmamasına ve 5 sarı kartlı oyuncusu olmasına rağmen Şenol Hoca değişiklik yapmadan ikinci yarıya başladı ve bazı oyuncuların yerini değiştirmek yoluna gitti. Necip sol bek, Caner sol ön, Ljajic merkeze geçti.
İlk değişiklik Gökhan’ın sakatlanmasıyla gerçekleşti ve Adriano oyuna girdi. Galatasaray taç atarken uyuyan bir Necip, oyunu takip etmeyen bir Vida ve gelen ikinci gol. Ancak 2-0’dan sonra kendi düzenine dönmeyi düşünen Beşiktaş hücumda daha etkili olsa da savunmada dağınık bir görüntü ortaya koydu.
ANLAŞILMAZ TERCiHLER
HAKEM kararları çok tartışmalı olsa da şüphesiz ki bu maç Şenol Güneş’in kariyerinin en kötü kurgulanmış ve yönetilmiş maçlarından birisi olarak kayıtlara geçecektir. Adriano, Kagawa ve Quaresma yedek, aylardır 11’de oynamayan Necip sahada. İşler kötü giderken, atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra da geç gelen değişiklikler. Galatasaray, iyi futbol oynamadığı bir derbide Beşiktaş’ın tercih ve bireysel hataları sonucu final niteliği taşıyan derbiyi kazandı ve yarışa devam dedi. Bazı Beşiktaşlılar derbinin ardından hakem isyanında bulunacaktır ama bu sonuç Şenol Güneş’e yazar.
GEÇEN SEZON DA KAYBETMiŞTi
SORU şu: Şenol Hoca, A Milli Takım’da Dorukhan’ı forvet arkası, Necip’i orta saha, sağ bek ve sol bek pozisyonunda joker olarak oynatacak mı? 2019’da hiç yenilmeyen, üst üste 6 maç kazanan takımı final maçında bu kadar değiştirmek, böyle tercihler yapmak Şenol Güneş gibi büyük bir teknik adama yakışmadı. Nerede her zaman futbol oynamayı düşünen Şenol Hoca? Tecrübeli teknik adam, geçen sezon da Fatih Terim’e karşı finali kaybetmiş ve 4’üncü olmuştu, bu sezon da yine kaybetti ve büyük olasılıkla 3’üncü olacak.
BEŞİKTAŞ son yılların en olumsuz ilk 45 dakikalarından birini oynadı. Harika bir seyirci, yüksek motivasyon ve erken gelen gole rağmen oyunu ele geçiremedi. Öyle ki ilk yarı Ankaragücü kalesine atılmış tek şut var. Top kayıpları, isabetsiz ve telaşlı paslar ile kendi yarı sahasından çıkmakta zorlanan bir Beşiktaş vardı. Bu durumun sebebi Ankaragücü’nün Atiba ve Ljajic’e yaptığı baskı kadar Güven ve Lens’in pas oyununda yetersiz kalmalarıydı. Ankaragücü atletik ve dinamik bir takım. Öyle nitelikli bir baskı yaptılar ki son yıllarda Beşiktaş’ın evinde bu kadar bocaladığı bir 45 dakika izlemedik. İlginç olan Şenol Güneş’in 2’nci yarıya ilk devredeki 11 ile çıkmasıydı. Oyuncu değişikliği yapmadan oyunu değiştirmenin pek de mümkün görünmediği maçta Beşiktaş 2’nci yarıya daha kararlı başladı. Vida’nın golüyle de 2 farkı bulup zor görünen maçı çözdü. İlk devre üstün oynayan Ankaragücü, 2’nci golden sonra oyun disiplininden tamamen uzaklaştı ve Beşiktaş farka koştu. Son 4 haftaya girilirken Beşiktaş, dün sadece 3 puan almadı, dünkü maçın ilk yarısından önemli dersler de çıkarttı. İlk yarıdaki oyun Galatasaray maçında galibiyet için yetmez.
