Galatasaray, maçın başında geçen haftaki Kayserispor karşılaşmasının adeta “kopyala yapıştır” versiyonunu oynadı. Önemli eksiklerine rağmen maça baskılı başlayan sarı kırmızılı ekip oyunun mutlak hakimiydi. Kontrol tamamen Galatasaray’daydı. Topu kaybettiklerinde de iyi pres yapıp hemen geri kazandılar.
TAYLAN HER GEÇEN GÜN ÜSTÜNE KOYUYOR
İlginçtir. Falcao, Arda,Babel, Saracchi, Belhanda, Omar ve Luyindama yok ama dün sahaya çıkan kadro çok daha dinamik ve etkili pres yapabiliyor. Ayrıca da topunda hızlı dolaştıran bir Galatasaray gördük. Şu da var: Donk, Luyindama’ya oranla çok daha teknik ve dengeli bir
oyuncu. Donk’un varlığı Galatasaray’ın geriden daha etkili oyun kurmasına yardımcı oluyor.
Taylan, çok çalışkan olmakla kalmayıp yüksek pas yüzdesiyle bir maestro görevi üstlenirken Haftalardır kayıpları oynayan Diagne dün de ilk 45 dakika önemli fırsatları kaçırmasına rağmen penaltı golüyle moral buldu.
Senegalli futbolcu, kendine güvenini kazanıp ikinci yarıda hat trick yaptı. Attığı üçüncü gol gerçekten çok klastı.
6 maçtır kaybetmeyen Rizespor dün futbol adına hiç varlık gösteremedi. Maçın başından sonuna kadar çok üstün bir futbol sergileyen sarı kırmızılı ekip rahat ve haklı bir galibiyet aldı. Bu Galatasaray daha enerjik, daha dinamik, istekli ve organize. Sanıyorum hem izleyenler hem de oynayanlar dünkü futboldan keyif aldı.
Eksiklerine rağmen Galatasaray ilk yarıda Kayserispor karşısında sahanın tek hakimiydi. Öyle ki ilk 45 dakika Galatasaray ile Kayserispor kalecisi Lung maç yaptı. Süper Lig’de rakibinin kaleye bu kadar kolay gelmesine izin veren bir ekip son dönemlerde hatırlamıyorum. Kayserispor’un bekleri Kvrzic ve Yasir adeta transparan idiler. Hamlesizlerdi. Pozisyon hatası yaptılar ve özellikle Kvrzic sürekli ofsaytı bozdu. Orta alan direnci de olmayınca Galatasaray adeta elini kolunu sallaya sallaya pozisyonlara girdi. İlk yarıda 14 şut atan sarı kırmızılı ekibin 7 isabetli şutunun tamamını kaleci Lung kurtardı. 3 direğin arasında devleşen Rumen eldivenin devrenin sonunda sakatlanması Galatasaray’ın ilk yarı golsüz bitse de “Bu maçı kolay kazanır” duygusunu pekiştirdi.
DIAGNE YETERSiZDi
İkinci yarıda topun sahibi Galatasaray idi ancak ilk devredeki bunaltıcı baskı yoktu. Sadece penaltı atarken gördüğümüz Diagne, bir kez daha yetersiz bir santrfor performansı ortaya koydu. VAR uyarısı ile gelen penaltı sonrasında Kayserispor’un 10 kişi kalmasıyla G.Saray’ın işi çok daha kolaylaştı gibi göründü. Sanıyorum G.Saraylı futbolcular da öyle düşündü. Samet Aybaba’nın Lopes, İlhan ve Aziz Behich hamleleri Kayseri’nin direncini arttırdı. 10 kişi oynayan konuk ekip, Campanharo ile gol bulunca maça tutundu. Fatih Terim’in ise Emre Taşdemir, Etebo ve Ali Yavuz’u oyuna alması G.Saray’ı geriye götürdü.
