Öyle ki ev sahibi ekip bir duran topun devamında Mariano’nun ofsaytı bozmasından da faydalanarak golü buldu ancak Galatasaray öyle mecalsizdi ki bu gole yanıt verecek bir reaksiyonu gösterebilecek enerjiye sahip değildi. Nitekim Galatasaray’ın attığı golü de Gassama kendi ağlarına gönderdi. İlk yarı boyunca rakip kaleye tek isabetli şut atmayan Galatasaray’ın bu oyunla devreyi 1-1 bitirmesi büyük bir şanstı.
SADECE KENAR ORTALARI
Süper Lig’in en temposuz maçlarından birini dün ilk 45 dakikada izledik. Adeta yürüyerek top oynayan bir Galatasaray ve rakibinin yavaşlığından ve orta alandaki zaafiyetinden faydalanamayan bir Göztepe. Öyle ki ev sahibi ekip bir duran topun devamında Mariano’nun ofsaytı bozmasından da faydalanarak golü buldu ancak Galatasaray öyle mecalsizdi ki bu gole yanıt verecek bir reaksiyonu gösterebilecek enerjiye sahip değildi. Nitekim Galatasaray’ın attığı golü de Gassama kendi ağlarına gönderdi. İlk yarı boyunca rakip kaleye tek isabetli şut atmayan Galatasaray’ın bu oyunla devreyi 1-1 bitirmesi büyük bir şanstı.
TEMPOSU YERLERDE
Dün önde Falcao-Babel ikilisiyle maça başlayan Galatasaray’ın, orta alanın merkezinde savunmanın önünde temposu yerlerde olan Selçuk ile oynaması ve bu deplasmandan galibiyet beklemesi ciddi bir iyimserlik. Ayrıca yenik durumdayken oyuna Adem Büyük, taylan ve Emre Taşdemir kurtarıcı olarak giriyorsa Galatasaray’ın kadro kalitesi konusunda da büyük sorunları olduğu ortada.
GÖZTEPE HAKKIYLA
Göztepe, maçın başındaki ürkekliği olmasa rakibin adından çekinmese çok daha rahat kazanabileceği bir maçı oynadı. İkinci yarıyla birlikte baktı ki Galatasaray’ın mecali yok, rakibinin üzerine gitti ve haklı bir galibiyet elde etti.
Genelde de 15 maçın 11’inde. Dün de Malatyaspor karşısında ilk 45 dakika isabetli şut atmayı bırakın, korner dahi kazanmadı.
Ligin en ofansif ekiplerinden biri olan Malatyaspor da hücumu hiç düşünmeyip savunmada kalınca ortaya pozisyonsuz, tatsız tuzsuz bir 45 dakika çıktı. İkinci devre baskılı başlayan siyah beyazlı ekip Malatyaspor’u ceza alanına hapsetse de aradığı pozisyonları üretmekte zorlandı. Beşiktaş 3’üncü bölgeye kadar ligin en iyi takımı. Ancak son 20 metrede özellikle savunma ağırlıklı oynayan takımları açmakta zorlanıyor. Bunun da nedeni Ljajic dışında yaratıcı oyuncu olmaması. Durum böyle olunca da gol için beklenti kenar ortaları ve duran topların dışına çıkmıyor. Abdullah Avcı, baktı ki gol gelmiyor son 20 dakika geçen haftaki hamlesini yaptı ve Umut Nayir ile Lens’i sahaya sürdü. Beşiktaş ikinci yarı adeta tek kale oynadı. Ancak bu oyuna rağmen pozisyon üretememesi düşündürücü. Gol için yapılan son değişiklik Güven oldu. Ancak Güven Beşiktaş’a golü getiren değil, golleri yediren oyuncu oldu. Bifouma’nın karşısında ayakta kalamayıp düşmesi konuk takımın golü bulmasının başlıca nedeniydi. İkinci golde de penaltıya sebep olan Güven idi.