BURAK, ŞOVA DEVAM EDiYOR
ÜST üste 6 galibiyet alıp son düzlükte şampiyonluk potasına giren Beşiktaş’ta bu yükselişin baş rol oyuncusu tartışmasız Burak Yılmaz. Beşiktaş forması ile 12 maçta 11 gole imza atan Burak, son 6 maçın hiçbirini boş geçmedi. Üstelik attıklarının hepsi maç kazandıran goller oldu. Burak’ın süper performansının yanında Ljajiç’in kalitesi ve yaratıcılığı, Vida, Karius ve Atiba’nın yükselen formu da Beşiktaş için değerli. Quaresma’sız Beşiktaş’ta takımın top paylaşımı ve yardımlaşmasının daha üst seviyede olduğu açıkça gözlemleniyor. Adem Ljajic’in organizatörlüğü, Burak’ın golcülüğü siyah beyazlıların sonuca kolay gitmesini sağlıyor. Son 4 haftaya girilirken Başakşehir ile arada sadece 3 puanlık bir fark var. Momentumu yakalayan, iyi futbol oynayan Beşiktaş, şampiyonluğa ciddi şekilde inanıyor. Haftaya oynanacak Galatasaray derbisi geçen sezon olduğu gibi final niteliğinde bir maç olacak.
Maçın adamı: Burak.
SİVASSPOR, son derece kontrollü, savunma emniyetinden ödün vermeyen, Beşiktaş’a alan bırakmayan defansif bir oyun ortaya koydu. Bu anlayış karşısında pozisyon üretmekte zorlanan bir Beşiktaş gördük. Büyük ölçüde duran topların sonucu belirleyeceği bir karşılaşma oldu. Nitekim Beşiktaş’ın 2 golü de duran toplar ile geldi. Adriano ve Caner’in yokluğunda işlemeyen sol kanat, pas trafiğinde yavaş dolaşan top, organize Sivas savunmasının arasında pozisyon zenginliği getirmedi Beşiktaş’a. Ancak siyah-beyazlılar ilk 15 dakika dışında oyunun kontrolünü tamamen elinde tuttu. Kaleci Tolgahan ve stoper Braz’ın iyi oyunları da Sivasspor’un skoru uzun süre istediği gibi getirmesini sağladı. Beşiktaş’ın yediği golde olağanüstü hızlı bir Diabate’yi yakalayamadı siyah-beyazlı oyuncular. Burada bir eşleşme yanlışı olduğu kadar pozisyon hatası da söz konusuydu. Medel çabuk bir oyuncu ama süratli değil. Maçın etkisiz ismi Lens’in de neden takibi bıraktığını anlayamadım.
VE KRAL SAHNEDE
Israrla golü arayan ve telaşsız bir şekilde Sivas’ın savunmada hatasını kollayan Kara Kartal, Burak Yılmaz’ın mükemmel frikik golüyle 3 puana uçtu. Ljajiç gibi bir frikik ustası varken o topun başına geçmek bile o dakikada ayrı bir cesaret ister. Burak, atıyor. Hem de puan getiren kritik, şık goller atıyor. Ancak skorerliğinin ötesinde müthiş arzulu, çalışkan ve sorumluluk duygusu ile oynuyor. Bu Burak ve Ljajiç olduğu sürece, Beşiktaş her sahada her takımı yenebilecek bir kaliteye sahip. Atiba, Gökhan ve Dorukhan da hem sıra dışı bir efor ve sorumlulukla görevlerini yerine getiriyorlar.