ŞUURSUZ HÜCUMLAR
Son bölümde doldur boşalta dönen ev sahibi ekip telaşlı ve şuursuz hücumlarla gol aradı. Dün her türlü koşul lehine gelişmesine rağmen 10 kişi Kayserispor karşısında kazanamayan Galatasaray, izahı imkansız bir 2 puan yitirdi.
Samet Aybaba, maça Miguel Lopes ve Aziz Behich ile başlamadığına sanıyorum pişmandır. Ancak tecrübeli teknik adam tüm olumsuzluklara rağmen iyi bir başlangıç yaptı.
Beşiktaş, bu kadar eksiklerle çıktığı Başakşehir maçının ilk 45 dakikasında güçlü rakibini hiç kalesine getirmeden oynadı. Pozisyonları yakalayan, golleri bulan da siyah beyazlılardı. Orta alanda iki deneyimli isim Atiba ve Josef ile kontrolü ele alan Beşiktaş, savunmada da Necip’in iyi oyunuyla açık vermedi.
RAKiBi FAVORiYDi
Kazanma alışkanlığını elde etmiş, üstüste galibiyetler ile moralli, oyun pratiği olan, oturmuş kadrosuyla Başakşehir, açıkçası bu koşullarda maç öncesinde favoriydi.
Şunu net bir şekilde gördük ki sahaya hangi kadroyla çıkarsa çıksın büyük takım olmak başka bir olgu. Dün bunun bir örneğini yaşadık.
DEMBA BA ATSA...
2-0 biten devrenin ardından Başakşehir, ikinci yarıya yoğun bir baskıyla başladı. Demba Ba ve Giuliano’nun kaçırdığı net fırsatlardan biri golle sonuçlanıp maç 2-1’e gelmiş olsa Beşiktaş’ın galibiyeti tehlikeye girebilirdi. Penaltı golüyle rahatlayan siyah beyazlı ekip dün tüm olumsuzluklara karşın Başakşehir gibi güçlü bir takım karşısında son derece değerli bir 3 puan aldı.
UTKU SINIFI GEÇTi
Beşiktaş’ın son bölümde 10 kişilik rakibinden 2 gol yemesi düşündürücü.
36 yıldır yenemediğimiz Rusya karşısında kazanmak her şeye rağmen güzel. Üstelik felaketler yılı 2020’de hiç galibiyetimiz yokken. Millilerimiz maça olağanüstü kötü başladı. İlk bölümde oyunu yarı alanımıza yıkan Rusya ilk 10 dakikada 2 pozisyon bulurken, 11’inci dakikada da 1-0 öne geçti. Gole reaksiyon göstermek için 24’üncü dakikada başımıza vuran piyangoyu bekledik. Semenov’un gördüğü kırmızı kart maçın seyrini tamamen değiştirdi.
MAÇ 3-3 BiTEBiLiRDi
Kenan’ın golünün sadece 2 dakika sonra gelmiş olması da 10 kişi oynayan Rusya’nın direncini azalttı. Nitekim Ruslar 1 kişi eksik oyuna adapte olamadan Cengiz ile öne geçtik. Cenk’in penaltı golüyle 3-1’i bulup fişi çektiğimizi düşünürken Ruslar, pes etmedi. Caner’in kanadından etkili hücumlar yapıp golü buldular. Hatta maçın son bölümünde 3-3’e de getirebilirlerdi.
DEĞiŞiKLiKLERDE GEÇ KALINDI
Şenol Güneş değişiklikleri geç yapmayı seven bir teknik adam. 10 kişilik takımdan baskı yemişken oyunu lehimize çevirecek hamleleri daha önce yapması gerekirdi kanısındayım. İleride topu tutmakta bu kadar zorlandığımız bölümde Kariyerlerinin form zirvesindeki Yusuf Yazıcı ve İrfan Can neden bu kadar geç oyuna alındı? Bu soruya yanıt bulmak çok da kolay değil.