DIABY ÇOK YETERSİZ
Beşiktaş'ın hücumda alternatifleri yok denecek kadar az. Diaby çok yetersiz, Güven kesinlikle Beşiktaş seviyesinde değil. Burak ve Ljajic de üretmeyince gol kısırlığı yaşaması doğal. Ocak ayında kesinlikle golcü bir kanat oyuncusuyla Burak’a alternatif bir santrfor alınması şart. 85 dakika sabırlı ve defansif oynayan Malatyaspor, aradığı pozisyonu son bölümde bulup istediğini aldı.
Canlı Bahis kaybına %10'a varan iade sadece Misli.com'da, katılmak için buraya tıklayın!
EN sonda söylenecek şeyi ilk cümlede vurgulayalım. Beşiktaş sezonun en kötü futbolunu dün oynadı. 10 kişi kalan savunması sorunlu Kasımpaşa karşısında kalesinde 2 gol görmüş olması ve pozisyonlar vermesi düşündürücü. Üstüne üstlük hücumda da son derece silik bir Beşiktaş gördük. İşler tam rayına oturuyor derken dünkü dağınık-kopuk takım görüntüsü izleyenleri şaşırttı. Dün için gerçekçi olmak gerekirse maçı sonuna kadar bırakmaması dışında olumlu bir şey söylemek zor Beşiktaş İçin.
Burak’ı son yıllarda hiç bu kadar kötü görmemiştik. Öyle ki dün tek bir olumlu hareket yapamadı. Sadece Burak değil, Gökhan haricindeki tüm oyuncular tanınmayacak kadar kötüydü.
BEŞİKTAŞ SANKİ 10 KİŞİYDİ
Siyah beyazlı futbolcular sanki dün gece çok yüksek tempoda bir maç oynamışlar bugün tekrar sahaya çıkmışlar gibi bir görüntü vardı. Stoperlerin alan daraltamaması, kaybedilen toplarda baskı yapılmaması ve geri dönüşlerde yaşanan sorunlar Beşiktaş için başlıca olumsuzluklardı. Hücumda hareketsiz, rakip savunmayı zorlamayan Beşiktaş’ta Abdullah Avcı, çift santrfora döndü ve Umut Nayir’i oyuna aldı. Umut ile 2-2’yi bulmuş olmasına rağmen enerjisi ve ritmi yükselmeyen Beşiktaş’ta savunma oyuncuları Koita’ya çok fazla alan ve zaman verdiler. Kalitesinin altında oynamasına rağmen tüm ataklar Adem Ljajic ile şekil kazandı.
BEŞiKTAŞLILAR 3 YILDIR BUNU BEKLiYORDU
Dün sahada beklentilerin çok altında kalan Beşiktaş kazanmış olmasına rağmen bu maçtan dersler çıkarmalı. Maçın adamı ise sonradan girip 2 gole imza atan Umut Nayir oldu. Lens’in de 3’üncü goldeki katkısı Beşiktaşlıların 3 yıldır beklediği bir andı. Hakem Arda Kardeşler’in Karim Hafez’e gösterdiği kırmızı kartta bariz gol şansı olup olmadığı tartışılır. Çünkü Atiba topu ayağından çok açmıştı. Hakem bu kararın etkisinde kalıp sonraki bölümde çok kötü bir maç yönetti. Beşiktaş dün çok kötü oynadığı bir maçta olağanüstü bir 3 puanla sahadan ayrıldı ve galibiyet serisini 6 maça çıkartarak yarışa güçlü bir şekilde tutundu.
Fenerbahçe, Sio’nun erken golüyle yenik duruma düşmesine rağmen, baskısıyla, temposuyla ve tabii ki de Gençlerbirliği savunmasının hatalarıyla skoru kolaylıkla lehine çevirip farka gitmeyi bildi.
