Fenerbahçe, ofansif zenginlik açısından sezonun en iyi ilk 45 dakikasını Konyaspor’a karşı oynadı. İlk yarım saatte 3 gol, 1 direkten dönen top ve rakip kale önünde kaçan fırsatlar. Özellikle kanatları etkili kullanan sarı-lacivertli ekip golleri ve pozisyonları hep kenarlardan getirdiği toplarla buldu. Rodrigues, etkili ve yaratıcı oyununu öyle bir seviyeye taşıdı ki, kağıt üzerinde hem defansif olarak hem de ofansif olarak güçlü görünen Skubiç- Ömer Ali ikilisi sanki sahada yokmuşçasına rahat hareket etti.
Fenerbahçe’nin güçlü hücum oyununun beraberinde savunmada da ilk yarıda Konyaspor’a hiç fırsat vermediğini de vurgulayalım. İkinci yarıda skorun da getirdiği avantaj ile birlikte
KOCAMAN'IN BAŞLANGIÇ PLANI HİÇ TUTMADI
Eksikler döndükten sonra çok net bir şekilde görülüyor ki Fenerbahçe’de taşlar yerine oturdu. Dünkü oyunu ve skoru gördükten sonra akla otomatikman şu soru da geldi: Ersun Yanal, Max Kruse dönünce bu orta saha kurgusuyla devam edecek mi? Fenerbahçe’de dün kötü oynayan yoktu ancak ben Rodrigues ve Gustavo’yu çok beğendim. Ozan ve Vedat da çok çalıştılar.
Konyaspor teknik direktörü Aykut Kocaman’ın başlangıç planı hiç tutmadı. Kariyerinde süper lig golü bulunmayan, bu sezon hiç ilk 11’de oynatmadığı Mücahit Can’ı böylesine zor bir maçta sadece rakip stoperlere baskı yapsın diye oynattı. Ancak topu ileriye taşımak ve tutma konusunda yeşil-beyazlı ekibin son derece yetersiz kaldığını gördük. Fenerbahçe sezonun en rahat galibiyetine şık goller ve keyifli bir oyun ile ulaşırken Konyaspor ise son derece zayıf bir takım görüntüsündeydi.
<script src="https://embed.dugout.com/v3.1/sporarena.js" data-dugout-video="eyJrZXkiOiJvU3Aydm9qeiIsInAiOiJzcG9yYXJlbmEiLCJwbCI6IiJ9"></script>
Üstelik gole de yakın. Atiba ve Elneny’nin olduğu çift ön liberolu sistemde de daha verimli olabilir. Dün ilk 45 dakikada topa yüzde 71 sahip olmasına rağmen Diaby’nin pozisyonu hariç üretmekte güçlük çekti siyah beyazlılar.
İlk yarıda Ankaragücü’nün 12 kez faul yaptığını ve sert oyunun da Beşiktaş’ı bozduğunu vurgulamak lazım. Abdullah Avcı baktı ki yaratıcılık sorunu var. 57’de Ljajic’i oyuna aldı. Güven’i sola, Diaby’yi sağa çekti. Ancak bu kez de Burak sakatlandı. Ljajic’in kalabalık savunmanın arasında zaman zaman yaptığı ince işler ile Beşiktaş son 25 dakikalık bölümde daha etkili hücumlar yapmaya başladı.
75’te Sedat’ın oyundan atılmasıyla da maç tamamen tek kaleye döndü. Beşiktaş oyunun mutlak hakimiydi ancak aradığı pozisyonları yoğun baskıya rağmen bulamadı.
LJAJIC 11’DE BAŞLASAYDI...
Abdullah Avcı, orta alanda yüksek pas isabetiyle oynayan Elneny’nin yerine son bölümde Orkan’ı oyuna soktu. 86’ncı dakikada Diaby’nin kaçırdığı bir gol var ki, kaçırmak atmaktan daha zordu. Umut ile de son dakikada önemli bir fırsatı değerlendiremeyen Beşiktaş, Galatasaray derbisi öncesi 2 önemli puanı kaybetti.
Dün oyuna girdikten sonra maçın seyrini değiştiren Ljajic, 11’de başlasaydı Beşiktaş bu maçı kazanabilir miydi? Bence “Evet”...