BEŞiKTAŞ iNANIYOR
DÜN Burak’ın attığı gol sonrasındaki oluşan sevinç tablosu, son haftalardaki kararlılık ve iştah net bir şekilde gösteriyor ki, Beşiktaşlı futbolcular ve Şenol Güneş, şampiyonluğa inanıyor. Şampiyonluk olmasa bile 2’ncilik yarışını bırakmaya niyetli değiller. Son düzlükte müthiş bir atağa geçen Beşiktaş, savunmadaki sorunlarını da büyük ölçüde çözmüş gözüküyor. Sahayı iyi parselliyor, nitelikli bir baskı yapıyor ve gole de zorlanmadan gidiyor. Sahada kolektif olarak birlikte hareket eden, iyi yardımlaşan bir Beşiktaş var. Bu takım olgusu ve Burak Yılmaz faktörü de üst üste galibiyetleri beraberinde getirdi. Hedeflenen 71 puana ulaşmak kolay değil ancak gerçekleşirse siyah-beyazlıların ligi nerede bitireceğini açıkçası ben de çok merak ediyorum.
Maçın adamı: Burak Yılmaz.
BAŞAKŞEHİR, ligin en organize takımı. Sahayı çok iyi parselleyen, oyunun her anını top rakipteyken ve ayağındayken planlı oynayan, son derece oturmuş bir takım. Üstüne yetenekli ve deneyimli oyuncuları var. Yedek kulübesi ligimizin tartışmasız en zengini. Sadece 13 gol yiyen ve ligde yenilgiyi unutmuş bir ekip. Beşiktaş, bu Başakşehir’e karşı önde baskıyla başladı ancak ilk 15 dakikanın ardından konuk takım önce dengeyi sağladı, ardından üstünlüğü ele geçirdi.
MEDEL ÖNLEMi ÇARE OLMADI
Şenol Hoca, Caner’in savunma zafiyetini göz önünde bulundurarak Visca tehlikesine karşın Medel’i savunmanın solunda başlattı. Şilili futbolcu ilk bölümde ikili mücadeleleri kazansa da ilerleyen dakikalarda gereken desteği alamadığı için zaman zaman sorun yaşadı. Başakşehir de Beşiktaş’ın hücum organizatörü Adem Ljajic’e hiç alan ve zaman vermeyerek siyah beyazlıların ataklarını pasifize etti. Robinho’nun golü öncesi üst üste pozisyonlar veren Beşiktaş, 5’e 2 üstün olduğu bir pozisyonda kalesinde golü gördü. Bu gole şiddetli reaksiyon veren ev sahibi ekip devrenin son bölümünde kurduğu baskının sonucunda beraberlik golünü Atiba ile buldu. Başakşehir’in en zayıf noktası duran top savunması. Özellikle de Epureanu yokken.
GOL, ‘GELiYORUM’ DiYORDU
GOLÜN büyüsü vardır. Soyunma odasına 1-1 gitmiş olmanın verdiği moral ve özgüven ile başlayan Beşiktaş, Başakşehir’i baskı altına aldı. Şenol Hoca akılcı bir hamleyle Adem Ljajic’i sola çekerek kalabalığın içinden aldı ve etkin olmasını sağladı. Beşiktaş’ın yoğun baskısı ile ‘geliyorum’ diyen gol Burak’ın müthiş vuruşuyla siyah beyazlıları öne geçirdi. Beşiktaş 2-1’den sonra da baskıyı ve baskın oyununu sürdürdü. Özellikle 70’inci dakikaya kadar Başakşehir’i kalesine yaklaştırmadı. Yoğun mücadele, tempo ve taktiksel savaşın kazananı ilk yarının son 10 dakikası ve 2’nci devrenin tamamındaki oyunuyla Beşiktaş oldu.
ATIBA SÜPERMEN GiBiYDi
BEŞİKTAŞ’ta başta Atiba olmak üzere Gökhan Gönül, oyunda kaldığı süre içinde Medel ve Burak iyi bir futbol sergilediler. Dorukhan, Vida ve Mirin de görevlerini yaptılar. Ancak Kanadalı futbolcu inanılmaz bir efor ile ve sorumluluk duygusuyla sahanın en iyisiydi.
Maçın adamı: Atiba.