Ersun Yanal’ı haftalardır sert bir şekilde eleştiriyorlar. Ancak puan kaybedilen son iki maçta hem santrforu Muriç hem de forvet arkası oyuncusu Kruse yoktu. Fenerbahçe kadrosunda alternatifi olmayan bu iki oyuncunun eksikliğini görmezden gelmek ciddi anlamda acımasızlıktır. Bu iki oyuncunun ve Rodrigues’in tekrar takıma katılmasıyla ortaya çıkan üretkenlik ve yaratıcılık ortada. Yarın öbür gün bu oyuncular yine eksik kalsa Fenerbahçe yine zorlanır.
Sarı lacivertli takım dün istek ve enerji bakımından taraftarını memnun etti. Özellikle Muriç’in pozitif enerjisi ve Rodrigues’in savunma arkasına yaptığı bitmek tükenmek bilmeyen koşular Fenerbahçe’nin Gençlerbirliği karşısındaki en önemli silahlarıydı. Ben dün Isla’yı da çok beğendim.
Luiz Gustavo haftalardır deniyordu ve sonunda dün sol ayağıyla güzel bir gole imza attı. Geçen ay kendisiyle yaptığımız söyleşide şuna vurgu yapmıştım:
“Harika bir sol ayağın var. Marsilya’da, Bayern Münih’te, Wolfsburg’da uzak mesafelerden çok gol atıyordun, burada niye vurmuyorsun?”
O da, “Tabii ki oraya gelirsem vururum ancak böyle fırsatlar gelmedi” demişti. Nitekim, fırsat yakalayınca şut kalitesini ortaya koyduğunu dün açıkça gördük.
Dün akşamki Fenerbahçe bu temposuyla ve isteğiyle ve kaliteyi de ekleyince içeride rahat kazanır. Bundan sonra çözmesi gereken deplasman oyunu. Dış saha problemini de ortadan kaldırırsa Ersun Yanal işleri rayına oturtmuş olacak.
BU SAVUNMAYLA OLMAZ HAMZA HOCA
Beşiktaş sezonun en iyi 45 dakikasını oynadı. Hatta şu ana kadar oynanan tüm maçlar içinde bir takımın diğerine en net üstünlük kurduğu devreyi izledik. Kayserispor’un durumu ortada. Beşiktaş’ın farklı galibiyeti zaten öngörülüyordu. Ancak yine de ilk 45 dakika yüksek tempo, baskı, istek ve oynanan ofansif futbol keyif verdi. Atılan 3 gol, kaçan net fırsatlar henüz ilk yarıda çok farklı bir skoru beraberinde getirebilirdi.
Beşiktaş ilk yarıda ne kadar görkemli ve övgüyü hak eden bir futbol sergilediyse ikinci yarıdaki oyun o kadar olumsuzdu. Skor ne olursa olsun aynı ciddiyetle devam etmesi gerekirdi. İngiliz’de Alman’da oyunu rölantiye almak yok. Bu bize mahsus bir durum. Kesinlikle de kabul edilebilir değil. Ekran başındaki izleyiciye, tribündeki taraftara da açık bir haksızlık. İnsanlar 45 dakika için para ödemiyor. Futbolcuların bunu anlaması lazım.
Başta Atiba olmak üzere Caner, Gökhan ve Elneny iyi futbol oynadılar. Burak 2 gol 1 asistle yıldızlaştı ve çok istekliydi. Ancak gerek Diaby, gerekse de Nkoudou’nun böyle bir maçta daha fazlasını ortaya koymaları gerekirdi. Özellikle Diaby’nin tüm pas tercihleri ve son vuruşları son derece olumsuzdu. Santrforu bu kadar az besleyen bir kenar oyuncusu performansı düşündürücü.