Ne Lens, ne Güven ne de Diaby.. Beşiktaş’ın kadrosunda yaratıcı oyuncu yok. Kabul etmek gerekir ki Ljajic formsuzdu ancak hafta içinde milli takımda 2 asist yaparak kendini bulup morallenmişti. Dün 11’de başlasa Ankaragücü kilidini açan anahtar olabilirdi.
Beşiktaş için bir çok açıdan eşik maçıydı. Üstelik “Tamam veya devam” niteliğindeki bu karşılaşma ligin namağlup lideri Alanyaspor’a karşıydı. Her açıdan çok zordu. Beşiktaş iyi mi oynadı? Hayır. Sadece elinden geleni yaptı ve savaştı. Başta Caner, Atiba ve Burak olmak üzere, sorumluluk alan futbolcular dünkü galibiyeti getirdi. Baskı altındaki Abdullah Avcı da takımının en iyi maçı olmadığının kuşkusuz farkındadır. Ancak dün her ne pahasına olursa olsun kazanmak zorundaydı. Ve Avcı da dünkü galibiyet ile nefes aldı. Milli maç arasına moralli girdi. Ancak yine de Beşiktaş’ın oyun anlamında çok ciddi eksikleri var. Özellikle hücumda çoğalmakta, üretmekte, pozisyon bulmakta bir kriz yaşanıyor. Santrfor Burak ceza alanında hemen hemen hiç topla buluşmadı. Burak’ın yanına ve arkasına giren 2. bir oyuncu yok. Adem Ljajiç bu sistemde kaleden çok uzak oynuyor ve üzerine binen yükü taşıyamıyor. Kanat bekleri hücumlarda aktif değil. Pas akışkanlığı yeterli düzeyde değil. Abdullah Avcı’nın milli maç arasında Beşiktaş’ın rakip kale önü etkinliğini arttıracak önlemleri mutlaka alması lazım. Başka bir formasyona mı yönelecek? Farklı isimlere mi yer verecek? Anlayışı mı değiştirecek? Buna kendisi karar verecek fakat kesinlikle yeni bir yazılım yüklemesi şart. Aksi takdirde bu oyun ile gol sorunu devam edecektir. Ayrıca kesinlikle Adem Ljajiç’in yerlerde olan formunu yukarı çıkaracak tedbirlerin de alınması kaçınılmaz.
ATiBA RUHU SAHADAYDI
36 yaşındaki Atiba dün Beşiktaş’ın temel direğiydi. Her şeyini ortaya koydu. Bu kadar karakterli yabancı futbolcu bir daha gelir mi? Atiba dışında Caner de her şeyini verdi. Burak, Dorukhan ve Vida da iyi bir maç çıkarttı. Oğuzhan’da da yukarı çıkan bir çizgi var. Dün N’Koudou penaltı kazandırdı, çok çalıştı ancak oyun bilgisi ve kurgusunda çok eksikleri var. N’Koudou’nun takımdan kopuk görüntüsü de Beşiktaş’ın hücum performansını olumsuz etkiliyor. Fransız oyuncu pas oyununda hiç yok. Bir diğer transfer Diaby ise Trabzon deplasmanı ve dünkü maçta olumlu görüntüler verdi. Dün zorlu bir rakibi yenerek nefes alan Beşiktaş, milli maç arasından sonra Ankaragücü ile deplasmanda karşılaşacak. O maçı kazandığı takdirde Galatasaray derbisinde bambaşka bir havayla sahaya çıkabilir.
iddaa'da en çok oynanan bahisleri kaçırmayın, incelemek için buraya tıklayın!
BEŞİKTAŞ’ın ihtiyacı olan silkinmeyi yapabilmesi için kazanması gerekiyordu ancak dünkü sonucun ardından kriz derinleşti. Yalnız bırakılmış bir teknik adam, istifa eden bir başkan ve neresinden bakarsanız bakın gelinen nokta tam bir kaos. Abdullah Avcı, iyi bir teknik adam. Başakşehir’de yaptıkları ortada. Ancak Beşiktaş’ta seçtiği ve ısrarcı olduğu oyun tutmadı. Süreç içinde daha pragmatik ve sonuç odaklı bir oyuna yönelmesi gerekiyordu. Pas oyunu yerine daha direkt ve rakibin bıraktığı alanları kullanan bir Beşiktaş oyunu daha gerçekçiydi. Özellikle de dün için.