DERS ÇIKARMALIYIZ
Bir yıldır kazanamayan ay yıldızlı ekibimiz kollektif oyundan uzak bireysel beceriler ve her şeyden önce rakibin hatalarıyla kazandı. Bu maçtan dersler çıkarmalıyız. Daha fazla topa sahip olmanın yollarını bulup, oyunu kontrol edecek bir ulusal takım bu kadrodan fazlasıyla çıkmalı. Kazanamadığımız ancak bundan çok daha iyi oynadığımız maçlarımız oldu. Cengiz Ünder dün yine pırıl pırıl parladı. ozan Tufan, Zeki ve Merih de çok savaştılar. Alkışlar, iyi oynamadığımız maçta her şeye rağmen kazanan millilerimize.
<div style="margin: 0 auto; max-width: 100%; min-width: 300px;"><div style="position: relative; padding-bottom: 56.25%; height: 0; overflow: hidden;"><iframe style="width: 300px; min-width: 100%; position: absolute; top: 0; left: 0; height: 100%; overflow: hidden;" src="https://embed.dugout.com/v2/?p=eyJrZXkiOiJtbmFpQTV2TSIsInAiOiJzcG9yYXJlbmEiLCJwbCI6IiJ9" width="100%" height="400" frameborder="0" scrolling="no" allowfullscreen="allowfullscreen" data-mce-fragment="1"></iframe></div></div>
Attığımız 3’üncü golün hazırlanışı ve bitirilişi dışında lezzet alamadık. Hem seyircisiz oynanmasından hem de özel maç olmasından dolayı heyecan seviyesi düşüktü.
KOLAY GOLLER YEDİK
2 takım teknik direktörü de alternatif oyunculardan oluşan 11’ler ile sahaya çıkmayı tercih ederken 2’nci yarıda gerek Milli Takımımız’da gerekse de Hırvatistan’da ideal 11’de görev yapan bazı as oyuncular süre aldı. Genç ve yedek ağırlıklı bir kadroyla başlayan Hırvatistan maç boyunca oyunun kontrolünü elinde tuttu. Bize göre daha kolektif görünen ve iyi yardımlaşan Hırvat ekibi karşısında ulusal takımımız, oyunun büyük bölümünde kendi yarı sahasında kalmasına rağmen iyi savunma yapamadı. Kalemizde kolay goller yedik.
EN İSTEKLİ İSİM CENGİZ'Dİ
Rusya ve Macaristan ile oynanacak 2 resmî maç öncesinde Şenol Güneş’in bazı alternatif oyuncuların son form durumlarını görmek istediği çok açık. UEFA Uluslar Ligi’nde oynadığı 4 maçın 3’ünü kaybeden Hırvatlar da İsveç ve Portekiz ile oynayacak. Bu faktör maçın antrenman temposunda geçmesine neden oldu. A Milli Takım’da sahanın en etkili ve istekli oyuncusu Cengiz Ünder idi. 1 gol, 1 asist ile oynayan Cenk Tosun da Ay yıldızlı formayla iyi bir dönüş yaptı. Santrfor Burak, arkasında Hakan Çalhanoğlu-Yusuf YazıcıCengiz Ünder 3’lüsüyle skor bulmakta sorun yaşamayız ancak takım savunmasındaki sorunlara Şenol Hocanın çözüm üretmesi şart.
<div style="margin: 0 auto; max-width: 100%; min-width: 300px;"><div style="position: relative; padding-bottom: 56.25%; height: 0; overflow: hidden;"><iframe style="width: 300px; min-width: 100%; position: absolute; top: 0; left: 0; height: 100%; overflow: hidden;" src="https://embed.dugout.com/v2/?p=eyJrZXkiOiJ1SGNUcW1HayIsInAiOiJzcG9yYXJlbmEiLCJwbCI6IiJ9" width="100%" height="400" frameborder="0" scrolling="no" allowfullscreen="allowfullscreen" data-mce-fragment="1"></iframe></div></div>
Fenerbahçe özellikle ilk yarıda Konyaspor’un topla oynamasına çok fazla izin verdi. Erol Bulut Alanya’da iken de, Fenerbahçe’de iken de ikinci bölgeyi tek blok halinde kapatan bir savunma anlayışına sahip. Ancak Konyaspor ısrarla ayağa oynayarak ve Fenerbahçe’nin üstüne fazla gitmeyerek Erol Bulut’un tuzağına düşmedi.