AVCI iÇiN ŞiMDi NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
Beşiktaş son 7 maçta 6’ıncı galibiyetini alarak çıkışını sürdürdü. İlk yarı oynanan futbol alkışı ne kadar hak ettiyse Kayserispor’un golüne kadar olan ikinci yarıdaki futbol da eleştiriyi hak ediyor. Beşiktaş’ta taşlar yerine oturdu. Üst üste galibiyetlerle moraller yerinde. Şu an toplanan puan son 2 yılın 13’üncü haftalarının önüne geçti. Avcı’yı yerden yere vuranlar, “Hoca değil” diyenler, “İstifa” diye bağıranlar gelinen noktada aceleci davranıp haksızlık yaptıklarını düşünüyor mu acaba?
İlk yarıda 2 takımın da birbirlerine üstünlük kuramadığı dengeli bir maç izledik. Trabzonspor, sağ kanattan Pereira’yı sürekli hücuma çıkartarak etkili olmak istedi. Bordo mavililer sol bek Novak’ın yokluğunu tek kanattan hücum yaparak net bir biçimde hissetti. Sosa’yı oyun kurucu olarak aktif kullanan Trabzonspor, usta oyuncuyu gol bölgesine sokamadı. Bunda Galatasaray’ın kalabalık ve defansif özellikleri olan orta saha oyuncularının varlığı etkendi.
Sarı kırmızılılar, sezon başından bu yana yaşadığı pozisyon üretme sorununu dün de belirgin bir biçimde hissetti. Galatasaray’ın topu öne taşıyacak, rakip savunmanın arasına veya arkasına koşuyla geçecek oyuncusu yok. Galatasaray, ikinci yarıda Trabzonspor’un duran toptan bulduğu gol sonrasında rakibini baskı altına aldı ve oyunu rakip yarı alana yıktı. Ancak bitirici noktada net bir golcüsü olmadığı için aradığı golü bulamadı.
Galatasaray’ın en uç noktadaki golcü eksikliğinin ötesinde forvet arkası oynayanlar da skorer değil. Nitekim Fatih Terim son bölümde Donk’u santrfora aldı. Gol de Nagatomo ile geldi.
GALATASARAY MAÇI BIRAKMADI
Trabzonspor, 1-0 önde oynadığı bölümde Galatasaray’ın bıraktığı geniş alanları iyi kullanamadı. Bulduğu 2 net fırsatı da Sörloth ile değerlendiremedi. Bordo mavililer şartlar galibiyet için bu kadar uygun iken Galatasaray her türlü riski almışken önemli bir fırsatı tepti. Galatasaray ise dün oynadığı futbolun ve sonucun ötesinde en azından yenilgiyi kabul etmeyen görüntüsüyle, maça asılmasıyla haftalar sonra taraftarını memnun etti.
<script src="https://embed.dugout.com/v3.1/sporarena.js" data-dugout-video="eyJrZXkiOiJpNXpuZVlNVCIsInAiOiJzcG9yYXJlbmEiLCJwbCI6IiJ9"></script>
Santrforsuz Fenerbahçe, İzmir’de erken bir golle geriye düşmesine rağmen çok da telaş yapmadan kendi oyununu rakibine kabul ettirerek ısrarla golü aradı.
Topa daha fazla sahip oldu. Oyunun yönünü hızlı değiştirdi ve rakip ceza alanına çok kolay gitti. Yüksek bir beceri ve efor sergilemeden Göztepe karşısında etkili hücumlar yapmasının nedeni ev sahibi ekinin orta alanda dirençsiz ve dağınık görünmesiydi. Garry Rodrigues ve fiziksel olarak kendini tam anlamıyla bulamamış Kruse’ye rağmen Fenerbahçe’nin ilk yarıdaki oyunu kötü değildi. Zaman zaman savunmadan çıkarken yapılan top kayıpları ile sorun yaşasa da sezon başından beri en ciddi problemi olan savunma arkasına atılan toplar yine Fenerbahçe’nin başını ağrıttı.
BİTİGEN NEDEN SÜZEMEDİ?