Quaresma’sız Beşiktaş’ta müthiş oyun zekâsıyla Adem Ljajic ‘show’u izledik
İLK geldiği zaman ne yazık ki tanımayanlar burun kıvırdı. 10 sene Serie A’da Fiorentina, Roma, Inter ve Torino formalarıyla 100’den fazla maçını izlediğim Adem Ljajic, takım savunmasına olan katksının az olması ve zaman zaman oyun içinde sorumluluk almaması yüzünden İtalya’da da eleştirilmişti. Ancak yeteneklerini, oyun zekâsını kimse 1 gün bile tartışmadı. Müthiş oyun zâkası, topla olan yumuşaklığı, harika sağ ayağı ile dün tek başına nasıl bir maç kazanılırı gösterdi herkese. 3 asist, 2 Süper gol ile takımı bocalarken sahneye çıktı. Quaresma yokken oyun lideri olması ve hakettiği duran topları da kullanması bunda önemli etken. Burun kıvıranlar kadar ligin ilk yarısında Adem’e az süre veren Şenol Hoca da pişmandır heralde.
RiZE KÖTÜ TAKIM DEĞiL
Rizespor 2’nci yarının en formda 3 takımından biri. 3 haftalık aranın ardından kaldığı noktadan devam edebilecek miydi? Kazandığı ivme aşağı düşmüş müydü? Bu soru işaretleriyle birlikte futbol için gereken her türlü ideal koşulun olduğu bir ortamda başladı maç. Beşiktaş, Ljajic’in beceri ve zekâsıyla ilk 15 dakikada 2-0’ı buldu. İlk golde Vida’ya müthiş bir servis yapan Sırp futbolcu, 2’nci golde sıradışı bir falsoyla kaleci Gökhan’ı avladı. 2-0’ın şokuyla sarsılan Rize karşısında 3’üncü gole de 2 kez yaklaştı. Önce Burak ile pozisyon bulan Beşiktaş, bir korner atışı sırasında Vida’nın Vedat tarafından itilmesiyle de penaltı bekledi.
Rizespor, saha içinde top rakipteyken organize olan, top ayağındayken de direkt oynayan bir ekip. Fiziksel olarak da son derece dirençli. Beşiktaş karşısında oyunun her anında etkili ataklar yapıp, önemli fırsatlar yakaladılar.
Beşiktaş’ın ilk 30 dakikada takım bütünlüğü ile birlikte hareket ettiğini gördük. Ancak Medel ve Dorukhan’ın savunmaya çok yakın oynaması, kazanılan topların sonrasında da ısrarla uzun toplarla çıkma çabası siyah beyazlıların devrenin son 10 dakikalık bölümüne net şekilde yansıyan olumsuzluklardı. Nitekim sinyalleri görülen gol ile Rizespor 2-1’I buldu. Beşiktaş gibi bir takımın koşullar ne olursa olsun 2-0’dan sonra topa daha fazla sahip olarak rakibin baskısını kırması lazım.
2’nci devrenin ilk 10 dakikası Rize’nin presiyle çıkmakta zorlanan Beşiktaş, 55’den sonra ne zaman ki ayağa oynayarak çıkmaya başladı 3’üncü golü buldu. Burak’ın sarı kartı sonrası 3-1’in de getirdiği avantajla Şenol Hoca oyuncusunun atılma riskine karşı golcüsünü oyundan çıkarttı ve maçın 2’inci kahramanı Güven’i oyuna soktu. Genç oyuncu 3-2’ye gelip tedirgin olan Beşiktaş’ı Adem Ljjaic ile müthiş bir işbirliğine girererek farklı galibiyete taşıdı.
Beşiktaş çok zor bir deplasman maçını büyük bir farkla kazandı. Takım oyunundan ve bireysel yeteneklerden önemli pasajlar ortaya koydu. Şenol Hoca moralli ve özgüvenli olduğu zaman ki Beşiktaş işte böyle bir takımdı. Dünkü galibiyette Adem, Güven ve Burak kadar Şenol Güneş’in de moralli ve güvenli olmasının etkisi var.