Atakları sonuçlandırmadan dönerseniz pas oyunu size dezavantaj olarak döner. Beşiktaş’ın kadro yapısı bu oyuna uygun değil. Şu an için modern futbol dünyasında Guardiola dışında bu oyunda ısrarcı olan yok. Liverpool dahi daha direkt bir futbol oynuyor. Dün Trabzonspor kendi evinde oynamasına rağmen topu Beşiktaş’a bıraktı ve siyah beyazlıları hataya zorlayıp sonuca gitti. Özellikle Sörloth’u sürekli Caner’in boşalttığı alana sokmak Ünal Karaman’ın temel planıydı. Yenilen gollerde talihsizlik tabii var ancak hücumda pozisyon üretmekte ciddi sorunlar devam ediyor.
YANLIŞ OYUNDA ISRAR
Kaliteleri çok tartışılsa da Nkoudou, Boyd, Diaby, Güven ve lens hepsi açık alan oyuncusu. Pas oyununa yatkın değiller. Oyuncuya göre sistem seçmek en doğrusuydu. Artık bu takımda Adriano, Babel, Quaresma, Talisca, Pepe, Gomez, Marcelo, Sosa kalitesinde dünya çapında oyuncular yok. Bunu kabul edip görmek lazım. kalite düşük ise başka bir oyun seçeceksiniz. Ayrıca bu sistem dün sahada olmayan Adem ljajic’i de etkisiz kıldı. Dün Adem de olmayınca Burak’ın yanına giren gole yakın ikinci bir oyuncu yoktu.
TARAFTARA DÜŞEN GÖREV...
NECiP geçen hafta da, dün de üçüncü golde ofsaytı bozdu. Tüm iyi niyetine rağmen dönüp dolaşıp hala Necip stoper oynamak durumunda kalıyorsa bu da üzerine konuşulması gereken ciddi bir durum. Bundan sonra yapılması gereken bu yönetim boşluğunda Burak, Caner, Gökhan Atiba ve Oğuzhan gibi tecrübeli oyuncuların bu işi sahiplenmesi. Taraftarın her koşulda takıma destek olması. Aksi taktirde çöküş daha da şiddetlenir. Beşiktaş taraftarı vefakârdır ve zor günde takımının yanında olacaktır.
Son sözümüz Trabzonspor’a... Çok akılcı ve mücadeleci bir oyun ortaya koyup haklı bir galibiyet aldı.
Ancak ilk 45 dakika futbol adına iki taraf da hiçbir şey koyamadı. Bundan önceki maçlarda son 20 metreye kadar iyi oynayan ancak sonuçlandıramayan bir Beşiktaş vardı. Dün ilk yarıda topu rakip ceza alanına taşıyamayan pas bağlantıları kopuk, oyun kuramayan ve basit top kayıplarıyla oynayan bir Beşiktaş vardı.
Başakşehir de ilginç bir şekilde bu kötü görüntü içindeki Beşiktaş’a çok fazla saygı duyarak oynadı. İkinci yarının başlangıcıyla birlikte Başakşehir daha fazla ön alana çıktı ve Necip’in ofsaytı bozduğu pozisyonda golü buldu. Gökhan Gönül ve Necip’in stoper oynamaları zaafiyet yarattı tabii ancak hazır olmayan Burak, tam fit görünmeyen bir Atiba ve fiziksel olarak son derece yetersiz bir Douglas’ın dışında N’Koudou ve Diaby’nin felaket oyunları Beşiktaş’ı çok kötü bir görüntüye itti. İki kanatta oynayan N’Koudou ve Diaby pas oyununda hiç yoklar.
En basit, temel pasları dahi yapmakta zorlanıyorlar. Takımla bütünleşmekte de ciddi anlamda eksikler. Tüm bunlara takımın tek yaratıcı oyuncusu olan Adem Ljajic’in kötü oyunu da eklenince Beşiktaş, Başakşehir’i zorlayamadı bile.
SUAT ARSLANBOĞA NEDEN BU MAÇTA?