İkinci yarıya daha derli toplu başlayan Göztepe, ilk yarıya oranla hücumda daha etkiliydi. VAR uyarısıyla gelen Gustavo’nun sebep olduğu penaltıyı Altay kurtardı ve topu hızlı bir şekilde oyuna soktu. Atak golle sonuçlandı. Ancak VAR incelemesi sonrasında Altay’ın penaltıda öne çıkarak çizgi ihlali yaptığı uyarısı geldi ve gol iptal edilerek penaltı tekrarlandı. Burada sorulması gereken soru şu: kalecinin çizgi ihlali yaptığını yardımcı hakem ve Abdülkadir Bitigen anında nasıl süzemedi de VAR uyarısıyla ancak bir karar alabildiler? Oyunun başlamasına izin vermeden tekrar kararı verilmesi daha sağlıklı olurdu.
GÖZTEPE 3 PUANI HAK EDEN TARAFTI
Fenerbahçe dün savunmada özellikle ikinci yarıda çok ciddi açıklar verdi. Kalesinde net tehlikeler yaşadı. Hücumda kaybedilen toplar sonrasında geri dönüşlerde yaşanan sorunlar yüzünden Göztepeli oyuncular golle burun buruna geldi. Son bölümde Luis Gustavo‘nun da atılmasıyla beraberliğe razı bir görüntü ortaya koydu. Göztepe ikinci yarıdaki oyunuyla kazanmayı hak etti. Ancak net fırsatlardan sonuç alamadı.
Fenerbahçe Vedat Muriç ve Mevlüt’ün yokluğunda santrforsuz bir formasyonla, fizik gücü yüksek, dirençli bir 11’le sahaya çıktı.
Ligin en çok gol atan takımı olan Yeni Malatyaspor’un Guilherme ve Jahovic gibi etkili silahlarını pasifize etme amacını taşıyan bu kurgu büyük ölçüde başarılı oldu. Ersun Yanal’ın kurgusunda yine Malatya’nın en zayıf karnı olan savunmanın merkezindeki oyuncuların ağırlığından faydalanma düşüncesi de zaman zaman işe yaradı. Kadro zafiyetine rağmen sarı lacivertliler maçı kazandıracak pozisyonlar da üretti. Ancak yine genel anlamda teknik beceri ve kaliteden yoksun bir Fenerbahçe izlediğimizi de vurgulamalıyız. Nitekim kaçan goller de bu eksikliklerin sonucuydu. Yeni Malatyaspor’un ilk yarıda iptal edilen golü, tartışmaya çok açık bir pozisyon. Arkasından Emre Belözoğlu’nun kaçırdığı penaltı maçın dönüm noktası oldu. İki takımın da ilk yarıdaki pozisyonlar haricinde kendilerine galibiyeti getirecek veya kazanmayı hak edecek bir oyun sergilediklerini söylemek mümkün değil. Fenerbahçe’nin aldığı bu beraberlik bence küçümsenmemeli. Santrforu yok, ki Vedat Muriç sarı lacivertlilerin oyununda çok önemli bir parça. Bunun yanında rakip Yeni Malatyaspor’un 25 golle ligin en çok gol atan takımı olduğunu bir kez daha hatırlatalım. Bu koşullarda alınan 0-0’lık sonucu, puan kaybı olarak görmenin ötesinde bir kazanç olarak değerlendirmek gerekir.
Kalkavan'a yakışmadı
Hakem Mete Kalkavan, bu ülkenin en önemli hakemlerinden biri. Böylesine tecrübeli bir ismin Yeni Malatya-Fenerbahçe maçındaki performansını hiç beğenmedim. İlk yarıdaki tartışmalı pozisyonlarda verdiği kararların etkisinde kaldı. Bazı sarı kartları atladı. Oyundaki tansiyonun yükselmesinde Kalkavan’ın hatalı düdüklerinin önemli payı var.
Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal, maçın ardından açıklamalarda bulundu...