Fenerbahçe pres yapan bir takım olmalı. İkinci yarı bunu yapmaya çalıştılar ama dağınık görüntü devam etti. Konyasporlu Jevtovic’in inanılmaz golüyle geriye düştükten sonra telaş yaptılar.
Sarı lacivertlilerin kadrosu zengin ama uluslararası düzeyde deneyime sahip Luiz Gustavo ve Diego Perotti dışında oyuncusu yok.
Enner Valencia beklenen performansından çok uzak. Zaten 4 yıldır üst düzey futbol oynamıyor.
Samatta geçen sezon Aston Villa’da sadece bir gol atabilen bir santrfor. Ayrıca açık alanı seven bir oyuncu.
BAŞKA PLANLAR YAPMALI
Sürekli kenar ortalarıyla sonuç arayan Fenerbahçe hücumda başka planlar da yapmalı. Geçen hafta Antalyaspor karşısında çok övülen oyun sadece ‘orta’ üzerine kuruluydu. Ancak sonuç ortalarla gelmemişti. Dün de Konyaspor karşısında duran top ve kenar ortaları dışında hücumda başka hiçbir arayış yoktu.
Jose Sosa’nın eksikliği dün fazlasıyla hissedildi. Özellikle orta alandan hücuma geçişlerde pas kalitesinin eksik kalması göze çarptı. Ozan Tufan tempolu bir oyuncu. Dün de çok çalıştı ancak hiçbir zaman pasör bir oyuncu değil. Pelkas ortalamanın üstünde bir tekniğe sahip. Zeki de bir oyuncu. Ancak zayıf fizik gücüyle oyun içerisinde kaybolabiliyor.
Beşiktaş’ta ‘Taşlar yerine oturuyor’ derken dün akşam Gaziantep’te sezon başındaki olumsuz görüntü yeniden ortaya çıktı. Beşiktaşlı futbolcuların acemice hataları sonucu, gol atmak için hemen hemen hiçbir şey yapmayan Gaziantep 2 gol buldu. İlk golde Montero’nun hatası var ancak kaleci Ersin, çok yavaş gelen ve köşeye gitmeyen bir topu Mirallas’ın önü çeldi. Üzerine de hatalı bir çıkışla oyundan atıldı. Ersin henüz 19 yaşında; hata yapa yapa yapmamayı öğrenecek. Ancak iki genç kaleci de gelişmiyor.
12 GOLÜN 7’Si YENMEZDi
Eski kaleci dostlarıma soruyorum, iki kalecinin de sıklıkla duruş hatası yaptığını söylüyorlar. Beşiktaş’ın mevcut durumda kaleci transferi yapması söz konusu olmadığına göre iyi bir kaleci antrenörüne ihtiyacı var. Geride kalan maçlarda kalede, bırakın iyi bir kaleciyi, vasat bir kaleci performansıyla Beşiktaş yediği 12 golün en az 7 tanesini yemezdi. Maç başına rakiplerine ortalama sadece 1 pozisyon veren ve bu alanda lig lideri olan takım 7 maçta 12 gol yiyorsa kaleye hemen hemen her gelen top golle sonuçlanıyorsa 3 direğin arasında ciddi sorunlar var demektir.
LARIN GOL ATIYOR AMA...