Tribünlerin de bu kötü oyun karşısındaki homurtusuyla iyice kaybolan özgüven Beşiktaş’ı daha da geriye götürdü. Başakşehir’in, bu kadar olumsuz Beşiktaş karşısında neden kazanamadığını ciddi anlamda sorgulaması gerek. Geç ve yanlış yapılan transferler, tuhaf kadro planlaması gelinen noktanın temel nedeni. Beşiktaş gibi bir takımın nasıl yedek santforu olmaz? Neden 5’inci hafta sahaya stopersiz çıkar? Koskoca Beşiktaş’ın 25 kişilik kadroda Burak ve Ljajic dışında golü hayal ettirecek oyuncusu niçin yok? Sporting Lizbon’un yetersiz bulduğu Diaby, Beşiktaş’ın futbolcusu mu? Hakem Suat Arslanboğa çok kötü bir maç yönetti. Asıl sorulması gereken neden böyle bir maça verildiği? Oğuzhan girdikten sonra topu daha fazla ceza sahasına taşıdı. Dün Beşiktaş için söylenecek tek olumlu şey Gökhan Gönül, Caner Erkin, Burak Yılmaz, Atiba ve Necip’in karakter koymalarıydı
Güven genç bir oyuncu. Gelecek yıllar için umut vaad ediyor. Ancak hangi performans kriteriyle Beşiktaş ve Milli Takım’da ilk 11’de oynuyor? Bu soru cevabını bulmalı. Bir santrfor gol bulamayabilir ancak takımla birleşme ve yardımlaşma konusunda bu kadar eksik kalınmaz. Umut Nayır, Güven’in bu performansıyla çok daha fazla süre almayı hak ediyor.
Karius ve direkler, Gazişehirli oyuncuların aceleci vuruşları farkın artmasını önledi. Açıkçası devre sonunda soyunma odasına 1-0 yenik giden Beşiktaş için söylenecek tek olumlu şey, şanslı olmasıydı. Siyah-beyazlıların eksik kaldığı ve göze çarpan eksikliklerinden biri rakip ceza alanı içinde atak sonlandırırken yeterli sayısal çoğunluğu sağlayamaması. Köşe vuruşlarında dahi ceza sahasına sadece 3 kişi gidiyor.
SAVUNMA FELAKET
Hücumda bu kadar yetersiz ve eksik görünen Beşiktaş, savunmada da felaket bir performans ortaya koydu. Abdullah Avcı, 10 kişi kalan takımların klasik dizilişi olan 4-4-1 yerine, orta sahadan 1 kişi eksiltip öndeki 3’lüyü bozmadan 4-1-1-3 gibi bir formasyon ile savunma zaafiyeti yaşadı.
10 kişi de kalınsa savunma güvenliğinden vazgeçmeden oyunu tutup son 30 dakika risk alınabilirdi. Avcı öndeki 3’lüden birini çıkartıp oyuna orijinal bir stoper almış olsa hem orta saha kurgusunu değiştirmemiş olurdu. Hem de savunmada bu kadar açık vermezdi. Diğer seçenek ise Gökhan Gönül’ü stopere çekip oyuna Douglas’ı sokmaktı. Gazişehir’in farkı arttıracağı çok açık bir şekilde görünüyordu. Nitekim öyle oldu.
Beşiktaş açısından dün tek kazanım 9 kişiyle 3-0 geriye düşmüş olmasına rağmen vazgeçmemesi. Nkoudou ile 3-3’ü de bulabilirdi. Boyd ve Umut’un oyuna girmesi olumlu etki yaptı. Ancak iyi bir başlangıç yapma fırsatı veren kolay fikstüre rağmen 4 maçta alınan 4 puan gerçeği ile de yüzleşmek şart. Üstelik henüz Avrupa Ligi maçları başlamamışken.
Beşiktaş son derece nitelikli bir baskıyla başladı maça. Doğaçlama olmayan, organize bu pres Rizespor’u yarı sahasına hapsetti. Siyah-beyazlılar topu hızlı dolaştırdı, ceza sahasına çabuk getirdi. Kaybettiği zaman çok kısa bir sürede geri kazandı. Eksik olan tek şey goldü. Güven-Lens-Boyd üçlüsü dar alan becerisi olan forvetler değil. Boyd dün pres ve takımla yardımlaşma anlamında pas oyununda olumlu gözükürken yaratıcılık açısından yine yetersizdi. Lens kesinlikle kapanan savunmalara etkili olacak bir hücum oyuncusu değil. Güven de ensesinde stoperler ile oynarken etkili olamıyor. Dün akşam ilk yarıda Abdullah Avcı’nın istediği her şey gerçekleşti fakat skoru bulamadıktan sonra tüm bunlar anlamını yitiriyor.
Avcı, 2’nci yarıya başlarken 2 değişiklik birden yaptı ve Douglas ile Nkoudou’yu oyuna soktu. Tempo ve baskıyla devrenin başlangıcından itibaren rakibini bunaltan Beşiktaş, golü forvetleriyle değil savunmacılarıyla buldu. Caner’in adrese teslim ortasında akan oyunda atağa çıkan Vida kafayla golü attı. Buradaki “akan oyun” vurgusu önemli. Çünkü Abdullah Avcı tüm savunmacıları oyunda aktif olarak kullanıyor. Ancak Güven ve Lens bu kadar görkemli bir oyunun içinde kaybolan isimler oldular. Güven duvar olmayı bilmiyor. Pas becerisi yetersiz ve yüksek toplarda etkisiz. Lens için de olumlu bir ifade kullanmak dün İçin söz konusu değil. Beşiktaş’ın acilen Burak Yılmaz’a ihtiyacı var. Ayrıca da gole yakın bir kanat oyuncusuna. Beşiktaş’ın dün bu kadar baskı, bu kadar efora karşın Rizespor savunmasını açamamış olmasının tek nedeni öndeki 3 oyuncunun yaratıcılık anlamındaki yetersizliği. Skordan bağımsız olarak siyah-beyazlılar çok iyi bir maç çıkarttı. Bu maçın ardından söylenecek tek bir şey var: Yetiş ya Burak!
BEŞİKTAŞ ilk yarıda arzu ettiği nitelikli baskıyı sadece ilk 5 dakikada yapabildi. Orta alanda topu hızlı dolaştıramayan, rakip yarı alanda topu tutmakta güçlük çeken siyah-beyazlılar, kanatlara indiği zaman da Lens ve Boyd ile etkili olamadı. Adem Ljajiç’in gününde olmaması, Medel ve Oğuzhan’ın basit top kayıpları Beşiktaş’ın olumsuz bir görüntü vermesine neden oldu.
Buna rağmen direkte patlayan 2 top ve atılan bir gol vardı ilk yarıda. Ancak Beşiktaş’ın kendi oyununu Göztepe’ye kabul ettirememesi düşündürücüydü. Pas akışkanlığı ve kalitesinin yetersizliği siyah-beyazlı ekibi daha direkt bir oyuna itti. Öndeki bu 3’lü kesinlikle set hücumuna uygun değil. Hem Güven, hem Lens pas oyununda yok. Boyd, biraz daha pas trafiğine katılıyor gibi görünse de etkisiz ve güvensiz. Tüm bu olumsuzlukların yanında Caner, geçen haftaki kötü performasından sonra daha istekli göründü ve atılan golün asistini yaptı.
RUIZ SIFIR HATAYLA OYNADI
2. yarıda Caner’in erken gelen golüyle birlikte daha derli toplu gözüken Beşiktaş, Oğuzhan ve Ljajiç’in pas oyununda daha aktif olmalarıyla olumlu izlenimler verdi. Göztepeˆyi sahasından çıkartmadı ve Ljajiç’in bireysel becerisiyle farkı 3’ çıkarttı.
Yeni transfer Victor Ruiz, 90 dakika boyunca hemen hemen ‘0’ hatayla oynarken, Vida’nın da yüksek konsantrasyonu savunmada 1 pozisyon dışında Göztepe’ye gol şansı vermedi.
Dünkü maçın anahtarı devrenin sonunda gelen gol oldu. Beşiktaş açık konuşmak gerekirse henüz istenilen düzeyde değil.
Yeni transfer N’Kodıou ise süratiyle beğeni kazanmasına rağmen maç eksiği yüzünden koordinasyon sorunları yaşadı. Lens’in ise kesinlikle 3-4 kilo vermesi şart. Beşiktaş’ın orta alanda kesinlikle pas kalitesi yüksek, oyun kuruculuk meziyetlerine sahip, 2 yönlü bir futbolcuya ihtiyacı var. Tabii Burak Yılmaz’ın eksikliği de net bir şekilde sahaya yansıyor. Atiba ve Burak, dönünce bazı sorunlar çözülür ancak yine de dünkü ilk 11, şampiyon olacak kaliteye sahip değil. Dün önemli olan ilk iç saha maçını kazanmaktı. Rizespor karşısında da 3 puan alınırsa Abdullah Avcı, milli maç arasıyla birlikte ihtiyacı olan zamanı elde edecektir. Göztepe ise, gerek savunmada gerekse hücumda olumlu sinyaller vermedi.