10 kişiyle 1-1’i bulmuşken bu kez de Vida’nın hediyesi ile maç 2-1’e geldi. Kalede ve defansta bireysel hatalar varken Beşiktaş ofansif bölgede de ciddi derecede yaratıcılık sorunu yaşıyor. Larin gol atıyor atmasına da oyuna hiç katkısı yok. Kanadalı futbolcu adam eksiltmez, pasör değil, kısıtlı bir tekniği var. Aboubakar’da da görünen o ki fiziksel bir ilerleme yok, santrforda yalnızları oynuyor.
TAKIMIN EN PAHALISI KENARDA
Takımın en pahalı oyuncusu Ljajic kenarda oturuyor. sergen yalçın’ın kendisini kazanmaya veya oynatmaya pek de niyeti yok. Aranın ardından Başakşehir ve Fenerbahçe maçları öncesi dünkü görüntü Beşiktaş’a gönül verenleri endişelendirdi. Gaziantep akılcı bir taktik ile kazanmayı başardı. Bir cümle de hakem yaşar Kemal Uğurlu için... Vücut dili, jest ve mimikleri negatif.
<div style="margin: 0 auto; max-width: 100%; min-width: 300px;"><div style="position: relative; padding-bottom: 56.25%; height: 0; overflow: hidden;"><iframe style="width: 300px; min-width: 100%; position: absolute; top: 0; left: 0; height: 100%; overflow: hidden;" src="https://embed.dugout.com/v2/?p=eyJrZXkiOiJjem03Vno3TiIsInAiOiJzcG9yYXJlbmEiLCJwbCI6IiJ9" width="100%" height="400" frameborder="0" scrolling="no" allowfullscreen="allowfullscreen" data-mce-fragment="1"></iframe></div></div>
Beşiktaş ilk yarıda Yeni Malatyaspor karşısında büyük bir oyun üstünlüğü kurdu. Yüzde 77 topa sahip olan siyah beyazlılar, rakibinin bırakın ceza sahasına gelmesini, neredeyse orta sahayı geçmesine izin vermedi. Bu baskılı oyunda Yeni Malatyaspor’un katı savunmasını açacak hücum aksiyonlarının sayısı yeterli değildi.
İlk 45 dakika Beşiktaş’ın attığı toplam şut sadece 6’da kaldı. İlerleyen haftalarda Bu güçlü oyunu daha iyi final işleriyle tamamlayabilirse Beşiktaş, yarışın güçlü adaylarından birisine dönüşür.
İkinci yarının ilk 15 dakikası yine yoğun baskıyla başlayan siyah beyazlılar Ghezzal’ın asistinde Larin’in kafa vuruşuyla golü buldu. Skoru bulana kadar Malatyaspor karşısında çok üstün oynayan Beşiktaş 1-0’dan sonra rakibini kendi yarı sahasında karşıladı.
Halbuki ikinci golü bulmadığınız sürece 1-0 çok tehlikeli bir skor, bir kaza golüyle her şeyi berbat etme riskiniz var.
TAŞLAR YERiNE OTURUYOR
Beşiktaş'ın geçen hafta Denizli’de 70, bu hafta Malatya karşısında oynadığı 55 dakikalık futbol gelecek adına ümit verici.
Larin, Aboubakar’ın yanında ikinci bir santrfor rolünde daha başarılı. Aboubakar da fiziksel olarak performansını daha yukarıya çıkarırsa Beşiktaş farklı bir seviyeye gelecektir. Dün uzun bir aradan sonra 11’de başlayan Oğuzhan çok çalıştı. Dorukhan dinamo gibiydi. Rosier hatasız oynadı. Ghezzal problem çözdü ve asist yaptı. Görünen o ki taşlar net bir şekilde yerine oturuyor.
Bir cümle de Malatyaspor için.. Henüz ligin başı, öyle bir futbol oynadılar ki sanki 1 puan alırlarsa ligde kalacaklar. Seyircisiz maçlarda favori olmayan takımlar tüm liglerde daha cesur futbol oynuyor. Dünkü katı oyun Malatyaspor’a yakışmadı.